|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#11
|
|||
|
|||
Teşekkürler hocam
|
#12
|
|||
|
|||
Allah razı olsun hocam
|
#13
|
|||
|
|||
Allah Razı Olsun
__________________
Allah Var ! Allah Yar! |
#14
|
||||
|
||||
güzel bir konu
|
#15
|
|||
|
|||
Bunlari duruma gore yilginlik gostermeden 21 veya 40 gun boyunca tekrari istenilebilir.
Boyle guzel islerde de israr etmek, yilmadan rahmet kapisini calmak ihsana sebeptir, mahrum kalmayalim insaallah. |
#16
|
|||
|
|||
Tarikatlar kapansın; dinsizlik soluk alsın
Tarikatlar kapansın; dinsizlik soluk alsın diye.
Yine dinsizler oyun üzerine oyun planlıyorlar. Sahte adamlar buluyor onu şeyh diye dergâhlar kuruyorlar. Sadece bugün yapmadılar asırlardır yapa geliyorlar ama asla amaçlarına ulaşamıyorlar. "Şimdi üç beş sahtekâra bakıp şeyhimi terk mi edeyim. Yada tarikatlar için endişeye mi düşeyim." Dinini doğru bilen hocasını tanır. Dinini doğru bilmeyen hocayı'da tanıyamaz. Dinden bahseden herkesi hoca sanır. Sarık taktım diye, sakal bıraktım diye ben hocamıyım şimdi. Ama beni hoca zanneden var. Sarık cübbe vs vs islamın nişaneleri resul ve nebilerin sünnet-i dir. ŞEYH kimdir? Ben şeyhim diyen şeyh değildir. Ben alimim hocayım diyen yalancı ve şeytanın oyuncağıdır. Ben 30yıl bir şeyhe bağlıyım. Ağzın'dan asla duymadım ben şeyhim diye bir cümle. "Bizim adımızla insanlardan para toplamayın" diyen bir şeyh o... Kürsüsü yok,postu yok.. Kapının eşiğinde oturan bir şeyh o.. Kimseyi üzmeyen çocukla çocuk. Yaşlı ile yaşlı. Gençle genç olan bir şeyh o.. Kadınların oldugu6yere girmeyen,kadınları'da yanına almayan görmek istemeyen bir ŞEYH o. Kimseye elini öptürmeyen bir ŞEYH o.. Yüzlerce hafız yetiştirmiş yetime öksüze dula baba olmuş ŞEYH o. Şimdi sen gelde böyle bir ŞEYH e kurban olma. Gelde böyle bir ŞEYHin yolunda baş verme... Dikkat edin... Türkler onlarca devlet kurdu.. Lâkin tarikatların kurduğu devletler KADAR uzun ömürlü olmamıştır. Osmanlıyı kuran tarikatlar şeyhleridir. Selcukluyu kuran yine tarikat şeyhleridir. Bugünü görenler bunu görüyor. Ya osmanlı geliyor ya selçuklu geliyor. Bunun tedbirini almak için tarikatları kötülemeye başladılar. TABI KI TARİKATLAR DIYORUM AMA BALIKLAMA ATLAMAYIN. ONCE ISLÂM ILE ŞERİAT ILE KIYASLAYIN BÜTÜN TARİKATLARI SONRA KARARINIZI VERIN.... Şeyhimin devamlı oturduğu yer burasıdır. Burası kapının arkasıdır. Onu tanımayanlar içeri girdikleri zaman şeyh diye başka müritlerin ellerine giderdi.. Oda tebessüm eder,bir şey demez di..❤❤❤ |
#17
|
|||
|
|||
Allah razı olsun deneyeceğim nasipse inşallah muvaffak olurum.
