Onaltıncı ve Onyedinci yüzyıllarda Yahudilik, Kabala’dan fazlasıyla etkilendi ve bu konuda birçok kitap yazıldı. Yahudi Kabalasıyla ortaya çıkan gelişme, hemen hemen eşzamanlı olarak, birçok Hristiyan mistikleri, büyücüler ve filozoflar tarafından da benimsendi. Rönesans filozoflarından Pico della Mirandola gibileri, Kabalayı gnostsizm, pitagoryanizm, neo-platonizm ve hermetizm ile ilişkilendirdiler. Bu gelenek, yuvarlanan kartopu gibi giderek büyüyerek yüzyıllarca devam etti. Rönesanstan itibaren, Avrupalı okült filozofların ve büyücülerin hemen hemen hepsinin az veya çok Kabala ile ugraştıklarını söylemek yanlış olmaz.Ortaçagda “Süleyman’ın anahtarı” (Clavicula) adıyla bilinen çok önemli bir metin ortaya çıktı. Bu metin, eski büyü ritüeli elemanlarının adını, sihirli teker, törensel aletler, kutsama, ruhsal anımsama (ekminezi) gibi birçok kavramı gündeme getiriyordu. Kimse bu metnin ne zamandan geldiğini bilmiyordu ama bazı ipuçları ileri sürerek bu teknikleri Süleyman dönemine kadar dayandıranlar vardı. Zaman zaman, hermetizm, gnostisizm, neo-platonizm, pitagoryanizm, rosekrusianizm, hristiyanlık, tantra v.s. ile Yahudi olmayan Kabala ve büyü törenlerinin karıştırılmasından söz etmiştik. Kabala’nın çagdaş etkilerini ise; Fransız büyücü Eliphas Levi ve İngiliz “Altın Şafak Tarikatı”nda görmekteyiz. En azından bu tarikatın çok bilinen 3 üyesi Aleister Crowley, İsrail Regardie ve Dion Fortune, Kabala’nın yaygınlaşmasına katkıda bulunmuşlardır. Buna karşın, çağdaş Kabalistler arasında, Kabala’nın gizemci, mistik bir uğraş olmayıp neredeyse bir tür bilim olduğu görüşünde olanlar da bulunmaktadır.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|