Abdülaziz Bekkine - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > islam & Tasavvuf > Allah Dostları & Evliyalar

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 02.02.21, 22:37
Kâf-u Nûn - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 15.01.19
Bulunduğu yer: ..
Mesajlar: 351
Etiketlendiği Mesaj: 8 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Abdülaziz Bekkine

Gümüşhâneli Ahmed Ziyâüddîn Efendinin halîfelerinden Mustafa Feyzî Efendinin talebesi. Adı, Abdülazîz, soyadı Bekkine’dir. Babası Kazanlı tüccar Hâlis Efendidir. 1895 (H. 1313) senesinde İstanbul’da doğdu. 1952 (H.1372) senesinde İstanbul’da vefât etti. Kabri Edirnekapı Sakızağacı kabristanındadır.

Babası zengin bir tüccar olan Abdülazîz Bekkine İstanbul Mercan’daki evlerinde doğdu. Henüz okula gitmeden Kaptan Paşa Câmii İmâmı Halil Efendiden Kur’ân-ı kerîm okumayı öğrendi, Arapça ve din dersleri aldı. Daha sonra Dârüttedrîs’e devam ederek bu mektebi bitirdi. Bir müddet babasının yanında çalıştıktan sonra, 1910’da âilesi ile birlikte Kazan’a gitti. Aslen Kazanlı olduklarından orada binâ ve arâzileri vardı. Otuz odalı olan evlerinin, çoğu odalarında ilim tahsîl eden talebeler barınırdı. Abdülazîz Efendi bir müddet Kazan’da kaldı. Sonra Buhârâ’ya geçerek orada beş yıl müddetle ilim tahsîl etti. Babasının vefâtı üzerine memleketine dönüp, kardeşlerini de alarak 1921’de İstanbul’a geldi. İki anneden, on ikisi kız olmak üzere on altı kardeştiler. Erkek kardeşleriyle birlikte Asmaaltında bir dükkan açıp kısa bir müddet çalıştırdı. Sonra dükkanı kapatıp Çarşıkapı’daki Bâyezîd Medresesine devâm etti. Bu medreseden mezûn olduktan sonra ilk olarak Beykoz’da, daha sonra da Aksaray’da bir câmide imâm olarak vazîfe aldı. Sonra sırasıyla, Yazıcı Baba,Kefeli ve Zeyrek Çivicizâde, Ümmü Gülsüm câmilerinde İmâm-Hatip olarak vazîfe yaptı. Zeyrek’teki bu vazîfesi on üç sene kadar sürdü.

Abdülazîz Bekkine Kazan’dan döndükten sonra medrese arkadaşı Mehmed Zâhid Efendi vâsıtasıyla Tekirdağlı MustafaFeyzî Efendi ile tanıştı ve sohbetlerine devâm etti. Yirmi yedi yaşındayken 1922’de mânevî ilimlerde irşâd selâhiyeti mertebesine ulaştı. Râmûz el-Ehâdis kitabını okutma icâzeti aldı. Bütün hayatı boyuncaİslâmiyeti öğrenmek ve öğretmekle meşgûl oldu. pek çok talebe yetiştirdi. Sohbetleri tatlı bir hava içinde geçerdi. Konuşmaları kısa, mânâlı ve özlü idi. Bir gece, sohbetinde talebelerine dedi ki:

“Bir gün gelir danışacak hocalarınız da bulunmaz. Öyle bir günde seçeceğiniz insanda arayacağınız vasıf nedir?”

Orada bulunanlar değişik şeyler söylediler. Fakat bu cevapları yeterli bulmayan Abdülazîz Bekkine şöyle söyledi:

“O kimsenin sabrını kontrol edersiniz. İnsanlarda riyânın karışamıyacağı, anlaşılabilir tek vasıf sabırdır. Sabır musîbet geldiği an (ilk anda) hiç şikâyet edilmeden sîneye çekebilme hâlidir. Şâyet o kimse ilk anda feverân eder de sonra sîneye çekerse, ona sabırlı değil tahammüllü insan denir.”

Bir sohbetinde de şöyle dedi:

“Müminin dünyâya bakışı öyledir ki, dünyâdaki zevk ve sefâya bakar, arkasında Cehennem’i görür. Meşakkate, hizmete bakar, arkasında Cennet’i görür. Yâni müminin nazarı dünyâya takılmaz.”

Abdülazîz Bekkine iki defâ hacca gitti. İkinci gidişinde hacdan döndükten sonra rahatsızlandı. Yakalandığı rahatsızlıktan kurtulamıyarak 57 yaşında 2 Kasım 1952 (H.1372) senesinde İstanbul’da vefât etti. Edirnekapı Sakızağacı kabristanında defnedildi.

Abdülazîz Bekkine zekî bir kimse idi. Hangi meslekten, tahsîl ve kademeden olursa olsun sohbetinde bulunan herkes, zekâ ve ilmine hayran kalırdı. Hoş sohbet olup, meclisinde bulunanlar ondan ayrılmak istemezlerdi. Sohbetleri umûmiyetle sualli-cevaplı geçerdi. Sohbetlerinde zaman da mevzubahs değildi. Umûmiyetle yatsı namazından sonra oturulur, bâzan sabaha kadar devâm edilirdi.

Buyurdular ki:

“Bu işin (âhiret yolculuğunun) mihveri Allah’ın muhabbetidir.”

“Seni Mevlâdan alıkoydu ise, dünyâ bir çöp de olsa dünyâdır.”

“Peki, demesini öğrenmek lâzımdır.”

“İslâmiyet baştanbaşa mes’ûliyet ve mükellefiyettir. Ondan kaçamayız.”

“Tâlib başkasının yükünü yüklenip, kimseye yük olmayan kimsedir.”

Kaynak
1. Râmûz-ül-Ehâdîs Mukaddimesi
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Abdülaziz Bekkine Kâf-u Nûn Allah Dostları & Evliyalar 0 02.02.21 23:47
Abdülazîz Dîrînî Kâf-u Nûn Allah Dostları & Evliyalar 0 02.02.21 22:39
Abdülaziz Debbağ Kâf-u Nûn Allah Dostları & Evliyalar 0 02.02.21 22:38
Abdülaziz Bayındır imsakiyesine uyarsak ne olur? Torlak Ramazan & Oruç 3 14.05.20 23:16
tarihteki 2ci ömer bin abdülaziz Lil bin Ali Hayat Dersleri & Hikayeler 0 22.04.19 21:14


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 21:22.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147