Yahut görmedin mi o kimseyi ki, evlerinin duvarları çatıları üzerine çökmüş (alt üst olmuş) bir kasabaya uğradı; «Ölümünden sonra Allah bunları nasıl diriltir acaba!» dedi. Bunun üzerine Allah onu öldürüp yüz sene bıraktı; sonra tekrar diriltti. Ne kadar kaldın? dedi. «Bir gün yahut daha az» dedi. Allah ona: Hayır, yüz sene kaldın.

Yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamıştır. Eşeğine de bak.

Seni insanlara bir ibret kılalım diye (yüz sene ölü tuttuk, sonra tekrar dirilttik).

Şimdi sen kemiklere bak, onları nasıl düzenliyor, sonra ona nasıl et giydiriyoruz, dedi. Durum kendisince anlaşılınca: Şimdi iyice biliyorum ki, Allah her şeye kadirdir, dedi.
(Bakara Sûresi 259)

(Uzeyr) Yüz yıl uyudu. Yani yüz yıllığına ölü bırakıldı. Sonra diriltildi. Uyandığında yüz yıl gibi uzun bir zamanın geçtiğinin farkında değildi. Ama tabiat öyle demiyordu. Yanındaki eşeği ölmüş, dağılmış, etini haşereler yemiş, çürümüş ve geriye bir yığın et kalmıştı.

Ama yiyeceği ve içeceği bozulmamıştı. Zaman onları bozmamıştı. Çürümemiş ve kokmamışlardı.

Uzeyr de aynı şekilde idi. Üzerinden yüz yıl geçmişti ama dün uyumuş gibiydi. Dinçti, kendindeydi, güçlüydü...

Hepsi aynı zaman dilimindeydi. Ama zaman sadece eşeğin aleyhine işlemiş ve çalışmıştı. Zamanın getirdiği sonuçlar onun üzerinde tesirini göstermişti. Hava, sıcaklık, soğukluk, yağmur, nem ve tabiat sadece eşeğe çalışmış ve onu yok etmişti. Uzeyr ve yiyeceği ve içeceği zamanın ve tabiatın kaçınılmaz sonuçlarından Allah'ın izniyle kurtulmuştu...

Ey insan, sen kimsin? Zamanın, havanın, tabiatın, sıcağın ve soğuğun üzerinde iz bıraktığı bir canlı mısın? Zaman seni değiştirmemelidir. İman ettiysen yüz yıl sonra da bin yıl sonra da değişmemelisin. Fakirken mümin olduğun gibi, zenginken de mümin olmaya devam etmelisin. Zühtün, fakirlikten ve yoksulluktan olmamalıdır.

Zaman sana karışmamalı. Seni bozmamalı, seni çürütmemeli, seni kokutmamalıdır. Bir zamanlar imanı güçlü bir biçare iken şimdi eline mevki makam geçti diye bozulmamalısın!
Bir zamanlar sefalet kıyılarında kürek sallarken şimdilerde sonradan görme ne idüğü belirsiz bir şahsiyete dönüşmemelisin!
Zaman, makam, tabiat, çevre, iklim seni bozmamalı!
Düğün seni bozmamalı! Nişan senin aklını başından almamalı! İdarecilik seni yozlaştırmamalı! Diploma ve kariyerler seni değiştirmemeli! Para, şöhret ve zenginlik senin o temiz iman kokunu bozmamalı!

Dün gibi imanı güçlü olmalısın! Her zaman, her şartta ve her mekanda imanını bozmamalı ve bozulmaya teslim etmemelisin!

Zaman sadece eşeğin aleyhine işler!

Hem bu kıssa hem de Ashab-ı Kehf kıssasında anlatılmak istenileni şu ifade özetler mahiyettedir: "Zaman içinde zamansızlık". Allah zaman içinde zamansızlığı yaratmaya muktedirdir.