Ölen annenin oğluna iade ettiği kolye - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > Evrensel Enerjiler & Parapsikoloji > Parapsikoloji & Spiritüalizm

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 27.03.17, 00:46
Güvenilir
 
Üyelik tarihi: 07.01.15
Bulunduğu yer: Adana
Mesajlar: 4,739
Etiketlendiği Mesaj: 130 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Ölen annenin oğluna iade ettiği kolye

Bu gerçek hikaye de eşyanın, uzaklardan ve kendiliğinden aktarılması/taşınması olayıdır ki, olayımıza ayrıca kanıt katan bir mizansendir!.. Frank Edwards, Norfolk Müzesi’nin müdürüydü. Kasım ayının bir soğuk gecesinde, bu görevli bulunduğu müzenin bürosunda, hem arkadaşı ve hem de meslektaşı olan bir yakınıyla kahve yudumlayıp konuşuyorlardı. Biyoloji uzmanı olarak örnek toplamak için yaptıkları yolculuk ve deneylerden söz ediyorlardı… Zaman ilerlemiş, fakat sohbetleri sürmekteydi… Derken, kapının zili sabırsızca çalındı!.. Geceleri, zaman zaman bürosunda yaptığı çalışmalar sırasında tanık olduğu gibi bir zil çalışı değildi bu zil çalış!.. Çok kısa ve yavaştı!.. Kuşkuyla arkadaşı Roland Young’a baktı!.. Ne ola ki diye?!. Saat, gecenin yirmi üçünü geçeli çok olmuştu… Kapıyı açtı. Karşısındaki annesiydi! Ayakları dört karış kara gömülmüş; çevresinde uçuşan kar taneleri arasında çok ufalmış ve bitik bir görünümdeydi!..

Tuhaf olan bunlar değildi. Tuhaf olan, kendileri Amerika’da, Norfolk Müzesindeydiler… Annesiyse, bir başka kıtada, Avrupa’da; Amerika’dan kilometrelerce uzaktaki Paris’te, bir hastanede, kemik kanserinden yatmaktaydı!.. Böylesine ansızın ve gecenin ileri bir vaktinde, hasta annesini kapının önünde gören Frank Edwards aptallaşmasın da kim aptallaşsın!.. Annesini içeri buyur etti… Bu aptallaşma içinde, annesine o an neler söylediğinin farkında bile değildi… Annesinin yüzündeki garip, belki de mutluluk ifadesi; gözlerinin boş bakışı; yüzündeki gülümseyiş; gözlerinde yanıp sönen fosforlu ışıklar…

Bu olay Edwards’ı, öylesine etkilemişti ki, bu etkiler altında, annesinin başka bir aleme göçtüğünü hemen anlamıştı!.. Annesi, henüz konuşmamıştı… Edwards, annesine: “Ne zaman öldün?!.” diyebildi!.. Annesi, utanarak gülümsedi ve, “Benim öldüğümü nereden biliyorsun?” diye oğluna sordu. Oğlu da,
- Ne iyi etin de beni görmeye geldin, dedi annesine. Annesi de,
- Sana, bir gün Amerika’ya döneceğimi söylememiş miydim? İşte Amerika’ya geldim, dedi.

Bu arada, konuşulanları dinleyen arkadaşı Roland, birden atıldı:
- Durun Allah aşkına! Bana ne yapmak istediğinizi bilmiyorum ama, bu saçmalıklara inanmayı kesinlikle reddederim, diye korkuyla haykırdı!.. Edwards, arkadaşını yanıtladı:
- Fakat, karşındaki annem Roland!.. Nasıl inanmak istemezsin?.. Bu kez Roland, arkadaşına sordu:
- Annen hasta ve Paris’te… Buraya kadar nasıl gelebilir!. diyerek isyan eder bir hale girdi!.. Edwards, aptallaşmışlıktan, şaşkınlaşmışlıktan biraz kurtulmuş olarak ilk kez düşündü ve yavaşça mırıldandı: “Annem öldü…” dedi!..

Roland susmuş, onları dinliyordu… Şaşkın şaşkın dinliyordu işte!.. Anne-oğul, o kadar eski günleri konuşmağa dalmışlardı ki, odadaki Roland’ın varlığını çoktan unutmuşlardı!.. Müzenin içi çok sessizdi!.. Tavanda asılı duran dondurulmuş martılar, sanki uçmak üzereydi!.. Dondurulmuş bulunan her cins hayvan, sanki her köşeden onlara bakıyorlardı!.. Daha sonraları annesi, oğluna,
- Vakit geç oluyor, oğlum! Kentucky’deki kızkardeşine gideceğim. Yola çıkmam gerek, diyerek ayağa kalktı ve oğlunun eline bir şey tutuşturdu!..
Edwards, annesini kapıya kadar götürdü. Annesine, tam “Güle, güle!” demeğe hazırlanırken, annesinin birden kaybolmuş olduğunu fark etti!..

