Osmanlı'da yaşanmış hikayeler serisi. - Sayfa 7 - Havas Okulu
 

Go Back   Havas Okulu > Serbest Bölüm > Off Topic > Tarih

Acil işlemleriniz için instagram: @HavasOkulu
Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
  #1  
Alt 17.07.20, 10:59
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Koca Ragıp Paşa, bir gün ansızın, yaptırdığı kütüphaneye gitti. Etrafı ve kitapları toz toprak içinde görünce kütüphane memurunu çağırdı ve ona:

-Aferin Hâfız-ı Kütüb! Doğrusu pek emniyetli bir kimsesin. Sana teslim edilen eşyaya hiç el sürmüyorsun, dedi.
__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 18.07.20, 11:08
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Çevresindekilerce gizliden gizliye "Öküz" olarak adlandırılmış olan Mehmet Paşa'nın komuta ettiği ve İran'a karşı düzenlenen bir seferde, ordu komuta heyeti kışlak çadırında toplanmış taarruz planlarını gözden geçirirlerken, birliklerin iaşesi ve taşıma işleri icin getirilmiş öküzlerden biri çadırın aralığından kafasını uzatıp gözlerini Öküz Mehmet Paşa'ya dikmiş. Çevresindekiler gülmemek icin kendilerini zor tutmuşlar, biraz tebessüm ederlerken, ökuz gitmiş. Ancak bir süre sonra tekrar gelip, başını yine içeri uzatmış ve yine uzun uzun Öküz Mehmet Paşa'yı süzmüş. Bu sefer çevresindekiler artık kendilerini tutamayıp kahkahaları basmışlar. Herkes gülmekten kırılırken, Ökuz Mehmet Paşa,
-Bu hayvan bana ne diyor biliyor musunuz?" diye sormuş.
-Hadi senin kim olduğunu anladım da, bu yanındaki eşekler neyin nesi?' diye soruyor.
__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 19.07.20, 14:22
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

19.yüzyılda Almanya nın Mülhaym şehrindeki Ren nehrinin bir yakasında Almanlar, öbür yakasında da Fransızlar oturuyordu.

Fransızlar, her sene nehrin Almanlar'daki kısmına geçip mahsulün tümünü toplayıp götürüyorlardı.

O sıralar, birliğini temin edemeyen güçsüz Almanlar ise buna fazla ses çıkaramıyorlardı tabiî. Her sene böyle olunca çareyi Osmanlı Sultanına durumu yazıp, imdat istemekte bulurlar.

Mektupta şöyle denmektedir:

"Fransızlar her sene bize zulmediyor, mahsulümüzü elimizden alıyorlar. Siz ki, dünyaya adalet dağıtan bir imparatorluğun sultanı, İslamiyet'in dehalifesisiniz. Bizi şu zulümden kurtarın. Asker gönderin. Ürünlerimizi bu sene olsun toplama imkanı sağlayın."

Çöküş faslına girildiği bir zamana denk gelen yardım isteğini inceleyen padişah asker göndermeyi mümkün ve gerekli görmez; yalnızca asker elbisesi göndermeyi kâfi bulur ve cevabı bir mektupla beraber içi askeri elbise dolu üç çuval yollanır. Şaşkına dönen Almanlar, çuvalı alıp mektubu okurlar:

"Fransızlar korkak ademlerdir. Onlara yeniçeri göndermemize gerek yoktur. Yeniçerimizin kıyafetini görmeleri kâfidir. Çuval içindeki Osmanlı askerinin elbiselerini adamlarınıza giydirin. Mahsul zamanı, nehrin görülecek yerlerınde dolaştırın. Karşıdan gören Fransızlar için bu kâfidir."

Bağ bahçe sahipleri hemen Osmanlı askerinin kıyafetini kapışırlar. Hasat vakti büyük bir heyecanla yeniçeri kıyafetinde, nehir kıyısında dolaşmaya başlarlar.

Ertesi gün, karşıdan gelen haber, Almanlar'ın sevinç çığlıkları atmalarına sebep olur:

"Osmanlılar'dan imdat geldiğini düşünen Fransızlar, korkudan köylerini de terkederek iç kısımlara doğru kaçmaktalar. Mahsulünüzü rahatça toplayabilirsiniz. Zulüm sona ermiştir."

Bu olay, Mülhaymli'lerin gönüllerin de taht kurmuştur. Giydikleri yeniçeri kıyafetlerini, daha sonra Mülhaym'a bağlı Karlsruher Müzesi'ne koyup ziyarete açarlar.

