Havas Okulu

Havas Okulu (https://www.havasokulu.com/)
-   Dualar & Dua Kardeşliği (https://www.havasokulu.com/dualar-dua-kardesligi/)
-   -   Dua, Havas ve Esmâ Okurken Dikkat Edilecek Hususlar (https://www.havasokulu.com/dualar-dua-kardesligi/1570-dua-havas-ve-esma-okurken-dikkat-edilecek-hususlar.html)

Havasokulu 07.04.16 00:54

Dua, Havas ve Esmâ Okurken Dikkat Edilecek Hususlar
 


Duanın Edepleri

Duada elleri kaldırmak ve Allah-ü Teala'ya hamd etmek ve Resulullah (S.A.V.)'a salavat getirmek, sonra dileğini söylemek dua ederken göğe bakmamak, dua bitince ellerini yüzüne sürmek dua,nın edeplerindendir. Zira Resulullah (S.A.V.); “Allah-ü Teala'dan dileğinizi ellerinizin içiyle isteyiniz.” buyurmuştur.

Kurân-ı Kerîm ile Allah-ü Teala'ya sığınmak câizdir; zira Allah-ü Teala, Nahl suresi 98. ayetinde; “Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah-ü Teala'ya sığınınız.” ve “İnsanların Rabbine sığınırım söyle” buyuruyor ve kendine sığınmayı emrediyor. Resulullah (S.A.V.), mübârek vücutlarından şikayetleri olsa veya bir şeyden incinseler üzerlerine Muavezeteyn'i yani Felak ve Nas sürelerini Kul Euzü'leri okuyup üflerlerdi.

Resulullah (S.A.V.); “Eûzü billâhil kerîm ve kelimâtihit-tâmmati min şerri mâ (k)halak” deyip. Allah-ü Teala'ya sığınırlardı. Bunun gibi Kurân-ı Kerîm ile Allah-ü Teala hazretlerinin Esma-i Hüsna'sı ile hasta olmuş ve nazar değmiş kimse üzerine okumak câizdir. Zira Allah-ü Teala Kurân-ı Kerîm'de şifâ ayetlerini bildiriyor ve Kurân-ı Kerîm'in mü'minler için şifa, rahmet ve bereket olduğunu beyân ediyor.

Resulullah (S.A.V.); “Şifa ediniz bazı seçkinleriniz müminler üzerine okuyup üfleyiniz. Zira kaderi geçecek bir şey olsa idi ancak göz ve kötü nazar geçerdi.” buyurdu.

Resulullah (S.A.V.), bu hadis-i şerifleri hazret-i Hasan ve Hüseyin hakkında buyrulmuştur.

Yalvararak ve sızlayarak dua etmek ibâdetlerin cümlesindendir. Peygamberimiz, buyurur ki: "Dua, ibâdetin özüdür." Bunu şunun için buyurmuştur: İbâdetten maksat kulluktur. Kulluk da, kulun kendi âcizlik ve zayıflığını, Allah'ın azametini düşünmekle olur. Duada bunların ikisi de vardır. Dua, ne kadar tazarruya yakın ise o kadar evlâ olur. Öyle ise duada sekiz edebe riâyet edilmelidir.
1.Kıymetli vakitlerde dua etmeye çalışmalıdır. Arefe günü, Ramazan ayı, cuma günü, seher vakti ve gece yarısı gibi.

2.Kıymetli halleri gözetmelidir. Muharipler, saf bağlayıp savaştıkları, yağmur yağdığı, farz namazların kılınacağı haller gibi. Zira hadiste gelmiştir ki: "Bu hallerde rahmet kapılan açık olur." Ve yine ezan ve kamet arasında; oruçlu olup iftar açarken; ve kalbinde incelik hissettiği hallerde. Zira kalpte hissedilen incelik, rahmet kapısının açık olduğuna delildir.

3.Dua ederken iki elini açmalı ve dua sonunda yüzüne sürmelidir. Zira hadiste gelmiştir ki: "Allah, kaldırılan eli boş çevirmekten kerimdir (yani boş çevirmez)." (Ebu Davud - Neseî) Peygamberimiz buyurur ki: "Dua eden, üç şeyden boş kalmaz; ya günahı afvolur, ya o anda ona bir-şey (hayır) verilir, ya da gelecekte ona birşey verilir."

4.Duada tereddüt etmemelidir. Belki yapılan duanın muhakkak kabul olacağı kanaatmda olmalıdır. Zira Peygamberimiz buyurur ki: "Yaptığınız duanın mutlaka kabul olacağına inanın." (Müslim - Buharî).

5.Duayı sızlayarak tazarru ve kalp huzuru ile yapmalıdır. Zira hadiste gelmiştir ki: "Gafil kalbin duası asla dinlenmez."

6.Duada ısrar edip tekrar tekrar etmelidir, devam etmeli, terk etmemeli ve "Ne kadar dua ettim, kabul olmadı" dememelidir. Zira duanın kabul zamanını ve hayırlısını Allah bilir. Duası kabul olunca, bu duayı okumalıdır: "İyi nimetlerini tamamlayan Allah'a hamd olsun." kabul geç olursa, "Her hal-ü kârda Allah'a hamd olsun." demelidir.

