Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Besmelenin Terkibi ve Bazı Kelimeler tefsiri
Tekil Mesaj gösterimi
  #2  
Alt 29.04.20, 20:37
Kulefb Kulefb isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 09.04.19
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 715
Etiketlendiği Mesaj: 19 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

kesin iddiası da budur. Bundan dolayı iki delilin bir birine yakın bu 134 Ebu's-Suûd, a.g.e., I, 51. 135 Kaleli, a.g.e., I, 3. 37 noktalarının birlikte ifade ettikleri mana da, söylediğimiz gibi besmelenin bütün surelerden ayrı başlı başına bir ayet olmasıdır ki, bu konuyla ilgili değişik ahad haberlerden çıkan ortak hüküm de bu olur. O halde Fatiha gibi, besmelenin her namazda okunması vacip değildir. Fakat gerek namazda gerek namaz dışında her Kur'an okunuşunun ve her önemli işin başında okunması sünnettir. Bunun için namazın her rekâtında, kıraatin başında okuruz, ortasında okumayız. Ancak Fatiha'nın bir parçası olduğu anlaşılmasın diye kıraati yüksek sesle okunan namazlarda da onu gizli okuruz ve böyle okunmasında bütün Hanefiler görüş birliği içindedirler. Diğer taraftan İmam Malik hazretleri Kur'an'ın her yerinde dahi Kur'ân'dan olduğu açıkça ve tevatür yoluyla belli olacağı ve bundan dolayı hakkında değişik görüşler bulunan bir sözün Kur'an'dan olduğuna hükmedilemeyeceğinden dolayı ve Medine halkının geleneğine dayanarak sure başlarındaki besmelelerin ne Fatiha ne de diğer surelerden, ne de bütün Kur'an'dan özel bir parça olmadığına ve Neml suresindeki ayetten başkasında besmelenin Kur'an olmayıp sureleri bir birinden ayırmak ve teberrük (mübarek sayıldığı) için yazıldığı görüşünü ileri sürmüş ve bundan dolayı namazda ne yüksek sesle ne de gizli okunması uygun olmaz demiştir. Bunun için Malikiler namazda besmeleyi okumazlar.136
2. Şafiî ve Hanbelî Mezhebine Mensup Müfessirlerin Bu Konuya Bakışı İmam Şafiî'ye göre besmele, başında bulunduğu her sureden bir ayettir. Ve bunların tamamı Kur'an'da yüz on üç ayettir. Buna göre Fatiha'nın yedi ayetinden birincisi besmeledir. Bunun için Şafiîler namazda besmeleyi açıktan okurlar.137 Şafiiler ve Hanbelîler der ki, besmele Fatiha'dan bir ayettir ve namazda okunması icap eder. Ancak Hanbelîler Hanefiler gibi onun gizlice okunup açıktan okunmayacağı görüşündedirler. Şafiiler ise şöyle derler: Namaz kılan kişi kıraati gizli olan namazda besmeleyi gizli, kiraati açıktan olan namazda Fatiha suresini açıktan okuduğu gibi besmeleyi açıktan okur. Şafiilerin besmelenin Fatiha'nın bir ayeti olduğuna dair delilleri Peygamber efendimizden naklolunan şu hadisidir. "Sizler Elhamdulillahi rabbil alemin'i okuduğunuz vakit Bismillahirrahmanirrahim'i de okuyunuz. Çünkü o (Fatiha suresi) 136 Yazır, a.g.e., I, 37. 137 Taberî, Ebu Cafer Muhammed b. Cerir, Taberi Tefsiri, (trc. Kerim Aytekin, Hasan Karakaya), Hisar yayınevi, İstanbul 1996, I, 76. 38 Kur'an'ın anasıdır, Kitabın anasıdır. Es-Sebu'l-mesânî'dir (tekrarlanan yedi ayetli suredir). Bismillahirrahmanirrahim de onun ayetlerinden bir ayettir." 