Havas Okulu

Havas Okulu (https://www.havasokulu.com/)
-   Sorularınız (https://www.havasokulu.com/sorulariniz/)
-   -   Olen birinin arkasindan neler yapilir ve neler okunur? (https://www.havasokulu.com/sorulariniz/46936-olen-birinin-arkasindan-neler-yapilir-ve-neler-okunur.html)

KunFeYekunnn 11.04.20 15:08

Olen birinin arkasindan neler yapilir ve neler okunur?
 
Selamun aleykum.

Olen birinin arkasindan neler yapilir?

Yasin suresi okuyorum sayiya bagli kalmadan kalbim mutmain oluncaya kadar okuyorum sayi ile mi okumaliyim? Omrum yettigince ve Allah izin verdigi muddetce her gun okumayi dusunuyorum cunku.
Yasin suresi hediye edildiginde bolunmez sevabi hediye edilen herkese tam ulasir diye biliyorum ama dogrusu nedir. Okurken niyetimi nasil yapmaliyim. Babam icin okuyorum niyetimi babama diye belirtmeli miyim yoksa Allah rizasi icin mi demeliyim? Hediye ederken basta Peygamberimize, aline ashabina, gelmis gecmis butun peygamberlere, evliyalarimiza, sehitlerimize ve butun olmuslerimize diyorum tanidigim olmusleri sayiyorum..

Ihlas, fatiha ve ayetel kursi okuyorum, 70.000 kelimei tevhid okudum ve sadaka veriyorum. Bunlari hediye ederken de once Peygamberimize sonra babama hediye ediyorum peygamberimize hediye etmeden ulasmaz diye biliyorum ihlas fatiha ve ayetel kursinin sevabi bolunuyor ise babama ayrica mi okumaliyim?

Hastaligi sebebi ile tutamadigi oruclari tutabilir miyim? Tutabilir isem nasil niyet yapmaliyim?

Salavat okurken olen birine niyet ederek okunur mu? Delailul hayrat, salavati kubra ve beserilul hayrat okurken babama niyet edebilir miyim?

Baska neler okuyabilirim ve neler yapabilirim bilen hocalarimizdan Allah rizasi icin eksik ve yanlis bildiklerim varsa yardimlarini rica ediyorum.

ebureyhan 11.04.20 17:48

Ameller niyetlere göredir. Guzel dusunuyorsun fakat herkes azigini kendi alip gitmeli bu dunyadan

Swordsfish 11.04.20 18:04

Hayatta iken yaptıklarının, vefatından sonra kişinin kendisine ulaşacağını ifade ve hayatta iken hayır yapmaya teşvik eden pek çok hadis-i şerif vardır.(1) Peygamber Efendimiz (s.a.v)

"İnsan ölünce (salih) ameli kesilir. Ancak üç amel (in sevabı) kesilmez: Sadaka-i câriye (kamuya yararlı sadaka), faydalanılan bir ilim ve arkasında kendisine dua edecek hayırlı bir çocuk bırakmak."(2)

buyurarak buna işaret etmiştir. Ebû Hureyre'den rivâyet edilen hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v) amellerin sayısını (sadaka-i cariyeyi tafsil etmek suretiyle) çoğaltarak:

"Mü'min'e ölümünden sonra amel ve hasenatından ulaşacak şey: Öğretip yaydığı ilim, bıraktığı salih evlat, miras bıraktığı Mushaf, yaptığı mescit, yolcu için yaptığı ev, akıttığı ırmak ve sağlığında malından verdiği sadakadır."(3)

buyurmuşlardır. Başka bir hadisin ifadesiyle;

"Ölüyü (mezara kadar) üç şey takip eder: Ailesi, malı ve ameli. Bunlardan ikisi geri döner, biri bâki kalır. Ailesi ve malı geri döner, ameli kendisiyle bâki kalır."(4)

Bu ve benzeri(5) hadis-i şeriflerden de anlaşılacağı üzere insan, dünyada iken kendisinin yaptığı veya başkalarının yapmasına vesile olduğu amellerden istifade edecektir. Zaten bunda alimler de ittifak etmişlerdir.(6) Fakat kişinin ölümünden sonra başkalarının kendisi için yapacakları iyi işlerin sevabının veya bunlardan hangisinin ulaşıp ulaşmayacağı konusunda ihtilaf edilmiştir.


Ehl-i Sünnet alimlerinin hepsi, hangi amelin fayda verip, hangisinin fayda vermeyeceği meselesinde ihtilaf etmişler ise de, ölüye başkalarının yapacağı amellerin fayda vereceği hususunda ittifak etmişlerdir. Çünkü bu konuda, bazı amel ve iyiliklerin fayda vereceğine dair, apaçık ayet ve hadisler vardır. Mesela, dua ve istiğfarın faydalı olacağına

"Onlardan, sonra gelenler şöyle derler: Ey Rabbimiz, bizi ve bizden önce imanla geçmiş olan kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma."(11)

ayet-i kerimesi delalet etmektedir. Bu ayet-i kerimede Cenab-ı Hak, daha önce iman edip de göçmüş olan kardeşleri için istiğfar eden mü'minleri övmüştür. Eğer istiğfarın ölülere bir faydası olmasaydı, Allah Teâlâ onları övmezdi.(12)

