"Kaderi Allah’ın takdiri olarak görmek Türklüğe mahsus bir şeydir. Dünyada sadece Türkler bunu bilir. Bu kadar mübalağalı bir söz olur mu, diyeceksiniz. Hayır. Bakınız. İngilizce “accident” dediğimizde neyi anlıyoruz? Kaza. Kaza nasıl bir kelime? Kaza ne? Kaza ve kader diyoruz değil mi yani? Biz o milletiz ki başımıza gelen her şeyin Allah’ tan olduğunu peşin kabul etmişiz. Kazaya uğradığımız zaman, “Allahın takdir ettiği şey oldu” demiş oluyoruz. Ama elin gâvuru “accident” diyor buna. Onun için “olmaması gereken bir şeydi oldu”. O, kendi hükmünü öne alıyor. “Ben bunu istiyorum, Allahın ne istediği umurumda değil” diyor “accident” demekle. Bizse, “kazaya uğradık, demek ki Allah bunu takdir etmiş” diyoruz."

Ya Allah aşkına biz dedigin çok küçük bir kesim. Müslümanlar genelde ya ifrat ederler ya da tefrit. Ya Cebre inanırlar ya tevfize. Kaza ve kader ayrı-ayrı anlamlar taşırlar. Bu konuda İslam filozofları sayfalarca kitaplar yazmış, bu da o demek oluyorki, biz daha kendi içimizde bu mevzuyu çözememişiz o ki kala eller..
Ayrıca konunun türkle, lazla, kürtle yakından uzaktan ilişkisi yok, yine dini konuları milliyetçilige baglamak çabası var sanki halbuki İslamda milliyet farkı yok, hakikat ne ise tüm müslümanlar için aynıdır.

demek ki türkler kur'an ı doğru anlamış bakın kaderle ilgili YÜCE ALLAH Kur'an-ı Kerim de en'am 59,tevbe 51,kamer 49,hadid 22,Al-i imran 145,Al-i imran 154 gibi onlarca ayet ve hüküm varken nasıl oluyor da kaderi ALLAH ın takdiri dışında tutuyorsunuz

Herkesin ana dili varklidir ingilizce bilenler Türkçede aradı kelimeyi Türkçe bilenlerde ingilizce olanını bulamaz bir iki insan öyle diyo ama Amerika'daki Müslümanlarda diyordur biz duymuyoruz ama