Bizim, yakın çevremizdeki veya çok uzaklardaki; duyu organlarımızla ve zihnimizle algılayabildiğimiz veya algılayamayıp sadece sezinlediğimiz; ve madde dediğimiz her şeyi oluşturan en küçük (mikro kozmosta atom altı birimler), ve en büyük (makro kozmosta galaksiler ve güneş sistemleri); ne varsa hepsi hareket halindedir. Bir yerde hareket varsa, orada enerji var demektir. Hareketin varlığı, orada enerjinin var olduğunun göstergesidir. Enerji yoksa hareket mümkün değildir.
Ancak biz biliyoruz ki, hareket halinde olan şeyler; en küçüğünden (atom altı birimler) en büyüğüne (galaksiler), hatta evrenler ve aradaki her yapı, hepsi birer sistem üzere hareket etmektedirler. Ve en küçük birimden, en büyüğüne kadar her şey biri biriyle entegre haldedir. Sisteme uymuyormuş gibi olan oluşumlar da; yine sistemin bir parçası olan kontrollü sapmalardır.
Ancak, bilinçsiz enerji sistem oluşturamaz.
Bu bakımdan, bir sistemin var oluşu; sistemin oluşmasını isteyen, onu tasarlayan, ve karar verip oluşturan çok yüksek ve etkin bir bilincin /düşünce enerjisinin var olduğunun göstergesidir. Hele bütün atom altı birimler ve onların kombinasyonu olan çeşitli büyüklükteki akıl almaz sayıdaki cisimlerin entegre bir şekilde oluşumlar ve hareket sergilemeleri; çok yüksek bir ‘Tek Bilinç’in var olmasının şart olduğunu göstermektedir. Bilinçsiz fizik enerjiler, kendiliklerinden hareket edemezler; etseler bile sistem oluşturamazlar. Bu şekilde ancak kaos olur; hatta sadece sağa sola saldıran, biri birleriyle devamlı çarpışan, önü alınmaz bir fizik enerji curcunası olur.
Sistemi oluşturan enerjiler; biri birlerine etkileri bakımından iki kısımdır:
1- Etken /yöneten enerjiler.. Bu enerjiler; bilinç, yani düşünce enerjisidir. 2- Edilgen /yönetilen enerjiler.. Bu enerjiler; fizik enerjilerdir. Bunlar düşünce enerjisi karşısında edilgendir; ancak etken enerjinin tetiklemesi sonucu, başka hususlarda kendileri de etken enerji durumuna geçmektedirler.
Etken enerji (Bilinç /düşünce enerjisi); kendi içinde;
a) Bilme, b) İsteme, c) Tasarlama, d) Karar verme ve icra (işleme koyma) fonksiyonlarından oluşmaktadır.
Bu bakımdan etken enerji; edilgen enerjileri istediği gibi yönetmekte, onlara istediği pozisyon ve biçimi verebilmekte; onları istediği işte değerlendirebilmektedir.. Edilgen enerjiler; durağandır, potansiyeldir. Onları etken enerji etkilemeden /tetiklemeden önce atıl durumdadırlar; kendi başlarına bir fonksiyon icra edemezler. Ancak düşünce enerjisinin onları etkilemesi /tetiklemesi sonucu faaliyete geçebilmektedirler. Etken enerjinin edilgen enerjileri etkileme evresi; fizik enerjiyi uyandırma /işleme koyma halidir. Etken enerjinin edilgen enerjileri etkilemeleri; kaba ve somut bir benzetme yapacak olursak; enerji üretim merkezinde şalterin çevrilmesiyle kontak oluşması; dolayısıyla ona bağımlı bütün eşyanın çalışır hale gelmesi gibidir. Bu anda meydana gelen etkileşim; fizik enerjinin hareket kazanması ve etken hale gelmesi, dolayısıyla istenen olayların meydana gelmesi veya istenen biçimlerin oluşmasıdır.
Hangi kategoriden olursa olsun; enerjilerin kütlesi yoktur.
Sonsuzluğu kapsayan ‘Bilinçli Etken Enerji’ nin, yani düşünce enerjisinin; edilgen, potansiyel Fizik Enerji’ nin çok küçük kısmını tek noktaya teksif edip; onu çok küçük parçalara ayırarak, çok küçük bir süre içinde o noktadan yayması (Big Bang) suretiyle; bilinç /düşünce enerjisi ve fizik enerjinin kombinasyonu olan Evren /Kainat yaratılmış oldu.
Evrenin /Kainatın oluşmasını isteyen, karar veren ve onu sağlayan; sonsuz bilinç /düşünce enerjisi (İlim), ve sonsuz fizik enerjiden (Kudret) ibaret olan; sonsuz sınırsız büyük (Ekber), fakat kütlesiz (Latiyf) yapıya biz, ‘Allah’ diyoruz.
|