|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
||||
|
||||
Cennetlikler ve Cehennemlikler
Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselâmı yaratınca, belini kudretiyle mesh buyurduğu zemân, ondan iki avuç aldı. Birisini sağ tarafından, diğerini ise sol tarafından aldı. Her insanın zerresini birbirinden ayırdı. Âdem aleyhisselâm onlara bakdı ki, onların zerreler gibi olduğunu gördü. El-Vâkı’a sûresindeki bir âyet-i kerîmede meâlen, (İşte bu sağdakiler Cennet ehlinin amelini yapacaklarından, Cennetlik olanlardır. Bana bunların amellerinden bir fâide ve zarar yoktur. Bu soldakiler Cehennem ehlinin amelini yapacaklarından, Cehennemlik olanlardır. Bana bunlardan da bir fâide ve bir zarar yoktur) buyuruldu.
Âdem “aleyhisselâm” Allahü teâlâya, (Yâ Rabbî! Cehennem ehlinin ameli nedir?) diye sordu. Allahü Teâlâ da, (Bana şirk koşmak ve gönderdiğim Peygamberlere inanmamak ve ilâhî kitâblarımda (Peygamberlere verilen kitâplar) olan emr ve nehyimi tutmayıp, bana isyân etmektir) buyurdu. Bunun üzerine Âdem aleyhisselâm, Allahü Teâlâya duâ ederek, (Yâ Rabbî! Bunları kendilerine şâhid kıl. Umulur ki, Cehennem ehli ameli işlemezler) dedi. Allahü Teâlâ da, nefslerini şâhid yapıp (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?) buyurdu. Hepsi, (Rabbimizsin. Biz şehâdet eyledik) dediler. Allahü Teâlâ, melekleri ve Âdemi “aleyhisselâm” de şâhid tutdu ki, onlar Allahü Teâlânın rubûbiyyetini ikrâr etdiler. Bu sözleşmeden sonra, onları tekrar eski mekânlarına gönderdi. Çünkü bunların hayâtları yalnız rûhânî bir hayât idi. Cismânî bir hayât değildi. Allahü teâlâ bunları Âdem aleyhisselâmın sulbüne yerleştirdi. Rûhlarını kabz edip, arşın hazînelerinden birinde muhâfaza kıldı.Bir babanın nutfesi ananın rahminde karar edip, çocuğun cismânî sûreti temâm olduğu zemân, henüz ölüdür. Melekûtî bir cevheri olduğundan, cesedin fenâlaşması men edildi. Allahü Teâlâ rahimde ölü olan bu çocuğa rûh vermeyi murâd buyurduğunda, arşın hazînelerinde bir müddet gizleyip muhâfaza buyurduğu rûhu, o cesede iâde eder. Çocuk o zemân hareket etmeye başlar. Çok çocuk vardır ki, anne karnında hareket eder. Vâlidesi ba’zan işitir. Ba’zan işitmez. Allahü Teâlânın rûhlara, (Ben sizin Rabbiniz değil miyim) diye sorduğu mîsâkdan (sözleşmeden) sonraki ölüm ya’nî, rûhunu arşın hazînelerine göndermesi birinci ölüm ve şimdiki ana karnındaki hayât, ikinci hayâtdır.
__________________
öLürüm yoLuna öLürümde yine boyun eğmem, yakarım dünyayı uğruna ama sana eğiLmem.. öyLe sInIrsIz öyLe Derin öyLe Çok Severim ki KORKARSIN!! Kuruyup çöLe dönsemde Pare Pare oLsamda YENiLMEM!!.. |
#2
|
||||
|
||||
Yaptığın her işte bir imtihan içindesin. Yaşadığın her olayda, her kararda bir imtihan içindesin. Karşına gelen her acı senin uyanman içindir aslında. Allah sana acıyı bir fırsat olarak gönderir. Şeytan ise acıya isyan ettirir ve genelde insanlar farkında olmadan şeytanın yolunu seçerler.
