Musa dedi ki: “Ey rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla! Bizi rahmetinin içine al! Zira sen merhametlilerin en merhametlisisin!”
Araf Sûresi 151
Hazreti Musa bir kavmin peygamberiydi. İsrailoğullarını kurtarmış, onlara onlarca mucizeler göstermişti. Onların düşmanlarını helak etmiş, onları denizden karşıya mucizevî bir şekilde geçirmiş, onlara gökten yiyecek indirmiş, onlara yerden pınarlar fışkırtmış, Tur dağını üstlerine kaldırmış… Ve daha bir sürü mucizelere tanıklık etmişlerdi. Binlerce, on binlerce kişiydiler. Kölelikten özgürlüğü kazanmışlardı. Güçlenmemeleri için erkek çocukları öldürülüyor, kızları ise hizmetçilik ve diğer işler için sağ bırakılıyordu. Yıllarca kölelik ve sefaletin kıyısındaydılar.
Ama Hazreti Musa onları Allah’ın izniyle kurtardı. Onları özgürleştirdi, onlara yer ve yurt verdi, tabiri caizse ekmek elden su gölden bir hayat sürdüler. Sonra ne mi oldu?
Hazreti Musa kırk günlüğüne vahiy almak için Tur dağına gidince olanlar oldu. Döndüğünde kavminin bir buzağıya taptığını gördü. Evet, buzağıya! İnek yavrusu şeklinde bir puta taptılar. Onlarca yılın, mücadelenin, emeğin, zorluğun, direnişin, kıyamın karşılığı buydu. Bir buzağıya tapmak! Hazreti Musa öylesine kızdı ki, elinde Tevrat ayetlerinin yazılı olduğu tabletleri yere bıraktı. Kardeşi ve kendisi gibi bir peygamber olan Hazreti Harun’un sakalından tuttu. Onu çekti, çekiştirdi.
Kavmine kızdı. Çok mu zaman geçti? Sizi yıllardır kendi halinize mi bıraktım? Ne oldu da kırk gün içinde bir puta hem de bir buzağıya tapar hale geldiniz?
Sonra kardeşine kızdı. Ona bu halka niye sahip çıkmadığını sordu. O, ise bırak benim sakalımı kardeşim, dedi! Ben elimden geleni yaptım; ama kendimden başka kimseye söz geçiremedim. Beni bile yoldan çıkarmak istediler, dedi.
Hazreti Musa öfkesini yuttu ve ellerini açtı: “Ey rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla! Bizi rahmetinin içine al! Zira sen merhametlilerin en merhametlisisin!” dedi.
Evet, bazen sadece kardeşinize sahip çıkabilirsiniz. Sadece eşinize söz geçirebilirsiniz. Sadece çocuğunuza sahip çıkabilirsiniz. Belki de bazen sadece kendinize söz geçirebilirsiniz.
Binlerce ümmetiniz, binlerce cemaatiniz, binlerce takipçiniz, binlerce hayranınız, binlerce izleyiciniz olduğu halde dua ederken sadece şöyle dersiniz: “Rabbim, beni ve onu affet!” Duanıza katacak ikinci kişi bulamazsınız!
Rabbim, cümlemize şuur ve basiret ihsan eylesin!
Dünyanın En Büyük Havas ve Gizli ilimler Sitesi