|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
||||
|
||||
Yar yanımda yoksa, en büyük hasret. Sevdasız geçecek ömüre hayret
Asırlar öncesinden söylenip duran bir besteye eşlik etmeye çalışıyorum. Öyle bir beste ki her zerre, her tohum, her kuş koro halinde seslendiriyorlar bu besteyi. Hem de kusursuz şekilde...
Bense, hep yanlış yerden giriyorum şarkıya. Ahengi bozup duruyorum. Çıkardığım her ses kulakları tırmalıyor. Seni sevdiğimi haykırayım dediğim her nakaratta ya kekemeyim, ya da gerekçeli suskunluklara sığınıyorum. Suskunluğum biriktikçe nefsin çukurlarında, sırnaşık bir arsızlık, içimin kandillerine üflüyor. Bir arabesk şarkının sözlerindeki kadar bile hicran yok Sana yönelişlerimde. Sevgiliye kavuşma isteği bu kadar mı yapmacık olur! İmitasyon yakarışlar sergisi gönlüm. Bir o kadar gösterişli ve bir o kadar da kıymetsiz!.. Rast gelince, ibretle ve imrenerek dinliyorum arabesk şarkıları bu yüzden. Ve hayıflanıyorum kendi sevdam için... Bakın Müslüm Gürses'e sevdası neler söyletiyor; "Yar yanımda yoksa, en büyük hasret. Sevdasız geçecek ömüre hayret..." Hakka olan sevdamız için kurulmuş, şöyle esaslı cümlelerimiz var mı? |
#2
|
|||
|
|||
"Kalbi kararan Allah'ın zikrini unutur, zanna tabi olur, tövbe etmeden ve boyun bükmeden affedilmeyi ister."
Hz. Ali (radıyallahu anh) |
|
|