Bir Depremin ardından (6 Şubat 2023 saat: 04:17) - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > Serbest Bölüm > Derin Konular & Beyin Fırtınası

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 06.02.24, 04:17
 
Üyelik tarihi: 23.10.19
Bulunduğu yer: Istanbul
Mesajlar: 342
Etiketlendiği Mesaj: 1 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Bir Depremin ardından (6 Şubat 2023 saat: 04:17)

Bir Depremin Ardından

Bir başına kalmak mı zordu yoksa habersizce çekip gitmek mi?

Milyonların sessizce uyuduğu soğuk bir kış gecesiydi. Herkes kurduğu güzel bir hayalle uyuyordu. Yarın olacak ve yeni bir gün başlayacaktı. Ama kimse bilmiyordu: Gecenin en sessiz anında tüm dağlar, ovalar, şehirler, ilçeler ve köyler sarsılacaktı.

Her evde ayrı bir hikaye vardı. Kavga eden kardeşler, kavga eden eşler vardı. Yarın için planlar kurulmuştu. Okullar açılacak ve çocuklar tatilde yaptıklarını anlatacaklardı.

Kim bilecekti evlere karanlık çökecek ve herkes derin bir uykuya dalacaktı? Uyanmayacaktı çoğu kimse. Hayalsiz kalacaktı; hayatsız ve yapayalnız.

Gecenin en çaresiz anında dağlar, ovalar, şehirler, evler ve binalar titremeye başladı. Yer sarsıldıkça sarsılıyordu. Gecenin bir vaktinde sağa sola yalpalanan dolapların sesiyle uyandı herkes. Avizeler duvardan duvara çarpıyordu. Mutfakta tabaklar yeri dövüyordu. Dev ekran televizyonlar yere kapanmıştı. Mobilyalar çatırdıyordu. Duvarlar sarhoşlar gibi sallanıyordu. Evler fırtınaya yakalanmış masum bir kelebek gibi bir oraya bir buraya çarpıyordu. Sarsılmaz denilen dağlar kâh yükseliyor kâh düşüyordu. Evler oyun hamuru gibi yamuluyordu.

Rüyalar bölündü, hayaller son buldu. Evlerden çığlık sesleri kopmaya başladı. Herkes birbirini arıyordu. Ama ne çare? Sarsıntı herkesi yerden yere vuruyordu. Anneler çocuklarına ulaşamıyor, çocuklar odalarından çıkamıyordu. Herkes şoktaydı. Adam karısıyla göz göze geldi. Hakkını helal et dedi. Sarıldılar ve hayata veda ettiler. İkisini birbirine sarılmış halde buldular. Çocuklar da birbirlerine sarılmışlardı. Ne yapacaklarını bilmiyor, çaresizce bekliyorlardı. Onlar da birbirlerine sarılmış halde çıkarıldıklar enkaz altından.

Kim biliyordu son geceleriydi? Halbuki yarına dair ne hayaller ne planlar kurulmuştu o gece! Kendilerini dışarıya atabilenler tanıdık bir yüz arıyordu. Heyhat! Tanıdık yüzler yoktu dışarıda. Hepsi içeride kalmıştı. Evler çatırdıyordu, çatlıyordu, düştü düşecekti. Gidin diyordu buradan, bırakın beni yıkılacağım diyordu. Ama anneler de babalar da az sonra yıkılacak binalardan korkmuyordu. Çünkü canları da cananları da içeride kalmıştı...

Gecenin karanlığıydı. Göz gözü görmüyordu. Soğuktu. Kar yağıyordu. Yağmur da karla beraber vuruyordu. Caddeler ve sokaklar yalın ayak insanlarla doluydu. Annelerle, babalarla ve çocuklarla...

Kar yağıyordu lapa lapa. Rüzgar esiyordu. Yağmur dövüyordu ama kimse üşümüyordu. Yürekler yanınca ayaklar üşümezdi çünkü. Canlar yanınca eller soğuğu hissetmezdi çünkü. Hava soğuktu ama kimse üşümüyordu.

