Manyetizma ve hipnotizma nedir? - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > Evrensel Enerjiler & Parapsikoloji > Parapsikoloji & Spiritüalizm

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 29.12.19, 22:34
Gayretli üye
 
Üyelik tarihi: 14.10.17
Bulunduğu yer: LEVH-i MAHFÛZ
Mesajlar: 686
Etiketlendiği Mesaj: 256 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Manyetizma ve hipnotizma nedir?

Manyetizma, Lâtince ve Yunanca^ nın «Magnes» kelimesinden
gelmiştir. Lâtinceden Fransızcaya Magnet olarak geçmiş ve ondan
da diğer dillere aktarılmıştır. Magnes’in eski Yunanistanm Lydia yahut Tessalia eyâletinde bulunan Magnesia ismindeki miknatıs taşlarına verilen isimden gelmiş olması daha çok muhtemeldir. SonraIraı miknatısa âlem olmuştur. Fransızcadan dilimize ve diğer dillere
geçmiş olan Magnetism = Manyetizm miknayisiyet demektir. Yani miknatıslılık ve miknatısta bulunan hassa... Viyanalı DoktorMesmer 1774 de ilk defa olarak kendi hususî usullerde uyuttuğu insanlarda görülen uyku haline Manyetizm uykusu adını vermiştir.
Bizde ve diğer dillerde Manyetizm adiyle tanılan keyfiyet, böylece
Mesmer’in verdiği isimle bütün dünyaya tanıtılmış oluyor. Hattâ
bazı kitaplarda Manyetizm’in, isim babasının adiyle, yani Mesmerizm olarak mütalâa edildiği görülür.
Mesmer, kendisinde fevkalâde bir enerjinin bulunduğunu ve
bununla birçok kimseleri bildiğimiz uykuya benzemiyen bir uykuya sokabildiğini iddia etmişti. Bu iddiası zamanının kıskanç doktorlarını harekete getirmekte gecikmedi. Kendisi şarlatanlıkla itham
ve aforoz edildi. Fakat yaptığı tecrübeler herkesi hayrette bıraktığı
için az zamanda şöhreti hemen bütün Avusturya, Almanya ve Fransaya yayıldı.
O, kendisinden çıkan bu olağanüstü kuvvetlere Force magnetique Humain = İnsan miknatıs kuvveti diyordu. Sonraları buna
«Magnetisme Animale = Hayvani miknatısiyet» veya «Force Psychique = Ruhî kuvvet»... ilâh adları da verildi. Bazı insanlardan
çok fazla miktarda, bazılarından da pek az çıktığı isbat edildi:
İçi boş olarak bir terazide darası alman bir bardağa, parmak uçları aşağı gelmek üzere el daldırılır ve böylece uzun bir müddet
beklenirse önce müvazenede bulunan bardağın yavaş yavaş ağırlaştığı görülür. Bardağın bulunduğu kefe aşağıya iner. İçinde gözle
görülür hiç bir şey olmadan ağırlaşan bu bardak bazı garip hassaları
haiz olur. Önceleri, Mesmer’in iddiasını çürütmek için birçok tefsir
ve tevillerle kabul edilmek istenilmiyen bu Force magnetique =
Miknatısî kuvvet, hakikatte hiç bir şekilde o tefsir ve tevillere sığacak bir nesne olmadı. Muarızlar, elden çıkan hararettir! dediler. Fakat hararet olsaydı bilâkis bardağın ağırlaşması değil hafifleşmesi
lâzımdı. Çünkü sıcaktan bardağın içindeki hava ısınıp inbisat etmesi
ve yükselmesi icabeder. Böylece genişliyen ve bir kısmı bardaktan
yükseğe çıkan hava ile onun hafiflemesi lâzımgelirdi. Terle meşbu
bir hale gelen — Su buharlı hava — hikâyesi uyduruldu, fakat o da
tutunamadı. Bardağın içinde biriken bu miknatısî kuvvet, bardak
başaşağı edildiği zaman, kısa bir müddet sonra boşalıyor ve teraâ
eski müvazenesine geliyordu. Demek ki bardaktaki şey havadan
ağırdı. Bazı hassas süjeler bu bardakla kısa bir zaman temas ettirildikten sonra — ellerini bardağın içine sokarak— uykuya daldıkları
görülüyordu. Bu şey, balmumunda ve suda eriyebiliyordu. Suda eritilmiş bu kuvvet ayni şekilde Mesmer’in manyetizma yaparken verdiği kuvvete benzer tesirler yapıyordu. Su, süjeye içtirilirse uykuya
dalıyor, yahut ağrıyan yerine dökülürse ağrı geçiyordu. Bardağın
içinde uzun zaman muhafaza edilebiliyorsa da bir müddet sonra
kayboluyordu. Demek oluyor ki elden çıkan gizli kuvvetler maddî
birer varlıktır. Son zamanlarda bu manyetik kuvvetin mahiyeti anlaşılmış ve bunun bir vibrasyon olduğu, dalga uzunluğuna kadar tesbit edilmiştir. Daha önceden, görücü denilen medyomlar bunu tayf
renkleri gibi insanların — elektriğin sivri uçlardan kaçması gibi —
burnundan, parmak uçlarından, gözlerinden çıktığını; renk renk olduğunu görmüş ve haber vermişlerdir.
İnsanlardan çıkan bu kudret dışarıda bazı mühim tesirler yapabilir. Bazı kimseler bu çıkan enerjiyi fazla miktarda teksif ederek,
onlar vasıtasile fizikî, mihaniki hâdiseler yaratmak imkânına malik
oluyorlar. İşte operatörlerle medyom denilen şahısların yaptıkları
hârikalar hep bu kudretin tesiriyledir. Bedenden dışarı çıkan bu
enerjinin, radyum gibi bazı maddelerden çıkan emanasyonlara benzediği belki de ayni mahiyette olduğu söylenebilir. Yalnız bir farkla
ki radyumdan çıkan inş’aat başı boş dağılıp gittikleri halde bedenden çıkanlar istenilen maksada göre tanzim ve tâdil edilebiliyorlar.
Hattâ bunlar bir noktada teksif edilmek suretiyle o noktaya hayret
verici tesirler yapabiliyorlar.
Bazı medyomlar bedenlerinden çıkan bu emanasyonları mübalağalı bir şekilde toplıyarak kesif ve elle tutulur, gözle görülür bir
hale sokabiliyorlar^ «Materyalizasyon» denilen bu hâdise ruhların
görülmesi, bazı garip hâdiselerin vukuunu İlmî yoldan izah eder.
Bunu biraz daha açık izah edelim:
Radyum bir madendir. Bu maden durduğu yerde kendi bünyesindeki atomları parçalar. Yani atomlarını teşkil eden elektronlar
birbirlerine sıkıca bağlı olmadıklarından dağılarak boşluğa fırlarlar.
Bu dağılış ve fırlayış, ayni zamanda bazı vibrasyonların doğmasını
da mucip olur. Böylece atomların parçalanıp dağılmasile — yavaş
yavaş gövdesinden maddeler kaybederek— radyum uzun seneler
sonunda ağırlığmın yarısına iner. Gözle görülemediği halde ancak
bazı vasıtalarla tesbit edilebilen bu hâdisenin değişik miktarda olmak üzere diğer cisimlerde de vukua geldiği son zamanlarda anlaşılmıştır. Ayni hâdise insan bedeninde de oluyor. Yalnız insandan
çıkan bu çok küçük elektron parçaları insan iradesine tâbi olarak
azaltılıp çoğaltılabildiği gibi istikameti de değiştirilebiliyor. İşte
bütün gizli ilimlerin ve spiritizmanm can alıcı noktası buradadır.
Atomlarda bulunan elektronlar, merkezde bulunan proton etrafında dönerler. Bu hareket eğer hızlandırılırsa, dönen bir tekerleğin
hızı arttıkça üstündeki çamur parçalarını fırlatıp atışı gibi elektronları etrafa saçtığı düşünülebilir. Demek oluyor ki bu inşiâlar, atomdaki vibrasyon hareketinin artması neticesinde vukua geliyor. Bir
kelime ile emanasyon yapan cisimler atomlarında büyük bir hareket olan cisimlerdir. İnsanlar da bedenlerinden çıkan bu emenasyonları — atomlarının hareketine hız vermek suretile — azaltıp çoğaltabiliyorlar. İşte medyom, operatör, spiritizma celselerinin hâdiseleri bu yolla vukua geliyor. Hattâ daha derin düşünerek «telkin»
in tesirini de bu mekanizma ile izah mümkündür. Telkin, sözle
— yani seda vibrasyonlarile — insan beynine tesir etmek olduğundan, bu vibrasyonların dimağ yoliyle telkin yapılan şahısta— yine
vibrasyonları arttırmak suretiyle — emanasyonları çoğaltarak iş gördüğü düşünülebilir.
Şayet bedenden dışarı çıkan bu elektron parçacıkları iradî olarak sevk ve idare edilebildiği düşünülürse mesele hem kolaylıkla
halledilir hem de bütün hâdiselerin izahı kolaylaşır.
Manyetizma ve biraz aşağıda izah edilecek olan hipnotizma hâdiseleri eskidenberi bilinirdi. Apollon, Seres ve Endore mâbetlerinin
rahipleri bundan istifade etmişlerdir. O zamanlar, bu gibi hâdiseler
kehanet yapmakta kullanılırdı. Pek dikkatli birer müşahit olan eskiler, bazı hayvanların şikârları üzerinde hayret verici tesirler yaparak onları avladıklarına dikkat etmişlerdir. Meselâ gözleri bir yılanın bakışına takılan kuşlar, sersemleyip şaşırır ve yılanın ağzına
düşer. Onun kaçıp kurtulmak için yaptığı hareketler; kanat çırpışları fayda vermez. Bu çırpmışlar onu sanki gizli bir kuvvetle çekiyormuş gibi düşmanının ağzına sevketmekten başka bir şeye yaramaz. Sansarların tavuklar üzerinde, şahinlerin küçük kuşlar, yılanın kurbağa, tazının tavşan üzerindeki tesirleri hep böyledir. Mısırlılar. Âsurlar, Romalılar ve bilhassa Hintlilerce manyetizma ve hipnotizma tarihten eski zamanlardanberi bilinir ve kullanılırdı. Fakat
sonraları gerek Hıristiyanlığın gerek diğer dinlerin bunları menetmesile yavaş yavaş unutuldu. Ve ancak din adamlarının bir âleti
olarak devam etti. Manyetizmayı ilk defa İlmî bir şekilde tekrar dirilten Viyanalı Doktor Mesmer oldu. Onu Puisegeure, rahip Faria,
H. Durville ve diğer âlimler takip ettiler. Nihayet 1842 de Manşesterli Doktor J. Braid çok parlak cisimlere baktırılan bazı hassas insanların ayni şekilde uyuduklarını görüp hipnotizmayı târif etmesile tekrar canlandı. Onu da meşhur akıl doktoru Jean Martin Charcot (1825-1893), Doktor Charles Robert Richet (1850-1935)^, Bernheim, Liebeault, Paul Clemant Jagot ve diğerleri takip ettiler. İki
ayrı yoldan ayni neticeleri husule getiren Manyetizma ve Hipnotizma bu suretle dünya fikir hayatına sunulmuş oluyor. Bugün dünyanın her yerinde tatbik edilen tecrübelerde bu usuller kullanılır.
Maamafih ne yalnız, saf halde manyetizma ne de hipnotizma ile her
tecrübeci muvaffak olamıyor. Çünkü birincisinde yani manyetizmada muvaffak olabilmek için şahsın herşeyden evvel çok kuvvetli
bir manyetizör olması lâzım. Manyetizörlük ise. Tabiat vergisidir.
Bir miknatıs yükü işidir. Her hevesli buna istediği kadar mâlik olamaz. Her ne kadar bazı mümareseler, tecrübeler ve çalışmalarla bu
kuvveti biraz arttırmak ve onu iyi kullanabilmek melekesi elde edilebilirse de doğuştan bu kudretleri bol bol yüklü olarak gelen bir
şahısla mukayese edilemez. Manyetizmada operatörlüğün mihenk’i
yine tecrübedir. Ne kadar çok kimseyi ve ne kadar çabuk zamanda
uyutabilirsek okadar fazla operatör olmak şansına malikiz. Bu tecrübelerde hassas süj elere rastlanırsa muvaffak olmak imkânı çoktur. Olmadığı takdirde iyi netice alınıncaya kadar değişik şahıslar
üzerinde tecrübelere devam olunur. Hipnotizmaya gelince:
Bunda manyetizma gibi hususî bir kudret ve kabiliyet meselesi
mevzuu bahis değildir. Çünkü hipnotizmada sun’î uyku şu iki esas
üzerine dayanır: 1 — Süj enin dikkatini bir noktaya teksif etmek,
2 — Telkin. Bu iki vetire de esas itibarile ayni gayeye müteveccihtir. Yani şahsı muayyen bir fikir üzerinde yormak. Böylece kuvvetlerini harcatmak yani deşarj olmasını sağlamaktır. İnsanın, diğerbütün fikir ve düşünce tesirlerinden kurtulabilmesi için yapacağı
içten gayretler büyük bir enerji sarfını mucip olur. Telkin
de yukarıda mekanizmasını izah ettiğimiz yollarla bu tesiri
arttırır. Böylece şahıs eğer hassas ve bu enerji kaybına tahammül
edemiyecek bir durumda ise hemen sun’î uykuya varır. Bu neticenin elde edilmesi için operatörün kendi kudretlerinden medyoma
vereceği bir şey yoktur. Onun için operatörün işi kolaydır. O, yalnız
medyomu telkinleri vasıtasiyle istediği gayeye ulaştırmaya çalışır,
tabiî bunun için derin bir bilgisi olması şarttır. Enerji kaybının medyomun sinir sistemleri üzerinde yapabileceği (choc) tesirlerini her
an için karşılıyacak tedbirleri almasını bilmelidir. Onun için de hipnotizmada en iyi muvaffak olanlar hekimler olmuştur.
