Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Anti Aging_Sağlıklı Bir Hayat
Tekil Mesaj gösterimi
  #1  
Alt 10.02.17, 19:22
SiLence SiLence isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 21.12.16
Mesajlar: 10,563
Etiketlendiği Mesaj: 1583 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Anti Aging_Sağlıklı Bir Hayat

İnsan olarak hepimiz, ancak yaşadığımız çevreyle birlikte sağlıklı olabiliriz.Nasıl ki toplumun sağlıklı olması için bireylerin sağlığı önemlidir.Kişisel sağlığımız için de bu kural geçerlidir. Her molekülümüzün/hücremizin dengeli çalışması ile ancak ruhsal ve fiziksel iyilik halinden söz edilebilir. Tamamlayıcı (Entegratif) Tıp açısından sağlığa bakarsak iyi hekim, hastalığı değil hastayı/bireyi bir bütün olarak ele alırken, ona kendi doktoru olmayı da öğretendir.



Kötü şehirleşme, sağlıksız konutlar, genetik yatkınlığımız, sosyoekonomik yetersizlikler gibi her zaman kontrol edemeyeceğimiz faktörlere rağmen, elektromanyetik kirlilikten, endokrin bozuculardan korunarak, doğru beslenme, yeterince su içme ve egzersiz alışkanlıkları kazanarak; stresle başaçıkmayı öğrenerek ve uykumuzu düzenleyerek “iyilik” halimizi koruyabiliriz.



Günümüz teknolojik yenilikleriyle beraber modern tıp, mekanikleşen bir anlayış ve “check up” programları ile bireyi “tamir edilmeye mahkum bir makine” olarak ele almaktadır. Bu programlarda da her nedense insanımızın %70'i düzenli ve yoğun ilaç almaya yönlendirilmektedir.Tansiyon, lipid ve kolesterol düşürücü ilaçları kullananlar, “yaşam biçimi, egzersiz ve doğru beslenmenin” zaten bu sağlık sorunlarını kolayca çözeceğini biliyorlar mı?

Sağlıklı Yaşayarak Yaşlanmak Mümkün!Hipokrat, Geleneksel Çin Tıbbı, Uygur Türkleri Kaynakları, Lokman hekim ve İbn-i Sina benzer tavsiyelerde bulunuyor: Genç, güçlü ve sağlıklı kalmanın yolu “engin olmak, bedeni çalıştırmak, temiz hava solumak ve nefsine hakim olmaktır”. Aslında insanoğlu binlerce yıldır sonsuz hayatın mümkün olup olmadığını araştırıyor. Anadolu masallarındaki "Ab-ı Hayat" suyu, bu arayışların bir göstergesi.



Anadolu'da tıbbın babası olarak bilinen Lokman Hekim'in “sonsuz hayatı”nın ya da “ab-ı hayat”ın ipuçlarını henüz bulduğumuz 21. yüzyılda, artık en azından “anti-aging” dediğimiz “sağlıklı yaşlanma” konusunu daha geniş bir bakış açısıyla tartışabiliyoruz.



Yaşlanma, insanın normal bedensel ve ruhsal işlevlerinin, giderek azalması ve zarar görebilirliğinin artması anlamına geliyor. Hızı ve yoğunluğuysa herkeste aynı olmuyor; yani nüfus cüzdanıyla doğrudan bir alakası yok.Çok değişik faktörlerin bir araya gelmesiyle oluşan bir olgu. Bilinen tek şey, yaşlanmanın sonsuza dek önlenebilmesinin tıbben mümkün olmadığı. Ne var ki yaşlanmak artık geciktirilebiliyor. Ayrıca "kaliteli yaşlanma" diye bir kavram da tıp literatürüne girmiş durumda.



Hangi yaşta olursak olalım sağlıklı yaşamak ve yaşlanmak için nereden başlamalıyız? Nelere dikkat etmeli, neleri yemeli veya yememeli; spor ve egzersizlerimiz nasıl olmalı kısaca nasıl yaşamalıyız?



Sadece bunlar yeterli mi? Yoksa bazı tedavilere ihtiyacımız var mı?Ya çoğumuzun kullandığı vitamin hapları ne olacak? Alternatif olarak doğal yöntemlerden faydalanabilir miyiz?



