Havas (seçkin insanlar), avamı (sıradan halkı) yönetip şekillendirir
BU KADAR MI GÜZEL ANLATILIR?
"Havâs (seçkin insanlar), avâmı (sıradan halkı) yönetip şekillendirir. Buna riâyet edilmemesi ise aksi sonuçlar doğurur. Hikmet, ilim ve yönetim makamlarına aday olanlar, eğer bu makamları hak eden liyakât sahibi kimseler değillerse, cehaletleri yüzünden olmadık kötülükler çıkarırlar. Avâmı bu kötülüklerle kandırarak makam mevki ve menfaat peşinde koşarlar. Konum ve cevher bakımından benzeştikleri için avâmdan destek de görürler. Havâsın bu türü ile avâm domuzla böceği gibi yakınlaşırlar. Bunlar, insanların önlerine çıkmaz sokaklar koyar, kat kat perdeler gerer ve havâsın konumuna yükselmek isterler. Amaçlarına da türlü fenalık ve pervasızlıkla ulaşır, gerçek ilim ve liyakât sahibi insanları aşağılayarak otoritelerini gasp ettikleri iddiasıyla ithâm ederler. Peşlerine takılan cahilleri kışkırtarak gerçek ilim ve liyakât sahiplerini ayaklar altında çiğnerler. Bundan da kargaşa ve genel bir zulüm doğar.
Hikmet ehlinin avâma nasihat etmesi uygun düşmez. Bu, hikmet ehlinden değil avâmın eksikliğinden kaynaklanır. Çünkü yarasaların gözleri güneşi görmez. Hikmet ehli ile avâm arasında tabiatları noktasında bir tezat söz konusudur. o ikisinin konumları, ateşle su, geceyle gündüz gibidir. Seleme bin Kuheyl'e şöyle bir soru sorulmuştur: "Hz. Ali'nin neyi vardı da avâm tarafından dışlandı? Halbuki hayrın her türünde tartışmasız bir üstünlüğü vardı?" Seleme şöyle cevap verdi: "Çünkü avâmın gözlerindeki ışık, onun nurunu görmek için yetersizdi. Zirâ insanlar yapıları gereği kendi ayarlarında olanlara düşkün olurlar."
(RÂGIB EL İSFAHÂNÎ, (Vefat Tarihi: 1108) ERDEMLİ YOL/Ez Zerî'a İlâ Mekârimi'ş Şerî'a, İz Yayıncılık, 1. Baskı İstanbul 2009, S: 189, 190)
|