Tasavvufa karsi cikan alimler - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > HavasOkulu Genel Bölüm > Sorularınız

Sorularınız her türlü soruyu buradan sorabilirsiniz.

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 28.08.20, 17:49
imas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Bilgili Üye
 
Üyelik tarihi: 18.01.20
Bulunduğu yer: her yer
Mesajlar: 16,098
Etiketlendiği Mesaj: 3407 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Tasavvufa karsi cikan alimler

Tasavvufa ve mutasavvif alimlere karsi cikan,reddiyeler yazan,bunlari kabul etmeyen bir cok islam alimi var,bu alimler iddialarinda hakli mi haksiz mi,yoksa her iki taraftaki alimler kendi inanclarinda haklilar mi? bu konuda fikirleriniz nelerdir?

__________________
اِذْ قَالَ لَهُ رَبُّهُٓ اَسْلِمْۙ قَالَ اَسْلَمْتُ لِرَبِّ الْعَالَم۪ينَ
_______________________________________________

Bir acaip derde düştüm herkes gider kârına
Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına
Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına
Rızkımı veren Hüdadır kula minnet eylemem
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 28.08.20, 18:02
Berzahı-Şah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 06.06.20
Bulunduğu yer: Gaziantep/PençeKİLİT
Mesajlar: 323
Etiketlendiği Mesaj: 19 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Abi Günümüzde Okadar Çok Dağıldıki Bu Konu Şimdi Benim Takip Ettiğim Örneğin 'Kerem Önder' Hocayı Takip Ediyorum Ama Görüyorumki Sanki Bir Savaş İçerisindeler Öneğin Ebu Hanza İle Durmadan O Ona Atıp Tutuyor Oda Ona Ama Ben Bu Savaşta Kerem Önderi Savunuyorun Neden Dersen İzledim Bu Hanzala Hocayı (HZ.HIZIR) Yok Diyorlar Şeh Ler Yok Diyorlar Örnek Benim Ablam Koyu Hanzalacıdır Bana Kerem Önderi Dinliyorum Diye Hem Kerem Öndere Kafir Hemde Bana Kafir Diyor Halbuki 2 Tarafında Ortak Noktası

Hak Din İslam Ama Görüyorum ki Bizim Hoca Doğruyu Söyledikçe Adama Küfürler Bedua Lar Ediyorlar Ama Ne Hikmettirki Hapisdende Çıkamıyorlar Cözemedim Rabiim Bize Ve Onlara Hidayet Versin.

Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 28.08.20, 18:10
 
Üyelik tarihi: 15.07.20
Bulunduğu yer: Ankara
Mesajlar: 354
Etiketlendiği Mesaj: 9 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Tasavvuf haktır ve islamın özüdür kim tasavvufu eleştirirse islamda yeri yoktur. Fakat tasavvuf değilde bu zamandaki şeyhler tartışılmalı bu zamandaki şeyhler islama ne veriyor ne derece ümmete katkı sunuyor bunlar tartışılmayı.

(alıntı)
Bakalım Şeyh nasıl biri olmalı? Hem de Şeyhlerin kaleminden:

Şeyh Necmeddin-i Kübra (r.h.) der ki:
“Şeyh diye adlandırılan ve tarikat yolunda yürüyoruz diye iddia edenler, 70 makamdan geçip, gönül alemlerini açıp, gayb erenler, şeyhler ve bunların ruhlarından icazet alırlar ve tarikatta (uygulamada) doğru olursa, şeyhlik makamına oturmaları uygundur.”

Hace Ahmet Yesevi buyuruyor : “Hakikatla yürüyorum deyip iddia edenler; 70 makamı geçmeden, 70.000 perdeyi açmadan ve Hz. Peygamber (s.a.v.) ’in gördüklerini görmeden bir kimse “Ben Hakk’a ulaşıyorum. ” diye iddiada bulunsa iddiası yalan; kendisi yalancı ve Allah’a düşman olur.”