Hipnotizma kelimesi Yunanca (Hypnos = Uyku) dan alınmıştır. Bunu ilkönce İngiliz cerrahlarından Doktor James Braid^ kullanmıştır. Onun için Hıpnotizma’ya Braydizm de denir. Zamanına
kadar Spiritizmacılarm uyutmakta kullandıkları manyetik usuller
revaçta idi. Braid, Mesmer’in yaptığı işleri aynen fakat daha başka
yollarla elde etmeğe muvaffak olduğu için manyetizmayı tamamen
inkâr etmeğe kalktı. Süjelerde görülen trans, uyku, somnambülizma,
katalepsi bellerini hipnotizmanın tesirine atfetti. Bir ara çok şiddetli olan (manyetizam - hipnotizma) kavgaları sonraları unutuldu
hattâ birbirine karıştırıldı. Öyle ki birçokları bugün bile manyetizma, hipnotizma, spiritizma, sobnambülizma kelimelerini hep birbirine karıştırırlar. Eski kitaplar tetkik edildiği zaman bunu görmek
mümkündür. (Ruhlarla konuşulabilir mi?) bahsimizde manyetizma
ve hipnotizmanın mihanikiyeti ve farkları hakkında bazı malûmat
verilmişti. Burada bunların nasıl tatbik edildiği, tedavide biinlardan
ne şekilde istifade edilebileceği görülecektir. Şimdi manyetizmanın
tatbik usullerini görelim:
Manyetizma üç maksatla tatbik edilir: 1 — Ruhlarla münasebete geçmek. 2 — Hâdisatı ruhiyeyi tetkik etmek için İlmî tecrübeler yapmak. 3 — Tedavi.
1 — Ruhlarla konuşmak için yapılan maynetizma.
Bu maksat için, süje denilen medyomu uyutmak ve bu suretle
onu ruh âlemiyle münasebete geçirmek lâzımdır. Normal durumda
bulunan şahıslar, ruh âleminin vibrasyonlarına karşı nötr bir durumdadır. Göz, kulak., ilâh yoliyle gelen sonsuz vibrasyonlardan
başka günlük düşüncelerin tesiriyle dikkatleri meşguldür. Bu kadar
karışık tesir arasında ölmüş varlıklardan gelebilecek tesirlere kapılarını kilitlemiştir. Bu hal onların ruh âleminden vibrasyonlar almasına müsait değildir. Ruhlardan gelecek vibrasyonları almak için
biran için de olsa dış tesirleri, kaba maddî vibrasyonları bertaraf etmek lâzım. İnsanların bazan bir an içinde kendilerinden geçerek
— yani İlmî tâbiriyle, izolman yaparak— bazı mûtat olmıyan vibrasyonları alabildikleri görülür. İşte fikir intikali = Transmission
de la Panse denilen hâdiseler bu çok kısa kendinden geçiş anlarında
vukua gelir. Hissi kablelvuku da yine böyle kısa izolmanlar esnasında^ vukua gelmektedir, Bu hususta ruhlarla nasıl konuşulur bahsimizde biraz izahat vermiştik. Şahsın dikkat ve şuuru uyanık bulunduğu zamanlar — hâdisatı takip etmekteki dikkati ve alâkası nisbetinde— hemen devamlı bir şekilde faaliyettedir. Dikkat ve şuurun
hâdisatla olan bu devamlı ilgisi, meşgul bulunduğu işten başka hâdiselerle alâkalanmasını zorlaştırır. Bu sebepten, ruh âlemiyle münasebete geçmek için şahsın dikkat ve alâkasını, şuurunu muvakkat
bir zaman için dünyanın vibrasyonlarından ayırmak gerekir. Bunu
temin etmek için en uygun vasıta, şahsı dünya vibrasyonlarından
yalnız operatörün — yani manyetizma yaparak uyutan şahıs — kilere bağlı kalmak üzere, ruh âleminden gelecek tesirlere açık bulundurm.ak lâzım ve kâfidir. Dikkat ve şuurun dünyanın sonsuz
vibrasyonlarından uzak tutulmasile diğer âlemlerden gelebilecek
tesirleri almaya hazır ve açık bulunması ancak onun manyetik veya hipnotik uyku ile uyutmakla mümkündür. Maamafih bu bazan
müsait kimselerde otomatikman yani kendi kendine de olabilir. Bir
an içinde dalan ve eskilerin «Beynennevm ve yakaza» dedikleri zamanda kendiliğinden olabilir.
Manyetizma yapmak için kontakt denilen temasın vukuu şarttır. Çünkü yukarılarda da dediğimiz gibi, manyetizma; şahısta manyetik kudretlerin arttırılmasile, şarj yapmakla elde edilir. Herkeste
bulunan fakat başka başka değerde olan bu kudretler kontakt vasıtasile^ çoktan aza doğru akar. Akkümülâtörlerdeki gibi...
Böylece enerjisi yüksek olan fertten, az olana bir miktar enerji
geçer. Birisi enerjisinden kaybederken diğeri kazanır. Ve normal
yükünden fazla manyetik enerji yükü alır. Fakat burada veren, kaybettiği enerjiye rağmen buna mukavemet eder. İşte bu şahıslara
operatör deriz. Manyetik enerji yükünden mühim bir kısmını kaybettiği halde uyku haline girmiyen bu mukavemetli şahıs, bilâkis
enerjisinin ufak değişmelerine, azalıp çoğalmalarına karşı mukavemet edemeyip uyuyan hassas kimselerle temasa gelince onları uyuturlar. Bu ikinci şahıs da medyom olmuş olur. İşte manyetizmadaesas budur. Temas edilecek yerde pas denilen sıvama veya sıvazlamalarla da bu iş yapılabilir. Keza manyetize edilmiş bazı cisimlerle
temasa gelmek de ayni neticeyi doğurur.
Manyetizma, birçok usullerle tatbik edilmektedir. Hemen her
operatör kendine mahsus bir usul tutturmuş gibidir. Fakat tatbik
edilen manevralar bakımından bunların en meşhurlarmdan birkaçını sıralıyalım:
Burada başta Mesmer olmak üzere Charles Richet, Kessmann,
Mutain usullerini zikredebiliriz:
A — Mesmer usulü:
Süje rahat bir koltukta oturtulur. Elleri, ayakları, vücudu serbest ve kendisini uykuda rahatsız etmiyecek vaziyette bulunur. Başı
ne çok dik ne de arkaya devrilmiş bir halde olmamalı. Oda çok sakin ve tenha olmalı. Tecrübede 3-4 kişiden fazla bulunmamasına, hele gürültü yapılmamasına bilhassa dikkat etmeli. Tecrübe başladıktan sonra hiç bir hareket ve gürültü yapılmamalıdır. Böyle sakin
ve sessiz bir odada uyku uyumağa hazırlanmış bir insan gibi endişesiz, heyecansız bir halde süjeyi oturttuktan sonra operatör, süjenin karşısında, ayni seviyede oturmalı. Işıklar kısılıp — süjenin gözleri önüne gelmemek ve yanlarda veya tercihan başının gerisinde
bulunmak üzere— oda loş bir halde bulundurulmalı. Operatör süjenin baş parmaklarını kendi baş parmağiyle şahadet parmağının
arasına almalı. Öyle ki baş parmakların iç yüzleri birbirine tamamen intibak etsin. Operatör 30-40 santimi geçmemek üzere süjeye
yaklaşıp, gözlerini medyomun kaşlarının ortasında bir noktaya dikmeli. Bu şekilde gözler kırpılmadan süje operatörün gözlerinin içine bakmalı. Medyomun hassasiyetine göre 5 dakikadan yarım saate
kadar böylece sessiz ve hareketsiz beklenirse, süje yavaş yavaş gözlerini kapar. Bazıları operatörün yüzünün büyüdüğünü, gözlerinin
korkunç bir şekil aldığını ve nihayet kafanın gölgesinin sisleşerek
kaybolduğunu söylerler. Medyomun göz kapakları yorulup kapanmaya başladı mı operatör sağ elini medyomun elinden kaldırarak
avuç içi alnı kavramak üzere medyomun başına tatbik eder. Bu şekilde 10-15 dakika bekler. Bu sırada medyom gözlerini tamamen kapar. Operatör, gözler kapandıktan sonra aina tatbik ettiği sağ eli ile
sol elini yavaşça çeker. Ayağa kalkarak hazırol vaziyetinde durur.
Adaleleri gergin bir halde iki kol yandan yukarı doğru kaldırılır.
Bu esnada parmaklar kapanmak suretiyle el yumruk vaziyetine getirilir. Ve yukarıda yumruk haline getirilen gerkin kollar yavaş yavaş önden aşağı doğru indirilir. Yumruklar süjenin alnı hizasına
— alından 2-3 santim açıkta olmak üzere— gelince parmaklar gergin bir halde açılır. Birbirine müvazi bir şekilde pek yavaş bir tempo — bir, iki dakikada alından karına kadar inmek üzere — ile ve
vücuda temas etmeden eller ve kollar aşağı doğru indirilir. Yani paslar yapılır. Bu paslar (sıvama, sıvazlama) devam ettikçe medyom daha derin bir uykuya girer. Bu şekilde paslar devam ettikçe süje somnambül ve katalepsi hallerine getirilebilir’ . Böylece uyku haline giren süjenin elleri kaldırılıp bırakılırsa cansız gibi düşer. Eller soğuk
ve hareketsizdir. Süjeye sual sorulursa önceleri pek derinden ve
yavaş bir sesle cevap verir. Teneffüs sathî fakat yavaştır. Kalp atışlarında mühim bir değişiklik yoktur. Süje etrafında geçen hâdiselerden tamamen habersizdir. Celsede bulunan diğer şahısların konuşmalarını hattâ bağırmalarını kati’yen işitemez. Refleks hareketleri
ya kaybolmuş veya çok hafiflemiştir. Cilt, ince zarlar — muhatî gışâ— hissizdir. Batırılan iğneyi, dokundurulan ateşi hissetmez. Süje
arzusiyle hiç bir hareket yapamaz: kollarını kaldıramaz, ayağını hareket ettiremez. Kapalı olan göz kapakları — operatör emir vermezse
veyahut süje katalepsi veya sübnambol haline gelmezse— açılamaz.
Böyle âdeta yarı canlı olan süje hiç bir haricî tesirden, gürültüden
müteessir olmadığı halde operatörün emirlerini ekseriya harfiyen
icra eder. Başkalarının bağırarak söyledikleri halde işitmediği sözleri operatör fısıldasa bile duyar. Hattâ bazı hassas süjeler bu zamanda operatörün zihnen yaptığı telkinleri de duyar ve icra eder.
Böyleleri «Fikir intikali = Transmsision de la Panse» yoliyle operatörün aklından geçen şeyleri kitap okur gibi okur. Medyumluğun
nâdir bir şekli olan bu keyfiyet bazı medyumlara mümareseler yaptırmak suretiyle sonradan da kazandırılabilir.
Manyetizme yapılmak suretiyle uyutulan süj elerde bu saydıklarımız ilk safhayı yani «Şarm» halini gösterir. Sun’î uyku ister
manyetizma, ister hipnotizma yapılmak suretiyle vukua getirilsin
bu ilk safha hemen hepsinde görülür. Medyumların içinde ilk celselerde somnambül veya katalepsi devresine girebilecek kadar hassasını bulmak müşküldür.
Klâsik olarak bu birinci devreyi — yani Şarmı— ikinci devre
takip eder. İkinci somnambül devresini katalepsi devresi yani üçüncü devre takip eder. Bundan ilerisi Letarji devresidir ki bu devreyi
görmek herkese nasip olmaz. Esasen medyomun ileri derece — âdeta
ölüme yakın— çökmesile husule gelen bu devre ne spiritizma bakımından ne de tecrübe bakımından hattâ ne de tedavi cihetinden
ehemmiyeti olmıyan bir devre olduğu için bu devreyi elde etmeğe
çalışmak doğru olmaz. Ayrıca tehlikelidir de. Sırası gelince bu hususta biraz daha tafsilât vereceğiz.
Devrelerin Şarmdan — Somnambül, Somnambülden — Letarjiye geçişi de umumî bir kaide değildir. Bazan Şarmdan doğrudan
doğruya Katalepsiye ve ondan sonra Samnambüle geçildiği vâkidir.
Keza bazan ilk Şarm devresi de ya silik geçer yahut atlıyarak doğruca Somnambüle, yahut Katalepsiye girilebilir. Onun için devrelerin birbirinden farkını iyi kavramak, süjenin hangi devre, hangi safnada uyuduğunu ve bu safhalardan ne şekilde istifade edilebileceğini
bilmek lâzımdır. Okuyucularıma bu hususta aşağıda çok istifade edeceklerini umduğum bir tablo takdim ettim. Bu tablo daima gözönünde bulundurulmalıdır. Sun’î uykunun bu devreleri ve devrelerin birinden diğerine nasıl geçileceği hakkında Karma usuller bendinde
yeter malûmat verildi. Yalnız, maksat ve gayesi ruhlarla konuşmak
olan kimselerin Şarm halinden azamî derecede istifade edebileceklerini, bundan ilerisinin britakım karışık, güç ve yorucu manevralara lüzumsuz heyecanlara ve korkulara sebep olması ihtimaline
mebni, o devrelerden uzak kalmalarını tavsiye ederiz. Hele hekim
olmıyanlar bu gibi vaziyetlerde mes’ul bir duruma da düşebileceklerini hatırdan çıkarmamalıdırlar.
İster manyetik veya hipnotik usulle uyutulan, ister «ruhî infisal» yoliyle yapılan tecrübelerde medyom Şarm denilen birinci safhaya veyahut izolman haline girince ruhlarla muhabere yapmak için
süjeyi (ruh âlemine) sokmalıdır. Bunun için süjeye [Yavaş yavaş
yükseliyorsunuz... ruh ve beden münasebetleriniz gevşiyor... kendinizde bir hafiflik hissediyorsunuz... yükseliyorsunuz, mütemadiyen
yükseliyor... rahat, sakin bir uyku içinde, gittikeç daha derinleşen
bir uyku içinde bedeninizden uzaklaşıyorsunuz... yükseliyorsunuz..]
gibi telkinlerle süje ruh âlemine sevkedilir. Bu telkinler esnasında
dikkat edilecek nokta şudur: Süjeye arasıra [Nasılsınız?.. Kendinizi
nasıl hissediyorsunuz?.. Rahatsınız... Sâkin ve müsterih bir halde
yükseliyorsunuz.] gibi sualler sorarak, durumunu öğrenmelidir. Süje şayet [Sıkılıyorum... Nefes alamıyorum... Gözlerim kamaşıyor...