Eller kepçe, ayaklar vinç olmuştu. Parmaklar hilti gibi dövüyordu enkazı. O gün o saat her insan ağır iş makinesi gücündeydi. Korku yoktu gözlerde. Yıkılan, yıkılmaya ramak kalan tonlarca beton binalara korkusuzca giriyordu. Geceydi, karanlıktı, soğuktu, ayaklar yalın, üst baş açıktı. Ama kimse üşümüyor, kimse korkmuyordu.

Ne oluyordu? Şehir neden sallanıyordu? Evler neden yerle bir oluyordu? Evler neden mezar oluyordu? Sıcacık yuvalar neden kovuyordu herkesi? Düşünecek ve soruların cevabını arayacak zaman yoktu. Bir çığlık, bir yardım sesi geliyordu duvarın altından. Şehir ağlıyordu, sokaklar dökülüyordu, dağlar yürüyordu.

Babalar çocuklarını arıyordu. Anneler kuzularını. Çocuklar ağlıyordu ama duvarlar acımıyordu. Kar acımıyordu. Soğuk acımıyordu. Yağmur acımıyordu. Gece acımıyordu.

Karanlıktı. Göz gözü görmüyordu. Ama gönül gönülü görüyordu, duyuyordu, kokluyordu. Gecenin dördüydü. Zifiri karanlıktı. Ama gözler sevdiklerini görüyordu.

Dakikalar saat, saatler gün olmuştu. Sabah olsaydı belki sabahın ilk ışığı belki merhamet ederdi. Şehir çığlık çığlığaydı, ağlıyordu. İnsanlar kelebekler gibi uçuşuyordu. Ateş böcekleri gibi ateşe düşüyordu. Sokaklar yangın yeriydi, caddeler ağlıyordu.

Adam karısına kızmıştı o gece. Uyku basmamıştı gözlerini. Balkondan şehri izliyordu. Küsmüştü her şeye. Sevdiklerine ve doğup büyüdüğü şehre. Ama bilmiyordu az sonra şehir de ona küsecekti. Odasına gitti. Oturdu, uzandı, uyumaya çalıştı. Gözlerine uyku girmiyordu. Sanki bir şeyler olacaktı. İçindeki öfke yeri sarsacaktı. Sonra gözlerini bir daha açmamak üzere kapattı. Son gecesiydi ve odasında tek başındaydı.

Kadın o gece kocasına darılmıştı. Kocasına olan öfkesi bir dağı sarsacak kadardı. Ne halin varsa gör diyerek evden çıkmıştı. Annesinin şefkat dolu kucağına. Ama nereden bilecekti annesinin kucağı şefkat dolu olsa da dağlar kimseye acımayacaktı. Ne şefkatli anneye ne dilsiz yavruya...

Çocuklar çantalarını hazırlamıştı. Erkenden yatıp erkenden okula gideceklerdi. Ama onlar da uyanmayacaktı bir daha. Beton onları da yutacaktı...

Her evde bir başka hikaye vardı. Kırk bin hikaye vardı. Yüz binlerce hayal vardı. Ama hepsi bir gece yazıldı bir gece silindi. Milyonlarca hayal bir gece kuruldu, bir gece son buldu...

Şehir acımıyordu insana. Dağlar acımıyordu. Huzur dolu evler ve içinde bir ömür tüketilen ocaklar acımıyordu kimseye...

Sahi insanlara acımayan evler miydi? Çocuklara merhamet etmeyen duvarlar mıydı? Anneleri yavrularından, yari yardan ayıran binalar mıydı? Yoksa evlerin çimentosundan çalan insan mı insana acımamıştı? Kolondan çalan insan mı anneleri çocuklarından ayırmıştı? Babaları çaresiz bırakan beton bloklar değil de paraya doymayan insanlar mıydı? Malzemeden çalan insan mı insanı öldürmüştü yoksa duvarlar mı?

Sarsılan yeryüzü değildi aslında. Sarsılan insandı. İnsanın Allah'a olan inancı sarsılmıştı. Milletine olan sevgisi sarsılmıştı. İnsana olan merhameti sarsılmıştı. Hırs onu hırsızlığa götürmüştü. Çaldığı sadece kolon değildi. Çaldığı sadece beton değildi. Çaldığı sadece çimento ya da demir değildi. Çocukları çalmıştı. Sevenleri çalmıştı. Hayalleri ve hayatları çalmıştı. Sadece inşaattan çaldığıyla kalmamıştı. İnsandan da çalmıştı. Canları da cananları da anaları da yavruları da çalmıştı.