138 Şafiilere göre besmeleyi açıktan okumanın delili şudur: Peygamber efendimizden naklolunan hadise göre "Peygamber (s.a.s) Bismillahirrahmanirrahim'i açıktan okumuştur" 139 Diğer taraftan besmele Kur'an-ı Kerimden bir ayet olmak üzere okunur. Bunun delili ise istiazeden sonra okunuşudur, dolayısıyla besmeleden sonra sünnet olan Fatiha'nın sair ayetleri gibi açıktan okunmasıdır.140 Besmelenin diğer surelerde o surelerin bir ayeti olup olmadığı ile ilgili Şafiî'den gelen farklı görüşler vardır. Bir seferinde her surenin bir ayetidir, derken bir diğerinde ise, yalnızca Fatiha'nın baş tarafında bir ayettir, demiştir. En sahih olan görüş besmelenin her bir sureden Fatiha gibi bir ayet olduğudur. Bunun delili ise, ashabı kiramın bütün surelerin baş tarafında onu yazmak üzere ittifak etmeleridir. Bunun tek istisnası ise Tövbe suresidir. Bununla birlikte ashab-ı kiramın mushaflarda Kur'an-ı Kerim'den olmayan bir şeyi yazmadıklarını da bilmemiz gerekir. Diğer taraftan az önce sözünü ettiğimiz fıkhı görüş ayrılıkları hariç, ümmetin Neml suresindeki besmelenin ayet olduğu üzerinde ittifak ettiğini bilmemiz gerekir. Ayrıca ümmet bütün ilmi kitapların hatta mektupların başında da besmeleyi yazmanın caiz olduğu hususunda ittifak etmiştir. D. Besmele İle İlgili Diğer Hükümler 1. Kıraat Hususundaki Hükmü Bütün kıraat imamları Tövbe suresi hariç diğer surelerin evvelinde besmele çekerek okumaya başlamada ittifak etmişlerdir. Aynı zamanda Tövbe suresinin evvelinde de besmelenin hazfi hususunda birleşmişlerdir. İsterse bir evvelki sure olan Enfal suresi Tövbe suresine vasl edilerek okunsun durum yine aynıdır. Namaz dışında Kur'an okumaya başlarken, sure başlarında ise euzu-besmele okumak âlimlerin çoğuna göre sünnettir. Bazı imamlara göre ise vaciptir. Yalnız Tevbe suresinde besmele okunmaz. Asım kıraatine göre besmele okumak menduptur. Kur'an 138 Darukutni, Salat, 29. 139 Tabarani, El Mucamul Kebir, XI, 185. 39 okumaya başlamak sure başından değil de ortasından veya sonundan ise "euzubesmele" okumak menduptur. Yukarıda açıkladığımız gibi namazda Hanefilere göre Fatiha'dan önce gizlice euzu-besleme okumak sünnet, Şafiilere göre gizli veya sesli besmele çekmek farz, Malikilere göre okunmaması menduptur. Bildiğimiz gibi Kur'an'da "Rabbinin adıyla oku" 141 emriyle başlayan ayet vardır. Bu emir ilk inmesinde hem yaratıcı bir mahiyette Hz. Peygamberi okumazken okur yapmış, hem öğretici bir şekilde nazmı ile okumanı belirtmeye başlamış, hem manası ile ilk vazifenin böyle yaratan, terbiye eden Allah'ı tanımak ve Onun ismiyle okumaya başlamak olduğunu yükümlü tutmak şeklinde anlatmıştır. "Kur'an okumak istediğin zaman, Allah'ın rahmetinden kovulmuş şeytanın şerrinden Allah'a sığın" 142 ayetinde de geçtiği üzere Kur'an okumanın hakikati, sözü rast gele söylemekten daha güzel bir şekilde düzgün olarak bağlayarak bir biri ardınca ağızdan sesle çıkarmaktır ki, gerek ezberden ve gerek yüzünden, gerek gizli ve gerek açık mutlak olarak okumak demektir. Kitabın kitap olması için, gerçekten yazılmış olması şart olmadığı gibi okumak için de mutlaka yazı şart değildir. Gözle mütalaaya (okumaya), zihinden hatırlamaya okumak demek de mecazdır. Hakikaten kıraatin kemali ezbere okumaktır. Resulullah'ın kıraati yazıya ihtiyaç olmaksızın Allah tarafından kendine böyle inmiş olan Kur'an'ı ezberinden en mükemmel şekilde okumaktır ki, kendi kendine veya namazda veya diğerlerine tebliğ için okumayı, okutmayı ve yazdırmayı kapsar. İşte eskinden hiç kitap okumamış, yazı yazmamış olan Ümmi Peygambere bu emir ile bir mucize olarak okunacak bir kitap verilmeye başlamış ve kendisine yazmadan okuyacak, okutacak emir yoluyla yazdırtacak bir kıraat kudreti ihsan buyurmuştur. Buna besmele ile başlanması da emrolunmuştur. Bunun hikmeti, ulûhiyet gereği olduğu da özellikle "Senin Rabbin" izafetiyle anlatılmıştır. 