|
|
LinkBack | Seçenekler | Stil |
#1
|
|||
|
|||
Cennetül Esma Şerhi ve Havassı - imamı Gazali
Cennetül Esma Şerhi Ve Havassı İmam-ı Gazali. Hüccetül İslam İmam Gazali (r.a.) hazretleri şöyle anlatıyor. A'bitlerin, kutup ve evtatların gömülü bulunduğu Bağdat'ta medrese-i nizamiyede oturuyordum. Elimden geldiği kadar taliplere ilim öğretiyor, bazı zamanlarda ise vaaz veriyordum. Birgün tek başıma otururken kapı çalındı, açtım. Bir şahıs girdi ve selam verip: Ben Emirel mü'minin Halife hazretleri tarafından geliyorum. Halife sizi hemen görmek istiyor dedi. Ben: Bir saat sonra gitsek olmazmı? dediğimde: Asla! Halife hazretleri hemen gelmenizi rica ediyor, dedi. Peki, gidelim. Bismillah! diye yerimden kalkıp merkebe bindim. Saraya vardığımızda gördümki beni bekliyorlar. Hususi bir oda ya aldılar, Halife içeri girdi ve izzetle selam verdi. Mukabelesinde ayağa kalktım. Halife bana dediki: Ya İmam, sizi acele çağırmak tan maksadım; Sarayın hazinesinde ceddim Harun-u Reşid ten kalma deri üzerine yazılmış birkaç evrak buldum. Bunlar, Hazreti Emirel mü'minin İmamı Ali (k.r.v.) tarafından yazılmış, okuması gayet güç olup, bu okunamadı ve ne yazılı olduğu bilinemedi. Henüz ben çocukken benden evvelki Halife, her sene başında bunu tazim (hürmet) ve tekrim (saygı gösterme) ile başına koyarak açar, güzel kokulu buhurların dumanına tutarak dualar edip, yüzüne ve gözüne sürerdi. Sonra tekrar sandığına koyardı. Savaşlarda onu beraberinde götürür ve daima savaşı kazanırdı. Bende aynı adeti takip ediyorum. Fakat evrakta neler yazılı olduğunu merak ediyorum. Ya İmam! Bu asırda senden üstün bir Din alimi yoktur. Lütuf ve ihsan edip, benim bu müşkilimi hallet. Dedimki: Ya Sultan! Hüda-i müteal seni dünyada enva-i fadıl ve ihsan ile sevindirip, ahirettede makamın yüce olsunki, sen ülemaya hürmet ediyorsun. İnşâallâhür rahmân bu dileğini yerine getireceğim. Halife bir gence emir verdi, hazineyi açtılar ve enva-i türlü mücevherlerle işlenmiş bir sandık getirdiler. Sandık açıldı ve içinden çelik bir sandık daha çıktı. Üzerindeki bir zincirde anahtarı asılı idi. O çelik sandıkta açıldı ve içinde ipeklere sarılmış birkaç evrak çıktı. Halife o evrakları alıp, yüzüne ve gözüne sürdükten sonra bana uzattı. Bende hürmet ve saygıyla evrakları alıp açtım. Gördümki anlatıldığı gibi Hazreti Ali (k.r.v.) nin mübarek eliyle Kufi olarak yazılmış. Biraz tetkik edip okumaya başladım. Önce Besmele-i şerif ile Allah Teala ya hamdü senalar ediyor ve sonra şu beyitleri söylüyordu: Men lem akvâlüna terdeuh Fezâke an sudûdinâ tedfeuh. (Her kim bizim sözümüzü red ederse Bizde gönülden onu red ederiz). Bu beytin ardından iki Kaside yazılmış. Bunlarda dünya ve ahiret hususunda öğütler ve bazı esmalar var. Rumuz ile İsmi a'zamı ehline anlatmaya çalışmış, ehli olmayandanda gizlemiş. Bunların yanında yine Kufi hattı ile bu iki Kasideyi yazmaktan maksadının ne olduğunu ve ne şekilde kaleme aldığını