Tılsın Hakikati - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > Havas ilmi & Gizli ilimler > Vefk & Tılsım

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 19.08.23, 02:13
 
Üyelik tarihi: 27.05.18
Bulunduğu yer: izmit
Mesajlar: 101
Etiketlendiği Mesaj: 2 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Tılsın Hakikati

TILSIM HAKİKATİNE DAİR:

*** Tılsım terim olarak “uygun zaman ve konumdaki aktif semavî kuvvetlerin pasif yer güçleriyle temasa geçerek onları etkilemesi keyfiyeti” diye tanımlanır. İbn Haldûn’a göre beşerî nefisler semavî güçlerden (feleklerin mizacından), unsurlardan veya sayıların havassından yardım alarak yahut yardım almadan unsurlar âleminde etkili olabilir. Birincisine tılsım, ikincisine sihir denilir (Muḳaddime, III, 1147).

*** İnsan tam olarak tanınmamış ve çok karmaşık bir varlıktır. Tabiatüstü ve harikulade işler başarabilir. Bu tür vaka'lar insanın maddi olmayan boyutundan kaynaklanmaktadır. İnsanın maddi yönüyle de bazı maddi vesaitlerin ve egzersizler yardımıyla hızını artırıp diğerlerinin şaşkınlıkla karşılayacakları eylemler sergileye bilirler. İnsan manevi yönüyle de ruhi ve ruhsal bazı güçleri kullanarak harikulade işler yapabilir. Bu harikulade işlerden biride tılsımdır.

*** “Keşşaf-ul Istılahat-ul Ulum ve Funun” kitabının yazarı şöyle yazıyor: “Abdul Ala Bircendi, Tezkire'nin şerhinde diyor ki: “Tılsım” doğaüstü, mebdesi gökler olan dünya ile iç içe geçmiş tuhaf ve olağan üstü işler gerçekleştiren güç. Kâinatta gerçekleşen ve meydana gelmesi için bazı semavi unsurlara ihtiyaç duyulan, kendine özgü şartlar isteyen, bu şartları oluşturabilecek kabil bir istidat tarafından tekevvün eden hadise. Bu kabilliği ve istidadı tanıyan kimse bunları bir araya getirmeye kadir olursa böyle tuhaf ve olağandışı hadiselerin meydana gelmesinin sırrına ulaşabilir.(Tahanevi, Keşşafu-Istılahat-ul Ulum ve Funun, c. 2.s. 1138.)

Öyleyse ilk olarak tılsımda bazı maddi vesait ve doğaüstü güçler bir hadisenin gerçekleşmesi için kullanılmaktadır.

İkinci olarak tılsım kolay ve rahat bir iş değildir işte bu yüzden herkesin elinden gelmez. Böyle güçleri olduğunu iddia eden herkesin sözü kabul edilmemelidir. Birçok menfaatçi bunu insanları dolandırmak ve kendi çıkarlarını sağlamak için kullanmaktadır.

Üçüncü olarak ta tılsım hurafe değildir, etkileri vardır ve gerçektir. İbn-i Sina efsunun sebebinin güçlü nefisler olduğuna ve maddi vesaitlere ihtiyaç duyulmadan gerçekleştiğine inanmaktadır. Ama tılsım semavi güçler ile dünyevi güçler sayesinde açığa çıkar. İbn-i Sina bu konuda şöyle diyor: “Doğaüstü hadiseler tabiata üç sebepten kaynaklanır:

a) Nefsanî güçlerden.
b) Elementlerin özelliklerinden. Örneğin: mıknatısın demiri çekmesi.
c) Semavi güçlerin dünyevi güçler ile irtibatı sonucu. Bunun doğaüstü sonuçları olur.

