Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Her Şey Zıddı ile Kaim Olduğu Gibi Her Nesne Zıddına Doğru Sürüklenmektedir
Tekil Mesaj gösterimi
  #3  
Alt 05.12.16, 16:56
💜Adalet Adalet isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Vefalı Üye
 
Üyelik tarihi: 19.08.14
Bulunduğu yer: United States
Mesajlar: 2,804
Etiketlendiği Mesaj: 63 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Akıl, Zekâ, Duygu, His ve Sezgi Başka Başka Şeyler Olduğu Gibi, Firâset ve Bâsiret de Başka Başka Şeylerdir. Benliğimizden Sebep, Yani Yine Ben Bilirim Edâsıyla Ahkâm Kesme Sevdâmızdan Sebep Kavram Kargaşası Yaşıyoruz. Sorularımız Doğru Olmazsa Gelebilecek Cevaplar da Doğru Olmaz. Sorularımızın Doğru Olabilmesinin En Önemli Şartlarından Biri de Sorarken Doğru Kelimeleri Seçmemizdir. Bunun Öncelikli Şartı da Kavramları Bilmektir.

Bu Noktada Evvelâ Şunu Diyebiliriz; Çoğu Vakitler Soran da Sorulan da Yanlış Konuşuyor ve Cehâletimiz Gitmiyor, Yani Sürüyor.

Bu Hususu Dile Getirdikten Sonra Şu Konuyu da Bilmek Mecburiyetimiz Vardır; Kıyâmete Değin Artı ve Eksinin Birbirini Çektiği Gibi Her Nesne de Zıddına Hareketle Ona Doğru Karşı Konulamaz Bir Güç ile Çekiliyor Olması Hasebiyle Günden Güne, Her Yeni Gün ile Bir Şey Daha Karşıtı Olan Nesne ile Bütünleşiyor ve Bunun Tâbiî Bir Neticesi Olarak Eğri ile Doğruyu Ayırmak da O Derece Güçleşiyor. Bu da Tecrübe (Gibi Görünen Sebeplerden) Dolayı Bizi, Bizden Yaşça Büyüklerimize Muhtaç Kılıyor. Çünkü Onlar Bize Göre Zâhiren Tecrübeli ve Tecrübenin Hakîkâti de Azımsanamayacak Ölçüde Akıldır ve Aklın Diğer Bâzı Mefhumlar ile Birleşip Keskin, Kuvvetli ve İsâbetli Olabilmesi ise Selîm Akıl Dediğimiz Şeydir ki, Bunun Diğer Bir Adı da Firâsettir. Ne Var ki Firâset Zâhirdeki Bir Hassadır ve Bunun da Bir Bâtını Vardır ki, O da Bâsiret Dediğimiz Mefhum yahût Daha Bilindik Bir İfâde ile Kalp Gözü ve Bunun Görüşünün Keskinliği, Görüş Mesâfesidir. Bâtın ise Hakîkâtin Kendisidir.

Bu Durumda Bâsiret, Yani Kalp Gözü Ne Denli Açık, Keskin Görüşlü ve Görüş Mesâfesi de Yüksek ise, Kişinin Zâhirdeki Hassası Olan Firâseti de O Denli Kuvvetli Olacaktır. Çünkü Hakîkât Bâtındır, Zâhir ise Bâtına Taallûk Eder, Yani Firâset de Bâsiret Miktarıncadır.

Bunlardan Sonra Şunu da Bilmemiz Gerekiyor ki, Biz Neden Büyüklerimize Saygılı ve Yaşça Bizden Küçük Olanlarımıza Karşı da Şefkât ve Merhâmet Beslemeliyiz, Dinimiz Neden Bunu Öğütler, Hattâ Emreder ve Toplum İçerisinde Kabûl Gören de Budur?

Bunun Nedenini Çoğu İnsan Bilmez, Gerçekten Bilmez. Biz ise Önceleri Birkaç Kereler Bunu Güzide Sayfamızda Dile Getirmiştik Fakât Yineleyelim. Zirâ Önemlidir.

Değil Bizden Yıllar Farkı ile Büyük Olan Kimseleri, Bizden Bir Dakika Önce Doğmuş Olan Bir Kimse Olsa Dahi Ona Saygı Duyup Hürmet Etmeliyiz. Neden?

