Sabırsızlık, egonun şimdiki anı kabul etmeyi reddettiğinin ve kendi Gerçek Doğamızın kolaylığı, affedilmesi ve sevecen nezaketi ile uyum içinde olmadığımızın açık bir işaretidir. Sabırsızlık ortaya çıktığında derin bir nefes alın, “ne olduğunu” kabul edin, ilgili herkese karşı sevgi dolu şefkatin ortaya çıkmasına izin verin (veya hatta zorlayın) ve ardından duruma Gerçek Doğanız, İlahi Olan'la uyumlu bir şekilde yanıt verin varlığı.


Impatience is a clear sign that the ego is refusing to accept the present moment and that we are not in harmony with the ease, forgiveness and loving-kindness of our own True Nature. Whenever impatience arises, take a deep breath, accept “what is”, allow (or even force) loving-kindness to emerge toward everyone involved, and then respond to the situation in a manner which is in harmony with your True Nature, the Divine Presence.

Sabır hayır kapısının anahtarı,
Sabır uygun zamanda doğru adım atmasını bilmek
Sabır sabredilen olgu ve eylemin görünmeyen değerlerini ruhunu olgunlaştırıp güçlendiren ve bunun yanında
Görünen kısmında tüm güzelliğini aksettiren meydana gelmesine neden olandır ...

Sabır; hak üzerinde direnmek, dik durmak, sarsılmamak, Rabbine güvenmektir.
Sabretmek Tâhâmmül etmeyi de içine alır;
ama sabır Tâhâmmül etmek değildir.
Bir ibadeti yaparken de, kulluğumuzu yaparken de sabretmemiz gerekir.
Kalkıp abdest almaya, sonra huzura çıkıp ibadeti eda etmeye sabretmemiz
lazım.
Allah için yapılan her işte sabır gerekir. Gerektiğinde Tâhâmmül etmek, gerektiğinde orda sağlam durmak lazım; yani
hakta, hak üzerinde, hak yolunda çalışırken dik durmak, güçlü, kuvvetli durmak gerekir.
Sabır bu demektir. Yoksa sabır, tembellik
manasına gelmez.
Kul önce elinden geleni yapar, gerisini Allah’a
havale edip hak üzerinde dimdik durur; yani sabreder...