Efsun birinci kısımdan, Tılsım ise üçüncü kısımdandır.”[Sadr Hacı Seyyit Cevadi ve diğerai, Dairetu'l-Mearif-i Şia c. 9.s. 117]

*** Tılsımın ilm-i nücûm ve sihirle ilgili iki türünün bulunduğunu kaydeden Taşköprizâde birincisini “fiile uygun zaman ve konumda faal semavî güçlerin edilgen yer kuvvetleriyle terkibi keyfiyetini konu edinen ilim”, ikincisini “ta‘vize adı verilen yaprak, taş, deri ve kâğıt gibi maddeler üzerine yazılmış/kazılmış yazı, sayı, resim, çizgi ve işaretlerin keyfiyetinden bahseden ilim” diye tarif eder (Mevzûâtü’l-ulûm, I, 365).
Kâtib Çelebi ise kevn ve fesad âleminde tılsımdan beklenen etkiyi sağlayacak olağan üstü işleri başarmak için tütsü, buhur vb. ruhaniyeti arttırıcı yollara başvurulduğunu, ilke ve sebepleri bilindiği için tılsımın kaynağının sihre göre daha belirgin, faydasının ise açık, ancak gerçekleştirilmesinin çok zor olduğunu kaydeder (Keşfü’ẓ-ẓunûn, II, 1114-1115).

*** Seyyid Şerîf el-Cürcânî’ye göre mıknatısın demiri, kehribarın saman çöpünü çekmesi, sirkenin taşı itmesi Bu taş, içinde sirke bulunan kaba sarkıtıldığı zaman kaba girmez, dışına kaçar.Ve Türkler arasında bilinen yağmur çeken taş örneklerinde görüldüğü gibi semavî kuvvetlerle yer güçleri arasındaki denge doğru biçimde kurulduğunda tılsım gibi garip hadiselerin meydana gelmesi muhtemeldir (Şerḥu’l-Mevâḳıf, VIII, 237).

*** Tehânevî tılsımı, “yer güçleri ile bir araya gelmesi neticesinde olağan üstü iş yapabilme gücünü kazanma keyfiyeti” olarak tanımlar (Keşşâf, II, 1138-1139).

*** İbn Hazm tılsımın eşyanın tabiatını değiştirme ve gözbağcılık faaliyeti olarak değil soğuğun sıcakla, sıcağın soğukla giderilmesi örneklerinde görüldüğü gibi Allah’ın terkip ettiği güçler vasıtasıyla vuku bulan tabii bir hadise olduğunu söyler; dolayısıyla onun önlenmesi mümkün değildir.

*** Bağdat’a giriş kapılarından “Tılsım Kapısı” üzerindeki yılan figürü sebebiyle Bağdat’ta hiç kimsenin yılan sokması sebebiyle ölmediği, yılanın soktuğu kimselerin hiç acı hissetmediği veya çok az hissettiği, buna mukabil Bağdat dışında yılan sokması sebebiyle ölümlerin meydana gelmesi, Âlûsî’nin bizzat müşahede ettiği bir hadise olarak yukarıda adı geçen tefsirinde zikredilmektedir.

Keza İbn Hazm de -yine yukarıda mezkûr eserinde- tılsımın hakikati hakkında şunları söylemektedir: “Biz tılsımların etkilerini açık olarak bugüne kadar görüyoruz. Çekirgenin girmediği ve havanın hiç soğumadığı köylerin mevcudiyeti, Sarakosta (Saragossa)’ya zorla sokulmadıkça yılan girmemesi ve daha birçok olay buna örnektir ki, bunu sadece inatçı kimseler inkâr eder. Tılsım konusunu iyi bilenlerden artık kimse kalmamıştır; geride kalan ise onların yaptıklarının eser ve izlerinden ibarettir…” (el-Fısal, 5/101-102)

Tılsımla gerçek anlamda ilgilenenlerin söylediklerine tefsirinin pek çok yerinde değinen Allame Âlûsî de şöyle der: “Tılsım ilmiyle uğraşanların söylediklerinin doğru olması mümkündür. İşin gerçek durumunu ise Allah Tealâ bilir.” (Âlûsî, a.g.e., aynı yer.)

*** Tılsımat-ı Kur'aniye ise, herhangi bir konuda ilgili Kur'an ayetlerini yazmak, okumak veya ayetlerden meydana getirilen vefkler denilen şekiller çizmekle bir maksada ulaşmak için kullanılan bir tabirdir.