Devam ediyor : “Ahir zamanda bizden sonra öyle şeyhler zuhur edecek ki; şeytan onlardan ders alacak ve onlar şeytanın işini yapacaklar. Halkla dost olup halk ne isterse onu yapacaklar. Müridlerine yol gösterip onları Allah’a ulaştıramayacaklar. Dış görünüşlerini süsleyip müridden daha çok “hırs” sahibi olacaklar. Küfür ve imanı farklı görmeyecekler ve Âlimleri sevmeyecekler. (Ama) mürid (öğrencisi) şeyhine bir şey (dünyalık) vermezse, o şeyh zorla alacak… Eğer o aldığı nesneyi, ihtiyacı olana veya yoksula vermezse ve kendine – ailesine harcarsa it ölüsü yemiş gibi olur. Yedikleri ve aldıkları ile kıldığı namaz, tuttuğu oruç Allah katında makbul olmaz ve -yediği her lokma için Cehennemde 3000 yıl- azap görür. Bizden sonra böyle bir bidatçıya kim ” Pir” – “Şeyh” derse ve hizmet etse “KAFİR VE MEL’UN” olur… Vay o kişilere ki; böyle şeyhlere el uzatıp mürid olurlar! ”

Sözlerine de Ayetle devam ediyor:

İbrahim Suresi -7. Ayet:

“ Kendilerini azaba atarlar, şüphesiz azabım şiddetlidir.”

“Ey derviş! Şeyhlik davasında bulunan kimsenin 40 yıl bir Mürşid-i Kâmilin hizmetinde bulunmuş, çile çekip nefsini öldürmüş, icazetini (diplomasını ) almış olması gerekir. (Aksi takdirde) onun mürid edinmesi ve “hediye ” alması haram ve batıldır. Şeriata aykırı iş yapan kişi “Dinden Çıkar”, tarikata aykırı iş yapan merdud olur, reddedilir. Ve kim tevbe etmeden dünyadan göçüp giderse cehennem de azap görür. Bundan Allah’a sığınırız.” (Kaynak :Yesevilik Bilgisi/ Sayfa :446 ve 447 )

Bir düşün Ey Akıl Sahibi… Yukarıdaki ölçülerde Şeyh kim? Bul bakalım. Kaldı mı? İyi örnekte yok; ama sahtelerinden çok mu çok.

1845 (miladi) yılında Şam’da vefat eden Kuşadalı İbrahim Halveti Hazretleri; manada bu günleri görmüş ve şöyle diyor: “Artık tarikatlar kaldırılmış, tekke ve zaviyeler kapatılmalıdır. Herkes Allah ve Resulünü, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimiz zamanındaki gibi kendi başlarına bulacak ve yaşayacaklardır.”
Bedüüzzaman hz. Zaman tarikat zamanı değil iman kurtarma zamanıdır demiş.

Dem, bu demdir. Zaman, bu zamandır. Bunlar sizi tatmin etmedi de Kur’an-ı Kerim’den Ayetler mi istiyorsunuz? Peki. Bakın zamanla tarikatlar (Gerçek Şeyhler – Âlimler değil sahteler dinimizi ne hale getirmiş.) Dinimizin var luşunu sağlayan “Ümmet” kavramını bölerek cemaat haline getirmelerini yorum yapmadan sadece Ayetlerle yazarak cevap verelim:

RUM SURESİ – 32. AYET:

“Onlardan (olmayın) ki, dinlerini ayırıp öbek öbek olmuşlardır. Her gurup kendilerindekine güvenmektedirler.”

Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 28.08.20, 18:43
 
Üyelik tarihi: 15.07.20
Bulunduğu yer: Ankara
Mesajlar: 354
Etiketlendiği Mesaj: 9 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Peygamber asla etrafındaki insanlara elini öptürmez. Eğilmesini istemez.
İmtiyaz istemez. Bir gün dışarıdan birisi geliyor ve soruyor 'Hanginiz Muhammed' diye.Diyorlar ki: Sedire uzanmış, uzun saçlı beyaz yüzlü adamdır. Onun yanına gidiyor"Muhammed sen misin?' diyor,'Evet benim' diyor. Ilk geldiğinde soru bu:Hanginiz Muhammed? Tanıyamıyor.Cemaatlerde dışarıdan bakıldığı zaman şeyhin kim olduğunu hemen anlarsınız, yanında korumalar vardır. Kılık kıyafeti, davranış biçimi, karşısındakinin ona davranışı değişiktir. Peygamberde böyle bir şey yok! Peki Peygamberde böyleyse
diğerlerine ne oluyor? Bu şeyh ve siyasi liderler etrafına hizmet ettiriyorlar, bir manga adamla dolaşıyorlar.