Ben Allah’tan isterim, verirse dileğimi, verdikten sonra hamd edecek miyim diye beni imtihan eder. Vermez ise, kulum benden vazgeçecek mi diye yine imtihan eder. Daima farkında ol! Allah’ın verdiği de vermediği de imtihandır. Ve bu sınav Allah ile kul arasındaki kutsal bir bağdır. Rabb’in, Musa Aleyhisselamı da çoğu kez imtihana tabi tutmuştu. O sadece bizlere değil, Peygamberlerine de aynı muamelede bulunmuştur. |
#3
|
||||
|
||||
Cennetin Derece Derece Olması
Kuran'da bildirilen "Allah Katında onlar derece derecedir..." (Al-i İmran Suresi, 163) ayetinden de anlaşılacağı gibi cennete girecek kimseler de yine takvalarının derecesine göre karşılık görürler. Bu durumdan bir hadiste şöyle bahsedilmektedir: ... Cenneti de amellere göre taksim ederler. (Çok ameli olan çok pay alır.) [Ramuz el-Ehadis-1, s. 198/17] Elbette ki bir kimse cennetin hangi derecesinde olursa olsun bundan kesinlikle razı olacaktır, çünkü Allah cennetteki tüm kullarına hoşnutluk vaat etmiştir. Rabbimiz samimi kullarının Kendisi'nden razı olarak cennete gireceklerini bildirir. (Beyyine Suresi, 8) Fakat nasıl ki dünyada aynı nimetten herkes farklı zevk ve lezzet alıyorsa benzer şekilde ahirette de nimetlerden alınan zevkin derecesi farklı olabilir. En doğrusunu Allah bilir. Örneğin herkes güzel bir manzaraya baktığında gördüklerinden zevk alır, fakat içlerinde Allah'a en yakın olan, Allah'ın kadrini daha iyi takdir edebilen kişiler, bu güzellikten daha çok zevk alabilirler. Allah yüksek derecelere layık olacak kullarının özelliklerini bir ayetinde şöyle bildirmektedir: İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cehd edenlerin (çaba sarfedenlerin) Allah Katında büyük dereceleri vardır. İşte 'kurtuluşa ve mutluluğa' erenler bunlardır. (Tevbe Suresi, 20) Yarışıp öne geçenler de, öne geçmiş öncülerdir. İşte onlar, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlardır. Nimetlerle-donatılmış cennetler içinde; (Vakıa Suresi, 10-12) Hadislerde ise cennetteki derecelere şöyle dikkat çekilmiştir: Cennette yüz derece vardır. Bir tanesi bütün alemleri içine alır. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 125/8] Cennet yüz derecedir. Doksan dokuzu akıl ehline mahsustur. Geriye kalan biri ise diğer ahaliye. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 200/11] Cennet ehli gurfelerde (cennet köşkü) kalanları (ehl-i guraf) görürler. Tıpkı, ufukta doğudan batıya giden inci gibi parlak yıldızları gördüğünüz gibi. Aralarındaki fazilet farkı, (gurfe ehlini) böyle yukarıda gösterir. [Buhari, Müslim, Cennet 11, 2831] Yine hadislerde bildirildiğine göre bu derecelerden en yüksek mertebeyi Firdevs Cenneti oluşturur: Cennet yüz derecedir. Müteakip iki derecenin arası, yer ile gök arası gibidir. Firdevs en yükseği olup, cennetin orta yerine düşer. Ve onun üstü Arşı Rahmandır. Cennetin ırmakları buradan kaynar. Allah'tan istediğinizde Firdevs Cenneti'ni dileyin. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 200/4] Ayrıca hadislerde Adn Cenneti'nden de bahsedilmektedir. Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisinde Adn Cenneti ile ilgili olarak şunları bildirmektedir: Firdevs Cennetleri dörttür: İkisinin ziynetleri, kap-kacakları ve içindekiler altındandır. İkisinin ise ziynetleri, kapkacakları ve içindekiler gümüştendir. (Adn) Cenneti'ndekilerle Allah'ın vechi (yüzü) arasında ancak bir Ridayı-Kibriya (büyüklük perdesi) vardır. Ve bu nehirler (süt, bal, şarap ve su nehirleri) Adn Cennetinden kaynar sonra diğerlerine dağılır. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 272/4] Peygamberimiz (sav) bir başka hadisinde ise Adn Cenneti'nin ihtişamını şöyle tarif eder: ... Bir kerpici beyaz inciden, bir kerpici kırmızı yakuttan, bir kerpici de yeşil zeberceddendir (zümrüt cinsinden parlak, kıymetli bir taştandır). Çamuru halis misk, çakılları lü'lü (parlak, kıymetli), otları zaferandır. [Dünya Ötesi Yolculuk, s. 295] Cennetin her derecesindeki kişi kendine göre zevk alacaktır. Ancak cennet ehlinden bir kişi, bir üst derecedeki kişinin aldığı zevkten dolayı kendinde bir eksiklik hissetmeyecektir. Kuran'da Allah müminlerin cennette "hoşnut edilmiş" (Fecr Suresi, 28) olduklarını, Allah'tan "razı" (Beyyine Suresi, 8) olduklarını ve orada "mahzun" olmayacaklarını (Al-i İmran Suresi, 170) bildirmektedir. Nitekim cennet ehlinin her derecesinin ne kadar fazla nimetle dolu olduğu bir hadiste şöyle tarif edilmektedir: Cennet ehlinin en aşağı derecesinde bulunan kişinin seksen bin hizmetçisi, yetmiş iki eşi olacaktır. Ayrıca onun için inci, zeberced (zümrüt cinsinden parlak, yeşil, kıymetli bir taş) ve yakuttan yapılmış bir çadır dikilecek ve bunun uzunluğu Cabiye (Şam topraklarında bir şehir adı) ile San'a (Yemen'de bir şehir adı) arası kadar olacaktır. [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 412/10114] İman edip salih amellerde bulunanlar ise cennet halkıdırlar, orada süresiz kalacaklardır. (Bakara Suresi, 82) Aşağıdaki hadiste cennet mertebeleri ile ilgili olarak şöyle bildirilmiştir: Cennet ehlinin en aşağı derecesinde olan kişi cennetlerine, hanımlarına, nimetlerine, hizmetçilerine ve yataklarına bakar. Bin senelik yoldan görüp bunları seyredebilecek. Allah Katında olanların en kıymetlileri ise, sabah akşam Allah'ın cemalini görebilendir. [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 412/10115] İslam alimlerinden Bediüzzaman Said-i Nursi ise cennetle ilgili tefekkürlerinden birinde, insanın ancak 'imanı' sayesinde cennetteki yüksek dereceleri umabileceğine dikkat çekmiştir: ... İnsan, nur-u iman ile (iman nuruyla) ala-yı illiyyine (Cennetteki en yüksek dereceye) çıkar; cennete layık bir kıymet alır. [Gençlik ve Ölüm, s. 435] Samimi bir Müslümanın çabası daima Allah Katında cennetin en üst mertebesine layık olabilmek olmalıdır. Kamil iman sahibi olmak ve Allah'a yakınlıkta daima en fazlasını istemek Allah'ın rızasına uygun olanıdır.