Peygamber Efendimiz de

"Ölüye namaz kıldığınız zaman ona gönülden dua edin."(13)

buyurmuş ve kendisi de kıldığı cenaze namazlarında ölü için dua etmiştir. Şayet bu namaz ve duanın ölüye bir faydası olmasaydı, Rasulullah (s.a.v) bunu ne kendi yapardı ne de başkalarına emrederdi.(14) Halbûki O, kendisi de birinin cenaze namazını kıldırırken

"Allah'ım, filan oğlu filan senin güvencende, senin koruman altındadır. Onu kabir fitnesinden ve cehennem azabından koru. Sen vefa ve övgü sahibisin. Allah'ım onu bağışla, ona acı! Muhakkak ki sen çok bağışlayan, çok acıyansın."(15)

diye dua etmiştir. Kaldı ki Cenâze namazının kendisi de ölü için bir duadır. Allah için namaza, meyyit/meyyite için duaya... diye niyet edilir. Eğer ölünün ruhuna yararı yoksa bunun bir anlamı kalmaz.

Kendisi zaman zaman Bakî kabristanını ziyaret ederek kabirdekilere selam vererek dua ederdi.(16) Eğer selamı onlara ulaşmasa ve duası fayda etmeseydi, bunu yapması abesle iştigâl olurdu ki O, bundan münezzehtir.

Geride kalanların, ölüleri için yaptığı ibadet ve hayırların faydasını iki bakımdan ele almak gerekir:

Birincisi: Müteveffânın borçtan kurtulup kurtulmaması. Bir kimse üzerinde namaz, oruç, hac, zekat, adak, kul borcu gibi borçlar bulunarak ahirete intikal etmiş ise geride kalanların -ölünün vasiyeti olsun veya olmasın- bunları eda etmeleriyle borçtan kurtulur mu?

İkincisi: Başkasının yaptığı ibadetin sevabının ölüye ulaşıp ulaşmaması. Fukahâ ibadetleri üçe ayırmışlardır:

a) Namaz ve oruç gibi bedenî ibadetler: Başkalarının yapmalarıyla bu borçlar düşmez, sorumluluk devam eder.

b) Zekat, nezir ve mâlî keffaret gibi mâlî ibadet ve borçlar: Bunlar, başkalarının ödemesiyle ödenmiş olur, borç kalkar.

c) Hac gibi hem mâlî, hem de bedenî ibadetler: Birisi ölü namına bunu yaparsa o borçtan kurtulmuş olur. Fakat mirasçılar bunu yapmaya mecbur değildir. Ancak İmam Şafiî'ye göre vasiyet etmiş ise mecbur olurlar.

Ahmed b. Hanbel, Evzaî, Ebû Sevr, Nevevî gibi müçtehidler ile muhaddislerin çoğuna göre, ölünün yakınlarının, onun borçlu olduğu oruç, hac gibi ibadetleri de kaza etmesi caiz ve sahihtir.

İslam ulemasının ekseriyeti, sevabını ölüye bağışlamak niyetiyle yapılan ibadetlerin sahih olduğuna ve dünyadan göçmüş olanların bundan istifade edeceklerine kani olmuş ve bu hükmü benimsemişlerdir.(17)

Konumuzun daha iyi anlaşılabilmesi için başkalarının ölünün yararına yapabilecekleri işleri maddeler halinde açıklamaya çalışalım:

1. Ölünün Borcunun Ödenmesi:

Bir kişi öldüğünde başkalarının onun hakkında yapabilecekleri, hatta yapmaları gereken en önemli işlerden birisi, varsa o kişinin borçlarını ödemek ve böylece onun üzerinden kul haklarının kalkmasını temin etmektir. Çünkü hadisteki ifadesiyle

"Mü'minin ruhu, borcu ödeninceye kadar ona bağlı kalır."(18)

Bundan dolayı, borçlu olarak ölen kişi, şayet miras olarak bir şeyler bırakmışsa ondan borçları ödenir.(19) Böylelikle ölünün borcunun ödenmesi kendine fayda verip, borçtan kurtulmasına sebep olur. Burada mâlî borçlarının ödenmesinde borcu ödeyen kişinin, ölünün bir yakını olması şart değildir. Kim öderse ödesin, ölen kişi kurtulmuş olur.(20)

2. Dua ve İstiğfar:

Ölmüş birisi için yapılabilecek en büyük iyiliklerden birisi onun için dua etmek ve istiğfarda bulunmaktadır. Nitekim;

"Ey Allah'ın Resulü, anne ve babamın vefatlarından sonra da onlara iyilik yapma imkanı var mı, ne ile onlara iyilik yapabilirim?" diye soran Ebû Ubeyd Mâlik İbn Rabîa es-Sâidî (r.a)'ye Peygamber Efendimiz (s.a.v):

"Evet vardır. Onlara dua, onlar için Allah'tan istiğfar (günahlarının affedilmesini) talep etmek, onlardan sonra -vasiyetlerini yerine getirmek, anne ve babasının akrabalarına karşı da sıla-i rahmi ifa etmek, anne ve babasının dostlarına ikramda bulunmak."(21) cevabını vermiştir.