Başım ağrıyor... Rahatsızım] gibi rahat olmadığını ifade eden sözler söylerse tecrübeye ısrarla devam etmemelidir. Hattâ daha iyisi
süje, biraz daha aşağı plâna indirilerek bir müddet oraya alışması,
o plâna intibak etmesi temin edilir. Çünkü medyomun rahatsızlık
hissetmesi ekseriya ânî olarak tâkatinin son haddine kadar yükseldiğini ve çıktığı plânların vibrasyonlarına birdenbire intibak edemediğini gösterir. Bir müddet daha aşağı plânlarda dolaştırıldıktan
sonra tekrar yükseltilir. Şayet yine rahatsızlık hissederse o günlük
tecrübeye nihayet verilerek süje indirilir ve uyandırılır. Müteakip
seansta daha yükseğe çıkılarak bu suretle (tedriç) kaidesine uyularak medyom fazla hırpalanmaktan korunur. Bu şekilde yükselmekteolan medyom ilk sıralarda bulutları aştığını, daha sonraları karanlıklarda yükseldiklerini söylerler. Biraz sonra bu yükselme devam
ettikçe karanlığın dağıldığı ve kırmızı, yeşil, mor... v.s. renkli sahalar göründüğü, sonunda da parlak, çok parlak sahalara gelindiği görülür. Buralara gelince, medyoma, etrafında kendisiyle görüşmek istiyen bir varlık görüp görmediği sorulur. İlk rastgeldiği hayale yanaşması ve onunla konuşması söylenir.
Bazan medyomlar kendi tanıdığı ölülere ait hayaller görürler.
Bunlar içinde (baba, anne, kardeş, yakın akraba veya eş dost) olabildiği gibi hiç tanmmıyan yahut çok eskiden tanılıp unutulmuş
olanlar bulunabilir. Bazan da mecliste bulunanlara, operatöre ait
kimseler gelir. Ekseriya da bunların hiç birisi değildir. Ve meçhul
bir şahıs olabilir. Bu görünen hayal eğer her celsede karşımıza çıkarsa, tecrübelerde daha ihtiyatlı bulunmak gerekir. Opsession bahsinde anlatacağımız sebeplerden dolayı böyle sık rastlanan ruhların,
bulunduğu âlemdeki durumunu iyice tâyin etmelidir. Bunun hüviyeti, şahsiyeti, dünyada yaşadığı devirlere ait, ölümüne ait hâdiseler etraflıca sorulur. Böylece onun hakikî bir ruh olup olmadığı
tesbit edilir. Sözlerinde zapturabt, mantık, doğruluk, iyikalplilik
aranır. Şuuraltından gelmediğine kanaat getirildikten ve medyomun
îmajinasyon mahsulü olmadığına dair kuvvetli deliller bulunduktan
sonra, şayet bunun iyi bir ruh olduğuna kanaat getirilirse tecrübelerde onunla muhabere etmekten korkmamalıdır.
Gelen ruhun değeri ve her vakit medyoma görünmesinden maksat ve gayesi ne olduğu da tâyin edilmelidir. Burada operatöre büyük ve mes’uliyetli vazifeler terettüp ediyor demektir:
Ruhun, sorulan suallere basit, alelâde cevaplar vermesi; nezih
bir şekilde konuşması, yüksek İlmî hakikatlerden dem vurması mühimdir. Bazan yüksek fazilet ve ahlâk kaidelerinden, nasihatlerden,
bütün celse müdavimlerinin huşû ve saygı hissi duydukları olur. Bu
derece yüksek ruhlara tesadüf edildi mi ekseriya operatörün vazifesi çok kolaylaşır. Çünkü sevk ve idare inisiyatifi artık ruha devredilmiştir. Celselere galiz küfürler, kötü lâflarla iştirak eden varlıklar ekseriya opsedör (opsesyon yapan ruh), bir varlığa delâlet eder.
Bu gibi hallerde operatör, bütün bir dikkat kesilmek ıztırarmdadır.
Bunları hemen celselerden uzaklaştırmak doğru bir hareket değildir. Çünkü bu ruhlar da ekseriya ıztırap çeken varlıklardır. Onları
irşat etmek, ıztıraplarmm azaltılabilmesi için ne yolda hareket etmeleri gerektiğini göstermek bir vazifedir. Hem de hayırlı ve faziletkâr bir vazife... Onlara bu ıztıraplarından kurtulmak için, kötü
hisleri bırakması, herkese karşı müşfik, merhametli olması telkin
edilmelidir. Bunları yapabildiği nisbette kendisinin de ıztıraplarmdan kurtulacağı temin edilmelidir. Görülüyor ki bütün yük bu gibi
celselerde operatöre teveccüh eder. Bütün yukarıki mülâhazalar gözönünde bulundurulmak suretiyle, operatörün görgü, bilgi ve zekâsınm, dikkat ve itidalinin yardımiyle ruhlarla muhabere celseleri böylece iyi bir şekilde nihayetlendirilebilir. Umumî hatlariyle çizdiğimiz bu şema altmda, manyetizma usullerinin hemen hepsinde tatbik edilen bu ameliyelerle maksat temin edilmiş olur.
B — Mutain usulü:
Yukarıdaki gibi süje oturtulur ve elleri tutulur. Sonra ayağa
kalkınca kolları alın hizasında tutacak yerde başın üstünde bir müddet tutulur. Üç beş dakika sonra kulaklar hizasına getirilir ve orada
da 3-5 dakika beklenir, sonra omuzlar hizasına, oradan dirseklere
getirilir. Bu hareketler beş on defa tekrarlanır. Böylece süje uyutulur. Uyuduktan sonra sualler sorularak münasebet tesis olunur.
C — Kessmann usulü :
Bu da yukarıdaki usuller gibi başlar. Fakat süjeye önceden gözlerini kapaması tenbih edilir. Kessmann pasları baştan ziyade göğse
tatbik eder. Ve böylece uykuyu derinleştirir. Sonra sol elini süjenin
başının üstüne koyar. Sağ eli ile süjenin sol elini tutar ve göbeğinin
üstüne — (şersuf nahiyesine — getirip karnı tazyik eder. Bu hareketleri 10-15 defa tekrarlamakla uyku derinleşir.
D — Doktor Ch. Richet usulü:
Bu Mesmer’in tatbik ettiği usulün hemen aynidir. Yalnız pasları
baştan ayaklara kadar ağır ağır tatbik eder. Richet hipnotizma ile de
meşgul olmuştur. Fakat bunu manyetizmaya tercih edilir bulmamıştır.Manyetizma tatbikatında daima gözönünde bulundurulması gereken bazı noktalar vardır. İnsan bedenini bir elektrik akkümülât(>
rüne benzetebiliriz. Bu elektrikiyet daha ziyade bir elektroeman ==
miknatısî elektrik vaziyetindedir. Bedeni tam tepesinden ve ortasından ikiye ayırırsak sağ taraf (+ ) sol taraf (—) elektrik ile yüklüdür. Her uzuvda yine böyle ortasından bölünürse bunun dış — eski tâbirle vahşi tarafta kalan — kısmı (-f) iç kısmı (—) elektrikiyle
yüklü olur^. Şu hale göre başın burnun ortasından itibaren sağı
(-f) solu (—) dır. Gövdenin sağı (-f-) solu (—) ... Eller ve ayaklardan sağ taraftakiler (-{-), sol (—) dır. Keza el ayası ön tarafa gelmek
üzere bir kol mütalâa edilirse onu da ortadan yani omuz başından
orta parmağın nihayetine kadar olan kısımdan ikiye ayırırsak dışvahşi, uzak kısım (+ ); iç - ünsî, yakın kısım - taraf (—) olur. Ayni
suretle ön + arka — dır. Elektrikte birbirine benziyen cinsten elektriğin birbirini koğduklarını, tersine olarak benzemiyenlerin birbirini çektikleri hatırlanırsa vücuttaki bu yayılışın da tam o kaideye
uygun olarak düzenlendiği görülür. Vücuda yayılmış olan bu elektrik, kemmiyet itibarile de değişiktir.
Yine yukarıda baş, gözler, karın ve bilhassa ellerde miknatısî
kuvvetin çok olduğunu ve buralardan dışarıya kudret aktığını işaret etmiştik. Ellerdeki bu kudret çok eski zamanlardanberi biliniyordu. Elin bir şifa verici gibi kullanıldığı eski eserlerde yazılıdır.
Birçok keramet sahibi sayılan zatların ellerinin bu şifa verici tesirlerile hastaları iyi ettiklerini işitmiyen yoktur. Bugün de manyatizörler bazı ıztırapların teskini ve tedavisi için bu el temasları veya
paslarına çok kıymet verirler. Bizzat tecrübe ederek sıhhatine kanaat getirdiğimiz bu hâdiseyi meraklılarına hararetle tavsiye ederiz.
Yalnız tatbikatta yanlışlığa yer vermemelidir. Zira, bu takdirde
fayda yerine zarar da verilebilir. Çünkü her iki el ayni tesire malik
değildir. Sağ tarafın (+ ) sol tarafın ise (—) elektrik hamulesini havi olduğu ve ayrı cins elektrikiyeti haiz olan kısımların birbiriyle
teması münebbih bilâkis ayni cins elektrik yüklü kısımların birbiriyle teması müsekkin tesir husule getirir. Bunu bildikten sonra yapılacak işe göre hareket edilir. Meselâ vücudun ağrılarını teskin etmek için ağrılı yerin elektrik yükünü gözönüne getirmek lâzım. Yalnız şunu da bilmelidir ki hastalıkların bazılarında bu yük artar, bazılarında ise çok azalır. Umumiyetle ağrılı kısımlarda azalmıştır.
Şu hale göre ağrılı yere ayni cinsten elektrikli el tatbik edilir. Meselâ yarım baş ağrısında eğer sağ taraf ağrıyorsa sağ el tatbik edilir.
Alın ağrılarında keza sağ el, sol yarım baş ağrısiyle küçük kafa ağrılarında sol eli tatbik etmelidir... ilâh.
Sağ elin alma konmasiyle şu hâdiseler — tabii hassas insanlarda— görülür:
a — Uzvî faaliyet artar, b — Hararet yükselir, c — Adalelerin kuvveti artar, d — Kalb daha kuvvetli ve hızlı atar, e — Nefes alma derinleşir.
Bu tesirler dolayısile süje başında bir sıcaklık, ağırlık, göğsünde bir tazyik, helecan duyar. Adalelerin ve sinirlerin gerilmesi, süjeye ayni cinsten bir enerjinin eklenmiş olduğunu gösterir. Bu tesirin devamı bu hassas şahısta sun’î uyku, daha doğrusu manyetik uykuyu husule getirir.
Sol el alma konacak olursa, yukarıkilerin aksi hâdiseler görülür.
Yani; uzvî faaliyet azalır. Bedenin harareti düşer. Nefes ve kalb
çarpıntıları hafifler ve yavaşlar.Süjede düşkünlük, halsizlik görülür. Bu sebepten bir rahatlık
'serinlik ve hoş bir rehavet hissedilir. Eğer sağ el tatbik edilerek süjede uyku hâli husule getirilmiş ise sol elin tatbik edilmesile bu tesirler giderilmiş olur.
Bu tesirlerden istifade ederek bazı tecrübeciler sağ eli medyumun tepesine koymakla onu uyutabiliyorlar. Uyandırmak için de sol
eli tatbik ediyorlar. Hattâ çok hassas süjelerde bu neticeleri doğrudan doğruya temas etmeden 15-30 santim veya daha uzaktan da İlde
edebiliyorlar.
Bütün bu söylediklerimiz tatbik edilerek sun’î uykuya sokulan
şahsıta uykunun değişik şekiller gösterdiği görülür. İspiritizme hâdiselerini bir mektep kuracak şekilde ilmi yollardan tetkik ederek
ciltlerle eser yazmış olan Allan Kardec sun’î uykuyu gruplara ayırmış ve bunları sıralar takip edilerek tetkike arzetmiştir. Fakat bu
sıralar her zaman ve her süjede takip edilemiyor. Meselâ sun’î uykunun ilk safhasında hafif bir uyku hali görülür. Manyetik tesir
devam ettirildiği takdirde uykunun ikinci safhası yani somnambül
hâli gelir, paslara devam edilirse bu hâli yani somnambülü, daha
derin bir uyku ve üçüncü safha sayılan Katalepsi hâli takip eder.
Paslara yine devam edilirse — pek nâdir vak’alarda — 4 üncü safha
yani Letarji hâli görülebilir. Maamafih hemen şunu da ilâve edelim: bu sayılan safhalar her zaman ayni sırayı takip etmezler. Bazı
süjeler ilk safha yani «Charme» i atlıyarak Somnambül haline gelirler, Bazıları bilâkis ilk hamlede Katalepsi haline girerler. Böyle
değişik safhalar karşısında operatörün çok soğukkanlı, bilgili ve
temkinli olması şarttır. Sun’î uyku hallerinin bu değişik sıraları takip etmeleri en büyük güçlüğü meydana getirirler. Ve yine bu sebeptendir ki sun’î uyku ile meşgul olacaklar alelâde heveskârlar olmamalıdır. Her ne kadar ilk tecrübelerde mühim hâdiseler görülmezse de tecrübeler ilerledikçe medyomlar daha çabuk uykuya girer
ve daha geç uyanırlar. Ağır aksidanlar sık ve yorucu tecıübelerden
sonra daha çok görülür. Onun için de celseleri haftada bir ve nihayet iki defadan fazla yapmamalıdır. Daima tedricen daha derin uyku hallerine gitmelidir, Sun’î uykuyu manyetizma yoliyle elde etmek için operatörde manyetik kudretin çok olması zarurîdir demiştik, Bu kudret herkeste kolay kolay bulunamadığı için birçoklarınm
manyetizma yapıyorum dedikleri şey hakikatte manyetizma değildir. Ancak compose karışık bir usuldür. Ve Hipnotizma bahsimizden sonra o da anlatılacaktır.
Hipnotizma nasıl yapılır?

Braid bir operatör - doktor olduğu için kendi usuliyle uyuttuğu
hastalar üzerinde cerrahî ameliyatlar bile yapmıştır. Bir hastasınm
çürük dişini çıkarmış, bir diğerinin parmağını kesmiştir. Bu ameliyeleri yaparken hiç bir ilâç ve narkotik vasıta kullanmamış, sadece
sun’î uyku ile süjeyi uyutmuştur. Braid bu uykuyu süjeye kristal
bir yuvarlak, bazan büyük bir pırlanta yüzük göstermekle elde etmiştir. Ona göre herkes hemen ilk tecrübede uyuyamaz. Bazıları üç
beş tecrübeden sonra, diğerleri daha çok tecrübelerden sonra uyurlar. Bu uyku bazılarında çok derin bazılarında hafif ve sathî olabilir.
