|
Sorularınız her türlü soruyu buradan sorabilirsiniz. |
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
Kuran-ı Kerim'de bilimsel konular ve Evrim
Merhaba Kur'anda hangi bilimsel konular geçmektedir? Ve Kur'an ile evrim örtüşüyor mu?
|
#2
|
||||
|
||||
1400 yıl önce gönderilen Kur'an-ı Kerim'den günümüz bilimine ışık tutan ayetler nelerdir? Hangi konular ele alınmış?
Kur'an-ı Kerim'den günümüz bilimine ışık tutan ayetler... Ve Evren’i (Göğü) kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz. (Zâriyât suresi 47. ayet) Bilime Işık Tutan Ayetler Evren genişliyor mu yoksa durağan mı? Bu soruyu bilginler yüzlerce sene tartıştılar. Ancak 20. yüzyılda Edwin Hubble’ın gelişmiş teleskobuyla gözlemleri, yıldız kümelerinin hızla birbirlerinden uzaklaştığını tespit etmiş ve genişleyen Evren tezi doğrulanmıştır. Kuran ise bunu net olarak 1400 yıl önce zaten söylüyordu. Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlıkta, bir yaratılıştan diğer yaratılışa geçirerek yaratmaktadır…(Zumer Suresi 6. ayet) Bilime Işık Tutan Ayetler Cenini dış tehlikeler karşı koruyan 3 bölge vardır. Annenin karnındaki bu üç bölge; karın duvarı, rahim duvarı ve amniyon kesesidir. Kuran'ın indiği dönemin bilgi seviyesiyle açıklanamayacak bu ayette söylendiği gibi, ceninin bu kapkaranlık yerdeki gelişim aşamasının tüm bilimsel kitaplarda üçe ayrılması da çok ilginçtir. Kemiklere de bir bak. Nasıl yerli yerince düzenliyoruz onları ve sonra da onlara et giydiriyoruz… (Bakara Suresi 259. ayet) Bilime Işık Tutan Ayetler Embriyodaki kıkırdak doku, ayette söylendiği gibi sonradan kemikleşmeye başlar ve daha sonra kas etleri oluşarak kemikleri sarar. Ayette geçen “lahm” kelimesi kas etleri için kullanılmaktadır. Kuran’da 1400 yıl önce haber verilen bu kemik oluşum sıralamasından, bilim çok yakın döneme dek habersizdi. Saptırmayı dilediğinin de göğsünü öylesine dar ve sıkıntılı kılar ki, o göğe yükseliyormuş gibi olur. (En'am Suresi 125. ayet) Bilime Işık Tutan Ayetler Psikolojik sıkıntının anlatıldığı bu ayette belirtilen, göğe yükseltiliyormuş gibi tanımı çok ilginçtir. Çünkü gökyüzüne doğru yükseldikçe, atmosfer basıncı azalmakta ve kan, basınçla damarları ve kalbi zorlamaktadır. Ayrıca yukarı çıkıldıkça azalan oksijen, nefes alma güçlüğü doğurur ve göğsümüzün içindeki akciğerlerde sıkıntı ve daralma hissedilir. 1400 yıl önce atmosferde yükselmenin sonuçları bu ayette belirtilmiştir O otlağı çıkardı. Sonra da onu karamsı bir sel suyuna çevirdi. (A'lâ Suresi 5. ayet) Bilime Işık Tutan Ayetler Petrol, daha çok eğrelti ve algler gibi yeşilliklerin (otlağın), kaya tabakaları arasında çeşitli bakterilerin etkisiyle ve uzun bir zaman sürecinin ardından oluşmuştur. Petrol ayrıca, aynen ayette geçtiği gibi “sel suyu” özelliği göstermektedir. Petrol bir sel suyu gibi hareket eden, göç eden, gözeneksiz, sert kayaçlarla karşılaşınca ise buralarda toplanan bir yapıya sahiptir. Bulunan petrol yatakları işte bu tip kayaçların petrolü tutması ile oluşmuştur İnsan başıboş bırakılacağını mı sanıyor? Kendisi dökülmüş menide bir damla değil miydi? (Kıyame Suresi 