Yine,

"Onlardan sonra gelenler şöyle derler: Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman eden kardeşlerimizi bağışla..."(22)

gibi ayetler, cenaze namazı, dua ve istiğfarın ölülere fayda vereceğini ispat etmektedir.(23)

Bu mevzudaki ayet ve hadis-i şerifleri(24) göz önünde bulunduran ilim adamları, ölü için yapılan dua ve istiğfarın ölüye fayda vereceğinde. Ancak kendisi için dua edilen kimsenin mü'min olması şarttır.(25) Zira imanı olmayanlara hiçbir şey fayda vermez. Zaten onlar için dua etmek de meşru değildir.(26) İmam Eş'ari'ye göre, "Hadisçiler ile Ehl-i Sünnet'in çoğunluğu, dua ile sadakanın, Müslümanlar için ölümlerinden sonra fayda vereceğini kabul ederler.(27) Öyleyse dua meşru ve faydalıdır.(28)

Bu mevzuda bilinen en meşhur hadis-i şeriflerden biri olarak Müslim'de Ebu Hüreyre (r.a)'den rivayet edilen bir hadis-i şerifte:

"İnsan ölünce bütün amelleri kesilir. Ancak üç şey (bunları yapan üç kişi) müstesna: Sadaka-i cariye (bırakan) veya istifade edilen bir ilim (bırakan) veya kendine dua edecek salih evlat (bırakan)."(29) buyurulmaktadır.

Bu hadis-i şeriften anladığımıza göre:

a. Sadaka-i cariye denilen, insanların istifade edebileceği yol, köprü, cami, çeşme, mescit ve vakıf müesseseleri ile bunları en verimli ve hayırlı şekilde kullanacak nesillerin yetişmesi içinde okul ve öğrencilerin barınabilecekleri yurt gibi müesseseler yapmak gibi salih amellerde bulunmaktır ki, arkada bırakılan bu türden bir müessese hayatta kaldığı müddetçe, -Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) beyanları çerçevesinde- iyi bir çığıra vesile olunduğu için kıyamete kadar orada yetişenlerin kazandıkları sevapların bir misli de bu müesseseleri kuranların amel defterlerine kaydedilecektir.

b. İlim erbabının bıraktığı eserler de sadaka-i câriyedendir. Alim, kapasitesine göre bunlardan mükafatını alır. Ayrıca ilim erbabına sahip çıkma ve onların kitap, defter, yiyecek ve giyeceğini temin etme şeklinde yapılan çalışmalar da, hayır cihetinde kapanmaz birer sadaka-i cariye sayılmaktadır.

c. Ölen kişi giden ruh, ardından hayırlarda bulunacak ve hayırlı nesiller yetiştirecek hayırlı bir evlat ister. Ancak bıraktıkları böyle bir nesildir ki, ahiret hesabına onlara yararlı olacaktır. Yoksa ölü ne helva, lokma yemek; ne yedinci, kırkıncı ve elli ikinci gece, ne mevlit, ne paralı hatim, ne telkin, ne devir, ne de duvara asılacak eski bir resim bekler.

3. Sadaka Vermek:

Sadakanın da ölen kişiye faydası olduğu mevzuunda Ehl-i Sünnet âlimleri ittifak etmişlerdir. Peygamber (s.a.v)'in buna delalet eden hadisleri(30) vardır.(31)

İbn Abbas (r.a)'ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte ise şöyle buyurulmaktadır:

"Bir adam gelerek:

"Ey Allah'ın Resulü! Annem vefat etti. Ben onun için tasaddukta bulunsam ona faydası olur mu?" diye sordu. Peygamberimiz:

"Evet." deyince, adam;

"Benim bir meyveliğim var. Sizi şâhid kılıyorum, onu annem için tasadduk ediyorum." dedi.(32)

Verilen sadaka ister kişinin evladı gibi birinci derecede bir yakını isterse başkaları tarafından verilsin, sadakanın sevabının ölüye ulaşacağında ittifak olduğu bildirilmektedir.(33)

Sa'd İbn Ubâde hadisinde ise, ölünün arkasından yapılacak sadakanın hangisinin daha efdal olduğu beyan edilmektedir. Sa'd (r.a) şöyle anlatır:

"Ey Allah'ın Resulü dedim, annem vefat etti, (onun adına) yapacağım sadakanın hangisi efdaldir?" Peygamber Efendimiz (s.a.v),

"Su!.." buyurdular. Bu cevap üzerine Sa'd bir kuyu kazdı ve:

"Bu kuyu Sa'd'ın annesi için dedi."(34)

Bu hadis-i şerif de, ölü adına hayır yapılabileceğini gösteren delillerdendir. Nesâî'nin rivayetinde Sa'd, önce vefat eden annesi adına sadaka verip veremeyeceğini sorar. Cevap müspet olunca hangi sadakanın efdal olduğunu sorar. Bunun üzerine, "su" cevabını alır.(35)

