Dünyanın Kötülüğü ve Ondan Sakındırmak - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > islam & Tasavvuf > islam & islami Konular

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 21.06.20, 21:37
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Dünyanın Kötülüğü ve Ondan Sakındırmak

Ebu Ummet-ül Bahilî'nin (R.A.) rivayet ettigine göre Salebe Ibni Hâtib Peygamber
(S.A.V)'imize «Yâ Rasülallah (S.A.V). Allah (C.C)'a duâ et de bana mal versin»
dedi.
Peygamber (S.A.V)'imiz onun bu arzusunu «Yâ Salebe, sükrünü eda ettigin az
mal, sükrünü yerine getiremeyecegin çok maldan daha iyidir» diye karsilik verdi.
Salebe yine de «Yâ Rasülellah (S.A.V), Allah (C.C)'a duâ et de bana mal versin»
diye israr etti. Peygamber (S.A.V)'imiz ona «Yâ Salebe, beni misâl almak istemez
misin? Allah (C.C)'in Rasûl'ü gibi olmak istemez misin? Nefsimi kudret elinde
tutan Allah (C.C)'a yemin ederek söylüyorum ki, daglarin benim için altin ve
gümüs olmasini dilesem, olurlardi.» diye cevap buyurdu.
Salabe bu sefer dedi ki. «Seni Hak dinle peygamber gönderen Allah (C.C)'a yemin
ederim ki, bana mal versin diye Allah (C.C)'a duâ edersen, her hak sahibine
hakkini verecegim, söyle söyle yapacagim.»
Bunun üzerine Peygamber (S.A.V)'imiz: «Allah (C.C)'im, Salebe'ye mal nasibeylei
diye duâ etti. Salebe de koyun edindi.
Salebe'nin edindigi koyunlar böcek gibi üredi. Öyle ki, sürüsüne Medine dar
geldigi için bir vadiye tasindi. Bu yüzden sadece ögle ve ikindiyi cemaatle kilip,
diger vakitler cemaatten geri kalmaya basladi. Bu arada sürü üremesine devam
ettigi için Salebe baska bir yere tasinmak ihtiyacini duydu ve Cuma'dan baska hiç
bir namazi cemaatle kilmamaya basladi.
Derken sürü böcek gibi üremeye devam etti. Salebe de Cuma günleri kervanlarin
yoluna çikarak Medine'de olup bitenleri ögrenir oldu.
Bir gün Peygamber (S.A.V)'imiz «Salebe ne yapiyor?» diye sordu. O'na «Yâ
Rasûlallah (S.A.V), sürü edinince Medine'ye sigmaz oldu» diye baslayarak olup
bitenleri bir bir anlattilar. Peygamber (S.A.V)'imiz «Yazik Salebe'ye, yazik
Salebe'ye, yazik Salebe'ye» diye buyurdu.
Bu sirada:
«Onlarin mallarindan belirli bir sadaka al, böylece onlari temizlemis ve nefislerini
arindirmis olursun. Onlar için duâ et, senin duan onlari huzura kavusturur.»
(Tevbe - 103) mealindeki âyet inerek zekât vermek farz kilindi.
Peygamber (S.A.V)'imiz Cuheyne kabilesi ile Beni Suleym kabilesinden iki kisiye
yazili bir emirname verip zekât toplamakla görevlendirdi, onlara «Salebe Bin
Hatib ile Beni Süleym'den falan adama verip zekâtlarini alin» diye emir verdi.
Adamlar yola çikip Salebe'ye vardilar. Peygamber(S.A.V)´imizin emirnamesini
okuyarak kendisinden zekâtini vermesini istediler.
Salebe tahsildarlara: «Bu cizyeden baska bir sey degil, bu cizyeden baska bir sey
degil, bu cizyenin kardesidir, gidin isiniz bitince bana yine ugrayin» dedi.
Bunun üzerine tahsildarlar Suleymiye yöneldiler. Suleymî onlarin geldigini
duyunca develerin en semizini seçerek onu zekâtlik olarak ayirdi ve tahsildarlari
onunla karsiladi. Tahsildarlar bunu görünce «En semiz deveyi vermen gerekli
degil, o yüzden bunu senden almak istemiyoruz» dediler. Suleymî «Ne münasebet
alin onu, ben gönül hosnutlugu ile veriyorum. Onu siz alasiniz diye ayirdim» dedi.