2.nokta istanbul sözleşmesine şiddetle sema maraşlı yazar müslüman olduğu için karşı çıkarken şeyhlerin sesi çıkmıyor niye halbuki seçim günlerinde din elden gider dile ihale ve menfaat aldıkları siyasi partiye tam destek veriliyor halbuki bütün haram ve gayrimeşru önü qçıldı aile dağıldı zinalar çoğaldı ama şimdi burda islamın menfaati içinmi yoksa kendi maddi menfaatları içinmi siyasilere destek var. diye sorulur not siyasi partilerce cemaatler tehdit ediliyorsa bu hariç tabi

Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 28.08.20, 19:06
Berzahı-Şah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 06.06.20
Bulunduğu yer: Gaziantep/PençeKİLİT
Mesajlar: 323
Etiketlendiği Mesaj: 19 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
Yet80 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Peygamber asla etrafındaki insanlara elini öptürmez. Eğilmesini istemez.
İmtiyaz istemez. Bir gün dışarıdan birisi geliyor ve soruyor 'Hanginiz Muhammed' diye.Diyorlar ki: Sedire uzanmış, uzun saçlı beyaz yüzlü adamdır. Onun yanına gidiyor"Muhammed sen misin?' diyor,'Evet benim' diyor. Ilk geldiğinde soru bu:Hanginiz Muhammed? Tanıyamıyor.Cemaatlerde dışarıdan bakıldığı zaman şeyhin kim olduğunu hemen anlarsınız, yanında korumalar vardır. Kılık kıyafeti, davranış biçimi, karşısındakinin ona davranışı değişiktir. Peygamberde böyle bir şey yok! Peki Peygamberde böyleyse
diğerlerine ne oluyor? Bu şeyh ve siyasi liderler etrafına hizmet ettiriyorlar, bir manga adamla dolaşıyorlar.


2.nokta istanbul sözleşmesine şiddetle sema maraşlı yazar müslüman olduğu için karşı çıkarken şeyhlerin sesi çıkmıyor niye halbuki seçim günlerinde din elden gider dile ihale ve menfaat aldıkları siyasi partiye tam destek veriliyor halbuki bütün haram ve gayrimeşru önü qçıldı aile dağıldı zinalar çoğaldı ama şimdi burda islamın menfaati içinmi yoksa kendi maddi menfaatları içinmi siyasilere destek var. diye sorulur not siyasi partilerce cemaatler tehdit ediliyorsa bu hariç tabi
Sana Sonuna Kadar Katılıyorum Dediğin Gibi Ya Yani Ne Gerek Var Herkeze Din Öğretin Yeter İnsanlarda Dinini Yaşsın Yeter Ama Bazen Öyle Saçmalıyorlarki Bizim Burda Bir Şeh Var Adamı Öyle Abartıyorlarki Onun Yanında Dua Edersen 2 Katı Sevap Kazanıyormuş Ya Allah Aşkına Cözemiyorum Bizim Mileti Adam 400 Liraya Muska Satıyor Ve Günde En Az 10 Tane Satıyor Allah Akıl Versin Bunlara

Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 28.08.20, 19:50
Gayretli üye
 
Üyelik tarihi: 19.04.20
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 677
Etiketlendiği Mesaj: 44 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Tasavvuf sünnet terbiyesidir kısaca. Kuran'dan alınma bir yoldur. Tasavvuf a karşı çıkan alım değil zalim olur belki artniyetlu buda ehli islam düşmanı yaratıklar ola. Hskikata giden aslı Kuran'dan alınma bir yola karşı çıkan hakikata dusmanliktur.

Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 29.08.20, 10:13
imas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Bilgili Üye
 
Üyelik tarihi: 18.01.20
Bulunduğu yer: her yer
Mesajlar: 16,098
Etiketlendiği Mesaj: 3407 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

sen gene o saplantili hasta zihniyetinle insanlari suclama,bidat ehli ve hatta kafir ilan etme pesindesin,kendini alim gorme,fetva verme yetkisinde gormektesin,bir kas tane osmanlica kelime kullaninca kendini oyle goruyorsun,burada kendi hikayeni anlatiyorsun,yaptigin ispiyonculukla ovunuyorsun,ispiyon senin icin cok iyidir,benim icin insanin icine dusecegi en cukur seviyedir,cok sevdigim bir abim derki ispiyonculuk bilmemne olmaktan kotudur cunku bilmemne olmak bir kisiye zarar verir ispiyonculuk cok kisiye ve hatta masumlara bile zarar verir der,tasavvuf var olan bir seydir inkar edilmez kimisi kabul eder kimisi etmez etmeyende hak yolda yurudugu surece yoldan cikmaz ki eski tasavvuf alimleri bile birbirlerini tenkit etmisler,birbirlerinin yaptigi bazi seyleri yanlis yaptiklarini doylemisler ve hatta birbirlerini yoldan cikmakla ve dahi dinden cikmakla itham etmisler,bununla ilgili bir kac ornek verebilirim bunlari biraz oku istersen..ben bugunun tasavvuf yoluna girmeyen kendini alim sanan tv sovmenlerinden bahsetmiyorum,bre anlayissiz, ben ornek veriyorum tasavvuf yoluna girmeyen alimler mesela ibn Recep gibi alimlerden bahsediyorum,bu alimlerin yollari dogrumu,yanlismi bunu soruyorum,bu arada ornek verdigim alim İbn Recep haberin olsun kitaplarini bir oku istersen cokbilmis...

__________________
اِذْ قَالَ لَهُ رَبُّهُٓ اَسْلِمْۙ قَالَ اَسْلَمْتُ لِرَبِّ الْعَالَم۪ينَ
_______________________________________________

Bir acaip derde düştüm herkes gider kârına
Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına
Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına
Rızkımı veren Hüdadır kula minnet eylemem
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 30.08.20, 12:48
Berzahı-Şah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 06.06.20
Bulunduğu yer: Gaziantep/PençeKİLİT
Mesajlar: 323
Etiketlendiği Mesaj: 19 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Din büyüklerinin hayatında, insanlara karşı muamelesinde itimat yani güven vardır, eğri çizgiye rastlanmaz. Yani hiçbir kimsenin aleyhinde bir icraatta bulunmazlar, hiçbir kimsenin aleyhinde bir düşünceleri olmaz. Aksine hep, (Acaba insanlara nasıl faydalı olabilirim, nasıl iyilik edebilirim?) düşüncesi içinde yaşarlar. Hayatları hep böyle örneklerle doludur.

Dine hizmette çalışan herkes, bu büyüklere, din kardeşlerine ve yaptığı işe güvenmeli. Yani çalışan elemanın, (Ben bunu niçin yapıyorum?) sorusuna, cevabı hazır olmalı. Bu işin temelinde güven vardır. İnsan güvendiği zaman mutludur. Eğer bir kişiye, bir işe karşı güven varsa, bu ona duyulan sevgiden dolayıdır. Sevgiye ihtiyaç vardır. Fakat yeni bir sevginin var olması için, güvenin sağlanması şarttır. Bir insan birine güvenirse sever, sevgisi varsa artar. Şüphe ederse sevmez, sevgisi varsa azalır. Dolayısıyla güven sarsıcı bir hareket, o işe sevgiyi azaltır. Keyfî şekilde davranarak, duyulan güvene zarar veren kimse, hem hizmetlere, hem de din büyüklerine dil uzatılmasına sebep olmuş olur. Bu ise o kişi için büyük felakettir.