Nafile olarak sadaka vermek isteyenlerin bütün inananlara (mü'min ve mü'minelere) niyet etmesi en faziletlisidir. Çünkü bunun sevabı onlara ulaşır, kendisinin sevabından da herhangi bir şey eksilmez.(36)
------------------------------------
İşte vakit namaz kılıp namazda bitince dua ederken peygambere ehli beytine evliya enbiyaya gelmiş geçmiş tüm peygamberlere namazn sevabını hediye edilse sevap eksilmezde deniyor.Ayrıca işte ölen anne-baba-dede-nene gibi lerede hediye edilebilir.Hal böyle olunca en iyisini Allah bilir ama ben genelde yukarıdaki gibi ne var ne yoksa hediye ediyorumki belki bu sebeplede biizmde ameller kabul edilir.Birde imkan dahlinde özellikle vardan yokdan olsada arasıra 5-10 TL gibi sadaka vermek fakire olmazdı bir kuran kursuna bağış gibi ölen kişi adınada makbuldur diyorlar.

twennywann 11.04.20 18:09

Ölünün son uğurlanmasına kabirde zorluklar ve azab çekmemesi; azalması açısından da bir uygulama vardır. O da Rahmetliye havale edilmesi üzere 70.000 Kelimei Tevhid, rakam aşağı yukarı 70 bin küsür tam hatırlamıyorum. Süleymancı bir Hoca Efendi öğretmişti bana.

Kuranı Kerim Hatmi eğer mümkün ise,

Eğer mümkün değilse 1000 ihlas,313 Ayetel Kürsi,41 Yasini Şerif ya da 123 Yasin Şerif Hatmi.

Bunlar haricindeki Swordwish’in dediği herşeye katılıyorum.

twennywann 11.04.20 18:14

Alıntı:

twennywann Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 328126)
Ölünün son uğurlanmasına kabirde zorluklar ve azab çekmemesi; azalması açısından da bir uygulama vardır. O da Rahmetliye havale edilmesi üzere 70.000 Kelimei Tevhid, rakam aşağı yukarı 70 bin küsür tam hatırlamıyorum. Süleymancı bir Hoca Efendi öğretmişti bana.

Kuranı Kerim Hatmi eğer mümkün ise,

Eğer mümkün değilse 1000 ihlas,313 Ayetel Kürsi,41 Yasini Şerif ya da 123 Yasin Şerif Hatmi.

Bunlar haricindeki Swordwish’in dediği herşeye katılıyorum.


Birde çoğu Şia Vahhabı zihniyetinin kabul etmediği bir uygulama var. ISKAT yapmak.

Bu nedir?

Kişi diyelim ki 40 yaşında rahmete kavuştu. 18 yaş ergenlik başlangıcı dersek: toplam 22 senelik oruç, zekat, sadaka, kurban, adak , yemin kefaretleri hesaplanır sanki varmışcasına... Minimum belirlenen bir tutarla çarpılır; bir bakıma oruç tutmayanın fidye vermesi gibi birşey. Çıkan miktar bağışlanır; bu da günahlarına kefaret için yapılan bir uygulamadır.


Eğer rahmetli Hac’a gitmeyi çok istemiş de gidemeden Rahmetli oldu ise, onun için niyet edilip Hac ziyareti yapılabilir. (Çoğu kişi kabul etmez, ama bu istismara açık birşey değildir, belli şartları vardır, en önemli şartı da kişinin ya Rahmetli olması , ya da Yaşıyor halde gidecek durumu olmaması( Engelli olmak, vesaire)

KunFeYekunnn 11.04.20 18:17

Alıntı:

ebureyhan Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 328119)
Ameller niyetlere göredir. Guzel dusunuyorsun fakat herkes azigini kendi alip gitmeli bu dunyadan

Namazlardan sonra tanidigimiz, tanimadigimiz butun muslumanlara duamizi yapiyoruz. Bu dusunceye gore herkes kendi azigini kendi kazansin deyip sadece kendimize calismaliyiz bu bana gore cok yanlis.

Kimi 24 saat ibadet eder kiminin de bir ameli o ibadetlere bedeldir. Demek istedigim kimin hangi azikla ne kadar azikla gittigini Allah bilir. Ben bilen hocalarimizdan yardim istemistim siz de bilgili hocalarimizdan biri iseniz ve sorularima bu cevabi verdiyseniz bu sizin ameliniz ve herkes kendinden sorumludur saygi duyarim.

Kendi adima evlatlik gorevimin olumle bittigini dusunmuyorum. Cuma gunu kabirleri ziyaret edin buyurulmus gidip bakip gelin denilmemis duanizi yapin denilmis. Olmuslerinize yasin okuyun denilmis kendi aziklarini alip gittiler denilmemis. Biz bu dunyadan gocunce bizim arkamizdan dua edecek kimsemiz olmasa cok uzucu olurdu. Bakis aciniz bana cok degisik geldi bir kardesimiz ac uyurken biz tok isek herkes kendi azigini kazansin diye dusunmek ne kadar dogru olur?

twennywann 11.04.20 18:24

Alıntı:

KunFeYekunnn Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 328130)
Namazlardan sonra tanidigimiz, tanimadigimiz butun muslumanlara duamizi yapiyoruz. Bu dusunceye gore herkes kendi azigini kendi kazansin deyip sadece kendimize calismaliyiz bu bana gore cok yanlis.