Tahsildar görevlendirdikleri diger zekârtlan toplamayi bitirince geri dönerken
Salebe'ye bir daha ugradilar, zekâtini vermesini istediler. Salebe bu sefer onlara
«Yaninizdaki yaziyi gösterin» dedi. Yaziya göz atarken yine «Bu cizyenin
kardesidir, siz gidin, ben ne yapacagimi düsüneyim» dedi.
Tahsildarlar Peygamber (SAV)'imize döndüler. O onlari görür görmez daha
kendileri ile konusmadan «Yaziklar olsun Salebe'ye» dedi ve Suleymi'ye duâ etti.
Tahsildarlar da Peygamber (SAV)'imize gerek Salebe'nin ve gerekse Suleymî´nin
nasil davrandigini anlattilar. Bunun üzerine Allah (C.C) Salebe hakkinda:
«Onlardan bir kismi «Eger Allah bize mal bagislarsa mutlaka zekât verir ve
mutlaka salihlerden oluruz» diye söz verdiler. Fakat Allah onlara mal bagislayinca
onu cimrilik ettiler, arka dönüp sözlerinden caydilar.
Allah da kendisine verdikleri sözden cayarak yalan söyledikleri için O'nun
karsisina çikacaklari güne kadar kalblerine nifak ekmek suretiyle onlari
cezalandirdi» mealindeki âyet indi.» (Tevbe - 75 - 77)
Bu sirada Peygamber (SAV)`imizin yaninda bulunan Salebenin bir akrabasi, inen
âyeti duyunca Salebe'ye vararak ona «Yâ Salebe, anan ölesi, ulu Allah (C.C) senin
hakkinda öyle söyle bir âyet indirdi» dedi.
Bunun üzerine yol çikan Salebe. Peygamber (S.A.V)`imize vararak zekâtini
aimasini istedi. Peygamber (S.A.V)´imiz kendisine «Allah (C.C), bana senden
zekât almayi yasakladi» diye cevap verdi.
Peygamberimizin bu cevabi üzerine Salebe basina toprak serperek dögünmeye
koyuldu.
Peygamber (S.A.V)'imiz ona «Iste senin amelin, verdigim emri yerine getirmedin»
dedi. Peygamber (S.A.V)'imiz verecegi zekâti almak istemeyince Salebe evine
döndü.
Peygamber (S.A.V)'imiz Âhirete göçünce Salebe, zekât borcunu Hz. Ebû Bekr
(RA)'e getirdi, fakat Ebû Bekr (RA)`de onu geri çevirdi. Arkasindan Hz. Ömer
(RA)'e getirince o da kabul etmedi. Hz. Osman (RA)'in halifelige geçisinden sonra
da Salebe öldü.
Cerir'in rivayet ettigine göre Leys der ki: «Adamin biri Hz.Isa (a.s)'ya arkadas
olur, ona «Senin yaninda sana yoldas olabilir miyim» diye teklif eder. Teklifinin
kabul edilmesi üzerine yola koyulurlar, bir nehrin kenarina varinca yemek molosi
için otururlar, yanlarinda üç çörek vardir. Ikisini yerler, birisi kalir, bu arada
Hz.Isa (a.s) nehre varip su içmek üzere kalkar, su içip dönünce üçüncü çöregi
bulamaz. Adamaa «çöregi kim aldi» diye sorar, adam «bilmiyorum» diye cevap
verir.
Yemekten sonra arkadasi ile birlikte yola koyulur. Yolda iki yavrulu bir geyik
görürler. Hz.Isa (a.s) yavrulardan birini çagirir, yavru Hz.Isa (a.s)'nin daveti
üzerine yanina gelince onu keser, etinin bir kismini kizartarak yerler.
Yemekten sonra Hz.Isa (a.s) geyik yavrusunun kalintilarina «Allah (C.C)'in izni ile
canlanip kalk» der, yavru da derhal canlanip kalkarak oradan uzaklasiverir.
Bu olay üzerine Hz.Isa (a.s) yoldasina, «Sana az önceki mucizeyi gösteren Allah
(C.C) için soruyorum, çöregi kim aldi?» der. Adam yine «bilmiyorum» diye cevap
verir.
