Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Yecüc Mecüc / Gog-Magog
Tekil Mesaj gösterimi
  #3  
Alt 18.11.19, 11:18
Logos Logos isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 03.12.18
Bulunduğu yer: H
Mesajlar: 1,087
Etiketlendiği Mesaj: 144 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

3.KISIM


"O, Ebu Bekre'ye, ahalisi sadece demir ile uğraşan bir ülkeye gittiğinden söz etti. Bir eve girmiş. Güneş batarken o güne kadar duymadığı bir ses duymuş. Adam korktum derken, ev sahibi korkma! Bu sana zarar vermez. Çünkü bu, şu anki Seddin yanından ayrılan Kavm'in(Ye'cuc-Me'cuc'un) sesidir. Onu görmekten hoşlanır mısın, deyince; 'evet' dedim. Hemen ona gidip baktım ki; yapısındaki demir kerpici kocaman bir kaya gibi duruyor. Sanki mürekkep renginde bir buz gibiydi. Çivileri ise büyük kalasları andırıyordu. Peygamberi (s.a.v.) gördüm ve bunu ona bildirdim. Bana: 'Onu anlat' buyurdu: O'na dedim ki: 'Sanki o mürekkep renginde bir buz gibiydi.' Şöyle buyurdu: 'Seddi gören birini kim görmek isterse bu adama baksın.'" (Rudani, C.5, Hno: 9191)

10) Zu'l-Karneyn'in Doğu'dan dönüp geldiği yer Kafkasya'dır. Ye'cuc-Me'cuc'un, bir setle, muhtemelen Kafdağı'nda bir setle kapatılması, dağlarda-mağaralarda saklı olduklarının başka bir kanıtıdır. "Kafkas", esasında "Kaf-kas" gibi iki heceden oluşmaktadır. Birincisi yani "Kaf", dağların adıdır ki mitolojilerde "Kafdağı", "Kaf dağının arkası" olarak geçer. "Kas" ise orada yaşayan halklardır. Etimolojik olarak da "ketş, ketiş, kedş, kedoş" kelimeleriyle bağlantılı olduğu ileri sürülmüştür. "Kedoş" ise İbranice kutsal anlamına gelmektedir. Ayrıca "kas" kelimesi; İbranice'de "taht, saltanat, şah" anlamına gelir ki,Kafkas dağlarının en meşhurlarından biri olan Şah dağıyla bağlantılıdır. Hatta bugün Azerbaycan'da; Şah dağının yakınında "7 köy" vardır ki; her birinin dili-geleneği kendine hastır, benzeri yoktur ve tarihsel köklerine de ulaşmak mümkün değildir. Bu oldukça kadim olan köylere Şahdağı halkları denmektedir. Bu "7 köy"den özellikle Şah-Tufan-Kızılkaya dağları üçlüsünün yakınında bulunan "Kınalık" köyü incelendiğinde, tarihlerinin Nuh tufanından önceye gittiği izlenimi doğar. Azeri kaynaklarının tamamında, Şah halkından olan "Kınalık köyü" şöyle anlatılır:

"Nuh tufanının devrinde Ketş halkı, Ketş dağlarında yaşardı. Allah tarafından başveren zelzele zamanı orada hiçbir ev salamat kalmamıştır, bütün evler yıkılmıştır. Sağ kalanlar ise çayı geçerek küçük bir tepeye sığınmışlardır, böylece Kınalık ortaya çıkmıştır."

İşte Zu'l-Karneyn'nin, geldiği bu "iki sed"din yakınında "bulduğu kavm"in isteğini yerine getirirken Kur'an diliyle verdiği mesajlar:

Dediler ki: "Ey Zu'l-Karneyn, şüphesiz Ye'cuc ve Me'cuc, Arz'da(Yer'de) fesat çıkarıyor. Bizimle, onlar arasında bir set yapman için, sana bir haraç verelim mi?"

(Zu'l-Karneyn) dedi ki: "Rabb'imin bana verdiği imkan-güç daha hayırlıdır. Siz bana kuvvetinizle yardım edin, sizinle onlar arasına aşılmaz bir engel yapayım."

"Bana, demir kütleleri getirin." Nihayet dağın iki yamacı arasını, bir seviyeye kadar (demirle) doldurunca. "Bu (kütleler) kor haline gelinceye kadar üfleyin(körükleyin)! Bana getirin, üzerine erimiş bakır dökeyim" dedi.

(Artık bundan sonra Ye'cuc-Me'cuc) onun üzerinden aşmaya ve onu delmeye güç yetiremezler.