36-37. ayetler) Bilime Işık Tutan Ayetler Bu ayette de o dönemde ulaşılması imkansız bir bilgiye rastlıyoruz. Başlangıçta insanın, meninin içindeki bir damla olduğu ifade edilen bu ayette geçen damla kelimesinin Arapça karşılığı “Nutfe” kelimesi, bir kova boşaltılınca dibinde kalan sıvıyı ifade için de kullanılır. Bu kelime insanın meninin hepsinden değil, meninin içindeki bir parçadan yani spermden yaratıldığına işaret etmektedir. Elbette hayvanlarda da sizin için ibretler vardır. Size onların karınlarında sindirilmiş gıdalar ile kanın arasından, halis, boğazınızdan kolaylıkla kayan bir süt içirmekteyiz. (Nahl Suresi 66. ayet) Bilime Işık Tutan Ayetler William Harvey, Peygamberimiz’in vefatından 1000 yıl kadar sonra kan dolaşımını keşfetmiştir. Ayetin indiği dönemde kanın, sindirilmiş gıdalardan ayrışmış besinleri meme salgı bezlerine taşıdığı, meme salgı bezlerinin ise kendilerine ulaşan bu ham maddeleri işleyerek süt ürettiği bilinmemekteydi. Ve yeryüzünü de yayıp yuvarlattı. (Naziat Suesi 30. ayet) Bilime Işık Tutan Ayetler Ayetin Arapça’sında geçen “dahv” kelimesinin köklerinden türetilen kelimeler “yuvarlaklık” ifade etmekte, “devekuşu yumurtası” gibi anlamlara gelmektedir. Dünya’nın şekli gerçekten yumurtanın şekline benzemektedir. Dünyamız aynı devekuşu yumurtası gibi geoittir. Yani tam düzgün küre olmayan, fakat küremsi, kutuplardan basık şekildedir. İnsanlığın yıllarca anlamaya çalıştığı Dünya’nın şeklinin ne olduğu Kuran’da zaten bildiriliyordu. Ve dolunay haline geldiği zaman Ay. Siz gerçekten tabakadan tabakaya binip geçeceksiniz. (İnşikak Suresi 19. ayet) Bilime Işık Tutan Ayetler Tarih boyunca Ay, insanlar için ulaşılmaz bir yerdi. Bu yüzden ayetlerde Ay’a gidileceğine işaret olduğu uzun süre anlaşılamadı. 18. ayete baktığımızda Ay’a dikkat çekilmesi, 19. ayette bahsedilen “binerek tabakadan tabakaya geçişin” Dünya’dan Ay’a bir araçla geçiş olduğu fikrini doğrulamaktadır. Ay’ın dolunay hali Ay’ın tamamını ifade eder. Ay’ın özellikle Dolunay haline dikkat çekilmesi buna işaret olabilir. Ve gökyüzünü korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise bunun delillerinden yüz çeviriyorlar. (Enbiya 32. ayet) Bilime Işık Tutan Ayetler Dünya atmosferi şeffaf olmasına rağmen, meteor yağmurlarına karşı mükemmel bir zırh işlevi görür. Ayrıca Güneş'ten gelen tüm zaralı ışınları süzen yapısı, Dünya'da yaşamın sürmesinin yegane sebeplerinden birisidir. Uzayda ısının -270 dereceleri bulduğunu düşünürsek atmosferin bu ayette geçen anlamıyla dünyayı nasıl koruduğunu tekrar görmüş oluruz İki denizi birbiri üstüne salan O’dur. Bu tatlı ve ferahlatıcı, bu tuzlu ve acıdır. Ve ikisinin arasına karışmalarını önleyen bir sınır olarak engel koymuştur. (Furkan Suresi 53. ayet) Bilime Işık Tutan Ayetler Denizlerin birleşmesine rağmen suların karışmaması, Kuran’da 14 asır önceden söylenmiştir. Çıplak gözle algılanamayan ve suyun özelliklerine ters gibi gözüken bu durum, ilk olarak Arap Yarımadası’nın denizle ilgisi olmayan bu insanlarına indirilen Kuran'da belirtilmiştir. Bu Kuran'ın geleceğe ışık tutan mucizelerinden sadece bir diğeridir.
