Harabat ehlini hor görme zakir, Defineye malik viraneler var.. - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > islam & Tasavvuf > Allah Dostları & Evliyalar

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 29.11.17, 18:49
Gayretli üye
 
Üyelik tarihi: 05.05.17
Bulunduğu yer: Bursa
Mesajlar: 557
Etiketlendiği Mesaj: 113 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Harâbât Ehlini Hor Görme Sakın, Nice Defineye Mâlik Viraneler Var

Harâbât Ehlini Hor Görme Sakın, Nice Defineye Mâlik Viraneler Var


Meczubun biri camiye girer, belli ki namaz kılacak. Ama oturmaz, meraklı ve şaşkın... gözlerle etrafı süzer-dolanır..

Bir oraya, bir buraya her köşeye dikkatlice bakar ve hızl......a çıkar gider.. Az sonra sırtında bağlanmış odunlarla tekrar gelir camiye ve tam namaza başlamak üzere olan cemaatle birlikte saf tutar..

Ama sırtındaki odunlarla güç bela bitirir namazını. Eğilip kalktıkça yere düşen odunlar, çıkardığı ses vs. derken, tabii cemaat de rahatsız olmuştur bu durumdan..


Nihayet biter namaz, bitmesine ama her kafadan bir ses çıkar.. Herkes kıpırdanmaya, adama söylenmeye başlamıştır bile.. İmama kadar ulaşır sesler, hafiften tartışmalar..


İmam aynı mahalleden, bilir az çok garibin halini, şefkatle yaklaşır meczubun yanına ve der ki: “Oğlum böyle namaz mı olur, sırtında odunlarla, sen ne yaptın? Hem kendini hem de çevreni rahatsız ettin bak, bir daha namaz kılmaya yüksüz gel olur mu?”

Bunu duyan meczub melül-mahzun, ama manalı bir bakışla sorar “Âdetiniz böyle değil mi?” “Ne âdeti?!” der

Hoca.. Cemaat da toplanmış, merak ve şaşkınlıkla olayı izlemektedir o sıra.. Der ki meczub bu kez:

“Hocam ben namaz kılmak için girdim camiye, şöyle kendime uygun bir yer ararken içeridekilere baktım, gördüm ki herkesin sırtında bir şeyler var. Zannettim ki adet böyledir, ben de şu odunları yüklendim geldim işte, neden kızıyorsun? Kızacaksan herkese kız, tek bana değil!

Hoca şaşırır: “Benim sırtımda da mı var?” der.. “Evet” der meczub, “Hepinizin sırtı yüklü!”.. Cemaatte ise hafiften “deli işte!” manasına,bıyık altından gülüşmeler başlamıştır..


Meczub bu kez öne atılır ve tek tek cemaati işaret ederek, saf bir çocukça, heyecanla bağırır: “Bak bunun sırtında mavi gözlü bir çocuk, bunda kocaman bir elma ağacı vardı..


Bunda kırık bir kapı, bunda bir tencere yemek, bunda kızarmış tavuk, şunun sırtında yeşil gözlü esmer bir hatun, bununkinde de yaşlı annesi vardı!..” Sonra iki elini yanlarına salar başını sallar ve umutsuzca; “

Boş yok, boş yok hiç!..diye tekrarlar. O böyle söyleyince, herkes dehşet içinde şaşkınlıkla birbirinin yüzüne bakar! Aynen doğrudur dedikleri çünkü; Kimi doğacak çocuğunu düşünüyordur namazda, kimi bahçesindeki meyve ağaçlarını, biri onaracağı kapıyı, diğeri lokantasında pişireceği yemeği..


Biri açtır aklında yiyeceği tavuk, birinin sırtında sevdiği kadın, diğerinde de bakıma muhtaç annesi vardır. “Peki söyle bakalım bende ne vardı?” der, bu kez endişeyle Hoca.. O da der ki: “Zaten en çok da sana şaştım hoca! Sırtında kocaman bir inek vardı! Meğerse efendim, hocanın ineği hastaymış, “öldü mü ölecek mi?” diye düşünürmüş namazda..


“Harâbât ehlini hor görme sakın, defineye mâlik viraneler var.” Bildirince bildiren, yüreği olan görüyor elbet..

Çok manidar, zira huzura durduğumuzda kim bilir kaç tanrıya tapıyoruz, sahi kaç tane ilahımız var? Allah hakkıyla ihlası yakalayanlardan eylesin..

Bu arada kıt'a şu şekildedir ve kıssası da aşağıya iktibas ettiğim halde. İstifaedenize;

Hakkı gel sırrını eyleme zahir,
Olmak ister isen bu yolda mahir,
Harabat ehlini hor görme şakir,
Defineye malik viraneler var.