143 Son olarak diye biliriz ki, diye biliriz ki, Cenab-ı Hakk Bismillahirrahmanirrahim düsturunu her şeyin bir anahtarı gibi ihsan etmiş ve bu kanunu, edep ve terbiyeyi bütün İslam ümmetinin önemli işleri ve ihtiyaçlarının başında uyacakları bir kıymetli gelenek kılmıştır. 141 Alak, 96/1. 142 Nahl, 16/98. 143 Yazır, a.g.e., IX, 322-323. 40 2. Hayvan Kesimi ve Avlanma Hususundaki Hükmü Dinimiz her canlıya karşı merhametli olmayı tavsiye ederken Allah'ın insanların yararına sunduğu hayvanları boğazlarken her canlıyı yokluk karanlığından varlık alanına çıkaran yüce kudreti hatırlamamızı ve bu nimete Allah'ın adını anarak el uzatmamızı emreder. Çünkü her nimetin asıl değeri, nimeti veren hatırlandığı ve ona şükredildiği ölçüde kendini hissettirir. Nimetten yararlanıp onu bize hazırlayıp vereni hatırlamamak basiretsizliğin, nankörlüğün bir başka tezahürüdür. Bunun için deniliyor ki, bir hayvanı boğazlarken de ki, seni benim elime teslim eden kudret, beni de daha güçlü ellere teslim edecektir. Peygamber terbiyesinde yetişen ashab-ı kiram her olay ve her işte, baktıkları her şeyde Allah'ın yüce kudretini, varlığının, birliğinin belgelerini görür, duyar, zikir ve fikir ile Ona yönelirlerdi. Bismillah diyerek eşyaya el uzatır, nimeti, asıl sahibini malikini hatırlamadan kendi yararlarına kullanmazlardı. Zaten İslam'ın amacı, imanın sıhhati bunu böyle gerektirmektedir.144 Cenab-ı Hak besmele ile kesilen hayvanın eti helal olduğunu beyandan sonra, besmele zikrolunmayanın haram olduğunu beyan etmek üzere; "Üzerlerine Allah'ın ismi anılmamış olanlardan yemeyin, çünkü onu yemek yoldan çıkmaktır. Şeytanlar, dostlarına, sizinle mücadele etmeleri için telkinde bulunurlar. Eğer onlara uyarsanız, muhakkak ki, Allah'a ortak koşanlardan olursunuz." 145 Yani hayvanatı keseceğiniz zaman Allah'ın ismini zikredin. Kesildiğinde Allah'ın ismi zikrolunmayanı yemeyiniz. Zira Allah'ın ismi zikrolunmayıp, Allah'ın gayri putların ve sairlerinin ismi zikrolunan şeyi yemek, muhakkak Allah'ın itaatinden çıkmaktır. Şeytanları ilahi itaatten çıkan fasık dostlarına vesvese ederler ki, o dostları sizinle mücadele etsinler. Eğer siz onlara itaat eder, sözlerini dinlerseniz müşrik olursunuz. Zira müşrikin itikadına dair olan sözüne inanan ve ittiba eden kimse elbette müşrik olur. Kısacası Enam 121. ayet-i kerime dört hükmü ihtiva ediyor. Birincisi, Allah'ın ismi kasten terk olunarak kesilen hayvanın etinin haram olmasıdır. İkincisi, besmelesiz kesilen hayvanın etini yemek günah olmasıdır. Üçüncüsü, ehl-i imanla 144 Yıldırım, Celal, İlmin Işığında Asrın Kur'an Tefsiri, Anadolu yayınları, İstanbul 1986, IV, 1995-1996. 145 Enam, 6/121. 41 mücadele etmek için Şeytanların dostlarına fitne, fesat ve vesvese etmeleridir. Dördüncüsü ise eğer bir kimse müşriklere itaat eder ve inanırsa müşrik olmasıdır.146 Bir hayvan kesileceği yahut ava ateş edileceği veya ava köpek salınacağı zaman besmele çekmek farzdır. Bu üç halde besmele kasten terk edilirse, o hayvanın eti yenilmez. Besmele unutulursa bir mahsur yoktur. Bu hallerde mutlaka besmelenin getirilmesi lazım gelmese bile Allah'ın ismini anmak farz olur. En efdal olanı ise "Bismillah Allahu Ekber" denilmesidir.147 Yukarıda saydığımız uygulama kurbanlık hayvanların kesimi esnasında da aynıdır. Yani kurban kesen kimse hayvana eziyet vermemeye dikkat etmeli, bıçağı hayvana göstermemeli ve keskin bıçak kullanmalıdır. Sağ eli ile tuttuğu bıçakla hayvanı keserken "Bismillah Allahu Ekber" der. Kurbanı vekilin kesmesi