Şehrin en yüksek binasına da Osmanlı bayrağı asarlar. Ayrıca, halen olayın yıldönümünde de şehirde bir karnaval düzenleyip, hadiseyi temsilen kutlarlar.
__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 20.07.20, 11:59
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Mora isyanı sırasında İstanbul’un bozulan asayişini düzeltmek maksadıyla maruf Çengeloğlu Tahir Paşa İstanbul inzibatına baş tayin edildi. Paşa, pek ziyade şiddet gösteriyor, fakat, İstanbul’da o zamana kadar görülmemiş bir huzur temin ediyordu. Bir gece emir hilafına sokağa çıkan bir adam yakalandı, ertesi günü huzuruna çıkarıldı. Paşa sordu:

- Sen geceleri sokağa çıkmanın yasak olduğunu bilmiyor musun?
- Paşam biliyorum biliyorum ama, bizim hanım doğuracaktı da ebe aramaya çıktım.
- Hadi bu sefer affediyorum. Fakat karına söyle bir daha gece yarısı doğurmaya kalkmasın.
__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 24.07.20, 10:48
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Bir gün birisi, Fatih Sultan Mehmed Han'ın yoluna çıkıp:
-Yüz yirmi dört bin peygamberin her birinin hakkı için bana bir akçe ihsan eyle, demiş.

Sultan:

- Yüz yirmi dört bin peygamberi, bana birer birer say, her biri için değil birer, onar akçe vereyim, diye cevap vermiş.

Bu kişi, ancak on beş kadar peygember ismi sayabildi. Sultan kendisine, bunların her biri için onar akçe verdi ve:

- Geri kalanları da say, onlar için de vereyim, demiş.
__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 25.07.20, 12:44
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Yıldırım Bayezid üzerine gelen Haçlı ordusunda en mükemmel cinsten on bin Fransız süvarisi vardı ve bun*lara Burgondiya dukasının henüz yirmi iki yaşındaki oğ*lu, gayet mağrur Prens Korkusuz Jean kumanda ediyor*du.

Fransızlar:

-Gök düşecek olsa mızraklarımızın ucunda tutarız!" diyorlardı.

Korkusuz Jean da Yıldırım Bayezid'i esir edeceğini söylüyor; ona neler yapacağı hakkında yüksekten atıp tutuyordu.

Niğbolu Muharebesi Türk ordusunun zaferiyle bitti. I.Korkusuz Jean ve daha birçokları esir düştüler.

Yıldırım, onlara iyi davrandı. Memleketlerine gönde*rirken bir daha kendisine karşı silah kullanmayacakları hakkında yemin ettirdi. Bununla beraber Korkusuz Jean'a dedi ki:

-Bu yemini sana geri veriyorum. Eğer şerefli bir adamsan silahını yeniden ve mümkün olduğu kadar ça*buk eline al; benimle harp için bütün hükümdarlarla bir*leş. Bu hoşuma gider, zira bana parlak bir zafer daha kazanmak fırsatını vermiş olursun.
__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 26.07.20, 15:34
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Ahmet Vefik Paşa Paris Büyükelçisi iken İmparator III. Napolyon’un yeni yaptırdığı bir opera binasının açılış törenine davet edilir. Tören sırasında Ahmet Vefik Paşa, Napolyon’a en yakın locaya kurulmuş, tavır ve davranışlarıyla imparatora hiç aldırmayan bir izlenim verir. Bu umursamazlığa içerleyen Napolyon, Ahmet Vefik Paşa’ya bir adamını göndererek:
-Git şu Osmanlı Paşasına sor, kendini hâlâ Kanuni devrinde mi sanıyor, der.

Adam gelir ve Napolyon’un dediklerini aynen aktarır.

Ahmet Vefik Paşa bu soruya aynı umursamazlıkla şu cevabı verir:
-İmparator hazretlerine hatırlatırım ki Osmanlı tahtında Kanuni olsaydı, kendileri orada olmaz, yerlerinde ben olurdum.
__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 27.07.20, 10:58
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Sultan Dördüncü Murad Han'ın, Bağdat seferi sırasında kurduğu divanda müzakereler devam ediyordu. Herkes düşüncesini söylemekte iken bu sırada dışarıda ahırların birindeki eşekler de anırmaya başlamış. Bunun üzerine padişah şöyle demiş:

- Hep bir ağızdan konuşmayın, zira dışarıda zırlayanla içeride dırlayanı fark edemiyoruz.
__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 28.07.20, 13:05
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Fatih Sultan Mehmed Han, İstanbul'u fethettikten sonra, bir çok şair, kasideler yazıp fethi kutlamışlardı. Sultan da kendilerine bol bol hediyeler veriyordu.
Bir gün, Anadolu'dan yeni gelmiş bir şair de şu ve vezinsiz beyti Sultana gönderdi:
Devletli hünkarım, sabahınız hayır olsun,
Yediğin bal ile kaymak, güzergahın çayır olsun!
Fatih Sultan Mehmed. Han'ın, bu şairi huzuruna da*vet ederek pek çok ihsanlarda bulunması yakınlarının merakını mucip oldu ve:

-Efendimiz, bundan çok daha beliğ kasidelere daha az caize verdiğiniz halde, bu cahil herifin iki satırına acaba neden bu kadar kıymet verdiniz? diye sordular.

