Yıllara göre artan cinayetlerde kurban giden kadın sayısı.
Kadın cinayeti tanımını kullanmak dahi hoş değil. Burada dahi pozitif ayrımcılık devşirmek derdinde olanlar var.

Tablo gösteriyor ki;
Kanunlarla tanrıçalaştıran kadınlar daha çok nefreti üzerine topluyor.
Tek bir ihbarla kendi evinden 6 ay uzaklaştırılan adam bir de evin tüm giderleri ödettirildiğinde cinnet geçirmesin de ne yapsın?

Başka bir beyana ihtiyaç duymadan her kadının suç duyurusu (belki de iftirası) erkeğin ceza almasına yeter bir sebepken, kadın ve erkekleri ezeli iki rakip gibi ringin iki kenarına yerleştiren bu zihniyet kadını daha çok korumuş mu oluyor?

“İşyerinden amirinden hakaret gördüğü halde işyerini teketmeyen Kadın, Kocasıyla tartışınca evini ve eşini terkediyor!
Çağdaşlık hastalığı sebebiyle bu gafletin farkında olmadığımızı tespit ettik”

Aile katili ve Zinakar toplumun mimarı Bakan Zehra Zümrüt Selçuk

Ailede
baba yoksa zinakar kızlar vardır
baba yoksa bağırsak hastalıkları vardır
Baba yoksa faizcilik vardır
Baba yoksa içine kapanık nesiller vardır
Baba yoksa şizofren hastalıklar vardır
Baba yoksa yetimlik vardır
Baba yoksa ameller boşa gider
Baba yoksa dağılmış aileler vardır

Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk akli dengesini yitirmişcesine aile yıkmak için tüm gücü ile çalışmaktadır.

Aslında amaç zinakar bir toplumu oluşturmakdır.

Sadece kadını beyanı ile erkeklere uzaklaştırma vermektedir. Bu cezayı alan erkek eve bir daha dönmüyor ve kadında bin pişman oluyor...

Peki bunu yapan bu bakanımız necidir:

Amerika’da Michigan Üniversitesi’nde ekonomi doktorasına başladı, Teksas Üniversitesi’nde işletme doktorasına devam ederken, aynı üniversitede muhasebe ve enformasyon yönetimi yüksek lisansı da yaptı.

2003-2007 yılları arasında Teksas Üniversitesi’nde araştırma asistanı, 2007’den itibaren İslam İşbirliği Teşkilatı SESRIC’te kıdemli araştırmacı olarak görev yaptı. Halen SESRIC İstatistik ve Enformasyon Direktörüdür.

Bu kurumdaki çalışmaları sırasında toplumsal cinsiyet, demografi, iş gücü, çok boyutlu yoksulluk ölçümleri, eğitim ve inovasyon, bilgi performans sistemleri, bankacılık ve finans, kalkınma yardımları gibi alanlarda faaliyet yürüttü. Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine yönelik birçok projenin ve kapasite geliştirme programının koordinatörlüğünü yaptı.

Sen yapmışsın bıçağı coniye göre uyarmı aliye veliye..

Şimdi birisi de desin ki; "iktidar'ın bu rezalet uygulamalardan kanunlardan haberi yok.."
Devlet yöneticileri açık açık ve göstere göstere, Aile ve toplumu Küresel Kapitalizme peşkeş çekiyor, feda ediyor. İslami ölçüler yok sayılıyor..

Paylaşımda deniliyor ki;

Kadınlar kocalarına kızdıklarında, hatta kocaları karısının dediklerini yapmadığında Kadın polisi arayıp "Kocam beni dövdü" diyerek yalan bile söylese delil aranmaksızın kadının beyânıyla kocası 6 ay evden uzaklaştırılabilecek artık.
Aile bakanı hamfendi böyle emretmişler.
Bu hem boşanmaları, hem de kadın cinâyetlerini arttırır.

Feminizm uğruna dağıttıkları yuvaların haddi hesabı yok.