halinde kendisi orada bulunursa, kurban sahibi de besmeleye iştirak eder. Kurban kesen kimse kesim esnasında Allah'ın adını anmayı besmeleyi kasten terk ederse, Hanefi mezhebine göre bu hayvanın eti yenilmez.148 Hulasa olarak insan için işlenmesi lazım olan bilumum farz, vacip, sünnet, müstehap ve mübah olan işlerin evvelinde teberrük kasti ile besmele ile başlamak ve Allah'a besmele ile tazim etmek ve Rahman ve Rahim isimleriyle rahmet-i ilahiyeden istimdat eylemek ve kesilecek hayvanı keseceğinde ve av hayvanına ava salacağında besmele okumak İslam düsturudur ve besmele İslam dininin alametindendir. Çünkü başka milletlerde bu unvan üzere besmele yoktur. Besmelenin kıraati ile müşriklere muhalefet ve besmele ile Cenab-ı Hakka iltica ve ulûhiyeti itiraf etmek ve Allah'ın nimetini hatırlamak ve Allah'tan besmele ile istiane eylemektir.149 3. Bir İşe Başlama Hususundaki Hükmü Yüce Allah, "Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla" buyurarak sureye başlıyor. Kimi zaman insanlar bir iş yaptıkları zaman veya bir işe başladıkları zaman, çok saygı duydukları ya da büyük olarak kabul ettikleri bir kişinin adını anarlar, o kişinin adıyla hareket ettiklerini belirtirler ki, işleri kutlu ve şerefli olsun. Bazen de bunu, saydıkları 146 Vehbî, Mehmet, Hulasetü'l-Beyân fî Tefsîsi'l-Kur'ân, Üçdal neşriyat, İstanbul 1967, IV, 1518-1520. 147 Emiroğlu, a.g.e., I, 5. 148 Heyet, Hayreddin Karaman, Ali Bardakoğlu, Yunus Apaydın, İlmihal İslam ve Toplum, TDV İslam Araştırmaları Merkezi, İstanbul 1999, II, 9. 149 Vehbî , Mehmet, Ahkam-ı Kur'aniye, Kutulmuş basımevi, İstanbul 1947, I, 2. 42 büyüklerini anmak için bir vesile edinirler. Böyle bir amaç, belli oranda isim koymada da söz konusudur. Yeni doğan bir çocuğa, yaptıkları veya kurdukları, ürettikleri bir şeye, örneğin bir eve ya da bir kuruma ad verirken sevdikleri ya da saydıkları bir kimsenin adını verirler ki, adlandırılan nesne var oldukça isim kalıcı olsun, isim var oldukça da o ismin anısı kalıcı olsun. Anısı hep taze kalsın, sürekli hatırlansın diye, babasının adını çocuğuna veren kişinin bu davranışının altındaki gerekçe de budur. Yüce Allah'ın bu sözü de buna benzer bir amaca yöneliktir. Söze O'nun yüce ismiyle başlanmıştır ki, ifadenin içerdiği anlam O'nun adıyla bilinsin, O'nun adıyla bağlantılı olarak zihinlerde yer etsin. Bu şekilde söze başlamanın bir diğer amacı da kulları söz, fiil ve davranışlar hususunda eğitmek, onlara bir şeye O'nun adını anarak başlamaları ve O'nun adıyla hareket etmeleri yönünde bir edep tarzı öğretmektir. Böylece yaptıkları işler boşa gitmez, sonuçsuz kalmaz. Çünkü yokluk ve batıllığın asla kendisine yol bulmadığı Yüce Allah'ın adıyla yapılmıştır.150 Bu bağlamda denile bilir ki, Kur'an-ı Kerim'in tilaveti söz konusu olunca ilk şart istiaze, ikincisi besmeledir. İstiaze, kıraat anında şeytanın vesvesesinden ve okunan ayetlere atacağı katkılarından korunmak maksadı ile Allah'a sığınmak, besmele de Allah'ın adının bereketiyle okunandan hayır ummak içindir. Çünkü her önemli işe besmele ile başlamak, o işe Allah'ın adını vesile edinmek, Onunla iyilik ve bereket ummak demektir. İnanan bir kişinin önemli bir işine "Allah'ın adıyla..." diyerek başlaması, o işte Allah'ı kendisine yardımcı, işine de ilahi bir dayanak edinmesi anlamına gelir. Bu bilinç ve iman hem o mümine şevk verir, moral gücünü artırır hem de işine yüce bir mana kazandırır. "Rahman vasfıyla merhamet eden Allah'ın adıyla başlarım" demekle şu maksatlar da güdülmüş olur: a. Her şeyin yaratıcısı Allah'tır. Kâinat O'nundur. O'nun mülkünde sadece O'nun adına iş yapılır. Çünkü otoriter birinin mülkünde ondan başkası adına iş yapmak pek mümkün değildir. Allah'ın, yeryüzündeki halifesi olarak yaratılmış olan insan, işlerine besmele ile başlamakla Allah'ın Rabb, kendisinin de O'na kul olduğunu itiraf etmiş olur. 150 Tabatabâî, Muhammed Hüseyin, el-Mîzân fî Tefsîri'l-Kur'ân, y.y., t.y., I, 15. 