Kimi 24 saat ibadet eder kiminin de bir ameli o ibadetlere bedeldir. Demek istedigim kimin hangi azikla ne kadar azikla gittigini Allah bilir. Ben bilen hocalarimizdan yardim istemistim siz de bilgili hocalarimizdan biri iseniz ve sorularima bu cevabi verdiyseniz bu sizin ameliniz ve herkes kendinden sorumludur saygi duyarim.

Kendi adima evlatlik gorevimin olumle bittigini dusunmuyorum. Cuma gunu kabirleri ziyaret edin buyurulmus gidip bakip gelin denilmemis duanizi yapin denilmis. Olmuslerinize yasin okuyun denilmis kendi aziklarini alip gittiler denilmemis. Biz bu dunyadan gocunce bizim arkamizdan dua edecek kimsemiz olmasa cok uzucu olurdu. Bakis aciniz bana cok degisik geldi bir kardesimiz ac uyurken biz tok isek herkes kendi azigini kazansin diye dusunmek ne kadar dogru olur?



Bu sözlerinde haklısınız kardeşim.

Aileye önem verilmesi gerekiyor, yakınlara , akrabalara, dostlara. Bunları bize yüce Rab öğretmiş, ve Hadislerde tekrar karşımıza çıkmış.

Rahmetlinin arkasından İslam Çerçevesince geleneklerimiz uygulanmaz ise size yaşadığım bir olayı anlatayım herşey netleşsin;

Eniştem ben 4 yaşındayken rahmetli oldu. Kendisi inançsız bir insandı, aynı zamanda dinin yasakladığı herşeyi de yapardı... Rahmetli olduğu dönem ailevi bir kriz dönemiydi, bu belli başlı törenler yapılmasına Allahü Teala nasip etmedi.

İşte bu yüzden; benim rüyama girdi eniştem. Ateşler içinde yanıyordu, ağlıyordu, pişmandı.

Şimdi söylermisiniz bana; hangi 4 yaşında çocuk Cehennem’de ateş olduğunu veya Ateş’in ne olduğunu bilebilir? Ben bilmiyordum. Ve rüyamda öğrendim. Gece kalktım annem ve babama bunları anlattım. Onlar da çok şaşkındılar; babam Hoca Efendi’yi ziyaret ettiğinde bir takım geleneksel uğurlamaları yapmamışsınız dedi. Hem fikir kaldılar.

Daha da enteresanını söyleyeyim... Eniştem rahmetli olduğunda bu uğurlamalar yapılmadığı için Ruh’u sıkışıp kaldı. Acı çekerek yakınlarının evinde geziyordu. Teyzem her sabah kalktığında duvardaki resimleri ters çevrilmiş buluyordu.

İşte Geleneklerimiz bunlar olmasın diye varlar. Ruh rahatlayıp, bu dünyadan göçsün diye var.

KunFeYekunnn 11.04.20 18:25

Alıntı:

Swordsfish Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 328123)
Hayatta iken yaptıklarının, vefatından sonra kişinin kendisine ulaşacağını ifade ve hayatta iken hayır yapmaya teşvik eden pek çok hadis-i şerif vardır.(1) Peygamber Efendimiz (s.a.v)

"İnsan ölünce (salih) ameli kesilir. Ancak üç amel (in sevabı) kesilmez: Sadaka-i câriye (kamuya yararlı sadaka), faydalanılan bir ilim ve arkasında kendisine dua edecek hayırlı bir çocuk bırakmak."(2)

buyurarak buna işaret etmiştir. Ebû Hureyre'den rivâyet edilen hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v) amellerin sayısını (sadaka-i cariyeyi tafsil etmek suretiyle) çoğaltarak:

"Mü'min'e ölümünden sonra amel ve hasenatından ulaşacak şey: Öğretip yaydığı ilim, bıraktığı salih evlat, miras bıraktığı Mushaf, yaptığı mescit, yolcu için yaptığı ev, akıttığı ırmak ve sağlığında malından verdiği sadakadır."(3)

buyurmuşlardır. Başka bir hadisin ifadesiyle;

"Ölüyü (mezara kadar) üç şey takip eder: Ailesi, malı ve ameli. Bunlardan ikisi geri döner, biri bâki kalır. Ailesi ve malı geri döner, ameli kendisiyle bâki kalır."(4)

Bu ve benzeri(5) hadis-i şeriflerden de anlaşılacağı üzere insan, dünyada iken kendisinin yaptığı veya başkalarının yapmasına vesile olduğu amellerden istifade edecektir. Zaten bunda alimler de ittifak etmişlerdir.(6) Fakat kişinin ölümünden sonra başkalarının kendisi için yapacakları iyi işlerin sevabının veya bunlardan hangisinin ulaşıp ulaşmayacağı konusunda ihtilaf edilmiştir.