__________________
öLürüm yoLuna öLürümde yine boyun eğmem, yakarım dünyayı uğruna ama sana eğiLmem.. öyLe sInIrsIz öyLe Derin öyLe Çok Severim ki KORKARSIN!! Kuruyup çöLe dönsemde Pare Pare oLsamda YENiLMEM!!.. |
#4
|
||||
|
||||
Allah razı olsun çok faydalı bir konu olmuş
|
#5
|
|||
|
|||
Allah-u Zülcelal razı olsun.
__________________
Sözün kıymetini '' Lal'' olandan,
Ekmeğini kıymetini ''Aç '' olandan, Aşkın kıymetini ''Hiç'' olandan öğren.. |
#6
|
|||
|
|||
Ebû’d-Derda Radiyâllahû Anh Anlatıyor; Rasülullah (s.a.v.) Buyurdular ki; Cehennem Ehline Açlık Musallat Edilir. Bu, İçinde Bulundukları Azâba Eşit Dereceye Ulaşır. Açlığa Karşı Yardım Talep Ederler. Onlara Besleyici Olmayan ve Açlığı Gidermeyen Darî’ (Denen Dikenli Bir Ot) Verilir.
Tekrar Yiyecek İsterler, Bu Sefer de Boğazda Tıkanıp Kalan Bir Yiyecekle İmdat Edilir. (Bu da Boğazlarında Takılır Kalır, Ne İleri Geçer, Ne de Geri Gelir.) Derken Dünyadâ iken, Bu Durumda Bir İçecekle Takılan Lokmaları Kaydırdıklarını Hatırlarlar ve Bir İçecek Talep Ederler. Kendilerine Demir Kancalar Bulunan Kaplarda Kaynar Sular Verilir. Bu Kaplar, Yüzlerine Yaklaştırılınca, Yüzlerini Dağlayıp Atar. Su Karınlarına Girince, İçerilerini Paramparça Eder. Bu Sefer de: ▬ “Cehennemin Bekçilerini Çağırın, Ola ki Azâbımızı Biraz Hafifletir?” Derler. Onları Çağırırlar. Onlar Gelince Derler ki: ▬ “Size Peygamberleriniz Bu Hâlleri Açıklayan Haberleri Getirmemiş miydi?” Derler. Onlar: ▬ “Evet Getirmişti (Ama Dinlemedik).” Derler. Bunun Üzerine Bekçiler: ▬ “Siz İsteyin Durun! Kâfirlerin İstekleri (Burada) Boşadır!” Derler. Cehennemlikler Bekçilerden Ümidi Kesince: ▬ “(Cehenneme Müvekkil Melek) Mâlik’i Çağırın.” Derler. Mâlik Gelince: ▬ “Ey Mâlik, (Söyle de) Rabbin Bizim Hakkımızda Ölüme Hükmetsin?” Derler. Mâlik de: ▬ “Hayır! (Siz Burada Canlı Olarak Ebedî) Kalıcılarsınız!” Diye Cevap Verecek (Zuhruf 77) [Tirmizî, Cehennem 5, (2589).] |
#7
|
||||
|
||||
bazı insanlar ne cehenneme nede cennete gidicek deniyor
toprak olucak deniyor . akıl cagına ulasmıs gencleri kastediyorum cocukları kastetmiyorum bu konuda fikirleriniz nedir
__________________
Bilmek başka, bulmak başka, olmak daha başka. |
#8
|
||||
|
||||
Değerli hocalarım Rabbim hepimizi cennetiyle müjdeledi inşallah..
|
#9
|
|||
|
|||
Cennete gitmeyi nasip etsin rabbim insallah
|
#10
|
|||
|
|||
Ve arkadaslar su bir gercekki insan bilmedigi seyin dusmanidir
|
Seçenekler | |
Stil | |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Cennetlikler | Havasokulu | Hadisler | 3 | 28.08.18 10:21 |
Cehennemlikler | Havasokulu | Hadisler | 8 | 29.05.17 08:56 |