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri


Ufak bir İzah da ekleyeyim; bulunduğum bir mecliste hoca sohbet esnasında bu kıtaya nazire mahiyetinde şu kıssayı anlatmıştı;

İbrahim Hakkı Hazretlerinin meyhane meselesi… malumdur…

Bir Zakir, bir de Şakir var! Küçüğünün adı Zakir, büyüğünün adı Şakir, oğulları, mahdumlar!

Şakir uslu çocuk, babasının fikrine itibar ediyor, babasıyla beraber haşır-neşir oluyor. Bu çocuğun genç yaşta kendisine itibar etmesi hoşuna gidiyor. Babası Hasankale’ye çıkarıyor, imanın son merhalesini bir denemeye! Oğlum! diyor; bak, şu kuşlar uçuyor ya… kalenin burcuna çıkmışlar…

- “Evet baba” diyor.

- Şimdi ben sana bir şey okuyacağım diyor. Hadi oğlum dediğim zaman; kendini koyvereceksin aşağıya! Korkma hiç birşey olmazsın, diyor.

Ne ise gidiyor. “He baba, he baba” diyor ama…

- Hadi oğlum diyor!

- ?......

- Oğlum diyor, adam ol! Gadir değil mi Allah!

- “He baba, Gadir” diyor.

- Oğlum madem ki Allah Gadir, sen ona teslim oluyorsun!.. Ver ona ne ediyorsa etsin.

- Oğlum sen diyor, salavat duaları okumadın mı?

- He, okudum baba!

- Peki diyor, şurada iki rekat namaz kıl, yine o salvat dualarını çift, çift oku diyor, böyle çifter oku selamı ver, gel buraya!

Namazını kılıyor, o duaları babasının dediği gibi çifter okuyor. O kolay iş, ne var! Babası dese ki, “oğlum bir hafta geceli-gündüzlü namaz kılacaksın, kılar.

Peki, gidiyor-kılıyor, selam veriyor geliyor!

- “Hadi oğlum” diyor…

Şimdi, onlar kalede uğraşmakta olsunlar. Gelelim Zakir’e… Zakir de işte fırsat buldukça namaz kılıyor, fırsat buldukça kılmıyor, meyhanelerde geziyor. Hiç İbrahim Hakkı Hazretleri’nin oğlu diyecek tarafı yok!

Ne yapayım, ben istemiyorum ama diyor, işte böyle oluyor! Taşım diyor, taşım! Taşkınlığımdan oluyor diyor, bu işler kendi kendine…

Parasız bir devresine gelmiş, epeyce meyhaneciye borcu olmuş. Daha utanıyor ki, gidip meyhaneye uğraya! Borcunu veremediğinden de sıkılıyor. Neşesiz çocuk.

Mübarek geliyor… Şakir’i kaleye çıkartmadan evvel… o gün sabahtan gidiyor meyhaneciye:

- Oğlum! diyor, bizim çocuğun sana biraz borcu var galiba!:

- Aman efendim!:

- Canım bırak diyor, bu amanı. Yani şunu açık söyle!

- Aman…

- Canım diyor, doğru söyle işte… benim oğlumun buraya borcu var diyor!

- Haa…

- Peki ne kadar, söyle!..

- ………………

- Al şu parayı, daha ne kadar isterse, ne kadar içerse ver diyor, parası benden.

Harçlık da isterse ver diyor.

- Aman efendim daha!..

- İşte şöyle olur, böyle olur.

Peki, geçip gidiyor… tamam.

O mübareğin eline para mı geçiyor, yoksa yüzümü kızarıyor iki kadeh daha mı istiyor, işte hakkın tecellileri… İşte o birbirine rast gelecek! Geliyor, diyor kardeşim sana da çok borcumuz oldu ama, bilmem ki…

- Yok diyor, borcun yok!

- Yahu var!

- Vallaha yok diyor yahu! Yemin ediyor!

- Yahu var, ben biliyorum borcu…

- Kardeşim diyor, vardı ama verdiler.

- Hele, hele kim verdi!

- Diyor ki; baban geldi, mesele böyle böyle…

- Aaaaaaaa diyor demek ki benim bu kadar isyanıma karşı, ona yakışmaz bir evlat olduğuma karşı, o yine bana babalık şefkatini gösteriyor da, benim canımın sıkıntısını biliyor, geliyor burada borç ödüyor!.. Hangi tarafa gitti?!..

- Bilmiyorum diyor, burdan çıktı ama…

Oradan artık yüreği iyice kırkırlaşmış, koşuyor geliyor eve.

- Ana diyor, nereye gitti babam?