43 b. İnsan, başladığı işi Allah'ın kendisin lütfettiği bilgi, beceri ve imkanı kullanarak bitirmekle yükümlüdür. İşleri başarı ya da başarısızlıkla sonuçlandıracak olan sadece Allah'tır. Bu bilinç ve besmele ile işine koyulan mümin, Allah'tan, işini başarıyla sonuçlandırmasını talep etmektedir. Zira Allah, "Boşaldığın zaman, yeniden işe koyul. Başarıyı, sadece Rabbinden iste" 151 buyurarak sonuç her zaman Allah'a aittir, buyurmuştur. c. "Rahman vasfı ile merhamet eden Allah'ın adıyla başlarım" demekle kişi işinde teberrük kastıyla Allah'ın adını anmış olur. Teberrük, hayır ve bereket istemek, işinin hayrını ve bereketini görmek manasına gelir. Bir şeyin bereketli veya mübarek olması demek, ondan hayrın hiç bir zaman eksilmemesi, aksine artarak varlığını sürdürmesi anlamına gelir. Bir mümin, yapacağı işe besmele ile başlamakla Allah'tan sürekli var olan ve giderek artan bir hayır murad etmiş olur.152 Yeri gelmişken şunu da belirtelim ki, zina yaparken, hayızlı kadına yakın olurken, içki içerken, helal itikat etmedikçe besmele çekmek haramdır. Bu fiilleri yaparken masiyet, günah çekmeyi helal itikat eden kimse kafir olur. Helal itikat etmez de besmele çekerse kafir olmaz, ama besmele çekerek haram işlediği için tövbe lazım gelir. Çalınan veya zor ile alınan bir mal ödenirken besmele çekmek haram olur. Hafifletilmek üzere yani yapılan bir hata ve yanlışı Allah'ın ismini anmayı küçümseyerek besmele getiren kimse de kâfir olur. Bir hırsız çalınan hayvanı boğazlasa, sahibi de bunu bulsa sahih olan kavle göre bu hayvanın eti yenmez.153 Son olarak bir işe başlarken kişinin, anlamını bilerek ve inanarak besmele okuması Allah'ın bol ve tükenmez merhametinin kendisiyle birlikte olduğunu hissetmesi anlamına gelir ki, bu, hayata dair hem olumlu ve umut dolu bir bakış sağlar hem de en zor işleri insanın gözünde kolaylaştırır. Büyük işler başara bilmenin ilk ve en etkili adımı kuşkusuz o işin başarılabileceğine inanmaktır.154 151 İnşirah, 94/7-8. 152 Duman, a.g.e., 30. 153 Emiroğlu, a.g.e., I, 5. 154 Şimşek, Mehmet Sait, Hayat Kaynağı Kur'an Tefsiri, Beyan yayınları, Konya 2010, I, 13. 44 SONUÇ Mukaddes kitabımız olan Kur'an-ı Kerim, Peygamberimiz Muhammed (s.a.s)'e gönderilmiş bir kitaptır. Rasulullah da bu ayetleri muhataplarına okuyup izah ediyordu. Çünkü bu kitabın gayesi kendisini tanıtmak ve insanları doğru yola sevk etmekti. Sahabeler Kur'an'dan bazı yerleri anlasalar da anlamadıkları yerler tabii ki oluyordu. Onlar Kur'an'daki mecaz, hakikatler ve lafızlardan daha ziyade Cenab-ı Hakkın kastetmiş olduğu manaları öğrenmeğe gayret ediyorlardı. Peygamberimiz onlar için bir feyiz kaynağı idi. Anlaşılmayan hususları ondan sorarlardı. Rasulullah'ın sözüne itimat ettikleri için akli delillere ve düşüncelere ihtiyaç duymuyorlardı. Peygamberimizin vefatından sonra, sahabenin feyiz kaynaklarından biri kesilmişti. İşte bu zamandan itibaren Arapların sosyal durumlarındaki değişiklik ve harici tesirler tefsir hareketinde kendini göstermeğe başlamıştır. Bu