Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Kendinize ait bir oda
Tekil Mesaj gösterimi
  #2  
Alt 12.07.18, 16:32
☆Tuana Tuana isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Güvenilir
 
Üyelik tarihi: 07.01.15
Bulunduğu yer: Adana
Mesajlar: 4,734
Etiketlendiği Mesaj: 130 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Bu iki çizginin birbiriyle çakıştığı nokta sizin odanızın merkezidir. Odanızın zemininin başınızın alt
tarafında; burnunuzun ortalarına doğru bir yerde merkezlenmesine ve daha yüksekte kalmamasına
dikkat edin. Şayet zemin daha yükseğe merkezlenirse baş dönmesi yaşayabilirsiniz.
Şimdi odanın dört duvarını, zeminini ve tavanını oluşturun, elbette hepsi de kafanızın içinde duruyor.
Odanın ön tarafında iki pencere -gözleriniz- ve bir kapı olacak. Çalışmaya başladığınızda, bu kapının
dış tarafına "Lütfen rahatsız etmeyin" yazısı asın.
Şimdi işin en eğlenceli kısmına geldik. Odayı istediğiniz tarzda döşeyebilirsiniz ama unutmayın burası
sizin kutsal mekanınız; küçük tapınağınız. İçini gürültü patırtıyla doldurmayın ya da içeriye birilerine
davet edeceğinizi düşünerek hazırlık yapmayın. Bu oda başka insanlara kesinlikle yasaklanmıştır.
Duvarlarına bir iki güzel tablo asabilir; içeriye ılık su dolu bir küvet ya da bir şömine
yerleştirebilirsiniz. Belki de birkaç tane hayvan heykelciği koyarsınız. Odanızı bir Mısır tapınağına;
kristal bir mağaraya; eski bir İngiliz şatosunun kütüphane salonuna ya da bir Mezopotamya çadırına
dönüştürebilirsiniz. Hayatınızda zaten var olan bir odayı kopyalamayın; bunun yerine odanızı bir
hayal mekanı haline getirin.
Gözlerinizin penceresinin önüne kendiniz için -başka biri için değil)- rahatça oturabileceğiniz şık bir
koltuk ya da kanepe yerleştirin ve buradan, gerçekten hoşlanacağınız bir manzaranın göründüğünü
hayal edin. Önünüzde uzanan bu manzaraya bakarken huzur bulacak ve fiziksel olarak sizi
çevrelemese bile doğayla bağlantı kuracaksınız. Trafik keşmekeşinin içindeyken bile güzel bir
bahçeye; bir ormana ya da çölde yükselen mehtaba bakıyor olabilirsiniz.
Odanız hazır olunca rahat koltuğunuza oturun ve gözlerinizin arkasından dışarı bakma alıştırması
yapın. Önce bu odada bir dakika kadar kalabilmeyi deneyin ama henüz bunu yapamıyorsanız sakın
endişelenmeyin. Bedenin içinde kalmayı öğrenmek için biraz alıştırma yapmak gereklidir. Benim de
yaklaşık yirmi senedir böyle bir odam var ve bazen günlerce hatta haftalarca odama uğramadığım da
oluyor. Bunun farkına vardığımda kendimi tokatlamıyorum; sadece odama geri dönüyorum. Yine de
en iyi işlerimi bedenimin dışında geçirdiğim zamanlarda çıkarmadığımı daima hatırlıyorum.
Odanızda olup olmadığınızı anlamanın en kolay yollarından biri elinizi yüzünüze götürüp
parmaklarınızla burnunuza bastırmanızdır. Dikkatinizin başınızın arkasına doğru toplandığını his-
sederseniz muhtemelen zaten odanızda değildiniz demektir. Bunu anlamanın bir başka kestirme
yolu da burnunuzu ve kirpiklerinizi gözünüzü odaklamadan görüp göremediğinizi kontrol etmektir.
Eğer farkındalığınız gözlerinizin arkasında yoğunlaşmışsa burnunuz ve kirpikleriniz daima görüş
alanınızda olacaktır.
Gözlerinizin arkasında ve odanızda kalmayı deneyin. Şayet orada olmayı hiç istemediğinizi
hissediyorsanız o zaman konforu sağlayana kadar odanın dekorunu değiştirin. Gün boyunca
odanızın ve duygularınızın nasıl değiştiğini kontrol edin. Odanızı tekrar tekrar değiştirmekten
korkmayın ve unutmayın ki odanızı istediğiniz kadar fantastik ve zengin bir yer haline getirmekte
özgürsünüz. Nasılsa bedava!
