Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Annem beni istemiyor mu?
Tekil Mesaj gösterimi
  #2  
Alt 27.01.24, 15:47
Yusufiyeli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
☆Yusufiyeli Yusufiyeli isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Manevi
 
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 2,289
Etiketlendiği Mesaj: 190 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Annelik hissi biyolojik, fakat ifade tarzı kültüreldir; yani annelik, öğrenilebilir. Fakat çağımızda gerek Batıda gerekse Türkiye’de içtimai bağlar, eskiye göre çok zayıflamıştır. Yaşlılar annelik tecrübelerini gençlere aktaramamakta, genç anne bu bilgileri başka kaynaklardan öğrenmeye çalışmaktadır. Oysa ideal olan, anneliğin eğitim sistemi içerisinde ilmi olarak öğretilmesidir. Buradaki ihmal, “Annelik duygusu temel bir duygudur, insanda zaten vardır, öğretilmesine gerek yok.” anlayışından kaynaklanır. Aynı düşünce ahlâk konusu için de geçerlidir. “İnsan ahlâklı olmalıdır. Bu duygu insanın doğasında var olduğu için öğretilmesi ve anlatılmasına gerek yoktur.” diye düşünülür. Modernitenin sunduğu bu görüşün eğitim sistemi tarafından onaylanması böyle bir sonuç doğurmuştur. Yirminci yüzyılın hastalığı olan modernizm, hayat kanunu olarak sadece hayat mücadelesini kabul eder. “İnsan egoisttir, ondaki en temel duygu bencilliktir. Varlıkların hayat mücadelesinde her zaman güçlü olan kazanır.” düşüncesiyle biyolojideki bazı kurallara olması gerekenden fazla önem verir. Hâlbuki aslan aç olduğu zaman parçalar, tok olduğunda yanında bile olsa geyiğe zarar vermez. Varlıkların hayat kavgası içinde oldukları düşüncesi o kadar abartıldı ki, meselâ Hitler, bunu politikaya uygulayıp kendi ırkının üstünlüğünü kabul etti. Bunun devam edebilmesi için “Biz üstünüz, diğerlerini yutabiliriz!” görüşüyle savaş başlattı. Bunun aileye yansıması feminizm şeklindedir. Feministler, “Güçlü olan ayakta kalır; bu sebeple kadın, erkekten güçlü olmalı.” derler. Kadınların kendini ezdirmeyişi ve erkekler üzerinde hâkimiyet kurması anlayışıyla hareket ederek, evliliği bir savaş alanı hâline dönüştürürler. Modernitenin sunduğu bu hastalıklar sonucu boşanmalar arttı, annelik duygusu zarar gördü. Kadınlar, annelik duygusunun—içgüdüsel kısmı dışında—öğrenmeyle ilgili kısmını öğrenemediler. Oysaki annelik duygusunun, çocuğu için hastalanma ve yorulma, onun için uykusuz kalma gibi acı ve elem dolu ağır bir bedeli vardır. Kadınlar, modernitenin telkiniyle acı ve elemden kaçarak, bu bedeli ödemediler. Hayatın gizli kanunu olan “karşılıklılık” ilkesi, “annelik duygusu ve sevgisi” için de geçerlidir. Sevmenin fiyatı verici olmak, gerekirse acı ve elem çekmektir. O fiyatı ödemedikleri için insanlarda bencilce bir sevgi oluştu. Modern eğitim sistemi de modernitenin etkisinde kalarak, annelik duygusunun öğretilmesine gerek olmadığını düşündü. Fakat bu fikrin yanlışlığı görülmüştür. Çünkü boşanmalar artmış, fatura çocuklar tarafından ödenmeye başlamıştır. Bu bedel, yakın bir gelecekte toplumun bütün kesimlerine dağılacaktır. Toplumdaki gençler, anneliği sadece kendi araştırmalarıyla öğrenmektedir. Hâlbuki bu bilgiler, hayata atılmadan önce, klâsik eğitim sistemi içinde kazanılmalıdır. Çünkü bilgi, korkuları azaltır. Kadın bilgiyle anne olursa, çocuğunu daha kolay ve rahat büyütecektir. Çocuğun iyi eğitilmesi tesadüflere bırakılmamalıdır.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147