Braid’in yolunda yürüyenlerden bir kısmı Hipnotizma uykusunu
bazı İçtimaî sahalarda da tatbik etmeyi denediler. Meselâ Liebeault
kötü ahlâklı, kötü âdetli kimselerde bu ahlâk ve âdetlerin değiştirildiğini ve sahiplerinin iyi bir insan olarak cimiyete iade edildiklerini birçok misâlleriyle isbat ettiler. Bu kabîl işler için sun’î uyku
esnasmda şahsa telkinler yapıldığmı ilâve etmeğe lüzum yoktur. İşte
asıl müessir olan keyfiyet de uyku esnasındaki bu telkindir. Yalnız
Telkin de çok mühim olan şu nokta ehemmiyetle gözönünde bulundurulmalıdır:
«Hiç bir kimseye akıl ve şuurunun kabul edemiyeceği bir şey
yaptırdamaz!» Meselâ faziletli bir insan ne kadar zorlansa, bir şey
çalmaya ikna edilemez, namuslu bir insan da kötülüğe zorlanamaz.
Şayet bu şekilde telkinler yapılacak olursa süje isyan eder ve uyaqnr. Medyomun telkin edilen bir şeyi yapabilmesi için o şeyi mâkul
görmesi, kabul etmesi lâzımdır. Şu halde onu ikna etmeğe, yaptırıflacak şeyin iyi bir şey olduğuna onu inandırmaya çalışmak lâzımdır.
Bunu yapmak için de ondaki itiraz etmek meylini kaldırmalıdır.
Uyku, bu hususta kıymetli bir yardımcı olur. Rüyada görülen
mantıksızlıklar, zihin tarafından itirazsız kabul edilir. Onun için
sun’î uykuda da telkin vasıtasile red ve itirazı kolayca yenmek mümkün olur.
îşte Hipnotizmada da sun’î uykuya girmiş şahıslar üzerinde,
onun itirazmı mucip olmadan telkinler yaparak arzu edilen neticelere sürüklemekle işe başlanır. Hipnotizma da, Manyetizma gibi üç
maksatla tatbik edilir. Ya ruhlarla konuşmak, ya İlmî tecrübeler
yapmak, yahut da tedavi için... Biz daha aşağıda bunlardan bahsedeceğiz. Şimdi Hipnotizma hangi usullerle yapılır onu görelim:
A — Dr. Braid usulü :
Bunun için kristal sürahi kapaklarının yuvarlağı hassas süjeye
gösterilir. Yuvarlak, süjenin iki gözünün arasına ve kaşları hizasınagelmek üzere takriben 20 santim uzaktan tutulur. Ve gözlerini bundan hiç ayrrmaması ve kırpmaması tenbih edilir. Vak’asma göre
beş on dakikadan yarım saate kadar bir müddet sonra eğer şahıs
uyumağa kabiliyetli bir süje ise evvelâ gözleri kapanır, sonra bir
uyku içine gömülür. Bu tecrübe ayakta veya oturarak yapılır. Ayakta yapılıyorsa gözler kapanacağı sırada hemen oturabilmesi ve
düşmemesi için tertibat almayı unutmamalıdır. Süje uyumağa başladıktan sonra uyku derinleştirmek istenirse yüksek sesli bir diyapazon kulaklarınm yanına getirilir veya bir gong evvelâ hafifçe
sonraları daha şiddetli vurulur. Böylece süje yukarıda söylediğimiz
1 — Şarm, 2 — Somnambül, 3 — Katalepsi, 4 — Letsırji safhalarına — şayet hassas ve iyi bir medyom ise— girebilir. Uykuya
girdiği sırada «Şimdi uyuyorsunuz!», «Daha derin uyuyorsunuz!»,
«Çok derin uyuyorsunuz.», «Vücudunuz kaskatı kesildi!», «Hiç hareket edemiyecek bir haldesiniz!», «Gözleriniz yavaş yavaş açılıyor.
Fakat siz uyumakta devam ediyorsunuz^», «Dikkatinizi... üzerinde
teksif ediniz!» gibi telkinlerle uykunun derinlik dereceleri idare edi*
lebilir. Ayni şekilde takip edilen maksada göre telkinler yapılır.
Meselâ tedavi etmek istediğimiz bir sarhoş ise eline bir bardak su
veririz. Ve bunun mükemmel bir rakı olduğu ve bir yudum tatması
emredilir. Süje bir yudum suyu ağzına alınca: «Oh ne güzel, hakikaten güzel bir rakı...» diyecektir. Demediği takdirde bütün ikna kabiliyetimizi kullanarak onu kandırmanın yolunu bulmalıyız. O, bu
suyu rakı olarak kabul etti mi iş yolundadır. Artık bu rakının midede bulantı yaptığını, mideyi yaktığını, sinirleri bozduğunu... daha ilerliyerek rakının kerih bir şey olduğunu, artik onu her görüşte
midesinin bulanacağı, ondan nefret ettiği ilâh... şeklinde telkinler
yapılır. Yalnız geçen hâdiseleri uyandıktan sonra kafiyen hatırlamaması da telkin olunmalıdır ki uyanmca bunun uyku esnasmda
kendisine kabul ettirilmiş ârızî ve ehemmiyetsiz bir fikir olduğunu
sanmasın.
B — Pickmann usulü- :
Pickmann uyutacağı süjenin karşısına ve sol tarafına geçiyor.
Kendisinin sol elinde taşıdığı iri ve kıymetli pırlanta yüzüğü süjenin gözlerine tutuyor. Ve sağ elini de medyomun sırtına ve iki kürek kemiğinin arasına koyuyor. Her ikisi de ayakta oldukları halde
beş on dakika bekliyorlar. Bir müddet sonra medyom gözleri kapanıyor ve sallanmaya başlıyor. Böylece uyku husule getirilmiş oluyor. Bazan mücerrip sağ elini sırta dayayacağı yirde enseye ve bele
doğru yukarıdan aşağı paslar yapıyor. Paslar yapılırken parmaklar
gergin ve birbirlerine müvazi şekilde — sanki henüz açılmış bir boru çiçeği gibi — olmalı. Omuzdan parmak uçlarına kadar adaleler
sert ve gergin bulunmalı. Zihnen de karşısındakini uyutmak için
keskin bakışlarla gizli fakat amirane fikir dalgaları göndermelidir.
C — Louis usulü :
Louis sun’î olarak uyuması ihtimali olan, fakat üzerinde tecrübe yapılmamış acemi insanları kolayca uyutabilmek için çok kolay
bir usul bulmuştur. Aynadan yapılmış ve bir mihver etrafında durmadan dönen bir yuvarlak - (döner ayna) — yapmıştır. Süjeyi rahat bir şekilde bir koltuğa oturttuktan sonra gözlerinin karşısında
bu döner aynayı işletiyor ve şahsı kısa bir zamanda uyutuyordu.
Merhum Doktor Besim Ömer Paşa, Doktor Louis’in Pariste, Charite
hastahanesindeki kliniğinde talebeye ders verirken yaptığı tecrübeleri bizzat gördüğünü kitabında nakleder. Hattâ, sun’î uyku için yapılacak ameliyeleri talebeye şu şekilde sıraladığını yazar:
1 — Deriye yapılan tahrişler ve tenbihler... bilhassa histeri doğuran — Hysterogene — noktalar üzerine yapılanlar.
2 — Göze yapılan tenbihler. Bakışma, göze şiddetli ışık tutma,
3 — Göz üzerine şiddetle basmak,
4 — Kulak sinirlerine yapılan tesirler. Saat, diyapazon, zil, çan
vesaire gibi,
5 — Telkinler.
6 — Hayatî cereyanlar. (Manyetik tesirler.) (117).
D — Fournier usulü :
Bir âlet fabrikasının sahibi olan «Fournier» yukarıda söylediğimiz Doktor Louis’in aynasına benziyen bir yuvarlak fırıldak yapmıştır. Bu yuvarlağın bir tarafında içine kloroform veya eter konabilen bir şişe oturtmuştur. Âlet dönerken ayni zamanda kloroform
da saçacağından bu maddenin uyutucu tesirinin de inzimamiyle süjeleri daha çabuk uyutmak imkânını düşünmüştür. Filhakika histerik ve hassas süjeler üzerinde yapılan tecrübelerde bu usulün çok
iyi neticeler verdiği söylenmiştir.
E — Jagot usulü :
Jagot’ya göre, eskiden kullanılan Hipnotizma usulleri tehlikeliydi. Çünkü ânî ve şiddetli sadmelerle süjeyi mutazarrır ediyordu.
Fakat şimdi kullanılan usuller tedricî ve hafif olduğundan pek tehlikesi yoktur. Pek nâdir olarak anormal haller hariç, süjeye kat’î
bir hâkimiyet bile yoktur. Esasen verilen bir telkinin müessir olabilmesi için tabiî temayüllere uyması hiç olmazsa zıt bir vaziyet
doğurmaması lâzımdır. Jagot’ya göre yüz kişide onu «tam» olarak
uyutulabilir. Yine bu yüz kişiden kırkı kısmen uyutulabilir. Diğer
yüzde altmış ise uyumuyorlar. Jagot, Emile Coue gibi Hipnotizmada telkinlere ehemmiyet veriyor. Filhakika o da süjeyi uyutmak
için gözlerinin önüne parlak bir cisim koymayı tavsiye ediyor. Fakat bu, sırf süjenin fikirlerini dağıtmaması, bir noktaya teksif etmesi içindir. Bu suretle süjenin telkinlere müsait bir duruma girdiğini söylüyor. Jagot da süjesini evvelâ ayakta tutuyor. Ona uyutacağını telkin ediyor. Ve gözlerinden biraz uzakta parlak bir kristal
yuvarlak gösteriyor. «Şimdi ellerinizin parmakları bükülüyor... göz
kapaklarınız ağırlaşıyor... kapanıyor... uyuyorsunuz...» gibi telkinler yapıyor. Bu telkinlere mukavemet edemiyen süje yavaş yavaş
sallanmıya başlayınca, düşmemesi için onu tutuyor ve oturtuyor.
Telkinlere bir müddet daha devam edince süjenin uyuduğunu söylüyor.
Bütün bu hipnotik usullerde süjeler tatbik edilen uyutma tarzına göre kısa veya uzunca bir zaman sonra gözlerini kapar ve uykuya dalarlar. Gözlerin kapanmasını hemen uyku zannetmek hatalıdır. Hafif bir dalgınlık, ağırlık hali de bunu yapabilir. Onun için
süjenin hakikaten uyuyup uyumadığını kontrol etmek lâzımdır. Süjeye bazı hareketler yaptırmak, «Gözlerinizi açın!» diyerek açıp açamadığına bakmak, hareketlerinde normal bir insan gibi mi yoksa
halsiz, cansız mı hareket ettiği kontrol edilir. Sözlerinin şiddetine
bakılır. îlk safhada bunlar zayıf ve isteksiz olur. Daha sonraları
hiç bir hareket yapamaz. İlk zamanlar celsede bulunan diğer zevatın sesleri, dışarıdan gelebilen, meselâ otomobil, satıcıların bağrışmaları, saatlerin tıkırtısı vesaire duyulabildiği halde sonraları bunlar işitilmez olur. Böylece medyomun uyduğuna kanaat getirilir. Bazan bu süjelerde «Anesthesie» hâli yani hissizlik de olur. Böylelerinin eline batırılan iğneler, vücuduna değdirilen sigara ateşi, burnuna tutulan amonyak gibi keskin kokular hiç bir tesir yapmaz. Uykunun derinliğini gösteren bu hal uykunun üçüncü safhası olan
Katalepsi halinde mutlaka, birinci ve ikinci safhalarda yani Charme
ve Somnambule hallerinde ekseriya görülür. Letarji yani uykunun
en derin ve nâdiren elde edilebilen safhası derin bir koma içinde bulunan, Katalepsi halinden daha korkutucu hal ancak istisnaî vak’alarda ve pek mühim kontroller ve kuvvetli yetişmiş operatörlerin
huzuriyle yapılabilir. Bütün bu uyku safhalarında bugün kullanılan
usuller, ne daha yukarılarda söylediğimiz saf Manyetik ne de safHipnotik usuller değildir. Şimdiki tecrübeciler ekseriya bu usullerin karıştırılmış şeklini «Combinet» metodları tercih ettikleri görülüyor. Maamafih bunda birkaç âmilin tesiri olsa gerek.
Evvelâ yalnız Manyetik usullerle uyku temin etmek için şu birkaç vasfın bulunması elzemdir:
1 — Uyutulacak şahsın manyetik süje olması.
2 — Tecrübeyi yapacak operatörün çok kuvvetli bir manyetizör
olması.
3 — Sükûnetle çalışılabilecek yer ve zaman.
Medyomun manyetik bir süje olup olmadığmı ancak tecrübe
yapmakla öğrenebiliriz. Bunun için en iyisi Manyetizma (yukarıda
söylediğimiz Mesmer usuliyle) yapmak suretile süjenin Manyetizma yoliyle uyutulabilip uyutulamıyacağı kontrol edilir. Maamafih
bazan haftada iki üç defa yapılmak üzere tecrübenin tekrarlanması
icabeder. Böyle 3-4 tecrübede menfi netice alındı mı süjenin manyetik kabiliyeti olmadığına hükmolunur. Yahut da operatörün kâfi
derecede süjeyi işbâ haline getirecek kadar manyetik emanasyonlar
veremediği anlaşılır. Eğer opiratör daha evvelce birçok şahısları
kısa bir zamanda uyutabilecek kadar manyetik emanasyona malik
ise o halde süje hassas değildir. Süjeyi değiştirmek lâzımdır.