Her işte her zaman ihlâslı, dürüst olmalı. İnsanlara karşı saygılı, temiz, mütevazı, güzel ahlâklı olmaya dikkat etmeli. Onları asla aldatmamalı, kendisi de aldanmamalı. Para tekrar kazanılabilir, ama kaybedilen itibar bir daha kolay kolay elde edilemez. Onun için üç paralık bir menfaat için, Müslümanlığın ve din büyüklerinin itibarına bir zarar gelmesine sebep olmamalı. Dürüstlük kadar büyük servet yoktur. Bu servet, hiç paraya benzemez. Kullanıldıkça azalmaz, bilakis artar, asla tükenmez.

İnsanlara bir şey verirken, önce dualarını almalı. Müşteriler, satın aldıkları malları beğenip (Allah razı olsun) diyebilmeliler. Şu da bilinmeli ki, müşteri daima haklıdır. Eğer memnun değilse, ona yenisini vermeli. Asla münakaşaya girmemeli. Çünkü dostla da düşmanla da, tartışmak zararlıdır, dostun dostluğunu azaltır, düşmanın düşmanlığını artırır.

Bir seferliğine mal satıp müşteriden para almak marifet değildir. Önemli olan, güvenini kazanıp, onu devamlı müşteri hâline getirmek, bundan da önemlisi, onun duasını almaktır. İşte esas marifet budur. Dua alan ise çok şeylere kavuşur. Hem dünyasını, hem de âhiretini kazanır.

Bir Okyun Derim Ders Niteliğinde

Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 30.08.20, 13:33
 
Üyelik tarihi: 02.01.17
Bulunduğu yer: Tokat
Mesajlar: 151
Etiketlendiği Mesaj: 6 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Karşı çıkanlar bir nebze meyvenin dış görüşünden ibaret sanırken Hakk ehli olanlar ise meyvenin çekirdeğini görür. Hakikat ehli gördüğüm en güzel açıklayanlardan birisi Arabi hazretleri.

Alıntı:
imas Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
aklima ilk gelenler İmam Zehebi,İbni Receb,İbni Zehevi,Kadi İyaz daha onlarcasi sayilabilir bu alimler alim degil zalimler mi? yazdiklari kitaplara itibar edilmez mi? daha ust konuya yazan arkadasimiz isi ileriye goturerek tasavvuf ehli olmayan alimlerin dinden ciktigini soylemis dogrumudur?
Hocam inanın bu konuyu Arabi hazretleri şöyle söyler ve bence de en kâmil yaklaşım bu. Der ki: Hangi mertebeden bakıyorsun olaya. Rabbin emri cihetiyle mi yoksa iradesiyle mi?
Seni hangisi kurtaracaksa ona sarıl diyor. Dersen ki iradesiyle amel edemem emrine sarıl. Edersen ikisini birlikte hem emri hem iradesini cem edersen kendinde. Sen kemalete etmede baya üste çıktın demektir.
O sebeple tasavvufu inkar eden kafirdir denilmez. Sonuçta imanın şartları belli tasavvuf şeriat makamının üstünde olduğu için akıl sır ermez oraya.
Son söz Hakk'ın. Kimseye kâfir muamelesi de yapmak doğru değil

Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 30.08.20, 22:29
Berzahı-Şah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 06.06.20
Bulunduğu yer: Gaziantep/PençeKİLİT
Mesajlar: 323
Etiketlendiği Mesaj: 19 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Nefis tezkiyesi konulu konferansta konuşan Usam El Beşir, Ali Karadaği ile Mehmet Görmez, İslam’ın yayılmasında tasavvuf kültürünün büyük bir etkisinin olduğu, tasavvuftaki yanlış anlaşılmalara dikkat çekti.
Şer'i Eğitim ve Tezkiye Kurulu, nefis tezkiyesi konulu bir konferans gerçekleştirildi. İstanbul Yenibosna’da bulunan bir otelde düzenlenen konferansta, nefsin tezkiye edilmesi ve arınma ile ilgili yapılması gerekenler anlatıldı.

