Üçüncü gözün sizinle doğru orantılı açılan ve kapanan, gelişen ve körelen bir şey olduğunu biliyor muydunuz?
Tembel bir beyin, çabasız bir şuur halinde varolmayacağını...
Bilginin kaymağının peşinde olanlara asla kendini göstermeyeceğini...
Ancak çatlama cesareti gösteren kişilerin alnında açacak bir çiçek olduğunu?
Telepatininin beynin çalıştıkça oluşturduğu manyetik alan ile doğru orantılı olduğunu ve düşünmek yerine konuşanlarda bir hayal olduğunu?
Ağzını kapatanların aklıyla konuşabildiği, gördüğünün arkasını merak edenlerin ise gerçekleri görebildiğini ironik bir sistemde olduğumuzu?
Sistemin hepimizin toplamından daha akıllı olduğunu ve bu aklı anlamak için daha da akıllanmak zorunda olduğumuzu ve akıllandıkça tüm bahsettiğim o güzelliklere sahip olduğumuzu ve en önemlisi bunun o meşhur “Sır” olduğunu biliyor muydunuz?