Bir müddet sonra bir nehrin yanina varirlar. Hz.Isa (a.s) adamin elinden tutarak
su üstünde yürürler, karsiya geçerler. Nehri asinca Hz.Isa (a.s) «Az önceki
mucizeyi sana gösteren Allah (C.C) hakki için sana soruyorum, üçüncü çöregi kim
aldi» diye sorar, adam yine «bilmiyorum» diye cevap verir.
Bir müddet sonra bir çöle varirlar ve otururlar. Hz.Isa (a.s) bir yere kum ve
toprak yigar, meydana gelen yigma Allah (C.C)'in izni ile «altin ol» der, yigin da
altin olur Hz.Isa (a.s) altin yiginini üçe bölerek adama «üçte biri benim, üçte biri
senin, öbür üçte biri de çöregi alanin» deyince adam «çöregi alan bendim» diye
gerçegi itiraf eder.
Bunun üzerine Hz.Isa (a.s) «Altinin hepsi senin olsun» diyerek ondan ayrilir.
Adam altinin basinda dururken çölde yanina iki yolcu gelir. Gelenler kendisini
öidürüp altini olmak ister, adam «Onu aramizda üçe bölüsürüz, simdi önce biriniz
sehre varip yiyecek bir sey alsin» diye teklif eder. Adamin teklifi kabul edilerek
gelenlerden biri sehre gönderilir.
Sehre giden adam yolda giderken «Niye altini onlar ile bölüseyim, alacagim
yiyecege zehir katar, onlari öldürürüm, böylece altinin hepsi bena kalir» diye
düsünür ve dedigi gibi yapmak üzere sehirden aldigi yiyecege zehir katarak
döner.
Altinin yaninda kalanlar da «Niye ona altinin üçte birini verelim, dönünce onu
öldürür ve altini ikimiz paylasiriz» diye Konusurlar. Adam dönünce onu öldürürler,
fakat yiyecegi yeyince de kendileri ölür, böylece altin çöl ortasinda ve her üçünün
ölüsünün yambasinda sahipsiz kalir.
Bu sirada Hz.Isa (a.s)'nin yolu olay yerine yeniden ugrar, durumu görünce
yanindakilere «Iste dünyâ budur, ondan sakinin» der.
Hikâyeye göre Zûlkarneyn, yolculuklarindan birinde hiç biri dünya nimetlerinden
yararlanmayan bir kavim ile karsilasir. Adamlar kendilerine birer mezar
kazmislar, sabah olunca herkes mezara girer, orayi süpürür ve orada ibadete
koyulur, acikinca da hayvanlar gibi baklagil otu otlarlar, ayrica bir çok bitkileri de
kendilerine yasaklamislardir.
Zûlkarneyn, kavmin pâdisâhina haber göndererek kendisi ile görümek istedigini
bildirir, pâdisâh elçiye «Ona cevap olarak bildir ki, benim kendisinden bir istegim
yok, eger kendisinin bir arzusu varsa gelsin» der.
Zûlkarneyn «Dogru söylüyor» diyerek pâdisâhin karsisina çikar ve
«Bana gelesin diye sana elci gönderdim, gelmeyince iste ben geldim» der. Pâdisâh
«Eger senden bir istedigim ölseydi, gelirdim» der.
Zûlkarneyn der ki. «Niye hic bir kavimde benzerini görmedigim bir takim seyleri
sizde görüyorum?» Pâdisâh «Gördügün acayiplik nedir?» diye sorar. Zûlkarneyn
«Dünyaliginiz ve hic bir seyiniz yok, niye altin gümüs edinip istifade
etmiyorsunuz?» der. Pâdisâh «Biz altin ve gümüsten nefret ederiz. Cünki insanin
biraz altin veya gümüsü olunca nefsi kabarir ve daha fazlasini elde etmeye
bakar.»
Zûlkarneyn «Peki, niye kendinize mezar kazmissiniz, sabah olunca her biriniz
mezarina kosuyor, temizliyor ve orada, namaz kiliyor der.» Padisah «Orasini
gözönünde tutup dünya bize amel asilamak isteyince böylelikle nefsimizi
firenlemek istedik» der.
