Bilgisizliğin karanlığını gerçeğin ışığına değişme! - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > Evrensel Enerjiler & Parapsikoloji > Tekamül & Kozmik EnerJi

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 28.07.21, 00:28
Üye
 
Üyelik tarihi: 22.04.21
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 55
Etiketlendiği Mesaj: 2 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Bilgisizliğin karanlığını gerçeğin ışığına değişme!

Uyanış öncesi sancılı bir dönemdeyiz. ..
Dünya üzerinde çok da alışık olmadığımız zorlu süreçler yaşanmaya başladı. Eğer biz değişim, birlik beraberliğe ayak direme konusunda direnç gösterirsek, basınç ve zorlanma dozu da giderek artacağa benziyor. Bu hassas ve özel günlerde, endişe, kargaşa ve kaotik ruh hallerine, özellikle umutsuzluğa kapılmamaya gayret edelim. İnsanlığın uyanışı için yararına olan bu süreçleri en verimli şekilde geçirmek, bizim en doğal hakkımız. Buraya gelişmek, aydınlanmak ve aydınlatmak için geldik.Gezegen olarak da, toplum olarak da hep söylenen toplu uyanma günleri geldi çattı…
Her konuda, bizleri negatif yönde harekete geçirmek isteyen güçlere karşı; sağduyulu, dingin, kendinden emin, güvenli ve dikey bir duruş sergileme zamanı. Yani daha açıkçası, karanlığa ışık tutanlardan olma zamanı…Çoğumuz spiritüalist olduğumuzu ya da inançlı insanlar olduğumuzu söylüyoruz. Okuduk, öğrendik,çalıştık, türlü öğretiler aldık… Şimdi de diğerleri ile içsel bir zincir ağı kurarak bu bilgileri uygulama zamanı. Işık İşçileri ağı adı da verilen bu ağ, ruhsal bilgileri anladığını ve uyguladığını söyleyen herkese ait bir ağ ve zincir...Işık işçileri, karanlık günleri sevgiyle, bilgiyle, erdemle aydınlatan kişiler olmalılar yoksa ne anlamı kalır, bu koca koca sözlerin… Gerçek Işık İşçisi, aydınlanırken aydınlatır. Bir mum da o yakar. O minikcik mumlar birleştiğinde gezegenin aydınlığı artar.
Bir ruhsal akışta dikey duruş için şunlar söylenmiş:
Dikey duruş, dünya yani madde tesirleriyle değil de evrenin kozmik tesirleriyle beslenmek ve varolmak demektir.Yani ruhsallığa açık olmak, yüzünü ruhsal dünyaya dönmek, ruhsallığı unutmadan çalışmak ve ruhsallıktan beslenmek demektir. Daha açıkçası, bize en büyük hazzı ve mutluluğu veren şeylerin; şan, şöhret, para, madde hırsı, sahip olmak tutkusu olmaması demektir.
Gerçek bir dikey yaşam uygulaması neticesinde zaten geleceğimiz nokta maddi planın tesirlerinden etkilenmediğiniz nokta olacaktır. Bir manada gerçekleri gördüğümüz şuurumuzun giderek daha açık olacağı noktadır.
Şimdi buraya doğru ilerlerken; her varlık kendi planı dahilinde uyum ve esneklik çalışmaları yapar. Zaten yeryüzüne gelmemizin de manası budur. Burada içinde bulunduğumuz şart ve koşullara uyumlanarak esnemek, bakışımızı yükseltmek, kalıplarımızı kırmak, giderek yükselerek incelmek, büyümek ve genişlemek. Ve en nihayetinde evrensel bir bakışa sahip olabilmek.
İşte insanoğlunun gerçek amacı budur…
Dejenerasyona Karşı Uyanık Olmak
Dejenerasyonun hızla ve acımasızca yayıldığı bu günlerde, öncelikle bilmeliyiz ki, hiç kimse tam anlamıyla ak kaşıktan çıkmış bir masum değildir. Bu dejenerasyona hepimizin kendine göre minik de olsa bir katkısı var. Başımıza bir şey geliyorsa, bizim de ataletimiz, uyanmak istemeyişimiz, kişisel alışkanlıkları ve hazları kaybetme endişemiz, aman sendeciliğimiz ve olup biteni görmezden gelme çabalarımız nedeniyledir.
Dejenarasyon ve her türlü provakasyon karşısında bir yaprak gibi savrulup gitmemek için; ‘önce ben hangi yönlerimi değiştirmeliyim, bu şartların oluşmasına istemeden de olsa ne gibi katkılarım oldu, ya da oluyor’ diye, kendimize sorular sorarak işe başlayabiliriz. Karanlığa ışık olmak ve kendi iç ışığımızı yakmak, aydınlanmak istiyorsak, değişimin dışarıdan değil öncelikle içeriden başladığını baştan kabul etmemiz gerekir. Erdemsiz toplumlar, erdemsizlikle yönetilirler. Peygamberimiz bir hadis-i şerifinde, toplumlar layık oldukları şekilde yönetilirler demiştir.