Roland’a doğru döndü Edward, bir-iki saniye önce, arkadaşının annesinin durduğu yere hayretle bakmaktaydı!.. Annesinin oğlunda yarattığı şaşkınlık, belli ki, onu da sarsmıştı!.. Arkadaşı Roland, birden sordu:
- Sana annen ne verdi? deyince, şaşkınlıktan, sıkılı avucunu açmayı ancak bu soru üzerine akıl etti ve avucunu açtı: Avucunun içinde bir kolye duruyordu! Bu küçük kolyeyi, çocukken alıp, annesine hediye etmişti!.. Üzerinde: “Annesine Roger’den sevgiler…” kazılmıştı!.. Bu, hemen tanıdığı küçük kolyeyi arkadaşı Roland’a gösterdi… Roland: “Bu kadarı bana fazla!.. Ben, körkütük sarhoş olmağa gidiyorum!..” diye bağırdı!.. Edwards,
- Ama seninle gerçek ve doğa dışı şeylerden uzun uzun konuşmuştuk… Bu konuştuklarımız, her yanımızı sarmış gibidir… İlim, onun peşinden uzun zamandır koşmasına rağmen, yanına bile yaklaşamamıştır!.. diyerek, Roland’ın sözlerini tamamladı…

Annesinin ölüm ilanını okuduğu günün ertesinde, Edwards, Paris’teki babasından şu mektubu aldı:
“Sevgili Oğlum,
Bildireceğim haberin sana ne kadar acı vereceğini biliyorum ama, çok metin olmalısın! Sevgili anneciğin, dün, 5 Kasım akşamı aramızdan ebediyen ayrıldı… Onun, son defa gözlerini hayata kapadığını görmek, beni kedere boğdu.. Emin ol ki, bu son, kendisi için çok hayırlıydı… Ölmeden önce çok acı çekti… Ölümü, beni, sonsuz acılara boğmasına rağmen, kurtulmasına sevindim. Çünkü hastalığının çaresi yoktu… En nihayet biliyorum ki, bundan sonra acı çekmeyecek… Allah, rahmet eylesin!.. Bütün kalbimle, annenin aramızdan ayrılışının verdiği kederi, olgunlukla kabul etmeni diler; benim de kendimde aynı kuvveti bulmamı Allah’tan dilerim!..
Seni Her Zaman Seven Baban.”

Annesinin hayaletini, Edwards, bir hayli süre gördü!.. Amazon Ormanlarında Kamp kurduğu bir gece -1962 Ağustosunun bir gecesinde- çadırın dışında otururken, ansızın, pırıl pırıl bir duman halinde gözüktü annesi!.. Anlayamadığı bir şey için onu uyarmağa çalışıyordu!.. Edwards’tan uzakta, ayakta durmuş, fısıltı halinde konuşuyordu. Yani Edwards’a bir şeyler anlatmak istiyordu!.. Ertesi gün, nehirden yukarı doğru botlarla ilerlemeğe başladılar… Katil huylu bir rehber, onu tuzağa düşürdü… Yanındaki arkadaşları, vahşi Aucas Kabilesi’nin elinden, yaralanmadan kurtuldular. Fakat Edwards, bel kemiğine saplanan zehirli bir okla yaralanınca kendinden geçmişti…

Gözlerini açtığı zaman, bir hastanedeydi. Oraya hemen getirilmiş ve bir haftadır, kendinden habersiz yatıyordu!.. Doktoru, daha sonra ona şöyle demişti: “Bizi, fena korkuttunuz!.. Yukarı’dan biri sizi gerçekten çok seviyormuş!.. Ümidimizi kesmiştik!..”
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
annenin, ettii, iade, kolye, olen, oluna

Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Bir annenin Çocuğuna Bedduası Harezmi Sizden Gelenler 23 03.09.22 00:00
Büyü geri iade etme SiLence Nazar ve Büyü Uygulamaları 15 21.12.20 20:24
Annenin Gözyaşları ozanyazar Hayat Dersleri & Hikayeler 0 03.08.18 09:59
Ölen Annenin Oğluna İade Ettiği Kolye SiLence Gizemli Olaylar ve Mekanlar 2 05.06.18 16:48
Bir Annenin Bedduası Cennet Hayat Dersleri & Hikayeler 5 27.01.18 11:36


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 01:49.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147