Geleneksel Tibet doktrinlerine göre tulpa, düşlem sonucu yaratılan bir varlıktır. Yani düşüncenin somut bir varlığa dönüşmüş halidir.

Bir tulpa yaratmak için yoğun konsantrasyon ve imajine etmek gereklidir. Ayrıca atmosfer ve koşulların da doğru olması gerekir. Tulpayı gerçek kılmak için uzun zaman ve bolca sabrı da unutmamak lazım. Meditasyon yapılan mekanlar veya sisli bir havaya sahip bölgeler tulpa yaratmak için ideal mekanlar olabilirler. Bol bol pratik yaparak istediğiniz kişinin veya varlığın tulpasını yaratabilirsiniz.

Zihninizdeki imgeyi bir varlık haline getirmek için detaylar eklemelisiniz. Ona bir doğum tarihi, bir doğum yeri ve bir isim verebilirsiniz örneğin. Boyunu, kilosunu, ailesini ve mesleğini de katabilirsiniz bunun içine. Karakterini ve dış görünüşünü, hobi ve fobilerini de eklemeyi unutmayın. Kısacası onu normal bir insan gibi düşünmelisiniz. Öncelerde hayaletimsi bir görünümde olmaları muhtemeldir ancak zaman içinde imge giderek netleşmeye ve maddesel olmaya başlayabilir. Bu sizin çalışmalarınız sıklığı doğrultusunda değişkenlik gösterir. Fiziksel bir görünüm almaya başlarsa eğer, çok dikkatli olunması gereklidir çünkü, yarattığınız halüsinasyon sizin bilinçli kontrolünüzün dışına çıkabilir.Sizin istemediğiniz zamanlarda ortaya çıkmaya başlayabilir ve varlık giderek garipleşebilir. Cisimleşmiş bir imgeden ibaret olan varlığınızın objektif bir gerçeklik kazanma ihtimali yüksektir.

Varlığı yok etmek, geri çekmek için farklı teknikler uygulanmalıdır. Ancak bu teknikler oldukça ağırdır. Yaratılan tulpa onu mahvedecek bir yıkıma razı gelmeyeceğinden, onu zihninizin içine geri almak için çok uzun bir zaman uğraşabilirsiniz.

Bilinen insan dışı tulpalara örnekler vermek gerekirse eğer Loch Ness Canavarı, Sasquatch ve Leviathan sayılabilir.

Loch Ness Canavarı:

İrlanda veya İskoçya'da "Nessie" adıyla bilinir. Bu tulpa 1930'lara kadar ilgi çekmemiştir. Efsaneye göre onun her zaman gölde yaşadığına inanılmaktadır. Rupert T. Gould, The Case for the Sea Serpent (Deniz Yılanının Öyküsü) adlı eserinde Nessie'nin görüldüğü 51 olayı anlatmaktadır. Constance Whyte'ın, More Than a Legend (Efsaneden Daha Fazlası) adlı eseri 1950'lerde canavara olan ilginin canlanmasına yol açmıştır.

En iyi ve belki de en ünlü ve kapsamlı araştırma 1987 yılındaki "Derin Tarama Operasyonu"ydu. Bu operasyonda bilimadamları her birinin içinde tarama sonar cihazı bulunan 24 gemi ile gölün tamamını aradılar ve Loch Ness bölgesindeki sualtını incelemek için birlikte çalıştılar. Bazı "temaslar" ile karşılaşmalarına rağmen, araştırmalardan sağlam bulgular elde edilemedi. Temmuz 2003'te BBC bir araştırma ekibinin gölde canavar bulunmadığını kesin ve net olarak kanıtladığını bildirdi. 600 ayrı sonar ışın ve uydu navigasyon ekipmanı kullanarak bilimadamları gölü taradılar ve hiçbir şey bulamadılar.

