25.03.22, 00:26
|
|
|
Üyelik tarihi: 29.12.21
Bulunduğu yer: Dünya
Mesajlar: 230
Etiketlendiği Mesaj: 6 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
|
|
Alıntı:
Dehri Nickli Üyeden Alıntı
İbnü’l-Arabî, sûfî düşünce geleneğinin bu konudaki görüşlerini, İbn Sina gibi İslam filozoflarıyla aynı doğrultuda temellendirir. İnsan yaşamının uyku (nevm) ve uyanıklık (yakaza) şeklinde iki hal üzere devam ettiği malumdur. Her iki halde de Allah, insan için eşyayı idrâk edecek duyular yaratmıştır. İbnü’l-Arabî’ye göre; insanın uyanık iken idrâkine duyu (his), uykudaki idrâkine ise ortak duyu (hiss-i müşterek) denilir. Uyanık iken meydana gelen idrâk (رؤية/rü’yet) ile gerçekleşirken, uykuda gerçekleşene (رؤيا/rüya) denilir.
Gazalî (ö. 505/1111), levh-i mahfûz ile insan kalbini aralarında perde bulunan karşılıklı iki aynaya benzeterek rüyayı izah eder. Aynaların arasındaki perde kaldırıldığında birindeki görüntü diğerine yansır. Rüya olayı buna benzer. İnsan uyuduğunda kalbin duyu organlarıyla ilgisi azaldığından levh-i mahfûzdaki bazı bilgiler kalbe yansır.
İslamî kaynaklarda genellikle üç türlü rüyadan bahsedilir.
a. Sadık veya salih rüyalar: Hz. Peygamber (s.a.v) bu tür rüyaların peygamberliğin kırk altıda biri olduğunu haber vermiştir. Allah’tan birer müjde konumundaki (büşra minellah) bu tür rüyaların kaynağı ilahi olduğundan doğru ve gerçek rüyalardır. Bu tür rüyalar vasıtasıyla bazı olaylar tahakkuk etmeden önce keşfedilip haber verilir.
b. Nefsani rüyalar: İlgili hadiste hadis-i nefs diye tabir edilen beyin, duyu organları ve iç organlardan kaynaklanan düşler. Bu tür rüyalar, hatıraların, gündelik
yaşamda tatmin olunamayan arzuların, hayâlde canlanmasından ibarettir.
c. Şeytani rüyalar: Şeytanın etkisiyle (tahvifu’ş- şeytan) insanda meydana gelen çağrışım ve bu tesirin meydana getirdiği hayâl ve sanrılardır.
Birinci türden rüyalar ilahi bir kaynağa sahip olduğundan zaman üstü bir boyuttan yansırlar. Dolayısıyla dünyada henüz meydana gelmemiş olaylar için bir işaret ve öngörü ifade ederler. Buhari’nin rivayetinde nübüvvetten bir parça olan bu tür rüyaların yalan olamayacağı kaydı vardır. Ancak iki ve üçüncü tür rüyaların böyle aşkın bir kaynağı olmadığından, gören kişinin bilinçaltını ve sanrılarını göstermenin ötesinde birinci türdeki gibi bir gerçekliği yoktur. Nefis veya şeytandan kaynaklanan bu tür karmaşık düşlere Kur’an “adgâs u ahlâm” demektedir.
İnsanın süfli ciheti pekişince bu türden rüyalarda artış olur. Bu rüyalar da kişinin bilinçaltını, nefsin hastalık ve bağımlılıklarını göstermesi bakımından mutasavvıflar tarafından önemsiz görülmez. Ulvî cihet pekiştiği takdirde ise hayâl levhine ulvî
cihetten yansımaların artmasıyla Rahmani diye de tabir edilen rüyalar görülür. Bu tür rüyalar gören kişiyi yücelten ve onun idrâkini artıran işaretler olabileceği gibi henüz meydana gelmemiş olayların görülmesi şeklinde bir gerçekliğe sahip sadık
rüyalar şeklinde de olabilir.
Kaynak: Muhyiddîn İbnü’l-Arabî’ye Göre Rüya ve Tabiri
|
Allah razı olsun zamanınızı vermişsiniz ama ben daha çok bi tecrübe edilmiş bir şekilde bir cevap bekliyordum
|