Çünkü Yukarıda da Anlattığımız Gibi, Rasülullah Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Efendimizden ve Onun Yaşadığı Coğrafyadan Uzaklaştıkça Zulmet Artmaktadır. Aleyhisselâtû Vesselâm Efendimiz, Âlemi Aydınlatan Bir Kandil Gibidir. Gerek Zaman Gerekse Mekân Bâbında Olsun, Kaynaktan Uzaklaşıldıkça, Işık (Nûr) Kaynağından Uzaklaşılmış Olur, Aydınlık Yerini Zulmete, Yani Karanlığa Bırakır. Onun İçindir ki Bizde Bir “Ân” Evvel Dünyâya Gelmiş Kimse Dahi, O Nûrdan Bize Nispetle Daha Fazla İstifâde Etmiş Olup, Muhammed Aleyhisselâm’ın Yüzü Suyu Hürmetine Büyüklerimize Karşı Dâima Edepli, Ahlâklı ve Saygılı Olmamız İcâb Eder. Zirâ Büyüğümüze Tâzim, Onun da Büyüğü Olan Sâlihlere, Sâlihlere Tâzim, Onların da Büyüğü Olan Hocalara, Hocalara Tâzim, Onların da Büyüğü Olan Âlimlere, Âlimlere Tâzim, Onların da Büyüğü Olan Allah Dostlarına, Allah Dostlarına Tâzim, Onların da Büyüğü Olan Sahâbe-i Kirâm Efendilerimize, Sahâbe-i Kirâm Efendilerimize Tâzim, Rasülullah Sallallâhû Aleyhi ve Sellem Efendimize, Rasülullah Efendimize Tâzim de Malûm Olduğu Üzere Allahû Teâlâ Hazretlerine Tâzim Manâsını Taşımaktadır. Kezâ Aynı Sebeplerle Küçüklerimize de, O Nûrdan Bize Nispetle Daha Az Nâsipdâr Olmaları Hasebiyle Acımalı, Onlara Bu Sebeple Sevgi ve Şefkât Kanatlarımızı Açıp, Korumaya Almak Suretiyle Merhâmet Etmeliyiz. Onlar Bilmeyebilir Fakât Onların İşi Bizden de Zordur. Zirâ Hem Mânen Hem de Maddeten Uzak Oldukları Nûrun Bize Nispetle Azlığı Sebebiyle Bize Göre Daha Büyük Bir Zulmetin, Yani Karanlığın İçerisindedirler. Bu da Onları, Nefs ve Şeytânların Tuzaklarına Karşı Daha Çok Savunmasız Kılar. Savunmasız Kalan Elbet Hatâ Eder, Hatâları Biriken Kimse de Elbette Cehenneme Yaklaşmış Olur. Eh, Cehenneme Gitmesi Olasılığına Binâen Onlara Acımak da Hakkıyla Lâzımdır. Biz de Kurtulmuş Değiliz Ama Farkında Olmasalar da Onlar Cehenneme Daha da Yakındır. Bunu “Kabaca” Böyle Kabûl Etmek Gerekir. Yoksa Torunu Dedesinden Daha Takvâ Yaşayan İstisnâlar Elbette Vardır Ama Çok Değil Azdır.

Şu Hâlde Sizden Büyükleriniz Kenara Koyup da Sizden Küçükleri Baz Alacak, Yani Farz-ı Misâl Çocuklarınızı Düşünecek Olursanız, Aranızda Geçebilecek Bir Münazara Esnâsında, En Azından Sizin Bizzât Yaşayıp da Onların Hiç Yaşamamış Olduğu Nice Tecrübelerden Ötürü, Elbette Onlara Birçok Konuda İtirâz Edip Muhalefet Olurdunuz. Çünkü Siz de Onların Üzülmesini İstemezsiniz. Tecrübe Ettiğiniz Şeyler Para ile Alınabilecek Olsa idi, Belki Sırf Onların Felâhı İçin Ücretini Öder ve Alın ve Sonuna Kadar İstifâde Edin Evlâdlarım Diyerek Kendilerine Teslim Ederdiniz Ama Bu Mümkün Olmadığı İçin, Dilinizin Döndüğü Kadarıyla Anlatmaktan Başka Çâreniz de Olmadığı İçin ve Onları Gerçekten Sevip Onlara Acıdığınız İçin, İsteseniz de İstemeseniz de Anlatmaktan Başka Yolunuz Kalmayacaktır.

Sonuca Gelecek Olursak; Büyüklerimize ve Küçüklerimize Karşı, İzâh Ettiğimiz Bu Mühim Sebeplerden Dolayı, Ne Kadar Katı veyâ Bilgisiz Olurlarsa Olsunlar Anlattığımız Veçhile Bir Tavır Takınmamız Gerekmektedir. Yani Büyüklerimize Saygıda Küçüklerimize de Sevgide Kusur Etmekten Kaçınmamız Gerekmektedir Fakât Konu NÂKLÎ HABERLER, Yani Aklî Meseleler Değil de DİN Olduğu Vakit, Pozisyonunuzu Bozmamanız, Emredildiği Veçhile Hareket Etmek Zorundasınız. Yani Farz-ı Misâl Değil Babanız, Babanızın Babası “Namaz İki Vakittir” Der ise yahût Farz-ı Misâl Değil Çocuğunuz, Çocuğunuzun Çocuğu “Cum’a Gününü Mübârek Kılacak Bir Şey Göremiyorum” Der ise, Bunlara Uymayacaksınız. Uymayacaksınız Lâkin Ne Olursa Olsun Saygıda ve Sevgide de Kusur Etmeyeceksiniz. Meselenin Hülâsası, Siz Bir Kulsunuz ve Allah’a Karşı Sorumlusunuz. Büyüklerinizi de Küçüklerinizi de Kırmak Olmaz, Kırmadan Gücünüzün Yettiği Ölçüde Anlatmakla Mükellefsiniz. Sonrası Kendilerinin Bileceği İştir. Zirâ Yakında Tek Başınıza Ölecek ve Sonrasında da Tek Başınıza Sorguya Çekileceksiniz. Kimse Sizi Düşünmeyecek Vesselâm.
Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147