Fatiha suresi, Felak ve Nas sureleri, Cin suresi, Bakara suresi, Ayetü'l-Kürsî ve daha başka sure ve ayetlerin yazılması, okunup üfürülmesi, bedene meshedilmesi veya vefkler denilen belli şekillerde yazılmasından bazı faydalar elde etmek veya bazı şerlerden korunmak ya da kurtulmak mümkün ve tecrübeyle sabit olduğu bilinmektedir.

"Ve zincirlerle birbirlerine bağlanmış diğerlerini (onun emrine verdik)." (Sâd, 38/38)

"Onun için, şeytanlardan, dalgıçlık yapan ve bundan başka işler de görenleri vardı..." (Enbiya, 21/82) mealindeki ayetler bu tılsımat-ı Kur'aniye'ye işaret etmektedir.

*** "Fakat şimdiki gibi, bazen kendine emvat namını veren cinlere ve şeytanlara ve ervah-ı habiseye musahhar ve maskara olup oyuncak olmak değil, belki tılsımat-ı Kur’âniye ile onları teshir etmektir, şerlerinden kurtulmaktır." Bediüzzaman hz.leri (Sözler/ 20. söz 2. makam.)

*** Hastalıklara karşı, özellikle felç için (Kaside-i Bürde), ruhsal sıkıntılar için (Felâk ve Nas) surelerinin gömlekler üzerine yazıldığını belirten Evliya Çelebi, bu gömleklerin ayrıca şahsa özel olduğunu başkası giyse bile bir faydasının olmayacağını belirtiyor.
Tılsımlı gömleklerin nasıl hazırlandığına ilişkin şu bilgileri buluyoruz: “Gömlek hazırlanmadan önce sarayın müneccimbaşısı gömleğin hazırlanma amacına uygun bir zaman belirler. Bu uygun saat halk arasında bilinen adıyla “eşref saati”dir. Gömlek sahibinin doğum günü, annesinin adı ve yıldızların konumu gibi durumlar göz önüne alınarak ve ebced hesaplamasıyla, hata yapmadan tamamlanmaya çalışılıyordu. Daha sonra devrin ünlü hocaları istenen amaca uygun ayet ve duaları seçerler. Seçilen ayetler ve diğer yazılar devrin ünlü hattatları tarafından gömlek üzerine yazılır. Daha sonra da terziler önceden kesilmiş parçaları bir araya getirip, dikerler. Böylece bir tılsımlı gömlek; müneccim, din adamı, hattat ve terzinin işbirliği ile ortaya çıkar.”

Osmanlıda tılsım:

1- Tılsımlı Gömleklerden günümüze kadar ulaşan, iyi korunmuş olanlardan biri III. Murat için, annesi Nurbanu Sultan tarafından çocuğunun olması ve hanedanın devam ettirilmesi için yaptırılandır. III. Murat’ın Tılsımlı Gömleği, bugün Topkapı Sarayı Müzesi’nde yıkanmamış olarak, orijinal haliyle sergilenmektedir. III. Murat gömleği giydikten sonra peş peşe 19 çocuğu olmuştur.

2- Fatih Sultan Mehmet’in, oğlu Cem Sultan’ı nazardan koruması için yapılmasını emrettiği Tılsımlı Gömlek, verilen sürede yetiştirilememiş ve hiç giyilmemiştir.

3- Ömrünün büyük bir bölümünü savaş meydanlarında geçiren Kanuni Sultan Süleyman, Mohaç Savaşı başta olmak üzere, pek çok savaşta zırhının altına, üzerine Fetih Suresi’nden bazı ayetlerin işlendiği Tılsımlı Gömlek giymiştir.

4- Şehzade Selim (II) için Derviş Ahmed b. Süleyman tarafından 972 (1564-65) yılında tılsımlı şifa gömleği hazırlanmıştır.

4- Metafizik olayları çağrıştıran ve pek çok gizemi barındıran Tılsımlı Gömleklerin, padişahların yanı sıra Aziz Mahmud Hüdayi gibi önemli din alimlerinin ve halktan belirli sınıfların da giydiği bilinmektedir.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 05:31.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147