Birçok İslam ülkesinden âlim ve akademisyenin katıldığı konferansta Sudan İslam Konseyi Eski Başkanı ve Usul ul-Hadis profesörü Usam El Beşir, Dünya Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreteri Dr. Ali Karadaği, Eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez birer konuşma yaptı.

El Beşir, "Tasavvuf ilmi maalesef bugün üstlenmesi gereken görevi üstlenmiyor. Birçok ihtilaflı konular ve meseleler gündemimizi meşgul ediyor. Tasavvufun asıl görevi insanı ve toplumu ıslah etmeye yöneliktir. Ama bugün geldiğimiz nokta çok acınacak bir durum. Çünkü bugün tasavvufla ilgili konuştuğumuz konular İslam ile alakası olmayan konulardır." ifadelerine dikkat çekti.

Karadaği ise "Tasavvufta da ölçülü davranmak önemlidir. Aksi takdirde ölçüsüzlük hele de tasavvufta insanı farklı yönlere kadar sürükleyebilmektir. Tezkiye ve zühtte de ölçüyü kaçırmamak gerekir." diye belirtti.

Görmez de "Tarih boyunca İslam’ın yayılmasında tasavvuf kültürünün büyük bir etkisi vardır. Medreselerimizde yaygınlaşan tasavvuf kültürü sayesinde İslam'ın yayılmasında büyük bir etkisi vardır." sözlerini vurguladı.

Sudan İslam Konseyi Eski Başkanı ve Usul ul-Hadis profesörü Usam El Beşir "tezkiye" kelimesini Kur'an-ı Kerim'de geçtiğini ve büyük bir önem verildiğini söyledi.

El Beşir, "Tezkiye konusu aslında 'yeryüzünde halife ilan edilmiş insandan' bahsediyor. İnsanı ıslah etme yönteminden bahsetmektedir. Tezkiye; insanın temizlenmesini, arınmasını, kalkınmasını ve gelişmesini konu alan bir daldır. Tezkiye aynı zamanda insanoğlunun ferdi toplumsal ve ümmet olarak ele alıyor. Yani kısacası tezkiye insanoğlunun hayatının her alanında olması gerektiği şekli anlatıyor." dedi.

Tezkiye kelimesinin Kur'an-ı Kerim'de 59 yerde geçtiğini aktaran El Beşir, "Bu 59 yerin 51’inde 'gelişmek, temizlenmek' manasından kullanılmaktadır. 4 yerde ise tezkiye aslında vahyin asıl gayesini kast etmektedir. 3 yerde tezkiye kelimesi hikmet ve kitabı (Kur’an-ı Kerim) öğrenmekten önce gelmiştir. Çünkü gaye odur, sonra gelmiştir. Yine tezkiye Hazreti İbrahim'in duasında kitabı ve hikmeti öğrenmekten sonra gelmiştir. Çünkü işin semeresidir. 4 yerde de tezkiye kelimesi övmek manasında kullanılmıştır." diye belirtti.

El Beşir: Tasavvufun asıl görevi insanı ve toplumu ıslah etmeye yöneliktir

Tasavvuf ilminin bugün üstlenmesi gereken görevi üstlenmediğini söyleyen El Beşir, "Birçok ihtilaflı konular ve meseleler gündemimizi meşgul ediyor. Tasavvufun asıl görevi insanı ve toplumu ıslah etmeye yöneliktir. Ama bugün geldiğimiz nokta çok acınacak bir durum. Çünkü bugün tasavvufla ilgili konuştuğumuz konular İslam ile alakası olmayan konulardır. Özellikle felsefenin tasavvufa girmesi ile birlikte birçok sorunlu konular ortaya çıkmıştır. Tasavvufun ilgilenmesi gereken konular maneviyat ve nefis tezkiyesi olması gerekirken bugün bazı akidevi ve kelami konular konuşulmaktadır. Nasıl ki tefsir ilmine, hadis ilminde ve diğer konulara olumsuz bazı şeyler girmişse tasavvuf ilmine de bazı ihtilaflar ve bidatler girmiştir. Tasavvuf ilminin bu tür ihtilaflı konulardan ve bidatlerden arındırılması gerekir. Ben bu konuda çağrıda bulunmak istiyorum. Bu büyük ve yüce ilmin insanlara daha iyi bir şekilde anlatılması ve tanıtılması kanaatindeyim. Tasavvufa karşı bu olumsuz algı değiştirilmelidir. İslam'ın büyük bir kültürü olan tasavvufu daha da geliştirmeli ve toplumlara yaymalıyız. Ama öncelikle bunu güzel bir şekilde arındırmalıyız." ifadelerini kullandı.