Bu sene sadece İzmir de 15 Bin erkek kanunla evlerinden 6 ay uzaklaştırılmış. Kocalarını bir telefonla evden attıran kadınların yarısından çoğu pişman olmuş ve cezanın kaldırılmasını istemiş ama iş işten geçmiş.
Çünkü artık kocaları eve gelmez olmuş.
Çeyreği de boşanmış.

İnsan fıtratından anlamayan, erkeklerin gurur, şeref ve haysiyetini yok sayan bu kanunlar aile kurumunu yok eder.
Bundan en büyük zararı kadınlar ve çocuklar görmekte.

Evlenen çiftlerin yarısı boşanıyor.
Kadına özgürlük adı altında kadınlara analık görevi hamallık olarak görülürken fabrika tekstil ve sair işyerlerinde kadınlar ucuz iş gücü olarak sermaye sahiplerine köle ediliyor.

İş yerleri özellikle kadın işçi arıyor.
Erkekler iş bulamazken çalışmak evinde çocuğunu en güzel şekilde yetiştirmek isteyen kadınlar dahi çalışmak zorunda bırakılıyor.
İyi niyetle de yapılsa, bu bize kurulan en büyük tuzaklardan biridir.

90 sene Batı'ya baka baka battık, şimdi aynı yanlışı aile bakanlığı yapıyor.

Dinimiz şahit tutarken 2 kadın şart koşarken...
Aile Bakanı: "Delil olmaksızın kadının beyanı yeterlidir. Bir kadın şikayette bulunsa, erkek soruşturma yapılmadan hapsedilebilir." demiş...

“...Erkeklerinizden iki kişiyi şahit tutun. İki erkek yoksa kabul edeceğiniz şahitlerden bir erkekle iki kadın da olabilir. Biri yanılırsa diğeri hatırlatır...”(Bakara 2/282)

Sanırım yorum yapanların hepsi erkek ☺

Hareketlerine ve konuşmalarına dikkat etmesi gereken tarafın hep Kadınlar olduğunu düşünen insanların olduğu bir toplumda, cinsiyetin İNSAN olabilmede önemsiz olduğu anlaşılmayacaktır. Ne yazık ki böyle düşünenlerin hepsi Erkek değildir. Kadınlar dahi birbirlerine bu şekilde yaklaşabiliyorlar.

"Bak gördün mü nasıl giyinmiş" "Senin o boşadığın karın varya o kadın sokaklara düşmüş böyle giyiniyor öyle giyiniyor" "Ayyyy bu kadın dul değil mi? konuştuğu adam kim o zaman?" "hııı evine aldı adamı" "kırmızı ruj sürmüş, o..." "Kocasından ayrı ama süsü tam..." ve benzeri kışkırtıcı cümleleri genelde kadınlar kullanır birbirine karşı.
Sana ne?!!! Herkes kendi hayatına ve kendi yaptıklarına baksın. Birbirinize bu kadar kıskançlık ve haset beslemeyin. Yeter arık.
Bugün bir kadın öldürülüyor, "KADIN hareketlerine ve konuşmalarına dikkat etmiyorsa..." ile başayan cümleler havada uçuşuyor. Oysa öldüren bir erkektir. Kim hareketlerine dikkat etmemiş oluyor bu durumda?!!!
Herkes ister kadın ister erkek İNSAN kalabilmek için mücadele etmelidir. İNSAN'lıktan çıkmak için değil.

Eril ve Dişil enerjisi iki dengesel enerjinin dünyamıza yansımasıdır. Erkek ve kadın birbirini tamamlar.
Biri diğerinden üstün değildir.

Peki oldurulen erkek olsaydi kadi. Tarafindan o zaman kadin kendini mi savunmus olcakti. Bu nasil kaliplasmis bir anlayis.
Bence cinsi irki ne olursa olsun hicbir canli bir canliya zarar vermemeli.
Öldurulen erkek olsaydi kadin tarafindan ayni yorumu goremezdik yuzde 80 dusuncem bu.
Bir erkek bir kadini oldurdu diye tum erkekleri. Linc edilmesi yanlis oldugu gibi tam tersi durumdada kadinin linc edilmesi yanlis.
Dogru olan sey egitim sart egitim ve kulturden gecen bir durum bu kadar .

Hayretler içinde okudum yorumları