Ehl-i Sünnet alimlerinin hepsi, hangi amelin fayda verip, hangisinin fayda vermeyeceği meselesinde ihtilaf etmişler ise de, ölüye başkalarının yapacağı amellerin fayda vereceği hususunda ittifak etmişlerdir. Çünkü bu konuda, bazı amel ve iyiliklerin fayda vereceğine dair, apaçık ayet ve hadisler vardır. Mesela, dua ve istiğfarın faydalı olacağına

"Onlardan, sonra gelenler şöyle derler: Ey Rabbimiz, bizi ve bizden önce imanla geçmiş olan kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma."(11)

ayet-i kerimesi delalet etmektedir. Bu ayet-i kerimede Cenab-ı Hak, daha önce iman edip de göçmüş olan kardeşleri için istiğfar eden mü'minleri övmüştür. Eğer istiğfarın ölülere bir faydası olmasaydı, Allah Teâlâ onları övmezdi.(12)

Peygamber Efendimiz de

"Ölüye namaz kıldığınız zaman ona gönülden dua edin."(13)

buyurmuş ve kendisi de kıldığı cenaze namazlarında ölü için dua etmiştir. Şayet bu namaz ve duanın ölüye bir faydası olmasaydı, Rasulullah (s.a.v) bunu ne kendi yapardı ne de başkalarına emrederdi.(14) Halbûki O, kendisi de birinin cenaze namazını kıldırırken

"Allah'ım, filan oğlu filan senin güvencende, senin koruman altındadır. Onu kabir fitnesinden ve cehennem azabından koru. Sen vefa ve övgü sahibisin. Allah'ım onu bağışla, ona acı! Muhakkak ki sen çok bağışlayan, çok acıyansın."(15)

diye dua etmiştir. Kaldı ki Cenâze namazının kendisi de ölü için bir duadır. Allah için namaza, meyyit/meyyite için duaya... diye niyet edilir. Eğer ölünün ruhuna yararı yoksa bunun bir anlamı kalmaz.

Kendisi zaman zaman Bakî kabristanını ziyaret ederek kabirdekilere selam vererek dua ederdi.(16) Eğer selamı onlara ulaşmasa ve duası fayda etmeseydi, bunu yapması abesle iştigâl olurdu ki O, bundan münezzehtir.

Geride kalanların, ölüleri için yaptığı ibadet ve hayırların faydasını iki bakımdan ele almak gerekir:

Birincisi: Müteveffânın borçtan kurtulup kurtulmaması. Bir kimse üzerinde namaz, oruç, hac, zekat, adak, kul borcu gibi borçlar bulunarak ahirete intikal etmiş ise geride kalanların -ölünün vasiyeti olsun veya olmasın- bunları eda etmeleriyle borçtan kurtulur mu?

İkincisi: Başkasının yaptığı ibadetin sevabının ölüye ulaşıp ulaşmaması. Fukahâ ibadetleri üçe ayırmışlardır:

a) Namaz ve oruç gibi bedenî ibadetler: Başkalarının yapmalarıyla bu borçlar düşmez, sorumluluk devam eder.

b) Zekat, nezir ve mâlî keffaret gibi mâlî ibadet ve borçlar: Bunlar, başkalarının ödemesiyle ödenmiş olur, borç kalkar.

c) Hac gibi hem mâlî, hem de bedenî ibadetler: Birisi ölü namına bunu yaparsa o borçtan kurtulmuş olur. Fakat mirasçılar bunu yapmaya mecbur değildir. Ancak İmam Şafiî'ye göre vasiyet etmiş ise mecbur olurlar.

Ahmed b. Hanbel, Evzaî, Ebû Sevr, Nevevî gibi müçtehidler ile muhaddislerin çoğuna göre, ölünün yakınlarının, onun borçlu olduğu oruç, hac gibi ibadetleri de kaza etmesi caiz ve sahihtir.

İslam ulemasının ekseriyeti, sevabını ölüye bağışlamak niyetiyle yapılan ibadetlerin sahih olduğuna ve dünyadan göçmüş olanların bundan istifade edeceklerine kani olmuş ve bu hükmü benimsemişlerdir.(17)

Konumuzun daha iyi anlaşılabilmesi için başkalarının ölünün yararına yapabilecekleri işleri maddeler halinde açıklamaya çalışalım:

1. Ölünün Borcunun Ödenmesi:

Bir kişi öldüğünde başkalarının onun hakkında yapabilecekleri, hatta yapmaları gereken en önemli işlerden birisi, varsa o kişinin borçlarını ödemek ve böylece onun üzerinden kul haklarının kalkmasını temin etmektir. Çünkü hadisteki ifadesiyle

"Mü'minin ruhu, borcu ödeninceye kadar ona bağlı kalır."(18)

Bundan dolayı, borçlu olarak ölen kişi, şayet miras olarak bir şeyler bırakmışsa ondan borçları ödenir.(19) Böylelikle ölünün borcunun ödenmesi kendine fayda verip, borçtan kurtulmasına sebep olur. Burada mâlî borçlarının ödenmesinde borcu ödeyen kişinin, ölünün bir yakını olması şart değildir. Kim öderse ödesin, ölen kişi kurtulmuş olur.(20)