El Beşir, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu arındırmanın birinci yolu marifet ilmini iyi bir şekilde ortaya koymalıyız. Marifet ilminin tek bir kaynağı vardır. O da vahiydir. Vahiy dışında ilham gibi feraset gibi basiret gibi konuları ortaya atarsak iş çok başka yerlere gider. Yine bu konuda zayıf ve mevzu hadisleri iyi bilmeliyiz ve ona göre hareket etmeliyiz. En azından bunları, sağlam bir çalışma yürütmüş kaynaklardan almalıyız.

"Tasavvufun dünyaya karşı almış olduğu yanlış tavrı bir an önce düzeltmek zorundayız"

Yine tasavvuf ilminde dünya kavramını iyi bir şekilde tahlil etmeliyiz. Tasavvuf ilminde dünya kavramı çok basit görülmektedir. Tasavvufun dünyaya karşı almış olduğu yanlış tavrı bir an önce düzeltmek zorundayız. Aynı şekilde züht kavramını da. Dünyadan uzaklaşma Kur'an-ı Kerim'de iki sebepten dolayı zikredilmiştir. Birincisi Allah'ı zikretmekten alıkoyuyorsa, bir de haramı insana güzel gösteriyorsa. Onun dışında dünya zaten imtihan yeridir, imtihandan kaçmak olmaz. Aslında biz dünyayı imar etmekle mükellefiz yani ıslah etmekle mükellefiz. Züht yanlış anlaşılıyor. Züht iyilikleri, güzellikleri kendine haram etmek değildir. Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır: 'De ki: Allah’ın kulları için yarattığı süsü, temiz ve iyi rızıkları kim haram kıldı?' 'De ki: Onlar dünya hayatında müminlere yaraşır; kıyamet gününde ise yalnız onlara mahsus olacaktır. İşte bilmek isteyen bir topluluk için ayetleri böyle açıklıyoruz. (Araf:32)'

"Kerameti tasavvufun bir ilkesi haline getirmek yanlıştır"

Yine 'keramet' kavramı diye bir şey var. Evet, Allah bazı kullarına lütfetmiş olabilir. Ancak bunu tasavvufun bir ilkesi haline getirmek yanlıştır. O kadar sahabe vardı, birçoğunun kerameti yoktu. Keramet, Allah yolunda istikamette olabilmektir.

İyiliği emretme kötülükten nehiy etme konusu ile ilgili de bazı yanlış yaklaşımlar vardır. Yine ıslah ve cihad konusu ile ilgili bazı yanlış tutumlar vardır. Birçok tasavvuf terbiyesi üzerine yetişmiş aynı zamanda mücahit alimlerimiz, büyüklerimiz, önderlerimiz ve liderlerimiz vardır.

Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
Bu nedir muska icinden cikan Deadsoul Sorularınız 3 13.04.22 20:27
Avusturalyada Surekli Ortaya Cikan Bulut Hector R4bi4 ilginç konular & Teoriler 0 17.11.20 17:03
Ümminin, fıkıh öğrenmeden tasavvufa girmesi caiz midir? Naim Tasavvuf & Tarikatler 0 27.08.19 17:02
Tasavvufa intisab edenin kurtulacağı anlayışı var. Bu doğru mudur? Naim Tasavvuf & Tarikatler 0 27.08.19 16:41
İmam-ı Gazali hz Tasavvufa Girişi Aliye Tasavvuf & Tarikatler 1 28.11.17 16:48


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 02:55.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147