Sen benim birimsin, ikimsin, üçümsün, dördümsün.
Sen benim birimsin, ikimsin, üçümsün, dördümsün...
{ وَإِنۡ خِفۡتُمۡ أَلَّا تُقۡسِطُوا۟ فِی ٱلۡیَتَـٰمَىٰ فَٱنكِحُوا۟ مَا طَابَ لَكُم مِّنَ ٱلنِّسَاۤءِ مَثۡنَىٰ وَثُلَـٰثَ وَرُبَـٰعَۖ فَإِنۡ خِفۡتُمۡ أَلَّا تَعۡدِلُوا۟ فَوَ ٰحِدَةً أَوۡ مَا مَلَكَتۡ أَیۡمَـٰنُكُمۡۚ ذَ ٰلِكَ أَدۡنَىٰۤ أَلَّا تَعُولُوا۟ }
[Nisâ Sûresi: 3]
Zaman kimi zaman dördüne birer yük yükler, bazen de birine dördünü yükler.
Çoğu zaman dördünün sevgisi birinin sevgisi etmez. Ama çok defa birinin sevgisi dördüne yeter.
Sen benim birimsin, ikimsin, üçümsün ve dördümsün. Dördü de beşi de onu da bir arada olan birimsin.
Sen hepsinin toplamısın.
İki, birinde aradığı sevgiyi, sıcaklığı, aşkı, muhabbeti, sevgiyi, bakışı bulamayanların sayısıdır.
Üç, aradığını bulamayıp kaybolanların sayısıdır. Dört ise yolunu kaybetmişlerin sayısıdır.
Sen benim birimsin, ikimsin, üçümsün, dördümsün... Sen ilkim ve sonumsun.
Sen hepsinin bir arada yapamadığı sıcaklığımsın. Evvelimsin, ahirimsin.
Sen dördü bir arada olan gücümsün, gönlümsün...
Sen dörtten daha büyüksün, sen birsin, onlar ise dağınık dünyaların dördüdür. Bir arada olan bir, dağınık olan dörtten daha güçlüdür.
Sen dörtten daha güçlü bir birsin... Sen bir değilsin... Zira birin devamı vardır. Sen benim tekimsin, teksin...
|