(Zu'l-Karneyn) dedi ki: "Bu Rabb'imden bir rahmettir. Ne zaman ki; Rabb'imin vaadi gelir, o engeli yerle bir eder. Rabb'imin (Ye'cuc-Me'cuc) vaadi gerçekleşir."

O gün, bazısını(Ye'cuc-Me'cuc'u), bazısının(o Hakk'ı örtenlerin) üzerine dalga dalga bırakırız. Arkasından Sur'a üfürülür ve onları, bir toplayışla toplarız.

[KEHF(18)/94-99]

Kaf dağında ortaya çıkan ve Zu'l-Karneyn tarafından çıkış yerleri yahut mağaraları kapatılan Ye'cuc-Me'cuc olayı, doğru sonuçlara ulaşmamız için bize ışık tutmaktadır. Özetle insanlıktan kaçıp kuzeye dağlara; dağlardaki dev mağaralara sığınanYe'cuc-Me'cuc'un(devlerin) bir kısmı, Tufan öncesi felaketlerle ve Tufan'la helak olurken; diğer bir kısmının, saklandıkları "yeraltı mağara şehirleri"yle birlikte battıklarını söyleyebiliriz.

Kaf dağındaki "devler"in ise buraya Tufan'dan kaçarak sığındıklarını ve Tufan'dan kurtulduklarını düşünebiliriz. İkinci bir durum ise 8. maddede açıkladığımız "Kaf/Kof/Kuf" kök harfinden; "izlemek", "ardına düşmek" anlamına gelen türemiş kelimeler; bize "devler"in, Kuzey Doğu'dan veya Kuzey Batı'dan; ancak "yeraltından boşlukları-tünelleri izleyerek-açarak"Kaf dağındaki çıkış mağaralarına gelmiş olmalarıdır. Sonuç olarak Kaf dağında Tufan'dan sonra ortaya çıkan "devler"in, bu bölgede üremediklerini ve burada "saklanan artık devler" olduğuna inanmaktayız.

11) "Zu'l-Karneyn" kimdir? Zu'l-Karneyn iki çağın adamıdır. Nuh öncesi Nuh sonrası çağın birleştiği yerde bulunuyor. Zu'l-Karneyn, Arapça bir kelimedir ve "Zu" ve "Karneyn" kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiş bir sıfattır. "Zu", bir şeyin sahibi demektir. "Karneyn" ise tekil olan "Karn" kelimesinin tesniye(ikili)sidir. "Karn"; "boynuz, nesil, asır, çağ, zaman" anlamlarına gelir. Dolayısıyla "Karneyn"; iki boynuzlu, iki nesilli, iki zamanlı demektir. Biz bu karşılıklardan "iki zamanlı"anlamını tercih ediyoruz ve "Zu'l-Karneyn"e, Sonsuz Yüce'nin ilim verdiği "iki zamanlı bir nebi" diyoruz.

Batı'ya ve Doğu'ya gidiyor; adeta zamanda ileri ve geri gidiyor. Ancak esas anlamı, iki zamanı yaşamış, iki zamanlı birisi ki; bize göre Enok'tur(İdris). Yazımızın başında da ifade ettiğimiz gibi Kur'an, insanlık tarihini ikiye ayırıyor. Birinci zaman Adem'den-Nuh'a; ikincisi Nuh'tan-Yaklaşansaat'edir. İdris, bu iki zaman periyodunda bulunan ve "melek boyutuna yükseltilmiş bir nebi"dir. Yukarıda 10. maddede de zikrettiğimiz [KEHF(18)/83-90] ayetleri dikkatle okunacak olursa; Zu'l-Karneyn'in konuşma tarzı ve kendisine verilen yetkiler, Enok'la(İdris) tamamen örtüşmektedir. Kendisine Allah katından birilim, imkan-güç verilen ve her bir sebebi işletebilen Enok'tur(İdris-Hızır). İdris(Hızır)-Musa kıssası incelenecek olursa; yetkinlik ve konuşma tarzı; "biz şöyle yaptık" gibi ifadeler, bizi İdris'e götürmektedir. Ayrıca, Zu'l-Karneyn bir isim değil sıfattır ve bu sıfat, en güzel şekilde İdris'i tarif etmektedir.