Tecrübenin yapıldığı yer de mühimdir. Her zaman ayni yerde
tecrübe yapılması faydalıdır. Yer değiştirilmesi hallerinde bazan
iyi netice alınmadığı, ancak birkaç tecrübe sonra yine eskisi gibi
muvafafkiyet elde edilebildiği vâkidir. Keza tecrübede her vakit
ayni şahısların (müşahit ve asistan olarak) bulunması da lüzumludur. Şahıslarda olan değişmeler de tecrübeye tesir eder’ . Bir de
mühim olarak insanlardan çıkan bu emanasyonlarm zaman zaman
azalıp çoğaldığını, yukarılarda söylemiktik. Tabiî olarak bu azalma
çoğalma keyfiyeti günün 24 saatinde şu Münhani ile gösterilmiştir:

Bu Courbe tetkik edilince anlaşılır ki manyetik emanasyonların
insandan en çok çıktığı zamanlar sabahin 9 zunda ve akşamın 6 sı
ile 9 u arasındadır. Bu zamanların dışmda «Force magnetique» nisbeten azalır. Keza yorgunluklar, heyecanlarla da bu kuvvet azalır.
Bazı günler diğerlerinden daha verimli olabilir. Bunlar gözönünde
bulundurulursa bazı günlerin muvaffakiyetsizliği izah edilmiş olur.
Hipnotizma ile yapılan sun’î uykularda ise en mühim rolü telkin
oynar, demiştik. Bu telkin bazılarmm zannettiği gibi keskin bir sesle
verilmekle tesiri artmaz. Bilâkis gayet mülayim ve tatlı bir ses ile
iş görmelidir. Yalnız süje üzerinde hâkim olacak şekilde idare edilmesi kâfidir. Hipnotizmada da yukarıki Courbe gözönüne getirilirse
manyetik emanasyonların en fazla deşarj olduğu zamanlar yani
sabah 9-12 ve akşam 15-21 arası en münasip zamandır.
Bütün yukarıki mülâhazalarla sade Manyetizma yapmanın zor,
sade Hipnotizma yapmanın da zararlı olabileceğini göstermek istedik. Çünkü manyetizma yapabilmek için büyük bir kuvvete malik
olmak lâzımdır. Operatörün kendisinden bol miktarda çıkan emanasyonları medyoma aktarabilemsi bu esnada kendisinin — enerji kaybetmesine rağmen — hiç bir zaaf alâmeti göstermemesi, bilâkis medyomun bu fazla enerji yüküne tahammül edemiyerek^ sun’î uyku
haline girmesi lâzımdı. Bu ise öyle herkes tarafından kolayca tatbik
edilebilecek bir şey değildir.
Hipnotizmaya gelince: Medyomdan kısa bir zamanda fazla enerji kaybettirmek gayesile hareket olunacağı için sinirleri zayıf kimselerde ihtiyatla tatbik edilmesi icabeder.
O halde ne yapalım? İşte bugün hemen bütün dünyada kullanılan nisbeten kolay ve daha emniyetli olan karışık (= Karma usul)
tatbik etmek en mâkul yoldur. Bu Combinet usul için bazı misâller
verelim:Burada hem Manyetik hem Hipnotik usuller, telkin ve paslar
karışık bir halde tatbik edilir. Bunlardan bazıları şunlardır:
A — Dr. Bernheim usulü :
Süje manyetizme yapılır gibi loş bir odada rahat bir koltuğa
oturtulur. Uykusu gelinceye kadar gözlerini kapamaması, kırpmaması, daima operatörün gözlerine bakması söylenir. Operatör medyomun karşısına oturur. Süjenin baş parmaklarını kendi baş ve şahadet parmağı arasında sıkıştırır. Operatör, gözlerini medyomun iki
kaşı arasına tevcih eder. Beş on dakika sonra süjeye tatlı bir rehavet gelecektir. Göz kapakları ağırlaşıp kapanmaya başlıyacaktır. Bu
andan itibaren operatör, uykunun gelmesini sür’atlendirmek için sağ
el ayasını medyomun alnına dayıyarak telkinlere başlıyacaktır.
Telkinler önce çok hafif ve yavaş sesle, âdeta fısıldar gibi olacak: «Göz kapaklarınız kurşun gibi ağırlaştı... yoruldu... kapanıyor... kapandı... uyuyorsunuz... daha derin uyuyorsunuz... uyku
bütün vücudunuza yayılıyor... artık isteseniz de göz kapaklarınızı
açamazsınız... gözlerinizi açamazsınız... ben sizi uyandırmadıkça uyanamazsınız... hiç bir hareket yapamazsınız... yalnız benim seslerimi, benim emirlerimi işitiyor, benim sesimden başka hiç bir ses,
hiç bir gürültü duyamıyorsunuz... uyuyorsunuz... derin bir uyku
içindesiniz... yalnız benim seslerimi işitmekte devam ediniz fakat
başka hiç bir ses duymıyacaksınız... şimdi artık derin, çok derin bir
uyku içindesiniz... vücudunuzda his kalmadı... ellerinizi kesseler
duymıyacaksınız... işte şimdi ellerinize iğne batırıyorum, duymuyorsunuz... duymıyacaksınız. (Bu esnada hafifçe elleri çimdiklenir
Ve hakikaten bir harekette bulunup bulunmadığı, kontroll edilir).
Sağ el ayası alında dururken, sol el eski vaziyetinde yani sağ baş
parmağı, baş ve şahadet parmakları içinde kavramış olarak tutmakta devam olunur. Medyomun gittikçe daha derin bir uykuya girdiği
kanaati hâsıl olursa telkinler gittikçe daha yüksek sesle, tatlı ve
âmirane yapılmalı. Uyuduğunu anlamak için medyoma «Uyuyor musunuz!» diye sual sormak muvafık değildir. Olabilir ki hayır uyumıyorum der. Onun için süjenin uyuyup uyumadığını, ahvali ve
hareketleri derin ve dikkatle tetkik edilerek hüküm vermelidir.
Uyuduğuna kanaat getirilince. Manyetizma usullerinde târif edildiği gibi medyomun başından ayağına kadar paslar yapılır. Ve böylece süje derin bir uyku içine sokulur. Ondan sonra sualler sorularak maksada göre hareket olunur.
Netice olarak Şarm denilen sun’î uykunun birinci safhası şu vasıfları haizdir:
1 — Göz kapakları kapalı. 2 — Medyom etrafında olup bitenlere karşı kayıtsızdır. Operatörden başkalarının sesini işitmez. 3 —
Ciltte his yoktur. îğne batırılsa duymazlar. 4 — Umumî hali normaldir. 5 — Ekseriya kendi kendilerine hiç bir hareket yapamaz.
Celse esnasında operatör uyandırmadıkaç uyanamazlar. 6 — Hararet bazan düşüktür. Süjenin elleri buz gibidir. Onun için tecrübeyi
soğukta yapmamalıdır. 7 — Süjenin iradesi zayıflamıştır. Telkin kabiliyeti artmıştır. Bu telkin mizaç ve seviyeye göre idare edildiğitakdirde çok iyi bir netice almaya müsaittir. 8 — Hafızada şayanı
dikkat değişmeler gösterir. Operatör telkin ederse uyandıktan sonra
bütün olanları unutur ve hiç birisini hatırlıyamaz. Tersine, hatırlamasını telkin ederse bütün konuşulanları en ufak teferruatına
kadar tekrarlar. 9 — Bu devre giriş ve çıkış diğer safhalara nazaran
daha kolaydır. 10 — Gerek Spiritizma gerek tedavide bu devrenin
ehemmiyeti büyüktür.Bu uyku, bilhassa ilk tecrübelerde istenildiği kadar derin olmıyabilir. Maamafih sun’î uykuda bir kaide vardır ki hemen bütün
usullerde hükmü carîdir. O da, tecrübe celselerinin adedi arttıkça
medyumlar daha çabuk uyurlar ve daha geç uyanırlar. Bu kaide
daima hatırda tutulmalıdır. Yukarıda saydıklarımız sun’î uykunun
ilk devresi yani «Şarm» dır. Manyetizma ve Hipnotizma yapılan süjelerin hemen ekserisi doğrudan doğruya bu devreye girerler. Keza,
ruhî infisalde de bazı süj elerin izolman sırasında bu Şarm devresinde bulunduğu görülür. Nâdir ahvalde medyumların kendi iradelerde
ve hattâ otomatikman bu devreye girebildiklerini de görüyoruz. Bu
müstesna vak’alar bir tarafa bırakılırsa kaide olarak bütün sun’î
uyku hallerinde Şarm ilk devreyi teşkil eder diyebiliriz. Pek nâdir hallerde sun’î uykunun ilk safhası atlanarak süje doğrudan doğruya ikinci safhaya yani Somnambül haline girer. Keza mûtat olmıyan bir şekilde bu ikinci devir de atlanarak üçüncü Katalepsi
devresine girilebilir. Bunları sıra gelince yazacağız. Şimdi Şarm halinde bulunan bir medyomun, sun’î uykunun ikinci devresine sokabilmek için yapılacak hareketleri gözden geçirelim:
İster yalnız Manyetik veya yalnız Hipnotik, ister Karma (yani
(Manyetizma ve Hipnotizma usullerini karıştırarak) usulle yapılan
sun’î uykuda süjeyi daha derin olan Somnambül devresine getirmek
için, önce yapılan paslar, telkinler vesaireye devam edilmekle beraber süjeye: [Daha derin uyuyorsunuz... Somnambül haline giriyorsunuz...] gibi telkinler yapılır. Ayni zamanda tam tepeye gelen kafa kısmı sağ elin baş parmağı vasıtasile sıkı bir surette oğulur. Bu
oğuşturma ve tazyik bir iki defa — telkinlerle beraber — tekrarlanırsa medyom Somnambül haline girer. Tabiîdir ki bu kabiliyet her
medyomda ayni derecede değildir. Şurası da dikkate değer ki çerek
3 üncü Katalepsi devresinde hattâ 4 üncü Letarji devresinde bulunan süjelere ayni iş yani «tepenin baş parmakla uğulup tazyik edilmesi» yapıldığı takdirde medyom Katalepsi veya Letarji devresinyomun karşısına oturur. Süjenin baş parmaklarını kendi baş ve şahadet parmağı arasında sıkıştırır. Operatör, gözlerini medyomun iki
kaşı arasına tevcih eder. Beş on dakika sonra süjeye tatlı bir rehavet gelecektir. Göz kapakları ağırlaşıp kapanmaya başlıyacaktır. Bu
andan itibaren operatör, uykunun gelmesini sür’atlendirmek için sağ
el ayasını medyomun alnına dayıyarak telkinlere başlıyacaktır.
Telkinler önce çok hafif ve yavaş sesle, âdeta fısıldar gibi olacak: «Göz kapaklarınız kurşun gibi ağırlaştı... yoruldu... kapanıyor... kapandı... uyuyorsunuz... daha derin uyuyorsunuz... uyku
bütün vücudunuza yayılıyor... artık isteseniz de göz kapaklarınızı
açamazsınız... gözlerinizi açamazsınız... ben sizi uyandırmadıkça uyanamazsmız... hiç bir hareket yapamazsınız... yalnız benim seslerimi, benim emirlerimi işitiyor, benim sesimden başka hiç bir ses,
hiç bir gürültü duyamıyorsunuz... uyuyorsunuz... derin bir uyku
içindesiniz... yalnız benim seslerimi işitmekte devam ediniz fakat
başka hiç bir ses duymıyacaksmız... şimdi artık derin, çok derin bir
uyku içindesiniz... vücudunuzda his kalmadı... ellerinizi kesseler
duymıyacaksmız... işte şimdi ellerinize iğne batırıyorum, duymuyorsunuz... duymıyacaksmız. (Bu esnada hafifçe elleri çimdiklenir
ve hakikaten bir harekette bulunup bulunmadığı, kontroll edilir).
Sağ el ayası alında dururken, sol el eski vaziyetinde yani sağ baş
parmağı, baş ve şahadet parmakları içinde kavramış olarak tutmakta devam olunur. Medyomun gittikçe daha derin bir uykuya girdiği
kanaati hâsıl olursa telkinler gittikçe daha yüksek sesle, tatlı ve
âmirane yapılmalı. Uyuduğunu anlamak için medyoma «Uyuyor musunuz!» diye sual sormak muvafık değildir. Olabilir ki hayır uyumıyorum der. Onun için süjenin uyuyup uyumadığını, ahvali ve
hareketleri derin ve dikkatle tetkik edilerek hüküm vermelidir.
Uyuduğuna kanaat getirilince, Manyetizma usullerinde târif edildiği gibi medyomun başından ayağına kadar paslar yapılır. Ve böylece süje derin bir uyku içine sokulur. Ondan sonra sualler sorularak maksada göre hareket olunur.

Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 29.12.19, 22:36
Gayretli üye
 
Üyelik tarihi: 14.10.17
Bulunduğu yer: LEVH-i MAHFÛZ
Mesajlar: 686
Etiketlendiği Mesaj: 256 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Netice olarak Şarm denilen sun’î uykunun birinci safhası şu vasıfları haizdir:
1 — Göz kapakları kapalı. 2 — Medyom etrafında olup bitenlere karşı kayıtsızdır. Operatörden başkalarının sesini işitmez. 3 —
Ciltte his yoktur. İğne batırılsa duymazlar. 4 — Umumî hali normaldir. 5 — Ekseriya kendi kendilerine hiç bir hareket yapamaz.