Zûlkarneyn «Baklagil otlarindan baska bir yiyeceginiz olmadigini görüyorum. Niye
heyvan edinip sütünü sagmiyor, onlari binek olarak kullanmiyorsunuz» diye
sorar. Padisah «Midelerimizi canlilara mezar yapmak istemiyoruz, bitkileri
kendimize yeterli gördük, insana az miktarda bir yiyecek kâfidir. Hangi yiyecek
olursa olsun, girtlaktan geçtikten sonra bize göre hic bir tadi yoktur» der.
Bu sirada padisah elini Zûlkarneyn'in arkasina dogru uzatarak bir kafa tasi alir ve
«kimdir bu, biliyor musun?» diye sorar. Zülkameyn «Hayir, kimdir» der. Pâdisâh
«Yeryüzünün hükümdarlarindan biri, Allah (C.C) ona halk üzerine saltanat
vermis, o da zülüm, haksizlik ve azginliga girmis. Allah (C.C) onu bu yolda
görünce canini alip basini gövdesinden ayirmis da yere atilmis bir tas gibi olmus,
ayrica âhirette cezasini vermek üzere Allah (C.C) onun islediklerini de bir bir
kayda geçirmis» der.
Padisâh sonra eline bir baska çürük kafa tasi alarak «Yâ Zûlkarneyn, kimdir bu,
biliyor musun» diye sorar. Zûlkarneyn «Hayir, bilmiyorum, kimdir» der.
Pâdisâh «Bu da deminkinin arkasindan tahta gecen hükümdarin kafa tasidir.
Bu padisâh kendisinden öncekinin halka yaptigi zulmü, zorbaligi ve haksizlig
görmüs. O yüzden Allah (C.C)'dan korkup tevazu yolunu seçerek halkina karsi
adaleti emretmis, sonunda akibeti gördügün gibi olmus. Allah (C.C) âhiretinde
karsiligini vermek üzere onun da amelini kayda geçirmis» diye cevap verir.
«Arkasindan padisah Zûlkarneyn'in basini isaret ederek «Bu kafa tasi da
deminkiler gibi olacak, ya Zûlkarneyn, davranislarina dikkat et» der.
Bunun üzerine pâdisâha; «Bana arkadas olur musun? Seni Allah (C.C)'in bana
bagisladigi servette kardes, vezir ve ortak edinirim» diye teklif eder. Padisah
«Ben ve sen birerada barinamayiz» der. Zûlkarneyn «Niye» diye sorar. Pâdisâh
«Çünki herkes sona düsman, bana dosttur» der. Zûlkarneyn «niye» diye sorar.
Pâdisâh «cünki elindeki mevkii, mal ve dünyalik ugruna sana herkes dis biler.
Bana bu hususta da düsman olan birinin oldugunu sanmiyorum, cünki ben bunlari
terketmisim, hic bir seyin ne yoksullugunu ve ne de azligini duyuyorum» diye
cevap verdi.
Sairin su sözleri ne kadar güzeldir!
«Ey dünya ve onun zineti ile oyalanan.
Ve gözlerini kirpmadan dünya nazlarina dalan kimse.
Huzuruna vannca Allah (C.C)'a ne diyeceksin?»
Diger bir sâir de söyle der:
«Câhillerin yükselisi ve faziletlilerin arkada kalisi yüzünden dünyaya sitem ettim.
Bana «mazeretimi dinle» dedi.
«Câhiller öz çocuklarim olduklari için onlari yükselttim»
«Takva ehli ise diger kumamin çocuklaridir.»
Sair Mahmud-ül Bahilî der ki:
Hey gidi hey, dünya insan içinde herhalde bir imtihan vesilesidir.
Ister gelsin, ister gitsin.
Eger gelirse sen de devamli sükürü karsila
Giderse sabret ve tahammüllü ol.
__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Kötülüğü defetmek için Skoda Korunma Uygulamaları 3 16.04.21 02:22
Dünyanın Kötülüğü Kırklar Hayat Dersleri & Hikayeler 4 22.12.20 18:55
Gıybet ve Koğuculuğun Kötülüğü Swordsfish islam & islami Konular 0 21.06.20 22:02
Kibirin kötülüğü Swordsfish islam & islami Konular 0 21.06.20 21:48
Emir olmanın kötülüğü Havasokulu Hadisler 2 13.06.17 16:29


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 10:19.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147