Havas Davet ve Sırları - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > Havas ilmi & Gizli ilimler > Havas Kursu & Havas Dersleri > Havas Dersleri

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 04.02.17, 00:31
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 21.12.16
Mesajlar: 10,588
Etiketlendiği Mesaj: 1583 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Havas Davet ve Sırları

Muhterem kardeşler,havas ilmine artan merak ve rağbet , özellikle bu zamanlarda çok fazla sayıda insanın bu ilme yönelmesine sebep oldu.Özellikle internet sitelerinde havas formlarının açılması bu ateşi iyiden iyiye körükledi. Aslında , keşke herkes havascı olsa. Çok isterdim. Çünki ahir zaman alametlerinden olsa gerek insanlar üzerinde cin musallatı iyice arttı. Tabi bu da ,biz insanların sebep olmasından kaynaklanıyor. Çünki biz bu ateşi körüklemesek , bun-ca musallatlık olmazdı.Günümüz insanları artık her türlü işini ve arzusunu muska ve büyü yoluyla halletmek istemekteler.Kimisi de bun işi bir gizli güç olarak görmekte, kimisi de şan ve şöhret peşinde. Hepsinin de tek sebebi cehalet. Bu iş neticesinde alacakları cezayı bilseler , bırakın büyü ve sihir yapmayı, inanın bunu düşünmezlerdi bile. Bu ilim ancak şifa cihetinde ve sıkıntıların giderilmesi yönünde kullanıldığı zaman caiz olabilir. Tabi ki uygulamalarda dini vecizelere aykırı olmamak şartıyla.Bu ilmi insanların sıkıntılarını gidermek için kullanan kişiler konumuzun dışında. Sadece bu ilmi, insanlara zorla bir şeyler yaptırmak için kullananlara sözüm. Bu musallatlıktan kurtulmanın en kesin çözümü de, tabi ki havasla mümkün olmakta.Sebebi de diğer yazılarımda da belirttiğim gibi , cinler bizlere göre ilim ve istiğdat bakımından çok üstün varlıklardır. Bu imkan ve istiğdatlarını kullandıkları zaman bizi kolayca alt edebilirler. Bunlar mağnevi boyutta varlıklar oldukları için , bizlerde ancak bunları mağnevi boyuttan yardım alarak alt edebiliriz. Şahsi ilim ve becerilerimiz bir işe yaramaz. Ancak okuma ve yazma yoluyla onları uzaklaştırabiliriz. Ama fırsatını bulunca yine gelirler. Kesin çözüm için davet veya husisi yollarla yardımınıza veya hizmetinize gelen ulvi görevlileri kullanarak bunları imha etmek gerektir. Bu konudaki bazı yazılarımdan dolayı çok saldırılara ve iftiralara uğramama rağmen yine de yazma gereği duydum.Biliyorum yine hasta rolünde her yere iletiler ve mailler atacaklar , fatih hoca bizi dolandırdı diye. Ama desinler önemli değil. Bir insana faydam olacaksa ben bu sıkıntıları çekmeye razıyım. Elbette doğru söylemenin bir bedeli olacak. Artık bu bedeli çekmeye alıştık.Sadece sizden ricam bu kişilerden kendilerini açıklamalarını rica edin. Telefonla veya görüntülü bir şekilde size durumu anlatsın. Sadece mail attıkları zaman ve sizinle iletişim kurmadıkları zaman bilinki yine şaytan ruhlu insanlar bunlar. Birde bana deyin, çekinmeyin şu kişi mail attı siz onu dolandırmışınız diye . Zaten bizler o kişi dolandırdık isek onu tanırız.Kim diye aramayız. Arıyorsak bu kişi komplocu olduğundandır. Bunlara prim vermeyin. En son Serkan guldas linkli bir sözde medyumun veya onların piyonlarının benim hakkımda yaptığı iğrençlikleri hatırlarsınız sanırım. Havas sitelerinde bu tür yazıları yazmamdan rahatsız olan, sözde bir medyumun iğrenç iftiralarıydı hani. Gerçi cehennem oldu gitti , kayboldu, yalanlarıyla beraber.Msn de yakalayınca o ben değilim diyecek kadar karaktersiz bir insan. Onların cezasını rabbim verecek inşeallah. Biz konumuza dönelim. Önce havas ne demek çok iyi anlamak gerek kardeşler. Benim özellikle ısrar ettiğim her kesin havascı olamayacağıydı. Bu sözümde de hala iddialıyım. Havasla medyumculuğu karıştırmamak gerek Havas demek , mağneviyat demek, havas demek takva demek, havas demek nefsine hükmetmek demek, havas demek maddeden sıyrılıp mağneviyatta seyahat demek, kısaca havas demek Allah dostu olmak demektir. Hiç duydunuz mu ki, bu zamana kadar gelen binlerce havas aliminin içinde , gayri meşru işlerle uğraşan, Rabbimin rızasının aksine yol izleyen, günahı kebairle uğraşan bir zatı.Havas alimi denince akla gelen ilk şey Allah dostu olmaz mı kardeşler.Onlar neden günlerce aç kalıp riyazete giriyorlardı hiç düşündünüz mü. Nefislerini terbiye edip mağneviyatta yol almak için. Peki onların yolunda da giden insanların bu işte merhale kat etmeleri için Allah dostu olmaya gayret göstermeleri gerekmez mi. Bu yüzden isterdim her kesin havascı olmasını , yani Allah dostu olmasını. Havası başarmak demek mağneviyatta seyrisuluk etmek demektir. Bunu kısaca şöyle ifade etmek isterim.