bildirmiş. Bunlarda diyorki: Kufe ve Basra'da büyük bir taun hastalığı çıktı. Birçok kimseler öldü. Hatta bazı yerlerde o kadar çok zayiat olduki, ölüler gömülemedi, yırtıcı kuşlar leşleri yemeye başladılar. (Ömer- ül Faruk r.a. un halifeliği zamanında, Kufe ve Basra da bir taun vakasının olduğunu tarihlerde okumuştum. Acaba o zamandaki vakamıydı? Yoksa daha sonramı olmuştu? Her ne ise). Bu hastalığın ortalığı kapladığı bir sırada Kufe şehri eşrafından Abdullah ibni Ebul Münzer (r.a.) kalkıp yanıma geldi. Bana İslam ların çektiği azab ve belalardan bahsederek bundan ne şekilde kurtulabileceklerini sordu. Bende dedimki: Ya Ebal Münzer! Bu haller vâki olduğunda Hazreti Peygamber s.a.v. in okumuş olduğu nice dualar vardır. Onları okuyup, Cenabı Hak'tan bu hastalığın def olmasını niçin istemiyorsunuz.? Ebul Münzer dediki: Vallahi Ya İmam! Beş vakit namaz ardından elimizden geldiği kadar bildiğimiz duaları okuyor ve yalvarıyoruz. Fakat bir netice elde edemiyoruz. Hazreti Ali (k.r.v.) buyurduki: Bismillâhirrahmânirrahîm. İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn. (Biz, Allah' a yönelmişizdir ve mutlaka ona dönüp varacağız). Acaba bu sizin duanız makbül olmadığından veya niyetinizin halis olmadığındanmıdır? Yahutta dualarınızda istihza (alay) mı var? Haşa Sultanım dua ile istihza etmiyoruz. Fakat buyurduğunuz gibi niyetimiz halis değildir. Lütfedin, yüce Peygamberimizden öğrendiğiniz o İsmi a'zamı bize öğretinizde, yazalım ve başımızda götürelim. Ya Ebal Münzer! Bu dediğini açıkça söylemek İsmi a'zamı ifşa (Duyurmak) etmek olmaz. Fakat sana birkaç şey söyleyeceğim. Bu sizleri bela ve taundan kurtarmaklığa vesile olur. Bir kimse bizim sözümüzü cahilliğinden kabul etmezse, Allah c.c. ın şu Ayeti: Bismillâhirrahmânirrahîm. Ve kad mekerû mekerahum ve indallâhi mekruhum ve in kâne mekruhum li tezûle minhul cibâl. (Gerçekten onlar hile ve tuzaklarını kurdular. Onların hileleri dağları yerinden oynatacak olsada, Allah katında onlara cezalar vardır). Bu sebeple o küfreden inkarcının başına zeval gelsin. Enam suresinin 122. Ayeti Kerimesi olan: Bismillâhirrahmânirrahîm. Eve men kâne meyten feahyeynâh. Bu Ayeti Kerimenin 19 harf olduğunu bu harflerin cehennem zebanilerinin alınlarında yazılı bulunduğunu söyleyip, onların bu harfler dolayısıyla Cehennem ateşine takat getirdiğini ve altı (6) esmaki, harflerinin toplamı ondokuz (19) dur. Esmanın kılıçtan keskin olup, taun ateşini def ettiğini bildirmiş. Hazreti Ali k.r.v. Ebul Münzere şunuda tavsiye ediyor. Bu gösterdiğim usül bütün manevi hastalıklara ve sıkıntılara devadır. Bu Cünnetul Esma'yı yazacağın zaman tenha bir yerde yaz ve yazdığını kimseye gösterme! Kalbindede iyi niyet olsun. Temiz ve abdestli olarak güzel kokular sürünmelisin. Birisine yazıpta verirken söyleki açıp bakmasın. Çünkü daha iyi tesir eder. Temiz yüzlü, hayırlı ve salih kimselere bunu öğretmelisin. Ben bu evrakları bilen ve