Kur'an ve Sünnet
Kur'an'ın dinde yegâne ve yeterli kaynak olduğu söylemi, en iyimser nitelendirmeyle sağlam bilgi ve donanım eksikliğinin ürünüdür. Şayet değilse Sünnet ve gelenek konusunda takıntılı bir ruh ve zihin halinin tezahürüdür. Kur'an'ı özellikle Sünnet ‘ten ayrı düşünmek, onu öğretmensiz bir ders kitabı gibi görmekle eşdeğerdir. Aslında Kur'ancılığın Kur'an anlayışı da tam olarak budur. Ne var ki bu anlayış tıpkı İlk Harici gruplar gibi '' Hüküm ancak Allah'ındır.'' direyerekten Hz. Peygamber'in ve Sünnet'in dini kaynak hiyerarşisindeki otoritesini yok saymasına karşın, Kur'an'da verili olmadığı halde namazdaki iftihat tekbirinden tahiyyat ve selama kadar bütün tikel hükümleri sözüm ona ayetlerden istinbat etmekle kendisini hüküm vazına yetkili kılmakta sakınca görmemiştir. Diğer bir deyişle, Kur'ancı söylem, ibtidaen hüküm vazı şöyle dursun, ahkamla ilgili ayetlerin tatbikinde bile Hz. Peygamber’e genel geçer bir yetki tanımazken veya en azından onun tatbikatına çok kere mesafe koyarken, son derece sınırlı bir stoka sahip olan bireysel aklına bir tür ''şarilik'' misyonu yükleme cüreti gösterebilmiştir.
|
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 06:28. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com