Nefsin merhaleleri vardır. Bunlar kısaca şöyledir.

1-Nef-i emâre:Bu nefis mertebesi insanın çirkin ve şeytanın teşviklerine itirazsız ve mücadelesiz tabî olması halidir.Yani şeytana uşaklık etme makamıdır.

2-Nefs-i hayvani:Bu mertebede hayvani istekler ve yaşama ihtiyaçları ağır basmaktadır. Yani kişi yaşamasına gerekli olan şeyler ve hayvani lezzetler peşinde koşar. Yeme, içme şehvet, güç, şan-şöhret v.s gibi arzular birinci plandadır. Onun için önemli olan hazır günü kurtarmaktır.

3- Nesfs-i levvâme:Bu mertebede nefs kötülüğü işledikten sonra, yaptığı şeyin fenalığını hatırlayarak insanı rahatsız eden, kalben ve ruhen rahatsız olan,pişmanlık hali ve vicdan rahatsızlığıdır.Yani insanın kendine ait kötülük ve günahı görüp fenalığını bilen ve bunu sonuncunda iyiliğe ve hayra meyleden nefis mertebesidir.

4-Nefs-i mardiye : Bu mertebedeki nefs kusurlarını ve rabbi karşısındaki acizliğini bilir. Kendini dışlayıp rabbinin rızasını kazanmaya çalışır ve bunu da başarır. Kısacası Rabbinin rızası yolunda çalışıp, rabbi tarafından razı olunan nefs’dir.

5-Nefs-i mutmaine:Bu mertebede ki nefs ,iyiliği kötülükten ayırt ederek yaradılış gayesine uygun bir yaşam sürer.Sadece mağnevi lezzetler peşinde koşan ve vicdanına rahatlık veren işlerle uğraşır. İnsanı rabbine yaklaştıran bir mertebedir. Tüm kötü sıfatlardan temizlenmiş ve güzel ahlakla vasıflanmıştır. Sadece Allah’ a yakın olduğu zaman tatmin olan bir makamdır.Dünya lezzetleri ve nimetleri onu için sadece fenaya namzet bir görüntüden ibarettir. Her şeyin yüzünde fani mührünü görür. Fani olan şeyde onun bekaya muhtaç olan kalbini tatmin etmeyeceği için, sadece bakiyi hakiki olan rabbine yönelir ve onun muhabbetiyle tatmin olur.Allah’ın emirleri altında şeheviyata muâraza ederek ıztıraptan ve günahın verdiği sıkıntılardan kurtulma halidir. Bir nevi riyazet makamı yani.

6-Nefs-i mülhime:Bu makamda ki nefs , tasaffi ve tekemmül etmiştir. Yani mükemmellik kazanmıştır. Artık rabbiyle arasında ki yakınlık ve iletişim daha kuvvetlidir. Rabbi lüzümlü gördüğü hallerde bu makam sahibine hakikatleri ilham eder.Bu ona bir ikramı ilahi nev’inden rabbinin husisi mukafatıdır.Bu ikramlar onun rabbine olan imanını ve muhabbetini dahada artırır. Rabbi ile arasında bir iletişim hattı vardır. Rabbi bildirir, o da bilir.