Anti-aging bir moda olarak algılanmamalıdır. Yaşlanma sürecini geciktirmek, yavaşlatmak, hatta kimi zaman tersine çevirmenin adıdır. Anti-aging tıbbının amacı, kişiye gençlik enerjisini yeniden kazandırıp daha sağlıklı, kaliteli ve uzun bir yaşam sağlamaktır.Kaliteli ya da başka bir deyişle "sağlıklı" yaşlanmanın öncelikli koşulu ise, hücre ve organlarda olabilecek zararların vakit geçirilmeden önlenmesidir. Yani daha hastalık ortaya çıkmadan, hasar oluşturabilecek durumları fark ederek koruyucu hekimlik uygulamasıdır. Ayrıca, tedavi yaklaşımında, modern tıp uygulamaları yanında tamamlayıcı tıp yöntemleri de kullanılmalıdır.



Meslek hayatımın 19. yılına girerken daha güzele ulaşmanın ötesinde, “daha sağlıklı ve mutlu bir birey” olmanın metodolojisini sizlerle paylaşmak istiyorum. Gelin sağlıklı ve sizin için ideal olana birlikte karar verelim. Gelin “Geleneksel Çin Tıbbı'ndan Refleksoloji'ye; hiperbarik oksijen tedavisinden hipnoza” kadar size özel çözümler üretelim.



“Günlük temponuz eskisi kadar yoğun olmamasına rağmen günün sonunda aşırı bitkinlik ve tükenmişlik mi hissediyorsunuz?”



“Hemen uykuya dalamıyor, kesintisiz ve dingin bir uykunun özlemini mi çekiyorsunuz?”



“Cildinizin elastikiyetini yitirip gevşediğini, kaslarınızın sarktığını mı hissediyorsunuz?”



“Yüzünüzdeki kırışıklıkların arttığını ve cildinizin incelip kuruduğunu mu düşünüyorsunuz?”



“Egzersiz toleransınız da azalma mı hissetmeye başladınız?”



“Daha kolay sinirleniyor ve sakinleşmekte zorlanıyor musunuz?”



“Libidonuz (cinsel arzunuz) azaldı mı?”



Eğer bu sorulardan bazılarına “evet” cevabı veriyorsanız, gelin “sağlıklı yaşlanma programlarımıza” katılın. Bu programlarımızla, yaşlanmayı hızlandırıcı sağlık sorunlarından (hipertansiyon, şeker hastalığı, kolesterol-lipid yüksekliği, osteoporoz) ve kronik enfeksiyonlar veya romatizmal hastalıklardan korunarak yıpranma süreçlerini geciktirebilir, erteleyebilir ve sonuç olarak daha dinamik, dengeli ve sağlıklı bir hayatı kucaklayabilirsiniz.



“Hiperox Özel Ayak Sağlığı ve Hiperbarik Oksijen Tedavi Merkezi”mizde, Anti-aging programı dahilinde Hiperbarik Oksijen Tedavisi, Mezoterapi, Sağlıklı Beslenme-Fitoterapi, Nöral Terapi, Akupunktur, Refleksoloji, Masaj, Hipnoz, ve Detoks uygulamalarımızla sizi sağlıklı ve dengeli bir yaşama davet ediyoruz.

SU; ANTİ-AGİNG'in EN ÖNEMLİ UNSURUEğer suyun iyileştirici ve ‘huzur verici' özelliğini hiç tatmadıysanız, her gün iyi bir fırsat sizin için..Çünkü onda gerçekten hayat var. Su olmadan sağlıklı bir hayat düşünülemez. Su, enerji veren fakat yağ, kalori, kolesterol içermeyen en doğal besindir. Bedenimizin % 65'i, beynimizin %92'si sudan oluşur. Isı dengemiz, hücre içi yaşamın devamı, besinlerin yakılması ve sindirilmesi suya bağlıdır. Dokulardan kana bırakılan tüm toksinleri; asidik artıkları eritmek ve nötrleştirip atmak yani bedenimizin toksinlerden arındırılması (detoksifikasyon=detoks), yeterli ve kaliteli bir suyun varlığı ile ancak mümkündür.



Su, besinleri kana taşıyan ve ordan hücrelere ulaştıran çok iyi bir çözücüdür. Su az tüketildiğinde bedenimizdeki yağ oranı yükselir (obeziteye karşı su!). Böbrekler yeterli su alamayınca karaciğerin görevi ağırlaşır ve bunun sonucunda böbrekler daha sorunlu hale gelebilir. Yağ deposunu enerjiye çevirmesi gereken karaciğer işini aksatır ve yağların eritilmesi yavaşlar.



Selülitlerin oluşumunda birinci etken, az su içilmesidir. Bir yetişkin günde yaklaşık 10 bardak (2 litre) su kaybeder. Kaybedilenin yerine konması için bile ortalama günde 2 litre su içme alışkanlığı edinmek son derece faydalıdır. Çünkü her 1 kg için 40 ml su içilmesi gereklidir.70 kg ağırlığındaki bir insan, 70x40=2800 ml su içmelidir. Eğer vücudumuzda az su bulunursa, kan yoğunluğu artar ve bu da organlara çok az miktarda oksijen ve besin maddesi taşınmasına neden olur. Yeterli ölçüde su içilmesi kalbin yükünü de hafifletir ve zihnin sakin ve daha konsantre çalışmasına yardımcı olur.