2. Dua ve İstiğfar:

Ölmüş birisi için yapılabilecek en büyük iyiliklerden birisi onun için dua etmek ve istiğfarda bulunmaktadır. Nitekim;

"Ey Allah'ın Resulü, anne ve babamın vefatlarından sonra da onlara iyilik yapma imkanı var mı, ne ile onlara iyilik yapabilirim?" diye soran Ebû Ubeyd Mâlik İbn Rabîa es-Sâidî (r.a)'ye Peygamber Efendimiz (s.a.v):

"Evet vardır. Onlara dua, onlar için Allah'tan istiğfar (günahlarının affedilmesini) talep etmek, onlardan sonra -vasiyetlerini yerine getirmek, anne ve babasının akrabalarına karşı da sıla-i rahmi ifa etmek, anne ve babasının dostlarına ikramda bulunmak."(21) cevabını vermiştir.

Yine,

"Onlardan sonra gelenler şöyle derler: Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman eden kardeşlerimizi bağışla..."(22)

gibi ayetler, cenaze namazı, dua ve istiğfarın ölülere fayda vereceğini ispat etmektedir.(23)

Bu mevzudaki ayet ve hadis-i şerifleri(24) göz önünde bulunduran ilim adamları, ölü için yapılan dua ve istiğfarın ölüye fayda vereceğinde. Ancak kendisi için dua edilen kimsenin mü'min olması şarttır.(25) Zira imanı olmayanlara hiçbir şey fayda vermez. Zaten onlar için dua etmek de meşru değildir.(26) İmam Eş'ari'ye göre, "Hadisçiler ile Ehl-i Sünnet'in çoğunluğu, dua ile sadakanın, Müslümanlar için ölümlerinden sonra fayda vereceğini kabul ederler.(27) Öyleyse dua meşru ve faydalıdır.(28)

Bu mevzuda bilinen en meşhur hadis-i şeriflerden biri olarak Müslim'de Ebu Hüreyre (r.a)'den rivayet edilen bir hadis-i şerifte:

"İnsan ölünce bütün amelleri kesilir. Ancak üç şey (bunları yapan üç kişi) müstesna: Sadaka-i cariye (bırakan) veya istifade edilen bir ilim (bırakan) veya kendine dua edecek salih evlat (bırakan)."(29) buyurulmaktadır.

Bu hadis-i şeriften anladığımıza göre:

a. Sadaka-i cariye denilen, insanların istifade edebileceği yol, köprü, cami, çeşme, mescit ve vakıf müesseseleri ile bunları en verimli ve hayırlı şekilde kullanacak nesillerin yetişmesi içinde okul ve öğrencilerin barınabilecekleri yurt gibi müesseseler yapmak gibi salih amellerde bulunmaktır ki, arkada bırakılan bu türden bir müessese hayatta kaldığı müddetçe, -Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) beyanları çerçevesinde- iyi bir çığıra vesile olunduğu için kıyamete kadar orada yetişenlerin kazandıkları sevapların bir misli de bu müesseseleri kuranların amel defterlerine kaydedilecektir.

b. İlim erbabının bıraktığı eserler de sadaka-i câriyedendir. Alim, kapasitesine göre bunlardan mükafatını alır. Ayrıca ilim erbabına sahip çıkma ve onların kitap, defter, yiyecek ve giyeceğini temin etme şeklinde yapılan çalışmalar da, hayır cihetinde kapanmaz birer sadaka-i cariye sayılmaktadır.

c. Ölen kişi giden ruh, ardından hayırlarda bulunacak ve hayırlı nesiller yetiştirecek hayırlı bir evlat ister. Ancak bıraktıkları böyle bir nesildir ki, ahiret hesabına onlara yararlı olacaktır. Yoksa ölü ne helva, lokma yemek; ne yedinci, kırkıncı ve elli ikinci gece, ne mevlit, ne paralı hatim, ne telkin, ne devir, ne de duvara asılacak eski bir resim bekler.

3. Sadaka Vermek:

Sadakanın da ölen kişiye faydası olduğu mevzuunda Ehl-i Sünnet âlimleri ittifak etmişlerdir. Peygamber (s.a.v)'in buna delalet eden hadisleri(30) vardır.(31)

İbn Abbas (r.a)'ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte ise şöyle buyurulmaktadır:

"Bir adam gelerek:

"Ey Allah'ın Resulü! Annem vefat etti. Ben onun için tasaddukta bulunsam ona faydası olur mu?" diye sordu. Peygamberimiz:

"Evet." deyince, adam;

"Benim bir meyveliğim var. Sizi şâhid kılıyorum, onu annem için tasadduk ediyorum." dedi.(32)

Verilen sadaka ister kişinin evladı gibi birinci derecede bir yakını isterse başkaları tarafından verilsin, sadakanın sevabının ölüye ulaşacağında ittifak olduğu bildirilmektedir.(33)

Sa'd İbn Ubâde hadisinde ise, ölünün arkasından yapılacak sadakanın hangisinin daha efdal olduğu beyan edilmektedir. Sa'd (r.a) şöyle anlatır:

