Ledünni ilmin Hakikati ve Lüzumu
Ledünnî İlmin Hakîkâti ve Lüzûmu
Ey Kardeşim! Bil ki, İlhâm Nûrunun Sirâyetinden İbâret Olan Ledün İlmi Rûhun Arınmasından Sonra Meydana Gelir. Nitekim “Nefse ve Onu Düzeltip Olgunlaştırana And Olsun!” Âyeti Buna İşâret Etmektedir.
Rûhun Aslına Dönüşü Üç Şeyle Olur:
1. Bütün İlimleri Tahsil Etmek, Aşk ve Şevk ile Onlardan Bolca Nâsiplenmiş Olmakla.
2. Gerçek Bir Riyâzet ve Sağlam Bir Murakabe ile... Aleyhisselâtû Vesselâm Efendimiz, “Kim İlmi ile Amel Ederse, Allah Ona Bilmediklerini Öğretir.” ve “Kim Allah’a Kırk Sabah İhlâslı Bir Şekilde Yalvarırsa, Allahû Teâlâ Hikmet Pınarlarını Onun Kalbinden Lisânına Akıtır.” Hadîs-i Şerifleri Bu Hakîkâte İşâret Etmektedir.
3. Tefekkür ile... Çünkü Rûh İlim Öğrendikten, Riyâzetle Meşgûl Olduktan Sonra Sistemli Bir Şekilde Tefekkür Ederse, Ona Gayb Kapısı Açılır. Nasıl ki, Ticarî Usûllere Riâyet Ederek Malının Pazarlamasını Yapan Bir Tüccâra Kazanç Kapısı Açılır ve Bu Şartlara Aykırı Hareket Eden Tâcir Hüsrâna Uğrar, İflâs Ederse, Aynı Şekilde Bir Mütefekkir Doğru Yolda Giderse Kalbine Gayb Âleminden Bir Pencere Açılır. Böylece Bu Kişi, İlhâmla Desteklenen Kâmil Bir Âlim Olmuş Olur. Nitekim Aleyhisselâtû Vesselâm Efendimiz, “Bir Saatlik Tefekkür, Altmış Senelik –Nâfile– İbâdetten Hayırlıdır.” Buyurmuştur.
Tefekkürün Şartlarını Başka Bir Risâlemizde Anlatacağız. Çünkü Tefekkürün İzâhı, Keyfiyeti, Hakîkâti Çok Mühim Olduğundan Uzun Açıklamalara İhtiyaç Vardır. Bunun Gerçekleşmesi de Allah’ın İnâyetiyle Olur.
Biz Şu Ânda Bu Risâleyi Bitiriyoruz. Buraya Kadar Olan Açıklamalarımız Erbâbına Yeter. Allah Kime Nûr Vermemişse Onun Nûru Yoktur. Allah Mü’minlerin Dostu ve Yardımcısıdır.
Salât ve Selâm Efendimiz Hazreti Muhammed’e, Onun Âl ve Eshâbının Üzerine Olsun. Allah Bize Yeter, O Ne Güzel Vekîldir. Güç ve Kuvvet Ancak Allahû Teâlâ iledir. Her Ân Güvencim O’nadır.
[Îmâm-ı Gazâlî – Risâletu’l-Tecrîdi fî Kelimeti’t-Tevhîd-er-Risaletü’l-Ledunniye]
__________________
Nesimi'ye sormuşlar;
O YAR ile hoş musun?
Hoş olayım olmayayım o YAR benim
Kime Ne!
|