Değişmek ve içinde yaşadığımız aile, çevreye, topluma ve gezegene katkıda bulunmak istiyorsak, kapitalist düzenin sinsi sinsi bize sunduğu ve vazgeçemeyeceğimiz zannettiğimiz tüketim toplumu alışkanlıklarımızdan işe başlayabiliriz. Neye, ne kadar ihtiyacımız var? Hangisi suni, hangisi gerçek ihtiyaç diye bazı ayırımlar yapmak mümkündür. Sel, yangın, deprem gibi doğa olayları bizleri bu monotonluktan kurtarır ve başka bir bakış açısı verir. AVM’lerde, lüks inşaatlarda ya da tatillerde olmaktan daha anlamlı şeyler de var yaşamda…
En önemlisi de birlik ve beraberlik duygusunun tesis edilmesi. Biz ruhunun yaratılması. Gemisini kurtaran kaptan olmadığının, bu geminin hepimize ait olduğunun anlaşılması gerekiyor. Bu da maalesef uyumayı sevdiğimiz için sarsıcı olaylarla gerçekleşiyor.
Negatif plan kendi projelerini gerçekleştirmeye çalışırken sadece Uyanışa hizmet ediyor çünkü onların unuttuğu bir şey var. İlahi Nizam ve Kainat kitabında da sık sık vurgulandığı gibi bu gezegenin ve diğer gezegenlerin, Yüksek Semavi Organizyonları ve Yönetim Sistemleri var. Hem de bizimkiler gibi içi boş sistemler değil, Yaratıcının Yasaları ile kurulmuş, içi asla boşaltılmamış, bir saç teli kadar aksamayan semavi organizasyonlar her an iş başındalar. “HER ŞEY BİR KONTROL VE GÖZETİM ALTINDA GERÇEKLEŞMEKTEDİR.” Ve herşey sahiplidir, gezegeni sahipsiz sanmak bizim bilgisizliğimizden kaynaklanıyor. Hızla bu bilgileri kendi ruh sağlığımızı korumak için edinmekte yarar var. En kısa sürede, İlahi Nizam ve Kainat Kitabının yeniden okumakta, ele almakta, incelemekte gecikmezsek, bugün yaşanan bu kaotik şartların zaten çok önceden söylenmiş olduğunu ve hepsinin bizim iyiliğimiz için olduğunu anlarız.
İsyan ve umutsuzlukla bir yere gidemeyiz. Aksine olup biteni anlamaya, olanı kabul etmeye ve umuda ihtiyacımız var ki, değiştirecek gücümüz olsun. Umutsuzluk bizi karanlığa iter ve yaşama sevincimizi elimizden alır, çaresizlik sunar. Evrende hiçbir dert yoktur ki, çaresi içinde saklı olmasın… Bunlar neden başımıza geldi diye sızlanmak yerine çareler üretmek ve o yoldan ilerlemek hepimizin selameti için gerekli…
Karanlığı aydınlatmak için doğanlar var aramızda, artık onların da uyanma ve kendi vazifelerinin başına geçme zamanı geldi de geçiyor bile…
Gezegene ve çevremize, pozitif bir bakış açısı ile her şeyin insanlığın “Yüksek Hayrı” için olduğunu söylememiz doğaldır ama söylem yerine önce bu enerjiyi bizim kendimizden geçirerek yayma ve kollektif bilinci yükseltme çabasını göstermemiz gerekmez mi?… Yani içsel ve dışsal yangınlarımız var, kabukları çatlatılması için yaşanan bu süreç, özümüzdeki ışığın ortaya çıkmasına hizmet ediyor. Olup bitene bir de bu açıdan bakalım, bir şey kaybetmeyiz. Söylenmek ve şikayet etmek, sürekli suçu başkalarının üstüne atmak kolay. Zor olan elinin taşın altına koymak. Bizlerde bunu yapacak iç güç olmasaydı bugün bu gezegende olmazdık. Demek ki var, öyleyse haydi hep birlikte ayağa kalkma, uyanma temrinleri yapalım…
Işık ve sevgiye giden yolda hep birlikte ilerlemek dileklerimizle.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
kullanıcı adı değişme Lokman Öneri ve Şikayet Bölümü 13 15.07.23 15:57
Bizden gizlenen bir gerçeğin ortaya çıkması için dua Masum Sorularınız 17 10.03.23 19:27
B işareti ile gerçeğin farkına varın Gercek Tekamül & Kozmik EnerJi 1 31.07.21 22:30


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 18:10.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147