taşıyana, Allah c.c. ın izni keremiyle icazet verdim diyor. İmam Gazali r.a. hazretleri buyuruyorki: Ben bu yazıları okuyup, Halifeye şerh ettikten sonra çok memnun oldu ve bana bu söylediklerimi aynen yazarak vermemi rica etti. Bende kabul ettim. Halife bana üç gün müddet verdi. O evrakları alıp haneme geldim. Huzuru kalp ile mütala edip, bir nüshasını halifeye, bir nüshasınıda kendime yazdım ve Halife hazretlerine bildirdim. Bana izin verip,enva-i ihsan ve ikramlarda bulundu. Ben bu Esmalar sayesinde birçok ilahi lütfa eriştim. Tavrım ve şeklim bile düzelmiş. Birgün birisi bana dediki: Ya İmam! Sizi daima zayıf ve hastalıklı olarak görüyorduk. Fakat bu günlerde sizde başka bir hal görmekteyiz. Yüzünüz nurlar içinde ve vücudunuz sihhatli. Acaba bu ani değişikliğin sebebi nedir? Bunu bize anlatmak lütfunda bulununda bizde sayenizde düzelelim. Bende o şahsın sorusunu münasip bir şekilde cevaplandırdım. Bu sırrı ehli olmayandan gizlemesini tenbih ettim. Kendim bazı hususlarda bu isimlerle meşgul oluyordum. Bir yere misafir olarak gitmiştim. Dönüşümde yolda eşkiyaların saldırısına uğradık. Yüz (100) atlı kadar vardılar. Dolu dizgin kervanımıza saldırıya geçmişlerdi. Yanımdaki kervan halkı korkup, mallarından ve canlarından ümitlerini kesmişler, kollarını bağlayıp titreşiyorlardı. Ben fakir, Hazreti Ali (k.r.v.) nin buyurduğu şekilde on (10) defaTekbir getirip, Esma-i a'zam'ı onların tarafına 19 defa okudum. Birden Atlar ürktüler ve oldukları yerde durdular. Bir adım bile atamıyorlardı. Eşkiyalardan birisi bizim tarafa seslendi: Ey kafile halkı! Kabe-i muazzama hakkı için olsun haber verin bize"¦. Sizin aranızda sihir yapan var mı? Yoksa ismi A'zamı bilen mi mevcut? Çünkü bizi bir anda kudretsiz kıldınız. Atlarımız yürüyemiyor. Sizi yağma etmekten bizleri aciz kıldı. İçimizden birisi seslendi: Aramızda sihir yapan yoktur. Fakat ismi a'zamı bilen kimse mevcuttur!.. Evet, dediğiniz doğrudur. Bu sihir olamaz, ama ismi a'zamla olabilir. Çünkü sihir bu kadar korku veremez. Varın yolunuza gidin! Biz, Sübhan olan Allah Teala hazretlerine şükürler edip, yolumuza devam ettik. Ey aşkı ilahi ile dolanan kişi! Bu yazdıklarım eline geçti. Bunu canından aziz sakla, çünkü bu Cenabı Hak'tan kullarına bir hediyedir. Eğer kıymetini bilip, hakkına riayet ederek amel edersen ve halkın nazarından gizleyip, sözüme itimat edersen, bu alemi kevni fesatta nice tasarruflar edip, dünya halkının arasında kalplerin sevgilisi olursun. Çalış ki, yanlışsız yap! Sana bu maksat ile ilgili Ayeti kerimeleri (19 harfli olanlar) bir bir izah edeceğim. Hiç şüphe etme ki, ismi azam bunların içindedir. Buna inan. Bu daireyi üzerinde götüren tahareti kamile üzerine olması gerek. Ben bu nüshayı yazdığım kitapların hiç birinde anlatmadım. Çünkü, Hazreti Ali (k.r.v.) nin tenbihini tutmaya çalıştım. Şöhretin etrafa yayılmasını istemedim. Seninde eline geçince ulu orta yayma! Her kime bu daireyi vereceğin