|
#18
|
|||
|
|||
Aradığım cevaplardan biri Allah razi olsun
|
#19
|
|||
|
|||
Evliyânın büyüklerinden olan Abdurrahmân Tafsûncî; "Ben, evliyânın arasında turna kuşu gibiyim. O, kuşlar arasında boynu en uzun olanıdır. Hangi talebemin bir sıkıntısı olursa, yardımına uzanırım." buyururdu. Yüksek hâl sâhibi Şeyh Ebü'l-Hasan Ali el-Hînî, onun böyle söylediğini işittiğinde, bu sözünden pek hoşlanmadı. Elbisesini çıkarıp bâzı şeyler söyledi. Şeyh Abdurrahmân bir müddet sustu. Sonra talebelerine dönüp; "Bu kimse, Allahü teâlânın inâyetine kavuşmuştur. Bedenindeki kılları gibi, vücûdunun her zerresi, inâyet-i Rabbaniyeye erişmiş bir kuldur." dedi ve ona elbisesini giymesini söyledi. O da; "Ben, üzerimden çıkardığım şeyi bir daha giymem." dedi. Şeyh Abdurrahmân da bahçeye döndü ve hanımına hitâb ederek; "Ey Fâtıma! Bana giydiğim elbiseyi getir." diye seslendi. Hanımı, bu sesi işitti ve elbise getirirken yolda karşılaştılar. Hanımının getirdiği elbiseyi alıp ona verdi ve; "Senin şeyhin kimdir?" diye sordu. O da; "Benim şeyhim Abdülkâdir-i Geylânî'dir." diye cevap verdi. O ise; "Ben, onun ismini, ancak bu yerde işitiyorum. Halbuki ben, kırk seneden beri Hak kapısının eşiğini aşındırıyorum. Onu ne girerken, ne de çıkarken aslâ görmedim." dedi ve yanındaki talebelerinden bir grubuna dönüp buyurdu ki:
Bağdâd'a gidip, Şeyh Abdülkâdir-i Geylânî'ye varınız ve kendisine selâmımı söyleyiniz! Ayrıca ona; "Şeyh Abdurrahmân, kırk senedir Hak kapısında imiş. Sizi girerken ve çıkarken orada görmemiş!" deyiniz. Şeyh Abdurrahmân, bu sözleri söyleyip talebesini yola çıkarırken, Bağdâd'da Abdülkâdir-i Geylânî de, yanında bulunan Muzaffer-ül-Cemâl, Abdülhak el-Harîmî ve Osman es-Sarifînî'ye buyurdu ki: Sizler, hemen yola çıkınız! Yolda Şeyh Abdurrahmân-ı Tafsûncî'nin talebelerine rastlayacaksınız. Karşılaştığınızda, onları geri çevirin ve berâberce, doğru Şeyh Abdurrahmân-ı Tafsûncî'ye varıp, ona şöyle deyiniz: "Şeyh Abdülkâdir'in size selâmı var. Hak kapısının derekelerinde, eşiklerinde olan kişi, Abdülkâdir'de olanı göremez deyin. Ben oraya sır kapısından girip çıktığım için, beni kimse görememektedir. Ben oraya, bâzı işâretlerle girip çıkarım. Filanca zamanda, filan elbiseyi giymiştin. Sana onu giydiren bendim. O elbise, Rızâ elbisesidir. Filanca gece de, bir işâretle teşrif çıkışı yapmıştın. İşte, fetih teşrifi olan o da benim elimden geçmiştir. Hak kapısının derekelerinde, on ikibin velînin huzûrunda İhlâs sûresi tarzında olan yeşil velâyet elbisesini sana giydirirlerken, söyle bakalım bu da benim elimden geçmemiş miydi?" Onlar, bu emri alıp, yarı yolda karşılaştıkları talebeleri ile Şeyh Abdurrahmân'ın huzûruna gelerek, Şeyh Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin sözlerini tam tamına anlattılar. O da; Şeyh Abdülkâdir, doğru söylemiştir. Evliyâlıkta vaktin sultânı ve tasarruf sâhibi, şüphesiz odur! demek sûretiyle onun büyüklüğünü tasdîk etti ve ona bağlandı. (Kalaidul Cevahir) Leyla nın mahallesinde çadır kuran adamlar, Aşkın yolunda varılacak en son yere varanlar! Hasan’ın soyundanım, “Has Oda”dır makamım, Ricalin boyunları üstündedir ayaklarım Sultan Abdulkadir Geylani (r.a) |