sebeple Kur'an-ı Kerim'i muhataplarına anlatmak için yapılan Tefsir Usulünü iyi bilmemiz ve bunun için de evvela kelimelerin ve ayetlerin anlamlarını tespit ettikten sonra ilk devirde yaşamış ulema sınıfının bu kelime ve ayetlere hangi manalar yüklediklerini öğrenmemiz icap etmektedir. Bu nedenle çalışmamızın konusu olan besmeledeki kelimelerin ve besmelenin bir ayet olarak hangi manaları kastettiğini kısa bilgiler halinde vermemiz, besmelenin Kur'an-ı Kerim'de yer almasıyla birlikte anlam çerçevesinin ne kadar geniş olduğunu göstermektedir. Bismillah (Allahın adıyla başlarım) ifadesi, Cenab-ı Hakkın bütün isimlerini içine alan mukaddes bir cümledir. Şefkat ve merhameti ile her canlıyı kuşatmış olan Allah (c.c) engin rahmeti ve keremi ile kullarından rahmetini esirgememiştir. Bismillah lafzındaki kelimelerin çeşitli anlamlar içerdiğini ifade eden İslam alimlerinin açıklamaları çerçevesinde düşünüldüğünde bu cümleyi zikreden mümin, Allah'tan yardım istemekte, O'nun himayesine girmeyi talep etmekte ve O'nunla irtibat kurmayı dilemektedir. Kur'an-ı Kerim'de iki türlü besmele yer almaktadır. Birincisi, sure başlarında yer alan ve sureden bağımsız olarak bulunan besmele, ikincisi ise Neml suresinin otuzuncu ayetindeki besmeledir. Neml suresinde yer alan besmelenin, bu surenin bir parçası olduğu açıkça bilinmektedir. Bazı âlimler besmelenin, başında bulunduğu her sureden 45 bir ayet olduğunu söylemişlerdir. Buna göre Tövbe suresi hariç yüz on üç surenin başında yazılan besmeleler ayettir. Diğer bir görüşe göre ise Neml suresi haricindeki besmeleler, sureleri bir birinden ayırmak için yazılmıştır. Besmelede geçen "Allah" lafzı gerçek ilahın özel ismidir. Kur'an, bize bu yüce ve büyük zatı, eksiksiz sıfatları ve güzel isimleriyle tanıtmakta ve bütün kâinatın olan ilgi ve alakasını bildirmektedir. Besmelede önemli hususlardan biri de Allah'ın ismini okumak ve O'nu, başlanacak işten önce zikretmektir. Her işe Allah'ın adıyla başlanması İslam'ın adabındandır. Bu gerçek, Kur'an-ı Kerim'in ilk olarak

---------- Post added 29.04.20 at 20:38 ----------

indirilen Alak suresi birinci ayetinde "Yaratan Rabbinin adıyla oku!" ayetinde Allah Teâlâ tarafından bildirilmiştir. Bu edep düsturu, İslam dininin en önemli düşüncesini özetlemektedir. Bu temel prensip Hadid suresi üçüncü ayet-i kerimede de şöyle geçmektedir: "O ilktir, sondur, zahirdir, batindir. O her şeyi bilendir." Bildiğimiz gibi her varlık varlığının sırrını Allah'tan alır. Her şeye, her varlığa hayat veren odur. Her şey onun iradesiyle başlar ve son bulur. Her başlangıç, her hareket, onun dilemesiyle ve takdiriyle olur. Bu sebeple, her meşru işlerimize O'nun ismiyle başlamak, her meşru işi O'nun adını anarak yapmak biz Müslümanların temel hedefi ve gayesi olduğu unutulmamalıdır. Kısacası Müslüman besmele ile iç içe yaşayan bir kimsedir. Besmele, onun nefes alışından bütün hayatının her kademesine kadar hâkim olan kutsal bir metindir. Kanaatimizce incelemiş olduğumuz Kur'an-ı Kerim'de Tövbe suresi hariç bütün surelerin başında yer alan besmele hayatımızda önemli bir yer tuttuğu için bu çalışma kapsamında ele alınmaya ihtiyaç duyulmuştur. Ancak çalışmanın süresi ve kapsamı kısıtlı olduğundan çok daha geniş bir bakış açısıyla incelenebilecek olan besmelenin tefsiri, ele alınması gereken temel noktalara değinilmeğe çalışılarak incelenmiştir. Fakat besmele tefsirinin daha ayrıntılı ve kapsamlı çalışmalara ihtiyaç duyduğu âcizane kanaatimizdir.