Sultan Mehmed Han şu cevabı verdi:
-Bunu hepsinden daha samimi bulduğum için. Çünkü adamcağız, ömründe en lezzetli yiyecek olarak bal ile kaymağı biliyor. En güzel yer olarak da çayırı.
__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 01.08.20, 12:16
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

18. asırda, Osmanlı sarayında Vâlide Sultan olarak 40 yıla yakın yaşamış olan 4. Sultan Mehmed Hân'ın annesi Turhan Sultan, Ukraynalı bir köylü kızı idi. 9-10 yaşlarında Tatarlar tarafından kaçırılmış ve Osmanlı sarayına Süleyman Paşa isminde bir vezir tarafından verilmişti. Turhan Sultan, esircilerin eline düştüğü zaman, köyünde 1 yaşında bir erkek kardeş bırakmıştı. Bu çocuk da 8-9 yaşında iken Tatarlar tarafından çalınıp İstanbul'da bir manava satıldı. Yusuf adı verilen ve Müslüman olan bu çocuğu, manav, bir baba şefkati ile büyüttü. Yusuf büyüyünce, İstanbul'da Manav Güzeli lakâbı ile şöhret buldu. Birgün bu dükkânın önünden geçen Vâlide Sultan, Manav Güzeli'ni uzaktan görür görmez kardeşi olduğunu anladı. Çocuğu saraya getirdi. Vâlide Sultan kardeşini bulunca pek çok sevindi. Manavı memnun edip, Yusuf'a devrin kıymetli hocaları elinde ciddî tahsil yaptırttı, fakat devlet işlerine karıştırtmayarak kendisini kâhya tâyin etti. Manav Güzeli Yusuf, ölünceye kadar İstanbul'da zengin ve kibar bir hayat sürdü.

2-Dalmaçya'nın Nadin kasabasında Sancak Beyi'nin ahırında uşak olarak çalışan 13 yaşında bir çocuk vardı. Bu kimsesiz çocuğa bir dul kadın acıyarak, çıplak ayaklarına bir çift kocaman partal kundura giydirmişti. O sıra Nadin'den bir Kapıcıbaşı geçti. Bu çocuğun zekâ ile parlayan gözleri ve güzelliği dikkatini çekti. Çocuğu İstanbul'a getirdi. Onu saraya verdi. Enderun'a verdi. Çocuğa, güzelliğinden ötürü Yusuf adı verildi. Nadinli Yusuf kısa bir zamanda yükselerek Kaptan Paşa oldu. Birgün Nadin'e, Paşa'nın bir adamı geldi ve Sancak Beyi'ne mühürlü bir meşin torba verdi. Bu mektupta da şunlar yazılıydı:

'Falan yerde oturan Marya isminde bir dul kadın vardır; bu torba, eğer sağ ise, o dul kadına verilecektir.'

Kadın sağ idi, çok fakir düşmüştü. Torba kendisine teslim edildi. Torbanın içinde bir çift kocaman partal kundura vardı ve içleri altın doldurulmuştu. Paşa, torbanın içine kısa bir mektup yazmıştı:

'Anacığım, bir kış günü, donmuş çıplak ayaklarına bu kunduraları giydirdiğin kimsesiz çocuk, ölünceye kadar seni unutmayacaktır.'
__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevap Son Mesaj
yaşanmış hikayeler.. PARADOX islam & islami Konular 8 10.04.21 09:28
Kitap Serisi Berzahı-Şah Sorularınız 2 30.07.20 05:12
Çok ilginç hikayeler ....!! DiLara Gizemli Olaylar ve Mekanlar 6 30.06.19 22:56
Yaşanmış Korkunç Hikayeler 3 DiLara Gizemli Olaylar ve Mekanlar 9 26.02.19 00:51
Yaşanmış Korkunç Hikayeler 2 madlen Gizemli Olaylar ve Mekanlar 9 26.02.19 00:44


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 11:03.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
HavasOkulu.Com

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147