"Ey Allah'ın Resulü dedim, annem vefat etti, (onun adına) yapacağım sadakanın hangisi efdaldir?" Peygamber Efendimiz (s.a.v),

"Su!.." buyurdular. Bu cevap üzerine Sa'd bir kuyu kazdı ve:

"Bu kuyu Sa'd'ın annesi için dedi."(34)

Bu hadis-i şerif de, ölü adına hayır yapılabileceğini gösteren delillerdendir. Nesâî'nin rivayetinde Sa'd, önce vefat eden annesi adına sadaka verip veremeyeceğini sorar. Cevap müspet olunca hangi sadakanın efdal olduğunu sorar. Bunun üzerine, "su" cevabını alır.(35)

Nafile olarak sadaka vermek isteyenlerin bütün inananlara (mü'min ve mü'minelere) niyet etmesi en faziletlisidir. Çünkü bunun sevabı onlara ulaşır, kendisinin sevabından da herhangi bir şey eksilmez.(36)
------------------------------------
İşte vakit namaz kılıp namazda bitince dua ederken peygambere ehli beytine evliya enbiyaya gelmiş geçmiş tüm peygamberlere namazn sevabını hediye edilse sevap eksilmezde deniyor.Ayrıca işte ölen anne-baba-dede-nene gibi lerede hediye edilebilir.Hal böyle olunca en iyisini Allah bilir ama ben genelde yukarıdaki gibi ne var ne yoksa hediye ediyorumki belki bu sebeplede biizmde ameller kabul edilir.Birde imkan dahlinde özellikle vardan yokdan olsada arasıra 5-10 TL gibi sadaka vermek fakire olmazdı bir kuran kursuna bağış gibi ölen kişi adınada makbuldur diyorlar.

Uzun uzun yazmissiniz Allah razi olsun

KunFeYekunnn 11.04.20 18:32

Alıntı:

twennywann Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 328127)
Birde çoğu Şia Vahhabı zihniyetinin kabul etmediği bir uygulama var. ISKAT yapmak.

Bu nedir?

Kişi diyelim ki 40 yaşında rahmete kavuştu. 18 yaş ergenlik başlangıcı dersek: toplam 22 senelik oruç, zekat, sadaka, kurban, adak , yemin kefaretleri hesaplanır sanki varmışcasına... Minimum belirlenen bir tutarla çarpılır; bir bakıma oruç tutmayanın fidye vermesi gibi birşey. Çıkan miktar bağışlanır; bu da günahlarına kefaret için yapılan bir uygulamadır.


Eğer rahmetli Hac’a gitmeyi çok istemiş de gidemeden Rahmetli oldu ise, onun için niyet edilip Hac ziyareti yapılabilir. (Çoğu kişi kabul etmez, ama bu istismara açık birşey değildir, belli şartları vardır, en önemli şartı da kişinin ya Rahmetli olması , ya da Yaşıyor halde gidecek durumu olmaması( Engelli olmak, vesaire)

Her seyi yapildi sukur. Sadece hastaligindan dolayi tutamadigi oruclari vardi. Oruclarinin kefaretini de verdi ama benim icin rahat degil acaba onun adina tutsam olur mu diye dusunuyorum..Kelimei tevhidi de yukarida yazmistim ben gunluk olarak evlat olarak her gun yaptiklarimi yazdim yanlisim ve eksigim ozellikle niyet kismi aklima takiliyor.
Hac meselesini bilmiyordum Allah razi olsun kardesim.

ebureyhan 11.04.20 18:41

Alıntı:

KunFeYekunnn Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 328130)
Namazlardan sonra tanidigimiz, tanimadigimiz butun muslumanlara duamizi yapiyoruz. Bu dusunceye gore herkes kendi azigini kendi kazansin deyip sadece kendimize calismaliyiz bu bana gore cok yanlis.

Kimi 24 saat ibadet eder kiminin de bir ameli o ibadetlere bedeldir. Demek istedigim kimin hangi azikla ne kadar azikla gittigini Allah bilir. Ben bilen hocalarimizdan yardim istemistim siz de bilgili hocalarimizdan biri iseniz ve sorularima bu cevabi verdiyseniz bu sizin ameliniz ve herkes kendinden sorumludur saygi duyarim.

Kendi adima evlatlik gorevimin olumle bittigini dusunmuyorum. Cuma gunu kabirleri ziyaret edin buyurulmus gidip bakip gelin denilmemis duanizi yapin denilmis. Olmuslerinize yasin okuyun denilmis kendi aziklarini alip gittiler denilmemis. Biz bu dunyadan gocunce bizim arkamizdan dua edecek kimsemiz olmasa cok uzucu olurdu. Bakis aciniz bana cok degisik geldi bir kardesimiz ac uyurken biz tok isek herkes kendi azigini kazansin diye dusunmek ne kadar dogru olur?

Eger bu dediklerini yapiyorsan seni kutlarim kardesim. Bu dunyada baskalari icin yasayip kendini en sona koyan insanlari Allahin hikmet verdigi insanlar olarak gorurum.
Allah guzel kelbine gore versin kardesim.


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 16:31.

Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

HavasOkulu.Com


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147