46 KAYNAKÇA Abdullah, Musaid Müslim, Gelişme Döneminde Tefsir, Çağlayan Matbaası, İzmir, 2006. Aclûnî, İsmail b. Muhammed, Keşfü'l-hafa ve mezîlu'l-ilbâs, (thk. Abdülhamid b. Ahmed), yy, 2000. Ahatlı, Erdinç, "Tercüme", DİA, TDV Yayınları, İstanbul, 2011. Arslan, Ali, Büyük Kur'an Tefsiri, Arslan Yayınları, I-XV, İstanbul, tsz. Atay, Hüseyin, Ehl-i Sünnet ve Şia, AÜİF Yayınları, Ankara, 1983. Ateş, Süleyman, Yüce Kur'anın Çağdaş Tefsiri, Yeni Ufuklar Neşriyat, I-XI, İstanbul, 1988. Aydar, Hidayet, Tarih Perspektifinden Örnek Tefsir Metinleri, Yeni Zamanlar Yayınları, I-II, İstanbul, 2013. Bayraklı, Bayraktar, Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an Tefsiri, Bayraklı Yayınları, I-XXI, İstanbul, 2003. Bilmen, Ömer Nasuhi, TefsirTarihi, Örnek Matbaası, Ankara, 1955. Birişik, Abdülhamid, "Tefsir", DİA, TDV Yayınları, İstanbul 2011. Buhârî, Muhammed b. İsmail, el-Camiu'l-müsnedü's-sahîhu'l-muhtasaru min umûri Rasûlillah sallallahu aleyhi ve sellem ve sünenihî ve eyyâmihî, (thk; Muhammed Züheyr b. Nasir), I-IX, yy, 1422. Bursevî, İsmail Hakkı, Rûhu'l-BeyanTefsirî, (trc ve thk; Ömer Faruk Hilmi), Osmanlı Yayınevi, I-XXI, İstanbul, tsz. Cerrahoğlu, İsmail, Kur'an Tefsirinin Doğuşu ve Buna Hız Veren Amiller, AÜİF Yayınları, Ankara, 1968. __________, Tefsir Tarihi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, I-II, Ankara, 1988. __________, Tefsir Usûlü, TDV Yayınları, Ankara 1991. Çanga, Mahmud, Kur'an-ı Kerim Lugati, Timaş Yayınları, İstanbul, 1994. Çantay, Hasan Basri, Kur'an-i Hakim ve Meali Kerim, Akit Yayınları, I-III, İstanbul, 2011. Çapan, Ergün, Kur'an ve İlmi Hakikatler – 2, Işık Yayınları, İstanbul, 2013. 47 Çetiner, Bedreddin, "Ahkamu'l-Kur'an", DİA, TDV Yayınları, İstanbul, 1988. Darekutnî, Ebü'l-Hasan Ali b. Ömer, es-Sünen, (thk; Şuayb el-Arnavut vdğ), IV, Lübnan, 2004. Demirci, Muhsin, Tefsir Tarihi, MÜİV Yayınları, İstanbul 2013. __________, Tefsir Terimleri Sözlüğü, İFAV Yayınları, İstanbul, 2009. Duman, Zeki, Beş Surenin Tefsiri, Fecir Yayınevi, Kayseri, 1999. Ebu Davud, Süleyman b. el-Eşas es-Sicistânî, Sünen'ü Ebî Davud, (thk. Şuayb el-Arnavut), I-VII, yy, 2009. Ebu's-Suud, Ebu's-Suud Tefsiri, (trc. Ali Akın), Sistem Matbaacılık, I-XII, İstanbul, 2006. el-Kattan, Menna b. Halil, Mebâhisu fî ulûmi'l-Kur'an, yy, 2000. Elmalılı, M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, Eser Kitapevi, I-X, İstanbul, 1971. Emiroğlu, Tahsin, Esbab-i Nüzul, Ofset Yayınları, I-XVI, İstanbul, 1978. Gazalî, Ebû Hâmid Muhammed, İhyâu ulûmi'd-dîn, (trc. Ahmet Serdaroğlu), Bedir Yayınevi, I-IV, İstanbul, 1974. Gölpınarlı, Abdülbakiy, Tarih Boyunca İslam Mezhepleri ve Şiilik, Der Yayınları, İstanbul, 1979. Güngör, Mevlüt, Cassâs ve Ahkâmu'l-Kur'an, Elif Matbaası, Ankara, 1989. Havva, Said, el-Esas fi't-tefsîr, I-XI, Kahire, tsz. Heyet, İlmihal İslam ve Toplum, TDV İslam Araştırmaları Merkezi, I-II, İstanbul, 1999. Heyet, Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, IV, Ankara, 2006. İbn Kesir, Ebü'l-Fidâ İsmail b. Ömer, Muhtasaru Tefsîri İbn Kesîr, (thk ve iht; Muhammed Ali es-Sabûnî), I-III, Lübnan, 1981. __________, Hadislerle Kur'an-ı Kerim Tefsiri, (trc; Bekir Karlığa vdğ.), Çağrı Yayınları, I-XVI, İstanbul, 1983. Kaleli, Süleymanoğlu Hüseyin, Allahın Sözü Tefsirlerin Özü, Ofset Yayınları, IVI, Konya, 2012. Keskioğlu, Osman, Nüzulünden Günümüze Kur'an-ı Kerim Bilgileri, TDV Yayınları, Ankara, 1987. 