- Ağabeyinle Hasankale’ye çıktılar oğlum, diyor.

Hababam koşuyor peşine ki bu, gidip buluyor!

- Baba, baba diyor; onu sen bu acize söyle ki, göresin canını sana kim kurban ediyor!

- Hadi oğlum diyor!

- Ya Allah, Bismillahirrahmanirrahim diyor, tamam!.. Ayakları yerden kesiliyor, bu iş bitti!..

Dönüşte diyor ki, malum işte meşhur halk dilinde, her yerde söylenen meşhur bir kelam olmuş.

“Harabat ehline hor bakma Şakir,

Defineye malik viraneler var”
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 30.11.17, 23:20
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 16.02.17
Bulunduğu yer: izmir
Mesajlar: 822
Etiketlendiği Mesaj: 111 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Allah razi olsun emegine yuregine saglik
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 21.12.17, 01:22
Gayretli üye
 
Üyelik tarihi: 05.05.17
Bulunduğu yer: Bursa
Mesajlar: 557
Etiketlendiği Mesaj: 113 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
acar Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Allah razi olsun emegine yuregine saglik
Allah sendende razı olsun kardeşim çok güzel bi ders bizler için çok etkilendiğim için paylaşmak istedim..
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 31.12.17, 02:12
meytatarun - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 06.03.17
Bulunduğu yer: van
Mesajlar: 249
Etiketlendiği Mesaj: 32 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Denir ki İbrahim Hakkı Hazretleri hayatının ilk yıllarında ibadetlerine engel olacağı düşüncesiyle evlenmeme niyetindeymiş. Vaktinin büyük kısmını ibadetle geçirir ve de her sabah namazından sonra âdet edinerek, vefat eden anne babasının mezarına gidip başlarında Kuran okurmuş.

Bir kış günü gene anne babasının mezarına gidecekken karşısına meyhaneden evine dönen bir sarhoş çıkıvermiş. İbrahim Hakkı’ya “Nereye gidiyorsun efendi?” diye seslenince “Annem ve babamın mezarına Kuran okumaya gidiyorum.” demiş. Sarhoş da ”Benim de anne babama oku” diyivermiş. “Söz! Gidince okurum. Ayakta olduğumdan okuyamam şimdi” demiş İbrahim Hakkı Hazretleri de. Bunun üzerine sarhoş, birden İbrahim Hakkı’nın önünde çamurlu yere doğru yüzü koyun uzanıp “Şimdi üzerime otur ve öyle oku o zaman” diye ısrar etmiş. Adamın o halinden etkilenen İbrahim Hakkı Hazretleri anne-babasına kuran okuyup, hediye etmiş.
Sarhoşun anne babasına bu bağlılığını görünce “Ben de evleneyim. Evladım olursa arkamdan hiç değilse Kuran okuyanım olur.” düşüncesiyle evlenme fikri ağır basmış.

Aradan aylar geçmiş, evlenmiş. Zâkir ve Şâkir adlarında iki erkek evladı olmuş. Zaman geçmeye devam ederken hâliyle evlatları da büyümüş, reşit olmuşlar. Zâkir ibadet, takva ve tasavvuf ehli imiş. İlim görürken babasıyla birlikte Allah yolundan gidermiş.
Diğer evladı olan Şakir ise -kaderin cilvesi o ki- ibadet, takva ve ilim ile pek arası olmayan, hergün meyhanelerde sızıp kalan, ayık gezmeyen biriymiş. İbrahim Hakkı Hazretleri, vakti zamanında o sarhoş adamı kınadığından başına bunun geldiğini düşünür, bu yüzden de evladı Şakir’e sabırla katlanır, sevgi ve şefkatle davranırmış.

Bir gün İbrahim Hakkı Hazretleri oğlu Zâkir’e “Haydi gel benimle! Gidiyoruz.” der. Zâkir babasının sözünü ikiletmeden hemen onu takip ederek yola koyulur. Nereye gidecekleri ve ne yapacakları hakkında hiçbir fikri yoktur Zâkir’in. Yolda yürümeye devam ederlerken o esnada Şakir’in müdavimi olduğu meyhanenin önünden geçiyorlardır. İbrahim Hakkı Hazretleri oğlu Zâkir’e “Sen burada bekle” diye tembih edip meyhanaye girer. Babası içeride kısa bir süre durduktan sonra geri gelmiştir. Zâkir babasına bakarak ne olduğunu anlamaya çalışır. Babasının yüzünde ne bir sinir ifadesi ne de kızgınlık hali vardır. Babasının meyhaneye niye gittiğini, içeride ne yaptığını kestiremiyor, durumdan da hiçbir şey anlayamıyordur.