Şehir ağlıyordu. Karanlıktı. Soğuktu. Kar yağıyordu. Yağmur da onunla birlikte dövüyordu. Soğuktu. Eller çıplaktı. Bedenler çıplaktı. Ayaklarda ayakkabı yoktu. Şehir yorgun ve uykusuzdu. Şehir üşüyordu, yollar soğuktan donmuştu. Ama kimse üşümüyordu. Çünkü yürekler yanıyordu, canlar yanıyordu.

Artık sevdiklerin yoktu. Sevdiklerinin sevdikleri de yoktu. Hatta sevmediklerin bile yoktu. Kimsen yoktu artık. Sabahı olmayan bir gecede kırdığın gönlü nasıl onaracaktın? Saatler geri dönmeyecekti. Gidenler veda etmemişti. Kalanlar kimseyi bir daha görmeyecekti...

Ölmek mi zordu yoksa kalmak mı? Kalıp ne yapacaktın sevdiklerin çekip gitmişse, bir başına kalmışsan! Üzülecek ve düşünecek zaman yoktu. Toprak ağlıyordu bebek sesleriyle. Betonlardan iniltiler geliyordu. Duvarlardan ağlamalar. Hangi taşa elini sürsen hıçkırıklara boğuluyordu.

Kalmak mı zordu yoksa ölmek mi? Veda edemeden ayrılmak... Herkesten... İnsan sadece sevdikleriyle yaşamıyormuş meğer. Gözler sevmediklerini de arıyordu. Herkesler yoktu. Karanlıktı gece. Soğuktu ve üşüyordu toprak...

Gidenler Rablerinin engin merhametine sığındılar. Kalanlara yeni bir fırsat verilmişti. Hiçbir şey sevdiklerinizi üzmeye değmez. Her gecenin bir sabahı olmayacaktı artık. Her uyanış yeni bir fırsattır insan olmaya, iyi olmaya, tövbe etmeye, kırılan kalpleri onarmaya...

Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 08.02.24, 00:19
Lady - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Dost Üye
 
Üyelik tarihi: 09.11.16
Bulunduğu yer: Nederland
Mesajlar: 590
Etiketlendiği Mesaj: 44 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Rabbim böyle büyük felaketler birdaha vermesin ölenlerimize rahmet etsin mekanları cennet olsun inşallah

__________________
Yarına kaldı şarkılar aman
Bu yaraya deva değil zaman
Ateş düştüğü yeri yakar
Bu düzeni bozuk dünya yalan..
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 21.05.24, 15:59
Üye
 
Üyelik tarihi: 17.05.24
Bulunduğu yer: Türkiye
Mesajlar: 66
Etiketlendiği Mesaj: 1 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Önceden yabancı ülkelerde İslamiyet'in olmadığı yerlerde doğal afetler olunca hiç anlamazdım direk yargılardım şimdi bizim başımıza gelince ne kadar hata ettigimin farkına vardım

.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 23.05.24, 12:12
Üye
 
Üyelik tarihi: 27.04.24
Bulunduğu yer: Kayseri
Mesajlar: 72
Etiketlendiği Mesaj: 0 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Ailem yakalandı .belki canlılar ama psikolojik olarak coktuler . tâbi bizde. Çoğumuz ders bile çıkarmadık kıyamet yaklaşıyor bu Bir alamet bunu bile anlamadık kur'an-ı anlamlarıyla birlikte hiç yaşayamadık Rabbim bir daha yaşatmasın böyle bir depremi.

Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Ejderha yılı Mube Burçlar & Astroloji & Yıldızname 1 21.05.24 12:48
Cinlerin incir ağacı ile ilgisi nedir? Mube Cin & Şeytan & Melek & Ruh 1 11.02.24 14:55
Nefis mi daha zararlı şeytan mı? Skoda Tasavvuf Sohbetleri 0 27.01.24 11:32
cyb l t user HeartLess vBulletin 0 02.12.17 00:43


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 13:07.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147