Kanıtlanabilir yapıda bir şeye rastlanmamasına rağmen, canavarı hala görenler var. Bunun açıklaması nedir? Açıkça anlaşılıyor ki, bir çeşit canavardır -belki de dinozor şeklinde bir vücudu ve kafası olan- ancak Nessie bir inanç, kitaplar ve varsayılan görünümler sonucunda yaratılmış bir tulpadır. Nessie gerçektir çünkü binlerce düşünce şekli onun yaratılmasına yardımcı olmuştur.

Sasquatch:

Sasquatch, Karadam, Kocaayak veya Yeti olarak bilinen, büyük, kıllı, yarı insan-yarı hayvan bir yaratıktır. Her zaman aynı görünüm ile tarif edilmesine rağmen, dünyanın farklı bölgelerinde farklı isimler almış olması ilginçtir.

Sasquatch'ı gördüğünü iddia eden pek çok kişi onu 1.60-3.00 m. boylarında ve 225-360 kg. ağırlığında bir yaratık olarak tarif etmektedir.

1998 yılında Amerikan dağcı Craig Calonica Everest Dağı'nda yüksek rakımlı bir kamp bölgesinden aşağıya inerken kalın, parlak ve siyah tüylü iki tuhaf yaratığı gördüğünü bildirdi. Bu yaratıklar tıpkı insanlar gibi iki bacakları üzerinde yürüyordu ancak kolları insan kolundan daha uzundu ve kafaları çok büyüktü. Craig bunların şimdiye dek gördüğü hayvanlara hiç benzemediğine yemin etti ve bir sürü hayvan görmüştü. Gördüklerinin kesinlikle Yeti olduğuna inanmıştı. Craig'e Nepalli aşçısı eşlik ediyordu ve o da bu yaratıkları görmüştü.

Araştırmacılar hala saha araştırması yapmaktadır ve Ekim 2000'de bir grup Sasquatch'ın gerçekten yaşadığına ikna oldu. Bunlardan 14'ü yakalaması çok zor olan yaratığı bir hafta boyunca takip etti ve yan tarafına doğru yatmış, kıllarla kaplı bir bedenin izine rastladı. Bunun yanı sıra pek çok devasa boyutlardaki ayak izlerine de denk gelinmiş ve mantıklı bir açıklama yapılamamıştır.

John Bindernagel'ın North America's Great Ape: The Sasquatch (Kuzey Amerika'nın Büyük Maymunu: Sasquatch) adlı kitabına göre gözlemciler yüksek sesli, rezonans yapan bağırışları ve son derece etkili, hatta göz yaşartan kokuları sıklıkla bildirmektedir.

Leviathan:

Sözlüğe göre Leviathan eski zamanlarda denizcilikle uğraşan insanlar tarafından pek çok kez görüldüğü bildirilen ve kökeni bilinmeyen büyük bir deniz yaratığıdır.

Eski Viking tarihçileri dev deniz yaratıklarından bahsetmektedir. Bugünkü bilimadamları her ne kadar denizcilerin susuzluktan deniz suyu içtiğine ve buna bağlı olarak halüsinasyonlar gördüklerine inanıp mürekkepbalıklarını başka şeylere benzetmiş olduklarını iddia etseler de, Viking tarihinde anlatılanlar çok daha ilgi çekicidir.

Yakın sayılabilecek bir zaman önce, Leviathan'a benzeyen bir yaratık Avustralya sahillerinde karaya vurdu. Bilimadamları 180 cm. uzunluğa varan örnekler buldular ve pek çok insan eski resimlerde denizcilerin saçakları olan dev deniz canavarları ile savaşırken tasvir edildiğini hatırladı.

Gördüğünüz gibi zihin güçlü bir şeydir ve bir düşünceyi kendi başına bir çeşit yaşam gücüne dönüştürme becerisine sahiptir. Efsaneler, hikayeler ve çok güçlü inançlar tulpaları işte böyle yaratmaktadır.