Oysa ki Şakir’in içinde kıyametler kopuyordur! Alev alev yanıyordur! Çünkü az önce meyhanede uyurken babası gelip tüm içki borcunu kapatmış ve bunu da ayıldığında meyhaneciden öğrenmiştir. Mahcup olmuştur Şakir. Kendini o tahammül, şefkat ve takva âbidesi bir babaya layık olamayan, günahkar ve hayırsız bir evlat olarak görür. Tevbe eder o an. Yakarır Allah’a! Bir kutlu cezbe hâli bürür Şakir’i. Göz yaşlarıyla kendinden geçer. Hıçkırıklar içinde “Babam ne zaman geldi buraya?” diye sorar meyhaneciye. “Az önce. Hatta şöyle yukarıdaki tepeye doğru yanında Zakir’le birlikte yürüyordu” der meyhaneci. Bir hışımla çıkar meyhaneden ve soluksuz koşar babasının arkasından. En sonunda bulur onları. Bir uçurumun kenarındadırlar. Onların da yeni vardıkları bellidir.

Şakir biraz olsun toparlanmıştır. Ağlaması geçmiş ama derin üzüntüsü hâlâ yüzünden okunabiliyordur. Mahcubiyetle yanlarına gidip sessizce babasının arkasına geçer. Tevbe ve pişmanlık hâli hâla devam etmektedir. Gözleri uçurumda, derinlere dalar Şakir.

iki kardeş de o zaman öğrenir babalarının niye burada olduklarını. “Zâkir! Say bakalım. Kaç tane kuş var?” diye sorar babası. Kırklardan biri hakka yürümüştür, 39 tane kuş uçuyordur uçurumda.”39” der Zâkir. İbrahim Hakkı Hazretleri bunun üzerine “Atla öyleyse!… Haydi Kırklara karış! Kırkıncı ol!” der. Zâkir ilmi ve takvası olmasına rağmen bir an tereddüt edip korkmuştur. Şâkir ise o ân kendinden geçer. Ve bir anda “Hakkını helal et baba!” diyerek teslimiyetle uçurumdan aşağı atlar. İşte o an havada süzülürken kırkıncı kuş olup kırklara karışır..

Zâkir şaşkınlıkla olan bitene bakarken İbrahim Hakkı Hazretleri’nin dilinden şu dizeler dökülür:

“Hakkı gel sırrını eyleme zâhir.
Olmak ister isen bu yolda mâhir,
Harâbat ehlini hor görme Zâkir!
Defineye mâlik virâneler var!”
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 03.01.20, 14:10
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 29.04.18
Bulunduğu yer: İzmir
Mesajlar: 902
Etiketlendiği Mesaj: 10 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Harabat ehlini hor görme zakir, Defineye malik viraneler var..

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin Şakir ve Zakir adında iki oğlu vardır. Zakir adı gibi sürekli hakkı zikirle meşgul salih bir evlattır. Şakir ise meyhaneden çıkmayan, ayık dolaşmayan biridir.

Bir gün İbrahim Hakkı Hazretleri Zakir’i alır yanına birlikte bir yere gideceklerini söyler. Giderlerken bir meyhanenin önünde Zakir’e beklemesini söyler, içeri girer. Oğlu Şakir masa başında sızmıştır. Meyhaneciye, oğlunun ne kadar borcu olduğu sorar ve tüm borcu kapatır, dışarı çıkar ve Zakir’le beraber yola devam ederler. Babasının meyhaneden çıkmasının ardından Şakir uyanır, içtiklerinin borcunu ödeyip kalkacaktır. Meyhaneci, “borcun yok, baban ödedi” dediğinde, müthiş biri haya duygusu kaplar benliğini ve peşlerine düşer. İbrahim Hakkı Hazretleri ve Zakir bir uçurumun kenarındadır ve babası oğluna:

-Kırklar’dan biri vefat etti, atla, kırklara karışasın, der.

Zakir, onca ilme ve babasına duyduğu saygıya rağmen bir an tereddüt eder ve atlayamaz.

Tam o anda Şakir uçurumun kenarına gelir,

-Hakkını helal et baba, bismillah, der ve atlar.
Zakir’in şaşkınlığı arasında, Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri o meşhur sözünü söyler:

Harabat ehlini hor görme zakir,Defineye malik viraneler var...
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
defineye, ehlini, gorme, harâbât, hor, mâlik, nice, sakin, var, viraneler

Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Defineye gittiğimde gördüğüm yeşil varlık Vikioqw Define Uygulamaları 1 06.02.22 23:48
Ehlini Korumak İçin Aytekin Vefk & Tılsım 1 23.08.21 14:24


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 12:21.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147