__________________
Resulullah sav buyurduki 'herkim kendisine fayda veya zarar giderdigine inanarak muska takarsa Allah onun hayatta hiçbir işini tamamlamasın başka bi rivayette ise 'kim muska veya temime takarsa Allah'a şirk koşmuştur . (Ahmed. 17372 ,Ahmed 16781.Elbani 492.) |
#3
|
|||
|
|||
Alıntı:
|
#4
|
||||
|
||||
Alıntı:
Allah neden sinirlenecekki ? kafirlere sabreder ceheneme atacagı için mümin için de sinirlene bilir çünkü Allah ona yönelenleri sever kendi ahiretini yakmasından hoşlanmaz fakat tövbe edişte yine sevinir ahiret günü günahkar kafirler onu Sinirli bulacak Allah onu helak edecek Allah a insani özwllik yüklenmez de biz Allahtan rahmani özellik alırız Rahmani yönün ne kadar var ise Allah a o kadar yakınsın anlaöadıysan konuyu aç öyle anlatayım Allah ı her kavramda yücrltmek gerek misal ben çok merhametliyim fakat Allah merhametlilerin en merhametlisidir misal tekliğiyle övünmekte olmaz tek olan Allah tır ben gibisi yok vs cümleler kibirli sözler Allah a aiddir çünkü Yatan üstün kimse övülmeye layık odur
__________________
Resulullah sav buyurduki 'herkim kendisine fayda veya zarar giderdigine inanarak muska takarsa Allah onun hayatta hiçbir işini tamamlamasın başka bi rivayette ise 'kim muska veya temime takarsa Allah'a şirk koşmuştur . (Ahmed. 17372 ,Ahmed 16781.Elbani 492.) |
#5
|
||||
|
||||
oradaki gazap sinirlenmek ,yoldan çıkan karsi gelen kullarina verecegi azabi ve cezayi nitelendirmek icin kullanilmistir
__________________
اِذْ قَالَ لَهُ رَبُّهُٓ اَسْلِمْۙ قَالَ اَسْلَمْتُ لِرَبِّ الْعَالَم۪ينَ _______________________________________________ "Kötü günlerdeyiz. Şimdi, ne kişinin kendini sorgulaması, ne de vefa kaldı. Er kişiler gitti, geride çer çöp kaldı." Meymun bin Mihran |
#6
|
|||
|
|||
Alıntı:
Teşekkürler hocam |
#7
|
||||
|
||||
Alıntı:
kuran 4 kitaptan değişmemiş değiştirilemeyecek olan kitaptır amenna hadislerde korunaklıdır neden diye soracak olursan Kuranda Allah cc kuranı koruyacagını ilan eder keza bazı ayetlerde ise Allah a ve resulüne uyun der hadis rivayetleri genelde ebu hureyre ra kaleme almıştır ve Peygamberimiz onuda taktir eder şayet hadislerin bozulacagından şüphe duysaydı bunu engellerdi keza İlaveten yine ayetlerde Resul nefsinden konuşmaz der O ne derse uyun neyden sakındırırsa sakının der . şimdi dolaylı yoldan Sıhhat bakımından sahih hadisler çoğulca aynı rivayet olan hadisler sıhat bakımından sahihtir Yani görüldüğü üzere Allah azim şan Kuranı (vahiy) ile bildirdi ve bunu korudu resul de vahiy ile konuştu bunuda koruyordur . şimdi senin sorunu şöyle cevaplıyayım İncil tevrat zebur kitaplarının değiştiğini bilşyoruz keza her zaman diliminde Vahiy alan resuller ve Vahiy almayıp davet eden peygamberler var bu kalan 3 kitap alimlerinin kaleme aldığı resuller var sıhhat yönünden onların ulaştığı veya ulaşamadığı hak yol fırkası tespit ile zor bulunun buna nazaran Bu konular bilinmemektedir . Resulümüzden sonra peygamberlik sevabı