Celse esnasında operatör uyandırmadıkaç uyanamazlar. 6 — Hararet bazan düşüktür. Süjenin elleri buz gibidir. Onun için tecrübeyi
soğukta yapmamalıdır. 7 — Süjenin iradesi zayıflamıştır. Telkin kabiliyeti artmıştır. Bu telkin mizaç ve seviyeye göre idare edildiğitakdirde çok iyi bir netice almaya müsaittir. 8 — Hafızada şayanı
dikkat değişmeler gösterir. Operatör telkin ederse uyandıktan sonra
bütün olanları unutur ve hiç birisini hatırlıyamaz. Tersine, hatırlamasını telkin ederse bütün konuşulanları en ufak teferruatına
kadar tekrarlar. 9 — Bu devre giriş ve çıkış diğer safhalara nazaran
daha kolaydır. 10 — Gerek Spiritizma gerek tedavide bu devrenin
ehemmiyeti büyüktürBu uyku, bilhassa ilk tecrübelerde istenildiği kadar derin olmıyabilir. Maamafih sun’î uykuda bir kaide vardır ki hemen bütün
usullerde hükmü carîdir. O da, tecrübe celselerinin adedi arttıkça
medyumlar daha çabuk uyurlar ve daha geç uyanırlar. Bu kaide
daima hatırda tutulmalıdır. Yukarıda saydıklarımız sun’î uykunun
ilk devresi yani «Şarm» dır. Manyetizma ve Hipnotizma yapılan süjelerin hemen ekserisi doğrudan doğruya bu devreye girerler. Keza,
ruhî infisalde de bazı süjelerin izolman sırasında bu Şarm devresinde bulunduğu görülür. Nâdir ahvalde medyomlarm kendi iradelerile
ve hattâ otomatikman bu devreye girebildiklerini de görüyoruz. Bu
müstesna vak’alar bir tarafa bırakılırsa kaide olarak bütün sun’î
uyku hallerinde Şarm ilk devreyi teşkil eder diyebiliriz. Pek nâdir hallerde sun’î uykunun ilk safhası atlanarak süje doğrudan doğruya ikinci safhaya yani Somnambül haline girer. Keza mûtat olmıyan bir şekilde bu ikinci devir de atlanarak üçüncü Katalepsi
devresine girilebilir. Bunları sıra gelince yazacağız. Şimdi Şarm halinde bulunan bir medyomun, sun’î uykunun ikinci devresine sokabilmek için yapılacak hareketleri gözden geçirelim:
İster yalnız Manyetik veya yalnız Hipnotik, ister Karma (yani
(Manyetizma ve Hipnotizma usullerini karıştırarak) usulle yapılan
sun’î uykuda süjeyi daha derin olan Somnambül devresine getirmek
için, önce yapılan paslar, telkinler vesaireye devam edilmekle beraber süjeye: [Daha derin uyuyorsunuz... Somnambül haline giriyorsunuz...] gibi telkinler yapılır. Ayni zamanda tam tepeye gelen kafa kısmı sağ elin baş parmağı vasıtasile sıkı bir surette oğulur. Bu
oğuşturma ve tazyik bir iki defa — telkinlerle beraber— tekrarlanırsa medyom Somnambül haline girer. Tabiîdir ki bu kabiliyet her
medyomda ayni derecede değildir. Şurası da dikkate değer ki gerek
3 üncü Katalepsi devresinde hattâ 4 üncü Letarji devresinde bulunan süjelere ayni iş yani «tepenin baş parmakla uğulup tazyik edilmesi» yapıldığı takdirde medyom Katalepsi veya Letarji devresinden 2 inci Somnambül devresine avdet eder. Hipnotik usullerle hazan Somnambül elde etmek için daha başlangıçta süjenin gözlerine
gayet şiddetli (2-3 yüz mumluk) aydınlık tutulursa, medyom doğrudan doğruya Somnambül haline girerh Bu devrenin mümeyyiz vasıfları şunlardır:
1 — Süjenin gözleri kapalı veya yarı açıktır. Fakat görme fiili
normal değildir.
2 — Eller ve ayaklar gevşektir. Baş bir tarafa düşmüştür.
3 — Kendi halinde bulunan süje, derin bir uyku içindedir. Sorulara cevap verir. Hattâ doğrulur, kalkar da... cevapları mantıkîdir.
4 — Bu devrede telkin kabiliyeti çok artmıştır. İstenilen şeyleri
harfiyen yapar.
5 — Bütün vücudun acı duyma hissi kaybolmuştur. Hiç bir acı
duyurmadan üzerinde ameliyat bile yapılabilir.
6 — Bu devrede Lüsidite denilen seyyallik hâli ziyadedir. Görme, işitme, koklama... ilâh hassaları çok artmıştır. Normal olarak
hissedilemiyecek derecelerdeki müessirleri duyarlar. Hattâ «Clairevoyance- ve «Claire audiance» gibi hâdiseler bu devrede görülür.
Katalepsiyi elde etmek için 2. nci safhada bulunan süjenin gözlerini açmak kâfidir. Böylece medyom Katalepsiye girer. 3 üncü devre, bazan 1 inci ve 2 nci devreler atlanarak da husule gelebilir. Bunun için şiddetli ziya veya sesin tesiri lâzımdır. Yahut 1 inci devrede iken medyomun gözleri açılır ve omuzlardan kalçalara doğru
paslar yapılmakla beraber «adalelerin» gerildiği ve katılaştığı telkin edilirse, süje 2 nci devreye girmeden 3 üncü devreye girebilir.
Bu devrin hususiyetleri:
1 — Gözler tamamen açıktır. Bakışlar korkunç ve cansızdır. Göz
yaşları akmakta devam eder. Göz kapakları kırpılmadan açık kalır.
2 — Bu devrin bir hususiyeti olmak üzere süjeler müzikal seslerden fevkalâde hoşlanırlar. Hattâ dansederler. Maamafih bu müessirlerin tesiri yoksa süje tamamen hareketsiz ve kaskatıdır. Süjeye ne vaziyet verilse öylece yorulmadan saatlerce kalabilir. Hattâ
bu vaziyetler ne kadar zor ve yorucu olsa da...
3 — Bu devrede de telkin kabiliyeti çok artmıştır.
4 — Vücudun hissi yoktur. Acı duymaz. Fakat eline verilen bir
fıraç ile mütemadiyen fırçalar durur.
5 — Taklit kabiliyetinin artması dolayısile karşısında yapılan
her hareketi taklit eder.Katalepsi halinde bulunan süjenin gözleri kapanırsa Letarji haline girilir. Bu devre sun’î uykunun en tehlikeli ve derin bir devresidir. Teneffüs, nabız bozuktur. Umumî hal bir ölüyü andırır. Mühim olan bir nokta da bu devreye girmiş bir süjenin uyandırılması
çok zordur. Bu devrede bulunan bir süje haleti nezide bir bedene
benzer. Bütün vücut bir lapa gibidir. His, hareket, irade yoktur. Telkin kabiliyeti sonsuz derecede azalmış, gözler kapalı, baş yana düşmüş bir haldedir. Hissizlik tam ve mutlak bir durumdadır. Refleks
hareketleri artmıştır. Adalelere dokunulsa bütün vücut «tetani»
halinde takallüs eder. Kuduz ve Tetanoz hastalıklarında görülen vaziyet gibi...
Yukarıda söylediğimiz Kataleptik bir süjenin gözlerini kapayarak Letarji hali husule geldiği gibi bazan Hipnotizma yapılan histerik süjelerde 1, 2, 3 üncü devreler atlanarak doğrudan doğruya
4 üncü safhaya girildiği de vâkidir. Bu şekil, nâdiren, çok şiddetli
bir ziyayı ânî olarak sü]enin gözlerine tevcih etmekle olur. Letarji
safhasının hususiyetleri şöylece hulâsa edilebilir:
1 — Ruhî ve bedenî çöküklük (ileri derecede).
2 — Telkine istidatsızlık.
3 — Adalelerin tetanik takallüslere müsteit oluşu.
Letarji devri bazan bütün uyandırma gayretlerine rağmen çok
uzun sürebilir. Meselâ Dr. Louis’in bir vak’ası 36 gün bu halde kalmış ve süjenin hastahanede sondalarla beslenmesi zarureti hâsıl olmuştur. Bu gibi muhtemel ârızalar gözönünde bulundurularak süjelerin 1 inci ve nihayet 2 nci safhadan ileri götürülmemesini okuyucularıma tavsiye ederim.
Şimdi Letarjiden itibaren süjelerin nasıl uyandırılacağım görelim:^
Letarji devresinde bulunan süjenin gözleri açılarak evvelâ Katalepsi devresine sokulmaya çalışılır. Katalepsi hali telkine müsait
olduğundan bu devreden sonra sağ baş parmakla «Kummetürreis»
kafanın üst, tepe kısmı uğuşturulur ve tazyik edilirse süje Katalepsi
devresinden Somnambül devresine girer. Somnambül safhasından
Şarm’a geçmek için ise paslar ve telkin yapılır. Bu telkinlerle birlikte [Şimdi artık uyanıyorsunuz... rahat ve sâkinsiniz... uyandığınız zaman kendinizi neşeli, sıhhatli bulacaksınız... yaptığım hareketlerle — paslar— uykunuz gittikçe hafifliyor... uyanıyorsunuz...
bir iki üç diye sayacağım, üç deyince uyanacaksınız..] denilir. Böyle
ekseriya Şarm’a geçmeden uyanma vâki olur. Şayet Somnambülden
Şarm haline geçilmişse yine ayni şekilde telkinlere devam edilirken Degajan paslar denilen ve aşağıda zikredilmiş bulunan usulle
uyandırılır. Gözlere üflemek de ayni uyandırıcı tesire maliktir.
Sun’î uykunun derinlik safhalarını, bunlara giriş ve çıkış yollarını
gösteren şu şemada okuyucuya toplu ve muhtasar bir fikir vermesi
bakımından faydalıdır:

Şema 2 : Sun’î uykunun derinleşme safhaları ve bunların normalden
en derin uykuya ve buradan tekrar normale dönüş için yapılması
gerekli manevralar. Daire dışı metod, içi müstesna halleri gösterir.
B — Doktor Liebault usulü:
Süje koltukta oturtulur ve sağ el ayası alnına dayanır. Bir müddet böyle tuttuktan sonra yavaş yavaş el aşağı doğru — cildi sıvayarak — indirilir. Bu esnada göz kapakları da hafifçe — kapatılıyormuş gibi— aşağı doğru indirilir. Ve süjeye tatlı bir sesle «Uykuyu
düşünün... göz kapaklarınız ağırlaştı... iniyorlar... uyuyorsunuz...
ilâh» şeklinde telkinler yapılır. Böylece medyom hem paslar hem
de telkinlerle uyutulmuş olur.
C — Kerlıng usulü :
Kerling süjenin sırtı ışığa gelmek üzere bir sandalyeye oturtuyor. Uykuyu düşünmesini söylüyor. Gözlerini de süjenin iki kaşı
arasına dikiyor. Ellerini, medyomun dizleri üzerinde bulunan elleri
üzerine koyuyor. Ve medyomun önce bir sıcaklık ve sonra da tatlı
bir uykunun vücuduna yayılacağını telkin ediyor. Bu telkinleri tekrarlarken iki eliyle süjenin başından, omuzlarından nüdesine doğru
yavaş yavaş paslar yapıyor. Süje uyku alâmetleri gösterince sağ el
ayasını başına, tepesine koyuyor. Ve bir müddet sonra başından,
yüzünden, göğsünden geçmek üzere karnına kadar paslar yapıyor.
Medyom uyumaya başlayınca, her iki baş parmağiyle kapalı olan
göz kapakları üzerinde gözlere hafif tazyikler yapıyor. Ve «Artık
uyudunuz... tamamen uyudunuz... ilâh» şeklinde telkinler yapıyor.
D — Rahip Faria usulü :
Süje bir koltuğa oturtulur. Uyuyacağı telkin olunur. Bunun için
bütün dikkatiyle operatöre bakması tenbih olunur. Operatör ellerini — duada yapıldığı gibi— yukarı doğru kaldırır. Ellerin içi kendisine dışı medyoma gelecek surette medyoma gösterir. Bu esnada
operatör ayakta duracaktır. Böyle bir müddet bekledikten sonra
medyoma doğru bir iki adım atar ve âmirane bir tavır ve edâ ile süjeye «Uyu!» der. Bu sözü söylerken ellerini sür’atle aşağı doğru indirir. Bu hareket bir iki defa tekrarlandığı halde süje uyumazsa,
operatör süjeye yaklaşır ve sağ elin parmak uçlarını alnına dayayarak telkinlere devam eder.
Bu usullerin her hangi birisi — arzuya göre— tatbik edilerek
sun’î uyku hali husule getirilebilir. Biz şahsen Dr. Bernheim’in usulünü tercih ediyoruz. Bunlardan hangisi tatbik edilirse edilsin netice hep sun’î uyku halinin teminidir. Bu sun’î uyku teessüs etti mi
ondan sonra gayeye göre hareket etmeğe sıra gelecektir. Yukarıda
da işaret ettik. Sun’î uyku ekseriya 3 maksat için yapılır. Birincisi,ruhlarla konuşmak; İkincisi, İlmî tecrübeler yapmak; üçüncüsü tedavidir demiştik.
Ruhlarla konuşmak isteniyorsa, sun’î uyku halinin birinci safhası ekseriya bu maksada elverişli olabilir. Hipnoz^ denilen sun’î uykunun Şarm halinde süje, operatörün her an idaresinde bulunabildiği ve serbestçe konuşabildiği için bu devre, ruhlarla muhaberede
en emin bir vasıta olabilir. Bu üstünlüklerine bakılarak ruhlarla
muhaberede ekseriya süje bu devrede tutulur. Bazan süje kendiliğinden bu devreyi atlayıp Somnambül haline girebilir. Somnambül
hali de İspiritimza celselerinde çok iyi karşılanan bir devredir. Somnambül halinde perisperi seyyaliyet kesbettiğinden Klervayyans,
Dedubluman, Apor, Ekminezi ilâh gibi hâdiseler vâzıh ve faydalı şekilde elde edilebilir. Somnambül halinde bulunan süjeler meselâ
gaipten, istikbalden haber verme, uzak mesafelerde vukua gelen hâdiseleri görme ve işitme gibi olayları diğer safhalardan daha iyi ve
net olarak tesbit edebilir. Bu devrenin diğer devrelerle olan farkları
yukarıda verilen mukayeseli cetvelden daha iyi anlaşılacaktır.
Yukarıda saydığımız hâdiseleri Şarm halinde de elde etmek
mümkün ise de bu devre, sun’î uykunun en hafif safhası olduğu gibi,
irade ve şuuraltı faaliyetlerin henüz faal bulunabileceği bir devre
üduğundan hâdiseleri Somnambül safhasındaki kadar muvaffakiyetle elde edebilmek güçtür. Şarm halinde bulunan bir süje gözleri
kapalı sâkin ve hareketsiz bir durumda, âdeta normal bir uyku içinde gibidir. Somnambülde ise süje sanki hiç uyumıyan bir insan gibidir. Gözler ekseriya yarı açıktır. Fakat bu açık gözlerle görmek
mümkün değildir. Süje karşısında bulunan şeyleri gözleriyle görmez. Meselâ o anda bitişik odadaki hâdiseleri, kalın duvara rağmen
mükemmelen görebildiği halde burnunun ucundaki hâdiselere karşı
âdeta kayıtsız kalır. Şarmda bulunan süjenin tersine olarak Somnambül halinde kalkıp gezebilir. Dikkate değen nokta şudur: Gözler, normal halde görmemesine rağmen, karışık yollarda hiç sendelemeden ve düşmeden, bir şeye çarpmadan yürüyebilir. Telkin edilen
yahut süjenin maksat ve gayesine göre tahakkuku gereken işe doğru
hamlesini yapar, vazifesini mükemmelen başarır. 1 inci ve 2 inci
safhalar telkine müsait olduğu için o devrede tecrübenin mahiyetine göre mühim ruhî hâdiseler elde edilebilir demiştik. Ayni devreler tedavi maksadiyle yapılacak telkinlere de çok iyi cevap verirler.
