Çalgı aletleriyle "ley limi leyy..." dersek "müzik dinlemek haram" oluyor.
Ama yine aynı çalgı aletleriyle, "Bismillahirrahmanirrahim..." diye gelin ve damadı, huşu içinde kırmızı halıda yürütürsek "ulvi bir vazifeyi" yerine getirmiş oluyoruz.
Ney eşliğinde dans pistinde, uzun etekle dönen adamlardan hiç bahsetmeyeyim.
Mevlânâ'nın yüzü kızarır. Gazabından korkarım. Onun hayalini kurduğu "düğün günü" ile bizim onu düğün enstrümanı yapmamız arasındaki dağlar kadar farkı, ve daha nice nice uyduruk dinsel ritüel ve yaşamın içinden yoz sapmaları görmeyecek kadar köstebek gözlü olduk.
"Haram ama..." ile "...ama haram!" arasında küçük bir "iman" çizgisi var.
|