Zu'l-Karneyn'in, İskender olduğunu söyleyen müfessirler, külliyen hata etmişlerdir. Hem de yaptıkları azim bir hatadır.İskender ile Zu'l-Karneyn, Doğu ve Batı kadar birbirine uzaktır. İskender'in, bırakın peygamberliğini, "İslam Milleti"yle uzak-yakın bir ilgisi yoktur. Bu yaygın aldanış, Eski Yunan'ın ve şeytani felsefesinin, İslam bilginlerini nasıl etkilediğinin bir kanıtıdır. Yine Moğollar, Çinliler, Türklerin; yani Nuh oğlu Yafesoğullarının Ye'cuc-Me'cuc sanılması da büyük bir yanılgıdır ve tarihsel bir hatadır.

Aynı şekilde diğer din mensupları; özellikle Yahudiler-Hıristiyanlar, kendilerini Yaklaşanssaat'te kurtarılmışlar olarak gördükleri gibi; kalplerindeki kinle orantılı olarak da düşmanlarını Ye'gog-Me'gog ilan etmekten geri durmuyorlar. Bunların hepsi bir aldanma ve aldatmadır ve gerçekte "O Gün"ün bir adı da unutmayalım ki "Aldanma Günü"dür.

12) Son olarak deriz ki, Yaklaşansat'te Sonsuz Yüce Allah'ın takdir ettiği vakit-aşama geldiğinde; kuyruklu yıldız darbeleriyle arz yarılır, dağlar batar, dağlar yükselir ve Ye'cu-Mecuc ortaya çıkar. Adeta geometrik olarak çoğalan, "O Gün" için hırsla bilenen bu insanlık düşmanı yaratıklar ortaya çıkacaklar ve herbir tepeden saldıracaklardır. İşte "O Gün" gelmeden bizi şiddetle uyaran konuyla ilgili Kur'an ayetlerinin az bir kısmı:

(Zu'l-Karneyn) dedi ki: "Bu Rabb'imden bir rahmettir. Ne zaman ki; Rabb'imin vaadi gelir, o engeli(seti) yerle bir eder. Rabb'imin (Ye'cuc-Me'cuc) vaadi gerçekleşir."

O gün, bazısını(Ye'cuc-Me'cuc'u), bazısının(o Hakk'ı örtenlerin) üzerine dalga dalga bırakırız. Arkasından Sur'a üfürülür ve onları, bir toplayışla toplarız.

[KEHF(18)/98-99]

Bir 'Karyete'(İsrailoğulları) ki, onları helak etmeyi haram (kıldık). Şüphesiz onlar, (Hakk'a) dönmezler.

Ta ki Ye'cuc, Me'cuc çıkıncaya ve her bir tepeden akın edinceye kadar!

Hak 'vaad'(helak) yaklaşmıştır. O zaman, Hakk'ı örtenlerin gözleri, bir noktaya dikilecek ve: "Vay başımıza, biz bu şeyden(Ye'cuc-Me'cuc'dan), gaflet içindeydik. Bilakis bizler, zalimleriz" (diyeceklerdir).

[ENBİYA(21)/95-97]

Evet, Yaklaşansaat'te ortaya çıkacak olan "Ye'cuc-Me'cuc saldırısı"nın ne derece muhkem ve şiddetli bir hak tehdit olduğunu bilmek isteyenler; Sitemiz'in "YE'CUC-ME'CUC" bölümündeki "KUR'AN'DA YE'CUC-ME'CUC", "HADİS'TE YE'CUC-ME'CUC"ve "TEVRAT'TA YE'CUC-ME'CUC"; "ayet, hadis ve haberler"ini bu yazıdan sonra tekrar okuyabilirler.

Sonuç olarak şunu da herkes bilmelidir ki; sözünü ettiğimiz; Kur'an'da ve hatta Tevrat'ta sıkça bahsedilen "O Gün"; "Fiili kıyamet olan 2. Saat" değildir, "1. Saat"tir ve Ye'cuc-Me'cuc saldırısından sonra da elbette Dünya'da hayat devam edecektir. Ve elbette bu zalim yaratıklar, helak ettikleri zalim kafirler gibi helak olacaklardır.

Ey! Her şeyin en doğrusunu bilen ve yarattığı her varlığa layıkı vechiyle muamele eden Rabb'imiz, "Sen Sonsuz Yüce"sin! EyLatif sıfatıyla her şeye nüfuz eden, tüm varlıkların hayatı-ölümü ve cezalandırılması elinde olan Sonsuz Yüce, yaklaşmakta olan "O Gün'ün azabın"dan ve "Deccal Fitnesi"nden, Sen'in Rahmet'ine sığınır, Sen'den yardım dileriz!




ALINTI
Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147