7-Nefs-i nâtıka: Bu mertebede ki nefs , zatında maddeden sıyrılmıştır. Sadece fiilinde maddeye tabidir. Bir nevi ruhaniyet kesbeder. Akli ve nakli meselelerin munasebetlerini hissedebilecek ve kavrayabilecek bir istiğdada ermiştir.Ruhanilerin hassalarına vakıf olmuştur. Onların yapabildikleri bazı şeyleri yapabilirler. Yani evliyaların keramet makamı gibi. Veya peygamberlerin mucize makamı gibi. Rabbini artık tüm isim ve sıfatları ile hissedebilir.



Zaten imanın 3 mertebesi vardır.

……1- İlmen yakın. Yani rabbinin sadece ilmen var olduğunu bilmek

……2-Aynel yakin. Onun isim ve sıfatlarından onun varlığını görmek ve bilmek.

……3 hakkel yakin. Onun varlığını ve birliğini tüm benliğinde tüm isin ve sıfatları ile hissetmek. (kısaca bir örnekle. Ateşin varlığını birinden duyarak bilmek ilmen yakin. Onun dumanını ve ışığını görmek aynel yakın. Ateşe elini değerek onun ısısını ve hararetini görüntüsüyle beraber hissetmek hakkel yakin oluyor.)

8-Nefs-i râdiye:Bu makam rabbinden razı ve hoşnut olma makamıdır. Yani rabbi onun için ne verirse her şeye razıdır. Hiçbir şeyden şikayet etmez. Her türlü sıkıntı ve çileyi hoşnutlukla ve şükürle karşılar.Tam bir teslimiyet makamıdır.Eyüp a.s mın hastalığına şükretmesi misali. Bu makamı nefi mardiye ile karıştırmamak gerektir. Nefs-i mardiye de rabbi kulundan razı. Nefs-i râdiyede ise kul rabbinden razı. Bunu iyi anlamak lazım. Rabbinden gelen her türlü şeyden razı olmak. Ne büyük bir makam .

İşte kardeşler , havasta yolculuk bu makamlarda gezinmekle olur.Nefsini islah etmediğin taktirde tüm havas kitaplarınıda yutsan sadece bilgi kalabalığı etmiş olursun.Üstad boşa dememiş kendi nefsini islah edemeyen başkasının nefsini islah edemez diye. Ben içkimide içerim bu ilmide öğrenirim dersen ancak nefsini azdırır ve kendini helak edersin. Havas mağnevi alemde ulviyatla haşr neşr olmak demektir. Meleklere dost olmak , şehitlerle ve ulvi ruhlarla kardeş olmak demektir. Dedim ya Allah dostlarına dost olmaktır. Dostun dostuna dost olmaktır.Zaten bu ulviler alemine dost olduktan sonra ne yapacaksın onlarca ve ya yüzlerce havas kitabını. Yazmayı çizmeyi o dostlar her şeyi hallederler. Bu da ancak nefis terbiyesiyle mümkündür.

Medyumluk ise cinlerle iletişim kurmaktır. Eğer medyum diye tesmiye edilen zat mağneviyatla alakalı değilse sadece sufli cinlerle irtibat kurar. Bu durumda kendi bıranşından harikalar elde edebilir. Ama önemli olan kulun rızasını kazanmak değil, Rabbinin rızasını kazanmaktır. . Eğer kişi nefsini terbiye etmişse , Müslüman cinlerle de iletişim kurar ve onlardan yardım alır. Müslüman cinler sadece rabbinin razı olduğu işlerde yardımcı olur. Genelde ibadetle meşkuldürler.

Medyumlar geçmişten haber almada , yitik bulmada, büyü ve sihirde çok başarılılardır.


ALINTI
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 27.08.18, 12:48
Üye
 
Üyelik tarihi: 27.08.18
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 41
Etiketlendiği Mesaj: 6 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

medyumluk konusunda bir medyum hisleri kuvvetli birine el verebilir mi?
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 27.08.18, 13:06
Acemi
 
Üyelik tarihi: 26.08.18
Mesajlar: 8
Etiketlendiği Mesaj: 1 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Medyum el veremez medyum nedir yaa
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 12.09.18, 20:46
Üye
 