Bazı insanlar, günde yedi-sekiz bardak çay veya kahve tüketirler ve yeterince su aldıklarını zannederler.Bu şekilde aslında hem kalp-damar-böbrek sağlığını (ritm bozuklukları, çarpıntılar, sıkıntı hissi, migren ataklarının tetiklenmesi ve vücut elektrolit dengesinin bozularak böbreklerin gereksiz yere çok çalışması) riske atarken hem de selülit oluşumuna zemin hazırlarlar. Daha önemlisi çay ve kahve idrar oluşumunu arttırdığı için aslında daha fazla su kaybederler. Alkollü ve kafeinli içecekler tüketenlerin, diğer insanlardan daha fazla; her bir bardak ya da kadeh başına yaklaşık 200 ml (1 bardak) daha su içmeleri gerekir. Aynı şekilde sigarayı bırakmaya hazır olmayan tiryakilerin de hiç olmazsa günde en az 2, 5 litre su içmeleri ile kalp ve damar hasarını belki geciktirilebilir.



Vücudumuzda su alımının yeterli olup olmadığını anlamanın en etkili yolu, idrar rengini takip etmektir. Açık renkli idrar, su ihtiyacınızı doğru karşıladığınız konusunda fikir verebilir.Eğer idrarınız koyu ise, bu yeterince su almıyorsunuz demektir. Her öğünde sofradan kalkmadan önce en son 2 bardak su içme alışkanlığı edinmek sağlığınızı korumanın yanı sıra kabızlığın en kolay çözümüdür. Susuzluğunuzu ancak su ile gidermelisiniz. Son yıllarda popüler olan bitkisel çaylar ya da sıkma meyve suları asla suyun yerini tutamaz. Vücudunuzu meyve suları ile yıkayamadığınız gibi..



Sadece cild değil, saç ve tırnak sağlığı içinde su içilmesi son derece tedavi edici ve koruyucu rol oynar. Başınız veya mideniz ağrıyorsa, canınız bir şeyler atıştırmak istiyorsa veya bitkinseniz ya da kendinizi iyi hissetmiyorsanız önce mutlaka serin bir bardak su için ve 5 dakika bekleyin. Göreceksiniz hiç ağrı kesici veya başka birşey almadan kendinizi çok daha rahat ve dinlenmiş bulacaksınız.



Suyun biraz serin olması kana daha hızlı karışmasını sağlar. Suyun en uygun ve etkin DETOKS (toksinlerde arınma) yöntemi olduğunu da aklınızdan çıkarmayın.



İçeceğiniz suyun kalitesi yani ne kadar sağlıklı olduğu ise ayrıca çok önemli bir konudur. Plastik şişe, bardak ya da malzemelerde suyun değeri ve etkinliği bozulmaktadır. Önce suyu 2-3 dakika cam bir bardakta tutmak, suyun tekrar dengeli ve sağlıklı hale gelmesini sağlayacaktır.



Tercihan suyun serin bir cam şişede ve 1 saati geçmeden içine 2-3 ince dilim limon ve 5-7 yaprak taze nane katılarak hazırlanması suyun içimini kolaylaştırıp zindelik verecektir. Evet aslında “Su”yu anlamak, hayatın anlamını fark etmektir bazen ; bazen de yaşama sevincidir. Esasında her şeyin o “mucizevi” damlalarından oluştuğunu ve yaşamın ilk adımı olduğunu anlamak bile bir ömür alır..Hatta çoğu zaman nasıl harcandığını bilmediğimiz; rüzgar gibi geçen bir hayat bile yetmez. Her yaprak gibi günün birinde ‘sallanmaktan' yorulan bizlerin de toprağa düşmeden “su”yu tanımamızın zamanı gelmedi mi? Ne dersiniz? Su gibi ömrünüz olsun..DETOKSGünümüzde artık kötü şehirleşme, her türden canlılığı tehdit eden elektromanyetik ve petrokimya atık kirliliği, araç egzostaki zehirli gazlar; soluduğumuz hava, ve suyun kirlenmesi, bedenimizin savunma sistemlerinin normal gücüyle alt edebileceği boyutları kat kat aşmış durumdadır.
__________________
Kaybettiklerim arasında en çok kendimi özledim, oysa ne güzel gülerdim..
Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147