#1
|
||||
|
||||
Varidat
Osmanlı'nın ilk hafiyesi ve suç vakanüvisti olan Nasrullah Çelebi'nin yazdıklarını, daha doğrusu notlarını; yazmaları okuyan ve aktaran Osmanlı'nın en aykırı tarihçisi ve söylenti yayıcısı, "Ömer Ağa" mahlasıyla bilinen, Takiyeddin Paşa'nın kaleminden okuyoruz. Ne kadarı değiştirildi, ne kadarı aynı kaldı, orası muamma..
Ramazan ayında teravihten sonra insanlar meşrebine göre kahveye giderdi. Afyonkeşler, Tiryakiler çarşısındaki kahveye; kopuklar, yüzük, tuğra, barbut oynayabileceği sur dibine; satranç ve dama oynayan, oturmasını kalkmasını bilen kibar ve zarifler Beyazıt, Sahaflar çarşısının oraya; tütün ve enfiye tiryakileri Mercan'a; esrarkeş ve meczuplar da Tahtakale, Tophane ve Silivrikapı yakınlarındaki kahvelere giderlerdi.. Bir de kitap okunan kahveler vardı. Kahveci tarafından sahaflardan kira ile (Kan Kalesi, Hamzaname, Battal Gazi vb.) kitaplar tedarik edilir, kahveye gelenler içinde okuması olan bir müşteri bunlardan birini okuyup, diğerleri dinlerdi. Kahveci kitap okuyan müşteriden para almaz, ona isteğine göre çay kahve bazen de şerbet ikram ederdi.. Kış aylarına denk düşen ramazan ayının ilk gününde (tarih düşülmemiş ama 1850 civarında olma ihtimali yüksek) Cibalıkapı'daki izbe kahvede teravihten sonra gelen gençten bir adam, kahveci tezgâhının yanında duran kitaplara göz attıktan sonra bir tanesini aldı. Okuma yazma bilen çok az olduğu için hangi kitabı aldığını kahveci de, müşterileri de bilemedi. Zaten ilk defa gelmişti kitaplar oraya. Kapı girişindeki tabureye oturdu, kahveci çırağı iki yanına yağ mumlarını getirdi, fitillerini kesip ışığı güçlendirdi. Kahveci çay gönderdi. Adam bir yudum aldıktan sonra kitabın kapağını açıp okumaya başladı: "Dedi ki: Bağışlayan ve yargılayan Rabbın adıyla.. Bilesiniz ki, ahiret işleri cahillerin anladığı gibi değildir. Çünkü o âlem görünen âleme benzemez. Cühela ise ruhlar âlemine giremez.." Kahvede oturanlar iyice sessizleşip okuyan adama kulak verdiler. Adam yavaş ve etkili bir şekilde okuyordu. Sanki okunana her kelimenin dinleyenlerin zihnine iyice yerleşmesi için zaman tanıyordu. Sahur vakti gelince adam kitabı bıraktı ve çıktı. Ertesi akşam yine aynı vakitte gelip kitabı aldı ve kaldığı yerden okumaya başladı. Dinleyenler de hemen hemen aynı kişilerdi. Bu böyle 28. güne kadar geldi. O akşam müdavimler yerini almış genç adamın etkileyici sesinden etkileyici kitabı dinlemeyi bekliyorlardı. Ama adam gelmedi... Bayramın ikinci günü, işkence görmüş cesedi, Haliç'te tavşan adası kenarında bulundu.. Bu olayın peşine düşen Nasrullah Çelebi, sorup soruşturarak adamın gittiği kahveyi buldu. kahveci, sessiz ve efendi biri olduğunu, ramazan başından beri de her akşam gelip kitap okuduğunu söyledi. Nasrullah Çelebi, kahvecinin sahaftan aldığı kitaplara bakıp gencin hangi kitabı okuduğunu sordu. Kahveci gösterdi. Kitap, "Hamzaname" idi. Kahvedeki müdavimlere kitaptan akılda kalan cümleleri sordu. Her biri bir başka cümle söyledi, ama bunlar kitabı okumuş olan Çelebi'ye göre kitapta olan cümleler değildi.. Söylenenleri yazdı ve Sahaflara gitti. İçinde bu kelimeler geçen kitap var mı diye tek tek sormaya başladı. Bir cevap bulamayınca, ilmine güvendiği Davut Paşa Camii müezzini Gelenbevîzade Nafiz Efendi'ye gitti. Meramını anlattı ve notlarını okudu. Nafiz Efendi'nin yüzü değişti. Sağına soluna baktı sanki gözetleyen, dinleyen biri olmasın diye.. Sonra usulca, bu kitap "Varidat"dır ve yasaklıdır. Bulunduran, yayan için ölüm fermanı vardır. Bu mevzuyu deşme, önünde sonunda o genç gibi, deşilen sen olursun" dedi ("Varidat", Osmanlı'nın son ânına dek yasaklı kalmıştır. Yaratılış, insan, Tanrı, evren, ölüm ve ölümsüzlük gibi birçok konuyu, İslam dininin uygun görmediği bir bakış açısıyla yorumlayan, çağının ilerisinde bir kitap olarak kabul edilir). Nasrullah Çelebi'nin bu konuyla ilgili kapanış notları şunlardır: "O genç eline aldığı kitabı değil de, onı okur gibi 'Varidat'ı ezberinden söylemiş. Bunu anlayan bir kişi de .....'a ihbar etmiş. Başka bağlantıları var mı diye izlemişler, bağlantıları bulamayınca da konuşturmak için işkence, sonra da infaz etmişler. Katleyleyen: ....." |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|