Meselâ ahlâkan düşük bir insana faziletli olması telkin edilerek onu
eski kötü huylarından mühim bir nisbette kurtarmak mümkündür.
Keza tenbel bir insanı çalışkan, hırsızı namuslu yapmak kabildir.
Bazı ruhî hastalıklarda da çok mühim faydalar, salâh ve şifa temiedildiği Charcot, Bermheim, Okhorowitz, Lombroso vesair birçoktanınmış hekimler tarafmdan kabul ve tatbik edilmiştir. Sun’î uykunun Katalepsi ve Letarji devreleri ancak hekimler tarafmdan
kontrol altında yapılmak şartiyle elde edilmelidir. Bu devrenin Demonstratif mahiyette kıymeti vardır. Ve telkinlerin, Hipnotizmanm,
Manyetizmanın sıhhatini tasdik ettirmek ve isbat etmek için bu kadar derin bir uykuya, o da müstesna hallerde ihtiyaç hissedilir. Sun’î
uykunun safhaları arasındaki münasebetleri ve bunları birbirinden
ayıran hususiyetleri şu tablo ile tesbit etmek mümkündür.

---------- Post added 29.12.19 at 22:39 ----------

— Ruhî infisal —
Süje çok sessiz bir odada, rahat bir şekilde oturtulur veya yarım uzanmış bir halde veyahut tamamen yatakta yatar gibi yatırılır. Bu esnada hiç bir gürültünün olmaması lâzımdır. Işıklar kısılır.
Hattâ söndürülebilir de.. Tecrübede müşahitlerin çok olmaması üç,
beş kişiden fazla bulunmaması münasiptir. Süjeye daha önceden
bu usulün hiç bir tehlikesi, zararı olmadığı; yapılacak şeyin sadece
istirahat halinde bulunan bir kimse ile yapılan bir muhavereden
ibaret bulunduğu anlatılır.
Müşahitler süjeden en az birkaç metre uzakta, meselâ odanın
mukabil tarafında bulundurulur. Süjenin gözleri bir bağ ile kapanırsa — ki biz tecrübelerimizde bunun daha faydalı ve uygun olduğunu gördük— daha iyidir. Süjeye «izolman yapınız!» dendiği zaman kafasından bütün düşünceleri, bütün hatıra ve meşguliyetleri
silmesi ve hiç bir şey düşünmemesi tenbih olunur. Bunun için kendisini meselâ semâda boşluklar içinde bir bulut imiş yahut Okyanuslar ortasında bir kaya üzerinde yahut da sonsuz sahralarda çöl
ortasında yapayalnız farz ve tahayyül etmesi kâfidir.
Böylece sessizlik içinde birkaç dakika beklenir. Sonra süjeye
— seviye ve görgüsüne göre— meselâ «bardak!» diye hitap edilir.
Bu, bardak kelimesi süjede ya bir hayal uyandıracak ve böylece
şahıs, kapalı olan gözlerinin önünde bir bardak gölgesi, hayali belirdiğini söyliyecek. Yahut böyle bir hayal görülmiyecektir. Bazan
da bardak dendiği halde meselâ kaşık görülecektir. Şayet hiç bir şey
görmediyse, «kalem, çatal... ilh» gibi birçok eşya isimleri söylenir..
Hiç birisini görmezse tecrübeden vazgeçilir. Çünkü süje bu işe elverişli değildir. Şayet söylenen şeyi, veyahut meselâ «kalem» dendiği halde «tabak» veya «kayık» gören şahsa bu gördüğü şeyi tarif
etmesi söylenir. Farzedelim ki «kalem» dediğimiz halde o, «kayık»
gördü. Bu takdirde sorulur:
— «Bu kayık nerededir?» O, «denizde» veya «gölde», «sahilde»,
«ortada» şeklinde cevap verecektir. Suallere devam edilir:
— «Sahilde olan bu kayık boş mudur? Bilfarz şöyle bir cevaplaı
muhabere dvam eder:
— Evet boş! yahut, hayır içinde iki insan var.— Peki, bu insanlar hangi cinsten? Kadın mı, erkek mi?
— Birisi erkek, birisi çocuk.
— Giyinmiş bir haldeler mi? Yoksa mayo ile filân mı duruyorlar?
— Giyinmiş... Adamın üstünde hâki renkli bir perdesü var.
Başı açık...
— Bu adam kaç yaşlarında, esmer mi, sarışın mı? ilh...
Böylece arada bir muhavere başlar. Bu sırada operatör medyoma:
— Şimdi tekrar izolman yapınız! der. Hayaller kaybolur. Operatör:
— Şimdi karşınızda bir balon var. Hani paraşüt gibi. Eskiden
onunla insanlar havaya uçarlardı işte öyle bir balon... görüyor musunuz.
— Evet. Bir balon görüyorum. Boş bir balon...
— Bu balona yaklaşınız ve içine giriniz!
— İçine girdim.
— Şimdi yükseliyorsunuz! Balon^ semaya doğru yükseliyor. Siz
de içindesiniz. Birlikte yükseliyorsunuz... Yükseliyorsunuz değil
mi?
— Eevt.. yükseliyorum. Kendimde bir hafiflik duyuyorum.
— Hiç durmadan mütemadiyen yükseliniz... yükseliniz... hep
yükseliyorsunuz... Yükseldiğinizi hissediyorsunuz... Sür’atiniz nasıl?
Etrafınızda ne görüyorsunuz?...
Böylece medyom evvelâ bir karanlık içinde yükseldiğini,
sonra yavaş yavaş bu karanlığın azaldığını, etrafın, kırmızı, sarı,
yeşil, mavi renkler aldığını söyler. Bunları sıra ile geçmesi ve daha
yukarılara çıkması söylenir. Ve bu aydınlık içinde bir hayal görüp
görmediği sorulur. Bazan gelip geçici hayaller, bazan bir tanıdık
sima ve meselâ evvelce ölmüş olan anne, baba vesaire görülür.
Bunlar görüldüğü zaman ekseriya medyomlar ağlarlar. Bu takdirde medyom teskin olunur. Ve kendisine ağlanacak bir şey olmadığı, bilâkis insanın evvelce kaybettiği birisiyle tekrar buluşmasının memnunluk verici bir şey olması lâzım geldiği söylenir. Şayet
bu görülen yabancı biri ise, ismi sorulur. Kim olduğu, medyomla ne
için görüşmeğe geldiği, maksadının ne olduğu, bulunduğu âlemde
nasıl vakit geçirdiği, mesut olup olmadığı, ilh... sorulur. Kendisi şayet
ıztırap çekiyorsa Tanrıdan af dilemesi ve celsede bulunanların kendisinin bağışlanması için samimiyetle ve kalpten dua ettikleri söylenir.
Ekseriya bu iyi temenniler görülen hayal üzerinde çok iyi bir tesiryaratır. Ve derhal memnun olduğunu, teşekkürlerini ifade ettiğini
medyoma söyler. Yükselme esnasında sık sık medyomun ahvali tetkik olunmalıdır. Meselâ «yükseliyor musunuz» sualine «evet yükseliyorum» cevabını aldıktan sonra «siz kendinizi nasıl hissediyorsunuz?.. Rahat mısınız?» şeklinde sorulmalı... Medyom rahat olduğunu söylemezse veya «iyi göremiyor., üşüyorum... gözlerim kamaştı...» şeklinde cevap verirse medyomu daha çok yukarı çıkarmak
tan vazgeçmeli veya biraz bulunduğu sahada durması, orada ufkî
olarak dolaşması söylenir. Yine rahatsızlık hissediyorsa biraz daha
aşağı indirmeli. Tecrübelerde lüzumsuz acele ve kaprislere kapılmak
doğru değildir. Her vakit tedriçle hareket olunması unutulmamalıdır. Bu tecrübelerde medyumların ilk celselerde bir hayal görmemesi ümitsizliğe düşmeğe sebep olamaz. Birkaç tecrübe sonra muvaffakiyet görülebilir. Onun için sabır ve teenni ile haftada iki üç
defa aynı tecrübe tekrarlanmalıdır. Bu çalışmalar sonunda, çok
defa aynı isimle görülen hayal faydalı bilgiler vermeğe başlar. Yalnız Spiritizma celselerini falcılık veya maddî menfaat vasıtası yapmamaya dikkat olunmalıdır. Maalesef bu tecrübelere kalkan şahısların hemen büyük bir kısmı bu ciheti ihmal ederek bilâkis falcılığa kalkarlar. Meselâ «Tayyare piyangosu hangi numaraya isabet
edecek.» veya «Şu işimden kaç para alacağım.» diye sorarlar. Mukadderat bahislerile sıkı münasebeti olan bu meseleleri uzun uzun
izah etmek yerinde olurdu. Fakat başlı başına bir fasıl teşkil eden
bu konu kitabımızın hacmini çok kabartacağı için üzülerek zikrinden vazgeçtik. Maamafih şu kadar söyliyelim ki mukadderatı değiştirebilmek ancak istisnaî şartlarla ve belki büyük fedakârlıklar pahasına mümkün olabilir. O da her zaman değil. Mukadderatta mühim bir rol oynıyamıyacak meselelerin zikrinde beis yoktur. Netekim
bazı îspiritik celselerde meselâ filân zatın filân gün filân saatte öleceği veya falan hâdisenin falan zamanda cereyan edeceği söylenebilir. Bu sebepten dolayı celselerde istikbale ait hâdiselerden ziyade
maziye ait hâdiseler tesbit edilir. İspiritizma kitaplarında ve mecmualarında böyle istikbale ait tahakkuk etmiş olaylar eksik değildir. Bunlardan birisi’ Mari Antuanet’in hikâyesidir. İstikbale ait
ve vesikalarla zaptedilmiş böyle hâdiseler yanında büyük bir ekseriyeti maziye ait olanlar teşkil ediyor. Maziye ait olan hâdiselerin— -ekseriya — mukadderata müessir olamıyacağı düşünülürse tabiî
sayılmalıdır. Yalnız mazideki hâdiselerin tevatüren şayi olabilmesi,
meselâ habersizce şuuraltında kalmış olması, hâdiselerin kâinatta
vibrasyonlar halinde ebediyen devam edebileceği nazariyeleriyüe
itiraza uğrarsa da bu itirazlarla izah edilemiyecek vekayi, sayılamıyacak kadar çoktur. Bunlardan birisi ilmi bir heyet tarafından
yapılan şu tecrübedir:
Aralarında telgrafla anlaşarak aynı gün ve saatte Londra, Paris
ve Varşovada bir Spiritizma celsesi aktolunuyor. Daha önce medyomlar tayin edilmemiş ve yapılacak celsenin maksat ve gayesi
de tesbit edilmemişti. Yalnız anlaşma, bir ruhtan alınacak tebliğin
aynı zamanda bu üç ayrı şehirdeki celselerde yazının ilk parçası
Londra, diğer kısmı Pariste ve sonu da Varşovada yazdırılması üzerine idi.
Tecrübede fikir intikali böylece tamamen bertaraf ediliyordu.
Kapalı zarflardaki sualler önce açılıp lâalettayin bir medyomla ruhtan tebligat alınacaktı. Bu yapıldı. Bilâhare yazının başı, ortası ve
sonu birleştirildi ve cümle ancak bu suretle tamamlandı. Bu cümlede ne medyomun, ne operatörlerin hiç birisinin şahıslariyle ilgisi
olmıyan, aynı zamanda şuuraltı hikâyesi ile münasebeti bulunmıyan bir ifade olduğu hayretle görüldü.
Sun’î uyku yoliyle yapılan tecrübelerden sonra uyumadan
(ayık) halde yapılan tecrübeleri gözden geçireceğiz. Bu şekilde yapılan tecrübeler hemen birçok yerlerde tatbik edilen «masa ile, fincanla ruh çağırmak, yazı yazdırmak suretiyle muhabereye geçmek...» ilâh, gibi denemelerden daha müteammim bir şekildir. Masa ve fincan tecrübeleri çok iptidaî ve tavsiye edilmeye değmiyecek
bir usuldür. Yazı yazmak bunlara nazaran hem kolay hem de çok
basit ve elverişlidir. Kalemle yazı yazmağa hazırlanmış bir insan
gibi medyomun eline kalem verip beklemekten ibaret bir usul...
İlk zamanlar daireler ve çizgilerden ibaret olan bu yazılar nihayet
—bazan üç beş tecrübeden sonra— yazı karakterini alır. Ve mükemmel bir yazı yazılır. Bu şekilde yazıya alışmış medyumlar tecrübeler ilerledikçe o kadar sür’atle yazarlar ki hiç bir stenoğraf ve
sür’atli yazı yazan, bunları tamamiyle zaptedemiyecek bir hale gelir. Bu takdirde yazı da okunmaz bir hale gelir. Böyle medyomları
yazı yazarken söyletmeğe de alıştırılırsa bir müddet sonra âdeta
karşılıklı mübahase yapan iki şahıs gibi celsede medyom ve operatör konuşurlar. Kalem tecrübesinde medyumda nâdiren belli belirsiz bir degajman hâli bulunur. Ekseriya normal bir durumdadır.Onun için bu gibi tecrübeler Spiritizmaya inanmıyanları ikna edecek bir delil olamıyor. Yalnız tebliğlerin medyomun hüviyeti, şahsiyeti, İlmî kudreti üstünde bir mahiyet göstermesi, velhasıl kendisinin ne şuurundan, ne de şuuraltından gelebilecek mahiyette olmayışiyle hakikî bir tebliğ olduğunu isbat eder.