alanlarda var hz harun gibi ona yardım eden çok sahabi vardır . hz Ali miydi pek hatırlamıyorum da resulumüz yardımından dolayı demişki Allah cc hz harunu hz musayı desteklemek için peygamber secti eğer son peygamber olmasaydım sende beni desteklerdin demiş . yani peygamberimizin görevinde yardımcı olan çok sahabi hatta alim var eski peygamberleri bulmak zordur 3 kitabı araştırmakla tespit edersinde sıhhat olarak sahihliğinden emin olmazsın şunuda söyliyim her alim dine hizmet için Hayatını adamıştır cihad ettmiştir önderlik etmiştir dinin bozulmaması adına bu yüzden hepsi Resule uymuş onun gibi Davet cihat etmiştir buna nazaran 4 imam ve tarikat kurucular abdulkadir gelani şefaatte edebilir kendi yolundan gelenlere insan bilemez çünkü şefaatte Allahın izin verdikşeri konuşur . şefaat eder Allah ın dostları kim şahsen ben resulden eminim sahabiden eminim 4 imam dan eminimde kendimden emin değilim bu yüzden kim şefaat makamı için çalışmış göreceğiz kendi düşüncem şu yönde Mutlak şefaat yetkisi Allahtan Resule uyanlara Hak şefaat nail olacaktır çünkü Allah vaadinden dönmez ve Allahın resule vaadidir makamı mahmut resulümüz sav den sonra peygamber gelmedi çünkü bu rahmanın hükmüdür fakat peygamber gbi Tebliğ davet cihad eden rabbine teslim olup ona dayananlar bu uğurda şehid olanlarada şefaat tanınacağını düşünüyorum keza Bunlara şefaati Allah verir Resule resulde resulde belki onlara verir çünkü makamı mahmut şerefli makam Kimseye vermeyeceği makam Resulümüze verilmiştir onun vasıtası öncülüğüyle şefaat etmeyi hak edene resul verebilir . Böyle alim görüşü varmı hiç bakmadım bunlar benim şahsi görüşümdür . @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] abi denk geldiniz mi böyle alimlerin görüşüne
__________________
Resulullah sav buyurduki 'herkim kendisine fayda veya zarar giderdigine inanarak muska takarsa Allah onun hayatta hiçbir işini tamamlamasın başka bi rivayette ise 'kim muska veya temime takarsa Allah'a şirk koşmuştur . (Ahmed. 17372 ,Ahmed 16781.Elbani 492.) |
#8
|
||||
|
||||
ben çıkıyorum şimdi 2 3 hafta yokum da yukarda etiketlediğim hocada ilim bakımından benden üstünler güzel soru soruyorsun insanlara fayda sağlar onların bilgisinden faydalana bilirsin
bilgi paylaşınca kıymetlidir dimi abi @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________
Resulullah sav buyurduki 'herkim kendisine fayda veya zarar giderdigine inanarak muska takarsa Allah onun hayatta hiçbir işini tamamlamasın başka bi rivayette ise 'kim muska veya temime takarsa Allah'a şirk koşmuştur . (Ahmed. 17372 ,Ahmed 16781.Elbani 492.) |
#9
|
||||
|
||||
Alıntı:
Hasılı Kur’an’a göre şefaat genel olarak ahirette gerçekleşecek ve ancak Allah ve O’nun izin verdiği kimseler şefaat edebilecekleri onlar da istedikleri kişilere değil ancak Allah’ın razı olduğu kimselere şefaatçi olup yardım edebileceklerdir. Dolayısıyla mümin günahlarının affedilip bağışlanmasını ve şefaat olunanlardan olmayı başkasından değil kullarına karşı rahmet ve merhamet sahibi Allah’tan istemelidir. Çünkü o bilmelidir ki Allah (cc) izin vermezse kimse ona yardımcı olamaz herhangi bir fayda sağlayamaz şefaat edemez şefaat etseler bile faydasız kalır ve onu kurtarmazlar ‘’ "O'nu bırakıp da başka ilahlar mı edineyim? Eğer Rahman bana bir zarar vermek istese, onların şefaati bana hiçbir fayda sağlamaz ve beni kurtaramazlar."(Yasin suresi 23. Ayet) Alıntı:
Şefaat izni verip sözünden razı olduğu kimselerin "O gün, Rahman'ın izin verdiğinden ve sözünden hoşnut olduğundan başkasının şefaati fayda vermez." (Taha suresi 109. Ayet) O’nun huzurunda söz almış olanların ‘’ Rahman'ın katında söz almış olanlardan başkaları şefaat hakkına sahip olmayacaklardır.’’ (Meryem suresi 87. Ayet) hakkı (tevhidi) benimseyip şahitlik edenlerin ‘’ O'nu bırakıp taptıkları şeyler şefaat edemezler. Ancak bilerek hakka şahitlik edenler şefaat edebilirler.’’ (Zuhruf suresi 86. Ayet) ve meleklerin (Enbiya suresi 26-28. Ayetler, Mümin suresi 7. Ayet , Şura suresi 5. Ayet , Necm suresi 26. Ayet) Allah’ın kendilerinden hoşnut olduğu ‘’ Allah, onların önlerindekini de arkalarındakini de (yaptıklarını da yapacaklarını da) bilir. Onlar, O'nun razı olduğu kimselerden başkasına şefaat etmezler ve hepsi O'nun korkusuyla titrerler.’’(Enbiya suresi 28. Ayet ) müminlere şefaat edebilecekleri belirtilmiştir. Hasılı Kur’an’a göre şefaat genel olarak ahirette gerçekleşecek ve ancak Allah ve O’nun izin verdiği kimseler şefaat edebilecekleri onlar da istedikleri kişilere değil ancak Allah’ın razı olduğu kimselere şefaatçi olup yardım edebileceklerdir. Dolayısıyla mümin günahlarının affedilip bağışlanmasını ve şefaat olunanlardan olmayı başkasından değil kullarına karşı rahmet ve merhamet sahibi Allah’tan istemelidir. Çünkü o bilmelidir ki Allah (cc) izin vermezse kimse ona yardımcı olamaz herhangi bir fayda sağlayamaz şefaat edemez şefaat etseler bile faydasız kalır ve onu kurtarmazlar ‘’ "O'nu bırakıp da başka ilahlar mı edineyim? Eğer Rahman bana bir zarar vermek istese, onların şefaati bana hiçbir fayda sağlamaz ve beni kurtaramazlar."(Yasin suresi 23. Ayet)
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır... |
#10
|
||||
|
||||
Alıntı:
Diğer peygamberler Kur’an-ı Kerim’de peygamberlerin şefaat yetkisine sahip oldukları açık bir şekilde ifade edilmez. Hz. Peygamber başta olmak üzere diğer peygamberlerin şefaat etmeleri konusu ayrıntılı olarak hadis kaynaklarında yer almaktadır. Bunuınla birlikte bazı ayetlerde her peygamberin kendi ümmetine şefaat yetrkisine sahip olduğu anlaşılmaktadır. (Tevbe suresi 103. Ayet, Yusuf suresi 97-98. Ayetler, İbrahim suresi 41. Ayet Meryem suresi 47. Ayet Ta Ha suresi 109. Ayet Zuhruf suresi 86. Ayet )Nitekim Hz. Yusuf’u kuyuya atan kardeşleri babaları Hz. Yakub’a gelip ‘’Ey babamız (Allah’tan) Bizim günahlarımızın affını dile. Çünkü biz gerçekten hata ettik’’ (Yusuf suresi 07. Ayet) diyerek ondan şefaatte