Hemen herkes yaşanacak en iyi zaman diliminin "şimdi" olduğunu duymuştur. Gerçek gücün şimdiki
zamanda olduğunu; geçmişin hatıra geleceğin ise hayal olduğunu o kadar çok duydum ki. Ancak
bunların hiçbiri kendi bedenimin içine girene kadar (çocukken uğradığım bir saldırı sırasında
bedenimi terk etmiştim; Rebuilding the Garden, "Bahçeyi Yeniden İnşa Etmek" isimli kitabımda
bu konuyu anlattım) bana bir şey ifade etmemişti. Kafamın içindeki oda beni gerçek dünyaya çapaladı çünkü bana, ilk kez bilinçli olarak hatırlayabildiğim, içinde tek başıma, kontrollü ve huzur
içinde olduğum bir mekan vermişti. Öğrencilerimden biri odasını kontrol merkezi olarak adlandırıyor.
Bu tanımlamaya katılıyorum. Odanızda olmak, bir uçağın kokpitinde ya da bir gözlem kulesinin
tepesinde veya bir tahtta olmaya benzer. Bedenlerimizin içinde sınırsız bir sessiz güç bulunur.
"Şimdide" olmak teorisine gelince, zaten hepimiz sadece şimdide varolabilen bir aracın içinde
yaşıyoruz. Bedenlerimiz geçmişte yaşayamaz; geleceğe yolculuk edemez; sadece şimdiki anın içinde
var olabilir. Eğer bedenimizin içine tırmanır ve gözlerimizin ardında oturursak şimdiki anda yaşıyor
oluruz. Bu kadar basit. Tüm güç şimdiki anda var olduğuna göre o zaman bedenimizin içinde olmak
bize yaşamanın, gelişmenin ve iyileşmenin gerektirdiği gücü verecektir.
Odanızı yaratmakta zorlanıyorsanız, bir oda yaratmış gibi yapmanız tamamen kabul edilebilir bir
davranıştır. Kafanızın içinde bir oda yaratmak bedeninizle uzun zamandır kurduğunuz ilk bilinçli ilişki
olabilir. Şuranızdaki ağrı, oradaki adam, şu ya da bu duygular ve buna benzer konularda bedeninizin
genellikle size söyleyecek bir yığın sözü vardır. Bu vıdı vıdı bir süre sonra azalacak ve topraklama adı
verilen teknik (sonraki bölüme bakın) bedeninizin sakinleşmesine yardımcı olacaktır. Şimdilik,
gözlerinizin arkasında bir yer açmanız; oraya hoşunuza giden nesneler koymanız; rahat bir koltuk
edinmeniz ve becerebildiğiniz kadar uzun bir süre o en sevdiğiniz doğa manzarasına bakmanız son
derece yeterlidir.
Kafanızın merkezinde oturuyor olmanın henüz size doğal gelmeyeceğini bir kez daha tekrarlamamda
fayda var. Kendimizi odaklamaya alışık değiliz. Bilincimizin odak noktası aklınıza gelebilecek her yer
olabilir. Eğer iyi bir atletseniz ya da bir matematikçiyseniz bilinciniz başınızın üst kısmında bir
yerlerde ya da alnınıza doğru bir noktada dolaşıyor olabilir ama aynı zamanda başınızın arkasında ya
da omzunuzun yanında da olabilir. Bilincinizin bir yerden diğerine geziyor olması normal ve
sağlıklıdır. Bilinciniz istediği yere gidebilmelidir ama sizin onunla farkındalıklı bir bağınız olmalıdır.
Gerek duyduğunuzda bilincinizi istediğiniz yere odaklayabilmelisiniz.
Bilinciniz, odak noktasını ve yerini değiştirmeyi zaten bilir. Sizin okuma yazma odağınız; sanatsal
faaliyet ya da müzik dinleme odağınız; yemek yapma odağınız; yemek yeme odağınız; yatmadan
önceki an odağınız; denge odağınız vb zaten vardır. Bilinciniz nasıl hareket edeceğini ya da
kıpırdamadan nasıl duracağını bilir. Bu meditatif odaklanma alıştırması da eğer bilinciniz için
odaklanacak yeni bir merkez yarattığınızı anlarsanız çok basitleşecektir.
Bilincinizi bütün gün kafanızdaki odada kalmak için zorlamamalısınız. Bu sadece suni ve sağlıksız bir
durum değildir, aynı zamanda da imkansızdır. Bilinciniz meditasyon için kendinizi odaklamaya ihtiyaç
duyana kadar serbestçe dolaşmakta özgür olmalıdır. Ardından da gözlerinizin arkasında kendisini
odaklamaya hazır olmalıdır. Yardım etmek için elinizi burnunuzun ucuna bastırarak bilincinizi odanıza
çağırabilirsiniz. Bu hile değildir, ben bunu hep yaparım. Meditasyonum bittikten sonra bilincimin
odağını nereye isterse gitmesi için de salıveririm. O ne yapacağını bilir.
Azar azar çalışarak odanızı yaratın (mağara, taht odası, kule, çadır ya da her ne istiyorsanız)
kafanızın içine giremiyorsanız bile en azından bir temel atın. İşiniz zamanla kolaylaşacaktır.
Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147