Uykuya varılmadn yapılan tecrübeler arasında, içinde biraz su
bulunan bardağa baktırmak, tırnağa bir parça çini mürekkebi ve
bunun üzerine bir damla zeytinyağı damlatıp baktırmak, boş beyaz
bir tabağa baktırmak... ilâh usuller sayılabilir. Bütün bu usullerde
dikkat ve iradenin bir noktaya teksifi yani izolman yapmak —
Hipnotizma— suretiyle muvaffak olunduğu şüphesizdir. Bardak
veya tırnaktaki mürekkebe bakanlar ekseriya genç çocuk ve kızlardır. Bir müddet buraya baktıktan sonra orada bir şahıs görüleceği süjeye telkin olunur. Kısa bir zaman sonra hakikaten bir hayal
görünür. Ona hitap etmesi, falan veya filân şeyi sorması süjeye söylenir. Böylece muhabereye girişilmiş olur.Ruhlarla nasıl konuşulur bahsimizde yazdığımız cetvelde hangi
yollarla muhabere edileceği gösterilmiştir. Bu bahsimizde bunların ancak en mühim birkaçınm izahı yapılmış oldu. Her birisi hakkında
tafsilât vermek maalesef mümkün olamadı. Belki daha ileride onları da okuyucularımıza takdime imkân ve fırsat buluruz.
Bu yazdıklarımız ve bir kısmı hakkında peh muhtasar malûmat verebildiğimiz Manyetizma, Hipnotizma ve Ruhî infisal yollariyle sun’î uyku temini yukarıda belirttiğimiz gibi yalnız ruhlarla
görüşme vasıtası olarak kullanılmaz. Bazan İlmî tecrübelerde de
müracaat edilebilecek vasıtalar olabilir. Bu tecrübeler Ekminezi,
Klervayyans vesaire gibi enteresan hâdiselerdir. Bu tecrübeler
hakkında daha ileride «Telepati, Klervayyans, Opsesyon bahsimize
müracaat» tafsilât verileceğinden burada fazla söz söylemeyi uygun
bulmadık. Yalnız bu bahsimizi bitirmek için Manyetizma ve Hipnotizmanın tedavi maksadiyle tatbik edilmesinin faydalarına temas
edelim:
Birçok okuyucular Hipnotizma, Manyetizma, Spiritizmanın ne
gibi faydaları olabileceğini düşünmezler bile.. Hattâ bazıları bunun
bir ilim olması keyfiyetini aslâ kabul etmemeğe kalkarlar. Böyle
düşünenleri kendi kanatlerinde serbest bırakalım. İlim adına birçok kimselerin tarihten önce yaşamış insanların dillerini öğrenmeye kalkmaları, kimisinin yıldızlarda görülen lekelerin neye delâlet
ettiğini aramaları, böylece bütün bir ömür boyunca didinmeleri
hep insandaki «öğrenme hırsı» m tatmin için sarfettiği gayretlerdeğil midir?... Bu gayret bazılarının bütün servetini, bazılarının
hayatını alıp götürüyor. Fakat buna rağmen didinme artan bir hızla devam edip duruyor. İnsanların kaçınılmaz bir âkıbet olan ölüm
ve ötesi hakkındaki düşünceleri, ölümden sonra yaşamanın devam
edip etmiyeceğini öğrenmek hususunda sarfettiği gayret boşuna olmasa gerek. İnsanın beden yapısının pek karışık oluşu belki bu araştırmalarda birçok güçlükler doğuruyor. Amma insanın «öğrenme
hırsını» hiç bir şey yenemiyor. Bazılarmın yakaladıkları ipuçları
yabana atılır şeyler değildir. Bunlar felsefe, din ve ilim görüşleriyle
karşılaştırıldığı zaman, hiç de onlardan aşağı kalmadığı görülür.
Çünkü onun da derin bir felsefesi var. Onun da ilim gibi tecrübe
yolları, metodları var. Bu tecrübelerin verdiği yüz güldürücü neticeler, kıskanç gözlerde ne mâna taşırsa taşısın ona inananlarda derin bir kalp huzuru yaratıyor. Öğrenme hırsının tatmini bakımından da, diğer ilim şubelerinden aşağı kalmadığına, bizzat bu tecrübeleri yapanlar inanıyorlar. Hipnotizma, Manyetizma, Spiritizma
tecrübeleri hem tecrübe yapan operatöre, hem de medyoma şu faydaları sağlıyabiliyor:
1 — Bunlara müteallik hakikatleri tahkik, onların şümul derecesini tayin için zihnî faaliyetleri arttırıyor. İçtimaî, tıbbî, ahlâkî,
ruhî birtakım mevzularla insanın umumî kütlürünü çoğaltıyor.
2 — Dikkat, hafıza, irade, muhakeme vesair ruhî melekeleri genişletiyor. Bunların mahiyeti hakkında yeni duyuşlara, düşüncelere sahip kılıyor. Bu melekelerin hangi yollarla inkişaf ettirilebileceğini öğretiyor.
3 — Bizzat ruh melekeleriyle yakinî, samimî (Entim) münasebetler tesisini ve bunlar üzerinde işliyebilmek kabiliyet ve iktidarını
bahşediyor.
4 — Ruhî melekelerin birçoklarınca meçhul taraflarını gözönüne koyuyor. Şuuraltı dehâsının, dimağ faaliyetlerinin sonluzluğunu
belirtiyor.
5 — Bazı zayıf ve ürkek karakterlerde, destekleyici rol oynuyor. Böylece karar verme, sebat, ısrar, nefse itimat, itidal gibi meziyetleri kazandırıyor.
6 — Operatörlerde başkası üzerine nüfuz, tesir kabiliyeti yaratıyor. Söz söylemek, ikna kudreti, intikal sür’ati, hâdiseleri tahlil
gibi bir sürü meziyetleri ya geliştiriyor veya yeniden doğuruyor.
7 — Hiç bir din ve akidenin yapamadığı şekilde Tanrı sevgisi,
şefkat, merhamet hissi, insanları saymayı öğretiyor, faziletli olmayı Allah korkusundan. Cehennem azabından ziyade kendi refah ve
İstikbalinin bir garantisi olarak kabul etmeyi temin ediyor.betini bizzat çizmek ve tâyin etmek insiyakmı kazandırıyor.
9 — Felsefe ve dinlerin mukayeseli tahlillerini öğretiyor.
10 — Manyetizma ve Hipnotizmanın tıbbî kullanılış yollarını
ve dolayısile insan ıztırabım azaltmak veya kaldırmak hususundaki
imkânları sağlıyor.
Bu kadar değişik ve çok faydaları hangi ilim ve marifet şubesinin temin edebildiğini sormak yerinde olur. Fakat maksat münakaaş değil. Buraya kadar yazılanlarla bunun faydaları kısmen belirtilmiş oldu. Şimdi bu bahsin son iki kısmı yani Manyetizma ve
Hipnotizmanın tıp bakımından faydası ve kullanılış yerlerini ve
son olarak da sun’î uykulardan uyandırmak için yapılacak manevraları yazalım:
Bazı kimselerde görülebilen, seciye ve ahlâk düşkünlükleri,
tıbbî bazı rahatsızlıklar ve anormalliklerde tıbbın âciz kaldığını
biliyoruz. Hiç olmazsa şimdilik bunları tedavi edecek bir serom
veya tablet ortaya konmamıştır. Kimisi İçtimaî, kimisi adlî, kimisi
tıbbî birer yara olan bu gibi olaylar karşısında beşeriyetin kolu
bağlı kalmasını elbette kimse istemez. Mademki ilim kollarının insan yapısından ve onun bozukluklarından en çok mes’ul sayılan tıp
bu dertlere çare bulamıyor. O halde Hipnotizma, Manyetizma ve
Spiritizma bu boşluğu niçin doldurmasın? İlimde inhisar zihniyeti
ve kıskançlığı korkulacak bir gerilik sayılmalıdır. Onun için bugün bu beden yapısı mimarlığı (yani tıp), kollarını ister istemez
Hipnotizma, Manyetizmaya uzatacaktır ve hattâ uzatmıştır bile...
Aşağıda sıraladığımız maddeler şöylece aklımıza geliverenlerdir. Bunları daha şümullü bir hadde vardırmak mümkündür. Maamafih biz kitabın hacmiyle bu kadarcık mevzuu yetimsiyeceğinizi
umduk. Tedavi ve ıslah edilebilecek beden yapısı ve zihin bozuklukları şu gruplarda mütalâa edilebilir:
1 — Tütün, alkol, uyuşturucu maddeler (morfin, kokain, heroin
vesair gibi) alıkşkanlıkları.
2 — Kumar, hırsızlık (kleptomani), katil, cinsî dalâletler.
3 — Tembellik, kin, hiddet, cesaretsizlik, hafıza, irade, dikkat
zayıflıkları.
4 — Hallüsinasyon, illüzyon, fobiler, idefiks, malihülya (melânkoli).
5 — Histeri, nevrasteni, sar’a.
6 — Maddî ve mânevî ıztıraplar, bazı nevi felçler.
Bunlar adlî, tıbbî, İçtimaî, ahlâkî mevzularla sıkı sıkıya müna-sebetli hallerdir. Ve hemen yüzde mühim bir ekseriyette bir veya
birkaçı bulunabilir. Bunlardan kurtulmak için çaresizlik içinde çırpman nice zavallıları hepiniz tanırsınız. Hele yetişme çağında bulunuyorlarsa cemiyet onlara nasıl el uzatıp kurtarmadan içi rahat
yaşıyabilir? O halde bu mevzular cemiyet, vatan ölçüsünde birer
meseledirler ki bunların, bu yaraların burada deşilmesile ve giderilmesine önayak olucu vasıtaları yazmakla kudsî bir vazifeyi ifa
etmek yolunda hayırlı bir adım atmış sayılırz.
Altı madeye sığdırmaya çalıştığımız bu yaraların unulması
için elimizde Manyetizma ve Hipnotizma gibi vasıtalar vardır. Bu
illetlerle malûl olan zavallıyı bu vasıtaları kullanarak yurda hayırlı
bir fert haline sokmak mümkündür.
İnsanların bir kısmı manyetik uykuya müsaittir. Yani manyetizma yapılmak suretiyle sun’î uykuya girebilir.
Yukarıda söylediğimiz usuller tatbik edilmek suretiyle tecrübe yapılırsa şahsın manyetik bir süje olup olmadığı anlaşılır. Bu
usullerden her hangi birisi işe elverişlidir. Maamafih şahsın bu kabiliyeti olup olmadığı şu basit tecrübe ile de tâyin edilebilir.
Tecrübe yapılacak şahsı, ayakları birbirine bitişmiş — yani hazırol vaziyette— ve ayak parmakları birbirine temas eder bir halde ayakta durdurulur. Gözleri yumdurulur. Operatör onun arkasına geçer ve her iki elini süjenin omuzlarına, kürek kemikleri üzerine dayar. Beş on dakika böyle geçer. Sonra ellerini yavaş yavaş
geriye doğru çeker. Eğer şahıs arkaya doğru şiddetle çekildiğini
söyler, sendeler veya geriye devrilirse şahıs manyetik bir süjedir.
Şayet bunlar vukua gelmezse kendisinde manyetik uykuya kabiliyet ya yoktur yahut pek azdır. Manyetik usullerle uyutmak bazan
bir tecrübe ile elde edilemez. Fakat birkaç tecrüb© sonra muvaffakiyet hâsıl olur. Onun için ilk tecrübelerin menfi netice vermesi
operatörü ümitsizliğe düşürmemelidir. Şayet birkaç tecrübede bu
muvaffakiyetsizlik tekerrür ederse o halde süjeye Hipnotizma usullerini tatbik ederek tecrübeyi yenilemeli. Hattâ bu da olmazsa karma usulü tatbik etmelidir. Her hangi usulle olursa olsun süje uyudu mu onu sun’î uykunun ilk safhasında tutmak ekseriya maksada
uygun gelir. Böyle, Şarm haline girmiş şahsa her gün telkinler yapılır. Bu yapılan telkin tatlı bir sesle ve süjeyi ikna etmek suretiyle
yapılır. Her telkinden sonra yapılan telkin süjeye tekrarlatılır. Meselâ tütün tiryakisi birisini bu huyundan vazgeçireceğiz. îlk tecrübede hemen tütünün fenalığından, onu bırakması lâzımgeldiğinden
bahsedersek şahsın itirazını mucip olabiliriz. Onun için tedricen
hareket etmeğe, hiç usanmadan yavaş yavaş şahsın iradesine hâkim
olmaya çalışılır. Sonra onun fenalığı ve vücuda yaptığı zararlar.meselâ kendisini çok öksürttüğü, arasıra kalbinin ağrımasına sebep
olduğu, iştahsız bıraktığı söylenir. Böylece sigaradan nefret ettiği
telkin edilir. Ve süjeye «evet nefret ediyorum.» şeklinde itiraf ettirilir. Bu itirafı birkaç celsede aldıktan sonra «Artık kafiyen sigara
içmiyeceğim.» yollu teminat da almak lâzımdır.
Bu basit görülen tecrübenin şaşılacak kadar iyi bir sonuçla bittiği çok defa görülmüştür. Aynı usulleri kumar, hırsızlık vak’alarında, histeri, nevrasteni vak’alarında maddî ve mânevi ıstıraplarda da muvaffakiyetle tatbik etmek kabildir. Böyle tedavi edilmiş
vak’alar tecribî ruhiyat lâboratuvarlarınm alelâde vak’aları mahiyetindedir. Yalnız bu tedavilerde münhasıran hipnotik ve manyetik
yollardan yapılan sun’î uyku ile muvaffak olmak imkânı vardır.
Yalnız başına yapılacak telkinlerin veya Hipnotizma ve Manyetizmadan başka usuller elverişli değildir. Bir de Ruhî infisal yolu da
tecrübe edilebilir.
kaynak:İshak L.Kuday - Spiritualizm (Ruh Alemi)

Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Polifenol nedir? Mideye faydası nedir? Lady Alternatif Tıp ve Bitkiler 0 03.03.22 18:01
Avam nedir? Havas nedir? Bişey bilmeyen ben gibiler nedir? Kgumus Sorularınız 30 04.07.21 18:41
Franz Anton Mesmer ve Canlısal Manyetizma Och Evrensel Enerji Sistemleri 0 02.02.21 14:41
Varlık Nedir? Ruh Ölümlü müdür? Metafizik Nedir ?? Och Metafizik 8 17.12.20 09:53
Karabasan nedir? Uyku Felci tıbbi ve bilimsel olarak nedir? SiLence Gizemli Olaylar ve Mekanlar 4 25.09.19 17:00


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 01:34.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147