#20
|
|||
|
|||
Bağdad‟ın âlim ve fâdıllarından biri, Cum‟a namazından sonra, talebesi ile birlikte, kabirleri ziyârete ve ölüler için Fâtiha okumağa gidiyordu. Yolda siyah bir yılan gördü ve elindeki bastonuyla vurup öldürdü. O anda uzun bir duman gelip onu örttü. Gözden kayboldu. Talebesi şaştı kaldı. Bir saat sonra kaybolan o zâtı gördüler. Karşılamağa gittiler. Üzerinde gayet süslü kıymetli bir elbise gördüler. Hâlini ve elbisesini sordular. Şöyle anlattı:
-- Duman beni Örtünce, beni kapıp tuttukları gibi bir adaya götürdüler. Denizin dibine indirdiler. Cinlerin pâdişâhının huzûruna götürdüler. Padişah, elinde kınından çekilmiş bir kılıçla taht üzerinde oturuyordu, önünde ise, başı ezilmiş ölü bir genç vardı. Başından gövdesine doğru kan akıyordu. Benim için, adamlarına; -- Bu kimdir?” diye sordu. -- Bu gencin katilidir dediler, öfkeyle bana baktı ve: -- Ey şehrin üstadı, bu genci niçin sebebsiz yere öldürdün?” dedi. Reddettim ve: -- Allah korusun! Onu ben öldürmedim. Bana iftira ediyorlar” dedim. Cin pâdişâhına, onun öldürdüğünün alâmeti, elindeki bastonudur. Buyurun bakın, bastonu kanlıdır dediler. Bastonumdaki kanı görüp: -- Bu kan nedir?” dedi. -- Bu bastonla bir yılan öldürdüm, onun kanıdır dedim. -- Ey insan, o yılan benim bu oğlumdur” dedi. Sonra sustu, bir an durdu ve kadıya dönüp: -- Bu adam, adam öldürdüğünü ikrâr etti. Sen de katline hükmet” dedi. Kâdı katlime karar verdi. Müftî de, hükme uygun fetvâ verdi. Kılıcı ile bana vurmak istedi. Kalbimden iltica edip, şeyhim, üstadım, Gavs- üs-Sakaleyn Abdülkâdir-i Geylânî‟den yardım istedim. O anda bir adam göründü. Nûr yüzlü idi. -- Bu adamı öldürme! Çünkü o, evliyânın Sultânı Gavs-ül-a‟zam Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin talebelerindendir. Bunun yüzünden sana sitem eder, gücenirse, o hazrete ne cevap verirsin?” dedi. Gavs-ül-a‟zamın ismini duyar duymaz, kılıcı elinden attı ve: -- Ey şehrin üstadı, Gavs-ül-a‟zama olan hürmetimden seni affettim. Şimdi bize imâm ol ve oğlumun cenâze namazını kıldır ve mağfiret olunması için duâ eyle” dedi. Sonra bana, süslü, değerli bir elbise giydirdi ve beni, buradan kapıp götürenlerle buraya gönderdi. |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
En güzel koku Hangisidir | emre cs | Sorularınız | 35 | 16.02.23 22:23 |
zalime karşı en tesirli dua hangisidir? | RootGHoST | Sorularınız | 7 | 02.06.22 21:43 |
Şakkul ard yapabilen hüddam hangisidir? | Acizkul02 | Sorularınız | 20 | 13.04.21 13:05 |
Hangi Tarikata Girilebilir? | Akuma45 | Derin Konular & Beyin Fırtınası | 2 | 28.11.20 17:55 |
Bir tarikata girip: “Feyz alamadım?” diye başka tarikata geçilir mi | Naim | Tasavvuf & Tarikatler | 0 | 12.09.19 09:58 |