48 Kurtubî, Ebu Abdullah Muhammed b. Ahmed, el-Camiu li-ahkâmi'l-Kur'ân, (thk; Ahmed el-Berdevî vdğ), I-XX, Kahire, 1964. Kutluer, İlhan, "İlim", DİA, TDV Yayınları, İstanbul, 2000. Mevdûdî, Ebu'l-Alâ, Tefhîmu'l-Kur'an, (trc. Anonim), İnsan Yayınları, I-VII, İstanbul 1986. Münâvî, Zeyneddîn Muhammed b. Ali, el-Fethü's-semâvî bi tahrîci ehâdîsi Kâdî Beydâvî, (thk; Ahmet Müçteba), Daru'l-Asime, I-III, Riyad, tsz. Müslim b. el-Haccâc, Ebü'l-Hasan el-Kuşeyrî, el-Müsnedü's-sahihu'l-muhtasaru bi nakli'l-adli ani'l-adli ilâ Rasulillah sallallahu aleyhi ve sellem, (thk; Muhammed Fuad Abdülbaki), I-V, Beyrut, tsz. Sâbûnî, Muhammed Ali, Ravâiu'l-beyân tefsîru âyâti'l-ahkam, I-II, Beyrut, 1980. Sinanoğlu, Mustafa, "İlhad", DİA, TDV Yayınları, İstanbul, 2000. Sofuoğlu, Mehmed, Tefsire Giriş, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1981. Şimşek, M. Sait, Günümüz Tefsir Problemleri, Esra Yayınları, Konya, 1995. __________, Hayat Kaynağı Kur'an Tefsiri, Beyan Yayınları, I-V, Konya, 2010. Tabatabâî, Muhammed Hüseyin, el-Mîzan fî tefsîri'l-Kur'ân, I-XXIII, yy. tsz. Taberânî, Süleyman b. Ahmed, el-Mu'cemu'l-kebîr, (thk; Hamdi b. Abdülmecid es-Selefî), I-XXV, Kahire, tsz. Taberî, Ebu Cafer Muhammed b. Cerir, Camiu'l-beyan an te'vili âyi'l-Kur'an, (thk; Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî), yy, I-XXVI, 2001. __________, Taberi Tefsiri, (trc; Kerim Aytekin vdğ), Hisar Yayınevi, I-IX, İstanbul, 1996. Tirmizî, Muhammed b. İsa, el-Camiu'l-kebîr, (thk; Beşşâr Avvad Maruf), I-VI, Beyrut, 1998. Topaloğlu, Bekir, "İsm-i A'zam", DİA, TDV Yayınları, İstanbul, 2001. __________, "Rahman", DİA, TDV Yayınları, İstanbul, 2001. Uludağ, Süleyman, "İşari Tefsir", DİA, TDV Yayınları, İstanbul, 2011. Vehbi, Mehmet, Ahkam-ı Kur'aniyye, Kutulmuş Basımevi, İstanbul, 1947. __________, Hulasatu'l-beyan fî tefsîri'l-Kur'an, Üçdal neşriyat, I-XVI, İstanbul, 1967. Yavuz, Yusuf Şevki, "Ehl-i Sünnet", DİA, TDV Yayınları, İstanbul, 1994. 49 Yıldırım, Celal, İlmin Işığında Asrın Kur'an Tefsiri, Anadolu Yayınları, I-XIV, İstanbul, 1986. Yıldırım, Suat, "Besmele", DİA, TDV Yayınları, İstanbul, 1992. Zehebî, Muhammed es-Seyyid Hüseyin, et-Tefsîr ve'l-müfessirûn, I-III, Kahire, ty. Zehra, Ebu Muhammed, İslamda Siyasi ve İtikadi Mezhepler Tarihi, (trc; Hasan Karakaya vdğ.), Hisar Yayınevi, İstanbul, 1983. Zeylaî, Cemaleddin Abdullah b. Yusuf b. Muhammed, Tahrîcu'l-ehâdis ve'l-âsar el-vâkıa fî Tefsîri'l-Keşşâf li'z-Zemahşerî, (thk; Abdullah b. Abdurrahman es-Sa'd), IIV, Riyad, 1414. Zuhaylî, Vehbe b. Mustafa, et-Tefsîru'l-münîr fi'l-akîdeti ve'ş-şerîati ve'lmenhec, I-XXX, Dimaşk, 1418.
Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147