bulunmasını istemişler o da ‘’Sizin için biraz sonra Rabbimden af dileyeceğim Şüphesiz O çok bağışlayan pek merhamet edendir’’( Yusuf suresi 97-98 ) cevabını vererek reddetmemiş isteklerine olumlu cevap verilmiştir. Hz. İbrahim de (a.s.) duasında ‘’Rabbimiz Hesap kurulacağı gün beni anamı babamı ve bütün müminleri bağışla ‘’ (İbrahim suresi 41. Ayet) şeklinde daha hayatta iken annesi babası ve bütün ümmeti için şefaatte bulunarak onların mağfiretini istemiştir. Ancak Hz. İbrahim vatanından ayrılırken babası hakkında Allah’a dua edip af dileme sözü verdiğinden dolayı sözünü yerine getirmek için ümmetiyle birlikte onun için de mağfiret dilemişse de daha sonra onun kafir olduğunu anlayınca onunla manevi ilşkisini kesmiş ve mağfiret dilemeyi bırakmıştır (Tevbe suresi 114. Ayet) Melekler Kur’an-ı Kerim’de verilen bilgilere göre Allah’ın iznine bağlı olarak müminler için mağfiret dileyerek şefaat eden diğer bir zümre ise meleklerdir. (Enbiya suresi 28. Ayet, Sebe suresi 23. Ayet Zuhruf suresi 86. Ayet Şura suresi 5. Ayet, Necm suresi 26. Ayet Nebe suresi 38. Ayet) Salih Müminler Kur’an’daki bazı ayetlerden anlaşıldığına göre Allah’ın izin ve dilemesiyle şefaat edebilecek diğer bir zümre salih müminlerdir. Nitekim Meryem suresinde ‘’(o gün) Rahman’ın katında söz ve izin alandan başkasının şefaat hakkı olmayacaktır.’’ (Meryem suresi 87. Ayet) buyrulmaktadır. Müfessirlerin yaptıkları izahatlara göre müşriklerin Allah’ı bırakıp da taptıkları putlardan herhangi biri Allah katında hiç kimseye şefaatçi olamazken kelime-i şehadet ve kelime-i tevhidi söyleyerek Allah’ı birleyip hakka şehadet eden inançlarının gereği olarak salih ameller işleyen ve sadece O’na kulluk eden müminler Allah’ın izin vermesi şartıyla O’nun dilediği kimselere şefaatçi olabileceklerdir. Zuhruf süresinde de ancak bilerek hak ve gerçeğe şahitlik edenlerin şefaat edebilecekleri belirtilmektedir. (Zuhruf suresi 86. Ayet) Bu ayetlerden peygamberlerin ve salih müminlerin de Hakk’a şahitlik ettiklerinden dolayı şefaat yetkisine sahip oldukları anlaşılmıştır. (Taberi, Zemahşeri, Razi, Kurtubi, İbn Kesir) Bu şahitlik ‘’İşte böylece siz insanlara şahit olasınız, peygamber de size şahit olsun diye vasat (örnek) bir ümmet yaptık’’ (Bakara suresi 143. Ayet) ayetinde ifade edilen Hakk’a şahitliktir. Nitekim Allah (cc) şu ayette müminlerin kıyamet günü şahitlere katılacağını bildirmektedir.: ‘’Allah’a ve peygamberlerine (böyle) iman edenler var ya, işte onlar Rableri katında sıddıklar ve şehitler gibidirler. Mükafatları ve nurları onları
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır... |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Bilim Tarihi | KaLpSiz | Bilim ve Teknoloji | 9 | 22.08.21 00:27 |
Maji ve Bilim | DiLara | Diğer Havas Konuları | 2 | 10.03.19 02:15 |
25 bin çocuğa bilim seti | Cennet | Haber & Siyaset | 0 | 09.07.18 13:12 |
Parapsikoloji ve Bilim | Tuana | Parapsikoloji & Spiritüalizm | 1 | 02.02.17 01:25 |