zaman, açıp şekline baktırma, kapat ver. Verdiğin şahsın hali müsaitse, bir kurban kesip, etini fakirlere dağıtsın. Ben bu daireyi bir gümüş levha üzerine nakşettirdim ve dairenin üst yanına da Ayetel kürsiyi nakşedip üzerimde taşıdım. Esma ve Ayete beş vakit namaz ardından devam ettim, Allah Teala nın izniyle şifa buldum. Ey Talib! Bu evrak kimin elinde vasıl olsa, kudretine, Hazreti Ali (k.r.v.) nin ruhuna bir adak adayıp, dilediği şey olunca yerine getire ve bu fakiri de hayırla ana. Kurbanı şart olduğu Esma-i ilahiye hürmet içindir. Ve Hazreti İbrahim (a.s.) peygambere iktida (uymak) etmektir. Kurbanın eti de, muhtaç olan fakirlere dağıtılmalıdır. İmam Gazali (r.a) hazretlerinin bu eseri Şam şehrinde, derviş Mustafa es Surizi tarafından bir azizi kamilden almış, o azizde bunu Şahruz mirza isimli padişahın hazinesinde görerek, hicri 847 yılında kopye etmiştir. Emirel mü'minin, İmam Ali k.r.v. nin tarifine göre her farz namazın arkasından, önce on (10) defa Tekbir getirilir ve bu: Bismillâhirrahmânirrahîm. Ferdun Hayyun Kayyûmun Hakemun Adlun Kuddûsun. Esmaların ardından maksadına münasip Ayeti Kerime ilave edilip, ondokuz (19) defa okunmalıdır. Örneğin: Zor ve güç işlerini kolaylaştırmak istersen, her farz namazın arkasından önce on (10) defa Tekbir (Allahu ekber) getirip, bu Ayeti Kerimeyi: Bismillâhirrahmânirrahîm. Ferdun Hayyun Kayyûmun Hakemun Adlun Kuddûsun. Seyecalullâhi ba'de usrin yusrâ. Esmalara ekleyip, 19 defa okursun. Yapılan bir işi eksik veya fazla yapmamalıdır. Bu Esma ve Ayeti Kerimeler her farz namazın arkasından, ondokuz (19) ar defa olmak şartıyla 19 gün okunur. İmam Ğazali r.a. hazretlerinin buyurduğu şu tertip üzere okunmalıdır. Ondokuz (19) gün beş vakit farz namazın ardından önce on (10) defa tekbir (Allahu ekber) getirip, ondokuz (19) defa: Bismillâhirrahmânirrahîm. Ferdun Hayyun Kayyûmun Hakemun Adlun Kuddûsun. Bu Esmaların ardından maksadına münasip Ayeti Kerime ilave edilip okunur. Okuma müddeti 19 gündür. Okumaya başlamadan önce maksadına münasip Ayeti Kerime ile beraber, iki adet Cünnetül Esma dairesini yaz. Birini üzerine alır, diğerinide suya ıslatıp okumaya başlarsın. Ondokuz (19) gün okur ve okuduğun günlerdede 19 gün suyunu içersin. Her ondokuz defanın sonundada aşağıda gelecek olan Cünnetül Esma nın duasını bir (1) defa okuırsun, Allah Teala hazretlerinin izniyle maksadına nail olursun. |
|
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevap | Son Mesaj |
Yardım açık kapalı okuma saatleri | Sibel1982 | Sorularınız | 5 | 16.04.24 03:42 |
Esma okuma saatleri | Yanliz | Sorularınız | 3 | 16.04.24 03:36 |
Zikir saatleri - Utarid Saati | aizen | Sorularınız | 12 | 27.03.24 01:53 |
Her Türlü Derde isteğe Dileğe Etkili Cennetül ( Cünnet’ül ) Esma Duası | engin5261 | Esmaül Hüsna | 4 | 12.10.23 00:18 |
Cennetül ESMA ve Dairesi (Ne istersen ALLAH'IN izniyle olur) | bitter | Cennet-ül Esma | 9 | 18.10.22 23:46 |