Üyelik tarihi: 28.07.18
Bulunduğu yer: Konya
Mesajlar: 35
Etiketlendiği Mesaj: 6 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Kardeşimiz nefsin makamları ile ilgili bilgi sunmuş kendisine teşekkür ederiz. Ancak, sıralama karışık olmuş, insanların en aşağısı esfeli safilin ile en yücesi ala-yı illiyyin arasında hak ettikleri bir mevkide bulunmaları Hak Teala tarafından murad edilmiş. Hayvandan da aşağı olabileceği gibi melekten de üstün olabilecek makamlar kendisine musahhar kılınmış. Ülaike kel en'am belhüm edal. Hayvani nefs en aşağı olan makam.
NEFSİN MERTEBELERİ:
1- NEFS-İ EMMARE: Kötülükleri işlemeye tahrik eden en süfli durumdaki isyankar nefstir. Şehvetin esiri, şeytanın avanesi olmuş, keyfine zevkine günaha düşkün olan nefstir. Şehvetlere karşı herhangi bir mücadele göstermemek, onun arzularına tabi olarak şeytanın yoluna uyup gitmek nefs-i emmarenin seviyesinde bulunan kimselerin ahvalidir. Sahibine karşı şeytandan bile tehlikeli olabilmektedir. Şeytan hiç olmazsa Ramazan ayında insandan ayrılır çünkü Ramazan ayında şeytanlara kelepçe vurulur. Fakat nefs-i emmare bu ayda bile insana kötülüğü emreder. (Yusuf Suresi 53 ncü ayet)
2- NEFS-İ LEVVAME: Levmetmek kınamak ve ayıplamak demektir. Yaptığı kötülüklerden, Allah'ın emir ve yasaklarına karşı gösterdiği ihmal ve kusurlardan pişmanlık duyarak vicdanı rahatsız olan ve bu sebeple kendisini şiddetle kınayan nefstir. (Kıyamet Suresi 2 nci ayet)
3-NEFS-İ MÜLHEME: Nefs-i Emmareden pişmanlık duyarak levvameye yükselen mümin, bu merhalede de tevbe, istiğfar, günahlardan sakınmak, manevi irşada gönül vermek ve bazı nefs mücahedeleriyle mülheme mertebesine vasıl olur. Bu mertebede kul, Allahın lütfuyla hayır ve şerri hassas bir suretle ayırd edebilme ve şehevi duygularının ayırılıklarına direnebilme dirayetine kavuşur. Kalbi Allahtan gafil kılan herşeyden uzaklaşır. İmanın hakikatleri kalpte inkişaf etmeye başlar. İlhama mazhar olur. Bu mertebeye ulaşan kul bir nebze de olsa ledünni hakikatlerden, marifet ve keşiften nasibdar olmaya başlar.
4- NEFS-İ MUTMAİNNE: Cenab-ı Hakk'ın emirlerine layıkıyla uyup, men ettiklerinden titizlikle sakınmak suretiyle manevi hastalıklardan kurtulmuş, hakiki ve kuvvetli bir iman ile de huzur, sükun ve itmi'nana kavuşmuş nefstir. Kalb, zikrullah bereketiyle şüphe ve tereddütlerden arınmış, her an şükür ve sena halindedir. Bu mertebede kötü ve çirkin vasıflar, yerini güzel ahlaka terk etmiştir. Hazreti Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem'in yüksek ahlakı, zevkle güzel bir şekilde yaşanmaktadır. Mutmainne arif-i billah olan takva ve yakin ehlinin nefsidir. Gönülleri daima Hakk'ın zikriyle meşguldür. İmam-ı Rabbani ks. Hazretleri: Nefs-i mutmainneye kadar yapılan ibadetler ve kulluk taklididir. Nefs-i mutmainnede ise bunlar taklitten tahkike dönüşür buyurmuştur. Ey itminana ermiş itaatkar nefs (El Fecr 27) iltifatıyla hitabı ilahiye mazhariyet nasib olmuştur. Bu mertebeye ulaşmış kul artık velayeti süğra denilen küçük velilerden olmuştur.

5- NEFS-İ RADIYE: Daima hakka yönelmek suretiyle Allah ile beraber olma şuuruna erişmiş, hikmetine ve hükmüne ram olarak Rabbinden razı ve hoşnud hale gelmiş olan nefstir. Bu mertebeye yükselen kul, kendi iradesinden vazgeçip Hakkın iradesinde fani olmuştur. Sen O'ndan O da senden razı olarak Rabbine dön. ( El Fecr 28) hükmünün bu makama işaret ettiği beyan olunmaktadır. Bu rıza hali, Hak'tan gelen bütün çileli imtihanlara karşı sabır göstermek ve bu hususta O'nun iradesini canu gönülden kabullenmektir. Bu makamın imtihanları öncekilere göre nisbetle daha ağırdır. Zira insan manen yükseldikçe iptilalar artar. Nitekim Allah Rasulü Sallallahü aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur. "İnsanlar içinde en şiddetli iptilalara uğrayanlar Peygamberlerdir. Sonra da onlara yakınlık derecesine göre diğer kimselerdir. İnsan dindarlığı ölçüsünde iptilalara maruz kalır.''( Tirmizi, Zühd,57) Bu makamdaki kul Allah'tan razı olmuştur. Velayet mertebesinde olduğundan da artık haberdardır. Veliler le tanışır birbirlerini bilirler.

