Tarihten esintiler - Nereden nereye..

[Arma]

Kağıdın bir Çin icadı olduğunu bilmeliyiz.
Matbaayı da Çinliler 900' lü yıllarda icat etmişlerdi.
Uygarlığın bu buluşları, batıdan doğuya değil, doğudan batıya gitmiştir.

Gütenberg matbaayı ilk defa 1455 yıllarında bastığı bir İncil'le Avrupa'ya tanıştırmıştı. Oysa Çinliler bu aleti ondan 550 yıl önce kullanmaya başlamışlardı.
Bazı Müslüman din adamları ve onların etkilediği Padişah, uzun süre matbaaya karşı çıktı.

Kuran'ı matbaada basmanın günah olacağını söylediler.
İstanbul'daki matbaalarda Incil basılıyor, Tevrat basılıyor ama Kuran basılamıyordu.

Hintliler de benzeri gerekçelerle kendi kutsal kitaplarının matbaada basılmasına karşı çıkmışlardı.
Yine Çin kaynaklı bir buluş da baruttur.
Batılılar daha sonra savaşların sonucunu değiştirecek olan ve sanayide atılımlar yaptıran barutu imal etmeyi Çin'den öğrenmişlerdi.

Su gücüyle çalışan ilk tekstil makinesini de Çinliler, İngilizlerden 500 yıl önce icat ettiler.

Avrupalı gemicilerin kullandığı gemilerin çok daha büyükleri, çok önceden beri Çinlilerce kullanılıyordu.
Demir cevherini kömür ateşiyle eritip, dökme demir elde etmeyi de Çinliler batılılardan önce keşfetmişlerdi.
11. Yüzyılda Çinliler yılda 125.000 ton dökme demir üretiyorlardı. İngiltere bu düzeyde bir üretime Çin'den 700 yıl sonra ulaşabildi.

Zaten bundanda önce Türkler, demiri eritebiliyor, işleyebiliyorlardı.

Ayrıca Türkistan bölgesinde yaşayan Türklerin, Uygurlar döneminde ve daha önceki dönemlerde, tarihin en önemli sanat, mimari ve alt yapıları yayıp kullandıklarını biliyoruz.

Hintlilerin, Tarihin en eski üniversitelerine sahip olduklarını ve tarımda, dokumada bundan 600 yıl önce en ileri olduklarını biliyoruz.

O halde;
bu durumdan nasıl uzaklaşıldı ona bakalım:
Asya dinleri, "kaygı, tasa yok, dünya mülkü biriktirmeyin, paylaşın " kültürü üzerine kurulmuştu.

Geleneksel Türk kültürü, Türkistan kültürü ise: "savaşırken bile milli onurunuz, toplumsal haklarınız için savaşın, savaşta bile mertliğinizden, adaletten, adamlığınızdan ödün vermeyin, mal biriktirmek yerine milli onur biriktirin," kültürü üzerine oluşturulmuştu.
İşte bu değerlerdeki iyi niyet, Avrupalı beyaz adamın saldırılarına, soygunlarına, işgallerine fırsat verdi, zemin hazırladı.

Kandırma va aldatma esasına dayalı, dış ilişkilerle Asya'ya ulaşan gemi korsanları, arkalarındaki kilise ve Krallık desteğiyle, Asya'nın gelişmesini durdurdular. Üretimini, ticaretini ele geçirdiler. Bu sistemli soygunlara uygun yeni Din anlayışı ürettiler. Hindistan'ı din ile, dil ile uyuşturdular.

Çin'i uyuşturucu ve silahla etkisiz hale getirdiler. Asya'yı fakirleştirdiler, gerilettiler.

Oysa, Asya kıtasında öyle bir tabiat koşulları vardı ki, bir tek canlının bile aç kalması asla mümkün değildi.
Ama beyaz adam girince, zenginlikleri ele geçirdi, batıya taşıdı. Açlığı, kıtlığı, savaşları Asya'ya bıraktı.
Türkler de arap külturüne girdikçe, çalışmaktan, üretmekten uzaklaştı.

Son asırlarda da batı hakimiyetine girince iyice battı. Kendine ait ne varsa kaybetti.

Bunları iyi anlamadan, bugünkü Amerikan, Ingiliz ve israil siyasetinin ve onun kölesi olan Arap yönetimlerinin Türkiye'ye verdigi zararı anlayamayız.