7.Önce teşbih edip ve sonra da salâvât getirmelidir. Peygamber Efendimiz duadan önce bu duayı okurdu: "Sübhane Rabbiye aliyyil alâl-vehhâb." (Ahmed, Hakim). Peygamberimiz buyurur ki: "Dua etmek isteyen, önce bana salâvat getirsin. Zira bu takdirde, sâlâvat sayesinde duası muhakkak kabul olur. Allah duanın bir miktarını kabul edip diğerini reddetmekten kerimdir." (Hâkim).

8.Tevbe edip her türlü zulümden zimmetini kurtarmalıdır ve kalbini tamamen Allah'a bağlamalıdır. Zira reddolunan duaların çoğu kalplerin gafletinden ve günahların zulmetindendir.

Ka'bû'l-Ahbar diyor ki:

Benî israil zamanında çetin bir kıtlık oldu. Musa ümmetiyle üç defa yağmur duasma çıktı. Kabul edilmedi. Bunun üzerine vahiy geldi ki:

"Ey Musa, sizin içinizde bir koğucu (söz taşıyan) vardır. O, sizin aranızda olduğu müddetçe duanız kabul olmaz." Musa:

"Allahım! O söz taşıyan kimdir? Onu aramızdan çıkaralım." Allah buyurdu ki:

"Ben koğuculuğu yasakladığım halde kendim nasıl yaparım." Bunun üzerine Musa o cemaata,

"Hepiniz koğuculuktan tevbe edin." dedi. Hepsi tevbe edince, Allah'ın emriyle yağmur yağmaya başladı.

Mâlik bin Dinar diyor ki:

Benî israil'de bir yıl şiddetli kıtlık oldu. Çok defa yağmur duasına çıkıp hacet dilediler. Kabul olmadı. Sonra o zamanın peygamberine vahiy geldi de, onlara bildirdi: "Bu pis bedeninizle, haramdan dolmuş karınla, haksız kanlara bulaşmış ellerle dışarı çıktınız. Böyle dışarı çıkmakla size gazabım arttı, benden uzaklaştınız, duanızın kabul olması nerde kaldı?...

Çeşitli makalelerden derlemedir.

Devrimci 28.05.17 18:35

Ey âdemoğlu, duâ senden icâbet benden; istiğfar senden, bağışlamak benden, tevbe senden, kabul etmek benden, sa*bır senden fazlasıyla vermek benden, sabır senden, yardım benden... Ne istedin ki benden, sana vermedim."

İşte böyle buyuruyor Allah Teâlâ bir hadis-i kudside. Kulluk ile rububiyetin en geniş mânâda ve en kısa şekilde anlatımı ya*pılmıştır bu güzel sözlerle. İbâdetin özü duâdır, istemektir. Bu is*teyiş namazla ile en güzel sûretini bulmuştur. Kulun Rabbine en yakın olduğu an secdede olduğu andır. 0 sırada kalbinden ne ge*çirirse hepsi kabul olunur. Yeter ki istemesini bilsin.

Duâ, sözlük itibarıyla çağırmak mânâsındadır. Dindeki mânâsı ise Allah'tan, belirli sözlerle, belirlenmiş vakitlerde, O'nun rızâsının dışına çıkmadan isteklerde bulunmaktır.

Duâ, bir kulluk vazifesidir, kulun kendi arzularını Rabbine bildirmesidir, benliğini terk etmesi, Rabbine yönelmesidir, O’nun verdiği nimetlere şükretmektir, kulluğunu öne çıkartmaktır, ima*nın gıdasıdır, çığlığını, yakarışını edeple Allah’a duyurmaktır, vasıtasız Allah ile irtibata geçmektir, sevenin sevdiğine niyazıdır, merhamet dilemektir, ruhun cilasıdır, ibâdettir, kısacası;"Duâ Mü’minin Silâhıdır.â€

Allah (celle celâlühü) buyuruyor ki:

"(Habibim] de ki: (Ey insanlar!] Sizin duâ ve ilticanız olma*saydı, Rabbim size değer verir miydi?†(Furkan Sûresi: 77)

Bu âyet-i celîle, duânın kıymetini ne kadar güzel ifade edi*yor. Duâsı ve ilticası olmayana Cenâb-ı Hakk’ın kıymet verme*diği beyân ediliyor. Zira duâ tanımaktır.

Allah (celle celâlühü] buyuruyor ki:

"(Habibim] kullarım beni sana sorunca (haber ver ki] işte ben yakınımdır. Bana duâ edince, ben o duâ edenin dâvetine icabet ederim. O hâlde onlar da benim dâvetime icabet ve bana imanda devam etsinler. Tâ ki (o sayede] doğru yola ulaşmış olalar."

( ğer senin dertlerine derman olacak, düştü- <3 günde seni kaldıracak, senin sırrını kendi sim gibi saklayacak bir arkadaş bulamaz*san, o zaman kendinle arkadaş ol!

Aliye 16.08.17 18:31

kesinlikle hepimizin bilmesi gereken ve üzerinde durmamız gereken bi konu olmuş
Allah razı olsun hocam teşekkürler


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 22:47.

Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

HavasOkulu.Com


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147