6- NEFS-İ MERDIYYE: Radıye mertebesinde bulunanların, bu mertebenin bütün füyuzatından istifade edebilmeleri için, Cenab-ı Hakkın da onlardan razı olması icap eder. Yani kulun Allah'tan razı olması yetmeyip, kamil bir terakki için Allah'ın da kulundan razı olması gerekir. Diğer bir ifadeyle Hak'tan rızamız, O'nun yüce rızasına mazhar olabilecek bir kıvam ve güzellikte olmalıdır. Buna göre radıye Allah'tan razı olanların, medıyye ise Allah'ın da kendisinden razı olduğu kimselerin makamıdır. Radıye makamında kul Allah'tan razı olmuştur ancak Allahın da kendisinden razı olduğunu bilmemektedir. Nefs-i merdıyye de kötü huylar yok olmuş, güzel huylar ve ahlaki meziyetler inkişaf etmiştir. Öyle ki; Yaratan'dan ötürü yaratılanlara şefkat, merhamet, sevgi, cömertlik, affedicilik ve hassasiyet onda bir lezzet halindedir. Bu mertebede ki bir mümin, nefsini en güzel bir şekilde muhasebe ve murakabe eder. Her nefeste varlık ve benlik keyfiyetlerini gözeterek şeytani hilelere karşı boş bulunmaktan sakınır. Yine bu mertebede kul, her halükarda ve bütün mevcudiyetiyle Hakk'a teslim olmuştur. Allah'tan gelen kahır ve lutuf tecellilerinin her ikisine de gösterdiği rıza bereketiyle ebediyyet alemine göçerken, ilahi rıza ile müjdelenerek kendisine cennet hil'ati giydirilmiştir. "Allah onlardan hoşnud olmuş, onlar da Allah'dan hoşnud olmuşlardır.'' (Beyyine -8) Bu hal ve hareketlere nail olan bir kul, artık hadisatı "hakkal yakin'' mertebesinden seyretmektedir. Allah'ın izniyle bazı gaybi sırlara vakıf olabilir. Cenab-ı Hak rıza, tevekkül ve teslimiyetleri sebebiyle böyle kullarının adeta gören gözü, işiten kulağı, konuşan dili, tutan eli olur. Bu makamdaki veliler Hazreti Muhammed sallallahü aleyhi vesellem efendimiz ile istedikleri zaman vasıtasız görüşme lütfuna ermişlerdir.

7- NEFS-İ KAMİLE/NEFS-İ SAFİYE: Tezkiye neticesinde arınmış, saf, berrak, ulvi ve olgun nefstir. Bütün marifet sırlarının tahsil edildiği ve ancak Cenab-ı Hak tarafından vehbi olarak lutfedilen bir makamdır. Hak vergisidir. Sırf çalışmakla elde edilmez. Kader sırrına mebni, ilahi bir ihsandır. Nefsi kamileye erişenlere umumiyetle irşad hizmeti tevdi edildiğinden bu makama aynı zamanda irşad makamı da denilir. Böyle zatlar bir fasık ile görüşseler, o fasığın halini anlar, kalbi hastalıklarının ilacını, hal lisanıyla kendilerine bildirirler. Bu makamdaki veliler yüksek mertebededirler. Her türlü keşf ve keramet sahibidirler. Bu kadar açıklama ile yetinelim. Kardeşimizin yazmış olduğuna ilave kabul buyurun lütfen. Allah o makamlara bizleri de eriştirsin inşaallah. Amin
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
davet, havas, sirlari

Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Havas ilmine inanmayanlar bitter Havas Dersleri 18 15.09.21 05:00
Celp, Davet, Havas Tecrübelerim Modern Sofi Tecrübe Ettikleriniz 21 18.09.20 23:47
Havas ilmi ile Büyü Arasındaki Fark Nedir? HavasHoca Havas Dersleri 13 19.03.20 13:07
Havas ilmi (!) PARADOX Havas ilmi Genel Bilgiler 11 03.08.19 02:18
Havas Davet ve Sırları İle Alakalı Bilgi SiLence Diğer Havas Konuları 3 11.06.18 09:44


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 19:11.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147